09-06-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kainattaki Dengeler
Dünyaya doğru
İçerisinde yaşadığımız mavi gezegen " Dünya ", araştırmalar derinleştirildikçe her geçen gün bilinmeyen bir özelliğinin ortaya çıktığı mükemmel bir gezegendir

Şekildede görüldüğü gibi dünya, kabaca dıştan içe doğru atmosfer, litosfer, manto ve çekirdekten oluşan katmanlardan meydana gelir
Çekirdek yapısı itibariyle çok fazla miktarda ağır metalleri içerir Bu metalerin başında ise " Fe " yani demir gelir
Bildiğiniz gibi dünyanın dönüş hızı yaklaşık 1300 km/h dir ve bu hızla 24 saatte 1 tur döner Size oldukça basit gelen bu bilgi aslında çok hassas bir hesaplama üzerine oturtulmuş inanılmaz bir koruma sistemini temsil etmektdir
Dünyanın çekirdeğinde bulunan ağır metaller, dünyanın dönüş hızına paralel olarak manyetik bir alan doğurmaktadırlar Bu manyetik alan dünyanın etrafında tıpkı örtü gibi bir bant oluşturur
Bu manyetik alanı birde şekil üzerinde görelim
Aşağıdaki şekilde kırmızıyla gösterilen çizgiler dünyanın etrafında, dönüş hızına bağlı olarak meydana gelmiş manyetik alan çizgileridir

Bu manyetik alan, dünyadaki yaşamın devamlılığı için gerçekten inanılmaz bir görevi yerine getirmektedir
Güneşte, belirli zaman aralıklarında patlamalar meydana gelmekte ve bu patlamalar neticesinde yüksek enerjili proton ve elektron zerrecikleri dünyaya doğru büyük bir hızla saçılmaktadır Bu proton ve elektron akımına
" Güneş rüzgarları " denilmektedir
Eğer dünyanın etrafında, hassas dönüş hızından doğan manyetik alan olmasaydı, bu yüksek enerjili proton ve elektron zerrecikleri atmosferi delip geçerek yeryüzüne kadar ulaşacak ve canlılığın sonunu getirecekti
Burada muhteşem olan hassasiyet ise dünyanın dönüş hızındadır Eğer dönüş hızı daha düşük bir hızda seyretseydi, doğacak manyetik zayıf olacak ve proton - elektron bombardımanına karşı koyamayacaktı Eğer dünyanın dönüş hızı biraz daha hızlı seyretseydi, bu seferde doğacak kuvvetli manyetik alanlar canlılığı olumsuz etkileyecek ve aynı zamanda atmosferin aşırı hareketine neden olup yüksek hızlarda esen tufan ve kasırgaları meydana getirecekti
Gördüğünüz gibi dünyanın sadece dönüş hızı bile muhteşem bir hesap üzerine oturmuştur
Güneşten gelen proton ve elektron bombardımanı manyetik alan tarafından ekvator hizasında engellenince, kuzey ve güney kutuplarına doğru yönelmeye başlar
Ve nihayetinde kutuplardan atmosfere nüfus edebilen bu partiküller, görsel bir tabiat harikası olan " Kutup ışıkları " nı meydana getirirler
Bu partiküller yüksek hızda atmosfere girdiği zaman atmosferin üst tabakalarındaki moleküllere çarparak enerji açığa çıkmasına neden olur Partiküller, moleküllere çarptığında, elektronlarını bir basamak yukarı sıçratırlar Bu elektronlar tekrar alt basamağa inerken, basamaklardaki enerji farkı kadar ışık saçarlar


Eğer hayatınızda birkez olsun kutuplara gitme fırsatı bulursanız, yukarıdaki gibi harika bir görsel atmosfer olayına şahit olursunuz
Mavi kalkanımız atmosfer

