09-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deniz Biyolojisi
www
Deniz Biyolojisi
Şu an yeryüzünde görebildiğiniz tüm canlılar, doğadaki canlıların çok küçük bir bölümünü teşkil etmektedir Yeryüzünün üçte ikisinin sularla kaplı olduğunu düşündüğümüz zaman, okyanus ve denizlerde yaşayan canlılar aleminin ne kadar devasal olduğunu anlayabiliriz
Yapılan araştırmalara göre dünya üzerindeki su kütlesinin hemen hemen tamamı volkanik patlamalardan atmosfere salınan su buharından husule gelmiştir Atmosfere salınan yüksek miktardaki su buharı yoğunlaşarak yıllar boyunca yağan yağmurları ve nihayetinde deniz ve okyanusları meydana getirmiştir
Yağmur suları tatlı yani saf su olmasına rağmen okyanus ve denizlerde yüksek miktarda tuzluluk vardır Bunun nedeni jeolojik tabakaların yüksek miktarda karbonat, sodyum klorür (tuz) ve zengin mineraller içermesidir Sodyum miktarı oldukça fazla olduğu için deniz ve okyanusları oluşturan tatlı suların tuzlu hale gelmesine neden olur
Tuz oranı yüksek bu sularda herhangi bir kara canlısının veya bir insanın uzun süreler yaşaması mümkün olmamasına karşın birçok deniz canlısı rahatlıkla yaşayabilmektedir Tabii yaşamlarını vücutlarındaki mükemmel organ sistemleri sayesinde sürdürürler
Okyanus ve denizlerde tıpkı karada yaşayan canlılar gibi mikroorganizmalardan tutun devasal memeli canlılalar kadar binbir çeşit canlı türü yaşamaktadırlar Biz yanlızca bu devasal canlılar aleminden bilinen ve bilinmeyen birkaç örnek vereceğiz
Deniz ve tatlısu mikroorganizmaları

Resimde görülen canlılar bakteri ve virüslerden sonra denizlerde yaşayan en küçük canlılar sayılabilirler
Bu canlılara " Plankton " adı verilmektedir Planktonlar tatlı sularda yaşayabildiği gibi deniz ve okyanusta yaşayanlarıda vardır
Bu canlılar tıpkı bakteriler gibi ikiye bölünerek çoğalmaktadırlar Önce canlının içerisindeki DNA replikasyonla kopyalanarak iki katına çıkarılır ve ardından canlının vücudu ikiye bölünür
Miktarı iki katına çıkan DNA nın yarısı birinci yavru hücreye diğer yarısı ise ikinci yavru hücreye aktarılır
Planktonların en önemli özellikleri, suda yüzmek için aktif olarak belli bir hareketleri olmamasıdır Bu canlılar bulundukları su ortamının akımına bağımlı olarak başıboş dolanırlar

Yandaki resimde ise okyanus ve denizlerde, hatta havuz suları gibi tatlı su birikintilerinde bile yaşayabilen diğer başka bir tür tekhücreli canlı türünü görmektesiniz
Planktonlar ancak mikroskopla görülebilirler fakat çıplak gözle dikkatlice bakıldığında görülebilecek kadar büyük olanlarıda vardır
Bu mikroskobik canlılardan en çok bilineni ise " Alg " adı verilen tek hücreli bir canlı türüdür ki algler hemen hemen heryerde yaşamaktadırlar
Denizlerde, tatlı sularda, okyanuslarda, havuz sularında, su birikintilerinde çamurların içinde ve nehirlerde bile yaşamaktadırlar Bu kadar fazla bir yaşam alanına sahip canlılar biz ziyaretçilerin bile gözünden kaçmış olamaz
Sizlerde aslında alg ve diğer tek hücreli canlıları mutlaka biryerlerde görmüşsünüzdür
Örneğin bir havuz veya inşaat sahasındaki şeffaf su birikintilerinin renginin, birkaç gün sonra yeşile veya kırmızıya dönüştüğünü görmüşsünüzdür Bu sularda ilk zamanlarda yaşayan binlerce tek hücreli canlı türü, uygun bir sıcaklığa geldiğinde süratle çoğalmaya başlarlar Yanlızca birkaç gün içerisinde sudaki canlı sayısı milyarı bulabilir Bu kadar fazla sayıdaki tek hücreli canlılar suyun rengini bulandırmaya başlar
Suyun rengi niçin yeşile dönüşüyor ?
Bunun nedeni ise bazı planktonların, tıpkı yeşil bitkiler gibi klorofil molekülünü içermesinden dolayıdır Hatırlarsanız bitkilerin yapraklarının renginin yeşil olarak görünmesinin klorofil molekülünden dolayı olduğunu söylemiştik
İşte bu tip planktonlarında vücutlarında klorofil molekülü vardır ve tıpkı bitkiler gibi fotosentez yaparlar Bu yüzdendir ki taksonomik olarak sınıflandırılırken bitkiler kategorisinemi yoksa hayvanlar kategorisinemi konacağı konusunda sistematikçilerin ortak bir kararı yoktur
Yumuşakçalar (Mollusk)
Okyanus ve denizlerde yaşayan diğer bir canlı grubu ise, genel latince isimleri " Mollusk " olan yumuşakçalardır Bu canlıların vücutları adındanda anlaşılacağı gibi oldukça yumuşak bir yapıya sahip olup, bazı türlerinin vücutları oldukça sert kabuklarlada kaplı olabilir
Yumuşakçaların en iyi bilinen iki örneği " Mürekkep balığı " ve kabuklu bir yapıya sahip olan " Deniz minareleri " dir