Atmosfer gerek fonksiyonları gerekse kimyasal bileşimiyle yaşam için gerekli mükemmel bir örtüdür
Yukarıda güneşten gelen yaşam için gerekli ışığın çok dar bir aralıkta bulunduğunu belirtmiştik Atmosfer ise bu mucizeyi ikiye katlamaktadır
Atmosferde " Ozon " tabakası adı verilen ve kimyasal formülü O3 olan gaz kütlesi, güneşten gelen bu dar aralıktaki ışığın geçişine izin vererek yaşam için zararlı X ışınlarını, gama ışınlarını ve diğer zararlı tüm ışınları absorbe etmektedir
Ozon tabakasının diğer 10 üzeri 23 adet ışığı geçirmeyerek yanlızca yaşam için gerekli 4500 - 7500 A aralığındaki görünür ışığı geçirmesi gerçekten bir mucizedir
Bunun yanında atmosferin Troposfer, Stratosfer, İyonosfer, Termosfer gibi diğer tabakalarınında yer yüzündeki yaşam için ayrı ayrı görevleri vardır
Örneğin stratosfer tabakası yani en alt tabaka, içerdiği elementlerin yüzdeleri bakımından yaşam için ideal bir gaz karışımı oluşturmaktadır
Bildiğiniz gibi doğa olaylarının cereyan ettiği ve havasını soluduğumuz Stratosfer % 21 oranında oksijen, % 78 oranında Azot ve % 1 oranında Karbondioksit ihtiva etmektedir Bu hassas oranda bulunan gazlardan birisinin veya bir kaçının fazla veya eksik olması durumunda canlılık üzerinde yok edici etkiler meydana getirecekti
Örneğin oksijenin fazla olması durumunda herşey kolayca tutuşabilecekti Eğer azot miktarı fazla olsaydı canlılık için gerekli olan metabolik olaylar olumsuz yönde etkilenecekti Bu gazlardan biri veya birkaçının az olması durumunda, yaşam yine aksi yönde olumsuz etkilenecekti
Havasını soluduğumuz atmosfer, içinde yaşadığımız bu hava katmanları görevlerini kusursuz bir biçimde yerine getirerek tabii dengelerin korunmasına yardımcı olmaktadırlar
Haşmetli dağlar :
Dağlar, insanlara sıradan birer yeryüzü şekilleri gibi gelsede, şu an evlerimizde rahat bir şekilde yaşamamızı azametli dağlara borçluyuz
Dağların yeryüzü üzerinde görünen yükseltilerinin bir simetrisi, yerin derinliklerine doğru uzanmaktadır Örneğin dünyanın en yüksek yeri olan " Everest " dağının yüksekliği 9000 metredir Everest dağının yerin altına doğru olan uzantısının derinliğide 9000 metredir
Dağlar, bu özellikleri sayesinde yeryüzünde her 5 - 10 dakikada bir şiddetli depremlerin meydana gelmesini engellerler

Dağların bu şekilde (yerin altına girinti yaparak) depremi engellediklerini daha iyi anlamak için bir örnek verelim
Elinizde iki adet geniş levha şeklinde tahta olsun ve siz bu tahtaları üst üste koyarak birbirlerine çivilemiş olun
Bu örnekte tahtaları birer yeryüzü tabakası, çivileride birer dağ gibi düşünebilirsiniz
Nasıl ki tahtalar birbirlerine çivilendiği zaman üzerlerinden kayıp gidemiyorsa aynı şekilde dağların " Kazık " etkisiyle yeryüzündeki tektonik tabakalarda şiddetli depremlerin meydana gelmesi engellenir
Jeologlar araştırmalarını derinleştirerek bir hayli ilginç bir sonuçla karşılaşmışlardır
Bugün yer yüzündeki gölleri, denizleri, okyanusları ve akarsuları meydana getiren ana etmenin " Volkan " lar olduğu anlaşılmıştır Volkanik dağlar, magma tabakasında sıvı halde bulunan metal ve kayaçların dünyanın tabakalarından çatlak bir yol bularak yeryüzüne ulaşması ile oluşurlar
Volkanik dağardan, lavların yanında bol miktarda su buharıda atmosfere karışır Bu su buharı oldukça fazla miktarlarda bulutları meydana getirmiş ve nihayetinde yağmurların yağmasıyla yeryüzü hayat bulmuştur Eğer dünya oluşumu sırasında fazladan su buharını atmosfere vermemiş olsaydı bugün yeryüzünde canlılar aleminden söz edemeyecektik
Okyanus ve denizlerin karalara oranı bile oldukça şaşırtıcıdır Öyleki okyanus ve denizlerin karalara oranı 3 te 2 den daha az olsaydı şu an dünya üzerinde çöl iklimi yaşanacaktı Eğer 3 te 2 den fazla olsaydı bu seferde aşırı yağmurlardan sel baskınları ve erezyonlar meydana gelecek hayat olumsuz olarak etkilenecekti

Dünyanın devinimi esnasında volkanik dağlardan püsküren su buharı miktarı, bugün yeryüzünde yaşamı daimi ve dengede tutan optimum miktardır
Kainatın başlangıcı olan büyük patlamadan yer küremizin derinliklerine kadar olan göz alıcı dengeleri teker teker ele almaya çalıştık
Çoğunu görmekteyizki kainatta her bir varlık, her bir varlığın evamı içindir Devamlılık, bu bütünlüğe bağlıdır
Sabah erkenden kalkıp işyerlerimize veya okullarımıza giderken, veyahut seyahate çıkarken yada spor yaparken içinde yaşadığımız dünyanın ve evrenin ne kadar harikulade bir yapıya sahip olduğunu bilmeyiz Sadece yaşarız
Evlerinizde yaşayan en küçük mikroorganizmalardan, devasal memeli hayvanlara, dağların doruklarından okyanus tabanlarına kadar, kısacası yer küremizden, bizlere en uzak galaksilere kadar aklınıza gelebilecek her yerde kusursuz bir düzenin varlığına ilerleyen bilim ve teknoloji ışığında şahit olmaktayız
|
|
|