Mürekkep balıkları, gerek anatomik yapıları gerekse savunma mekanizmaları bakımından oldukça ilginç canlılardır
Belgesellerde sık olarak gördüğümüz bu canlıların hareket mekanizmaları, bir jet motorunun çalışma prensibiyle aynıdır Bu prensip " etki - tepki " prensibidir Yani bir yandan madde alınırken diğer yandan madde verilmekte ve bu şekilde süratle hareket etmektedir
Balık, öncelikle vücudunu, arka tarafından aldığı bir miktar su ile doldurur Ardından karın kaslarını büyük bir şiddetle kasarki bu kasılma neticesinde sıkışan su büyük bir süratle yine vücudun arka tarafından dışarı püskürtülür Dışarı püskürtülen su, balığın büyük bir hızla ileri doğru ivmelenmesini sağlar
Bunun yanında hayvan düşmanlarından korunmak için bir tür sıvı salgılarki bu sıvı mürekkebe benzer olup salgılandığında, kendisi kovalayan avcının görmesini engelleyecek kadar suyu bulandırabilir
Yine bir mollusk olan deniz minareleri ise, yumuşak bir vücuda sahip olmasına karşın çok sert bir kabuğa sahiptir

Bu kabuğun en önemli fonksiyonu canlıyı düşmanlarından korumasıdır
Nasıl oluyorda bu canlılar etraflarını kabukla örtebiliyorlar ?
Bir sperm ile bir yumurtanın birleşmesinden sonra zigotu meydana getirdiğini ve bu zigotun ardı ardına milyonlarca kez bölünerek bir yavru canlıyı meydana getirdiğine değinmiştik Mesela insan yavrusunda, en dıştaki hücreler diğer hücrelerden farklılaşarak keratin adı verilen bir madde üretir ve " Derinin " şekillenmesini sağlarlar
Deniz minarelerinde ise, zigot milyonlarca kez bölünerek yavruyu meydana getirdiğinde, yavrunun en dıştaki hücreleri " Kalsiyum " salgılayan özel bir hücre tipine farklılaşırlar Bu hücreler, canlının içinde yaşadığı deniz yada okyanuslardan absorbe edilen kalsiyumu düzenli bir şekilde salgılayarak canlının etrafında kalın bir tabaka oluşmasını sağlarlar
Genelde beyaz görünen bu canlılar yandaki şekilde görüldüğü gibi rengarenk motiflerede sahip olabilirler
Okyanus bitkileri
Şu an soluduğunuz havadaki oksijenin büyük bir kısmı, deniz ve okyanuslarda yaşayan ve klorofil içeren bitkiler tarafında fotosentez yoluyla üretilir
Nasıl ki atmosfer şartlarında klorofil içeren bir bitki havadan CO2 yi, topraktan suyu ve güneşten ışığı alarak fotosentez yapıp canlılar için oksijen üretiyorsa aynı şekilde deniz ve okyanuslarda da güneş ışığının varabildiği bölgelerde bulunan klorofilli bitkilerde oksijen üretmektedirler
Bu canlıların büyük bölümünü ise yosunlar teşkil eder Bunun yanında daha adını sayamadığımız onbinlerce tür deniz bitkisi vardır

Deniz bitkilerinin ihtiyacı olan su zaten yaşam ortamı olan denizden, CO2 ihtiyacı ise diğer tüm deniz canlıları tarafından karşılanır Eğer bu tabiat harikaları denizlerde var olmasaydı hemen hemen tüm deniz canlıları oksijensizlikten hayatını kaybedecekti
Basit bir canlı gibi görünen bu yaratıkları aslında ekosistemin vazgeçilmez birer parçasıdırlar
Bu canlıların milimetrelerle ölçülebilecek kadar küçük olanları olduğu gibi yüzlerce metre uzunluğunda devasal boyutlara sahip olanlarıda vardır
Atlas okyanusu kıyılarında yaşayan birtür deniz bitkisi, fotosentez yapmak için oldukça mükemmel bir yöntem geliştirmiştir
Bu bitki tıpkı bir " Palmiye " ağacına benzer ve onlarca metre uzunluğundaki dallarının uçlarında bir veya birkaç adet hava kesesi bulunur Bu hava keseleri, bitki geliştikçe gitgide büyüyerek bitkinin dallarını suyun kaldırma kuvvetinin etkisiyle yukarı doğru kaldırır
Bu şekilde deniz yüzeyine yaklaşan dallar güneş ışığından olabildiğince faydalanarak fotosentez yapma imkanı bulur

Deniz bitkilerinin üremeleri hem eşeyli hemde eşeysiz olabilmektedir
Erkek bitkiden gelen bir sperm ile dişi bitkiden gelen bir yumurta hücresinin birleşmesiyle (eşeyli üreme) yavru bir bitki meydana gelebildiği gibi bazı bitkiler ikiye bölünme ve " Tomurcuklanma " ile de çoğalabilir (eşeysiz üreme)
Tomurcuklanma, bir bitkinin belirli bir bölgesinde büyüyen hücre veya hücre gruplarının daha sonra bitkiden ayrılarak bağımsız bir şekilde kendi başına büyüyüp gelişmesi olayıdır
Karada yaşayan bazı bitki türleride tomurcuklanma ile çoğalmaktadır
Derisi dikenliler (Ekinodermata)
Derisi dikenli deniz yaratıklarının başında " Deniz yıldızları ", " Deniz hıyarları " ve değişik şekillerdeki dikenli canlılar gelmektedir
Bu hayvanların yaşayış tarzları pek aktif olmasada görünüş itibariyle deniz diplerinde bir renk cümbüşü meydana getirmektedirler Görünümleri göze çok hoş gelen bu yaratıklar alımlı renkleriyle deniz diplerindeki vahşi yaşamın vazgeçilmez birer parçasıdırlar
Deniz yıldızları bilindiği gibi ikiye, üçe, dörde veya daha fazla sayıda parçalara ayrılmasına rağmen her ayırdığınız parça kendini tamir ederek yeni bir deniz yıldızı verebilir Canlıların bu yeteneklerine "Rejenerasyon" yani tamir edebilme özelliği denir
Deniz yıldızlarının bazı türlerinde dikenler oldukça uzun olup, yıldızı vahşi deniz canlıları tarafından parçalanma tehlikesine karşı korur
Yukarıdaki resimlerden soldakinde bir " Deniz hıyarı ", sağdakinde ise bir " Deniz kestanesi " görülmektedir
Deniz hıyarları, protein bakımından zengin olup uzakdoğu ülkelerinde besin kaynağı olarak tüketilmektedir Bu canlılar genellikle fazla derin olmayan okyanus sularında yaşarlar
Deniz kestaneleri ise dışarıdan basit bir yapıya sahip olduğu izlenimini verir fakat iç organları oldukça kompleks bir yapıya sahiptir Öyleki kestanenin içerisinde, hayvanın sudaki oksijeni rahatça soluyabilmesi için suyu vücudunun içerisinden geçiren karmaşık devri-daim organları bile vardır
Bu mükemmel deniz yaratıkları, gözalıcı renkleriyle deniz diplerini adeta birer cennete çevirirler
|
|
|