Konu
:
Paranoyak Görüşler
Yalnız Mesajı Göster
Paranoyak Görüşler
09-06-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Paranoyak Görüşler
Paranoyak Görüşler
- Tuhaf görünse de
bir uygarlık bunalımıyla binyıl sonu arasında bir rastlaşma söz konusu değil mi?
- Binyılın sonunun yaklaşması
tarihimiz üzerine düşünmemiz için bir fırsat
Eğer bir insan yaşlandığını hissederse vasiyetini yazmayı ve yaşamının bir dökümünü yapmayı düşünür
Binyılın tamamlanması bir döküm yapmaya bahane oluşturması bakımından ilginç bir dönem; aynen
bir yüzyıl önce kötü bir geçmişten kurtulmak
her şeye baştan başlamak için Avustralya'ya gidilmesi gibi
2000 yılı kendimize dönmek için bir fırsat
ne zaman hastalandığımızı ve bu hastalıktan kurtulmanın yollarının neler olduğunu öğrenmemizi sağlayacak bir hastalık tutanağıdır
- Birçok dönemde
insanlar kendilerini uygarlığın sonunu yaşıyor gibi görmüşlerdir
- Yüzyıl sonu her zaman bir tükeniş duygusu uyandırmıştır
Eğer bir dönem sonuna çifte sıfırla yaklaşıyorsanız
bu konuda söylenenler
birden
bir iç sıkıntısı dalgası altında kalır
XIX
yy
sonu dekadantizmin
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun sonunda yaşanan duyguyu
Tanrı'nın ölümünü haber veren Nietzsche'yi alın; XVIII
yy
sonu devrim sonrası gizemciliğini alın
Bu
çifte sıfırın çekiciliğidir: Jean-Claude Carriere'e
her kuşağın kendi Kâliyuga'sı olduğunu söyleyeceğim
- ve bu kez de üç sıfırın çekiciliği!
- Öyle ya üç sıfır; bu
yine de üç altıdan
Canavar'ın yılı 666'dan iyidir
Numarabilimciler için bir şölen!
- Güncel olayların zamanların göstergesi gibi görüldüğü
gele cek bir felaket doğrultusunda yorumlandığı kitaplar saymakla bitmiyoı: Le Code secret de la Bible örneği bile yeter
- Amerika'da blurb diye adlandırılan
kapağın dördüncü sayfasına konulan küçük bir övgü metninin ne anlama geldiğini sorarak kitabın provalarını bana göndermişlerdi
Yardımımı isteyerek bu provaları bana gönderen yayımcı
Foucault Sarkacı'mın bu tür kitaplarla ve her yerde bağlantılar arayan insanlarla alay ettiğini anlamadığını ortaya koymuştu
Kaldı ki
kısa bir süre önce
birisinin aynı kodu uyguladığını
aynı şaşırtıcı sonuçlara ulaştığını okumuştum
Rakamlara istediğinizi söyletebilirsiniz
Oysa beni şaşırtan şey
birisinin Le Code secret de la Bible'i yazmış ya da okumuş olması değil
Beni asıl şaşırtan
Sarkaç'ımı
açık açık gizlicilikten söz eden kitabımı okumuş olan yazar ve yayıncının
onu bir gizlicilik kitabı gibi okumuş olmalarıdır! Bu durum
sanıldığından daha yaygındır
Kitapta
Şeytanın Uşakları olarak adlandırdığım kişiler
romanı okuyup kitapçıklarını bana göndermekte sabırsızlanıyorlar
-Yorumlama paranoyası olarak adlandırdığınız şeyi yaşadıklarını ortaya koyduğunuz bu Şeytanın Uşakları'nın
sonunda sizi bir yandaş olarak görmeleri beklenebilir
- Kuşkusuz
yoksa onların bir yorumlama paranoyası yaşadıklarını söylemezdim! Bir depremi bile 2000 yılına bağlamanın
yorumlama paranoyasının bir belirtisi olduğunu söylemek için bu olguyu andım
Son binyılda
hattâ iki sıfırla bitmeyen yıllarda kaç deprem olduğunu biliyor musunuz?
- Bu
çağ ya da uygarlık değişimi göstergelerinin çoğaldığı günümüzde
Şeytanın Uşakları zamanların sonunu ilan etmek için sayısız inceleme yayımlıyorlar
- Peki
2000 yılı mı
yoksa Berlin duvarının yıkılması mı bu tür davranışlara yol açıyor
hiç kendinize sordunuz mu? Büyük ideolojilerin tuzla buz olduğu bu sırada
tanımı gereği dinsel bir hayvan olan insanın ancak dört seçeneği bulunmaktadır
Felsefel bir konumu benimseyebilir bu aristokratik bir seçimdir-;
resmî dini yeğleyebilir;
bir tarikate katılabilir
Dinin kusuru
özellikle günümüzde
öğretilerini izleme ya da izlememe konusunda genellikle sorumluğu size bırakmasıdır
Dolayısıyla
ilginç bir biçimde yaşamınızın her anını düzenleyen Nazizm
Stalinci ya da Maocu Marksizm gibi bir ideolojiden daha az korumacıdır
Tersine
bir tarikat
bir gurununkine boyun eğmek üzere kendi iradenizden el çekmenize
kendi egonuzu onunkiyle değiştirmenize olanak tanır
Ve daha çok da bu çevrelerde zamanların sonundan ya da yeni bir çağdan söz edilir
Peki burada da bu olayın binyılın sonuna bağlı olup olmadığına emin olabilir miyiz? Tarikatlerin aşırı çoğalması
bugün bana büyük 'ıdeolojilerin çökmesinin bir sonucu gibi görünmektedir
- Dördüncü seçenek nedir?
- Daha az baskıcı
dinden daha az titizlik isteyen
bir felsefeden daha eğlencelî bir tarikat: New Age
ne usçul bir denetim gereği ne de herhangi bir tanrıbilim olmaksızın her konumun gerçekliğini benimseyen mutlak bağdaştırmacılık
Makro- biyotikten uçan dairelere
pranoterapiden Budacılığa değin her şey benimsenir; kişinin kendi mönüsünü hazırlaması yeterlidir
Bir "do-it-yourself ( kendin yap)dini
Ama ben bunu da
2000 yılının yaklaşmasından çok
ideolojilerin çöküşüne bağlıyorum
- İdeolojilerin çöküşüyle New Age'in yükselmesi arasındaki bu bağı ele veren belirtiler nelerdir?
- '68 kuşağı ütopyası bunalıma girdiğinde
"kızıl" terörizmin (Almanya ve İtalya'da) ipi çekildiğinde
son olarak Perestroyka zamanı geldiğinde
kitapçılarda Marksizme ve devrimci mitolojiye (Guevara posterleri vb
) ayrılmış raflar
yerlerini daha o zamanlar New Age diye adlandırılan raflara bıraktılar
New York'ta bir kitapçıda Aziz Augustinus'a New Age raflarında yer verildiğine bile tanık oldum!
1968 devrimcilerinin gizemciliğe dönüşünün belirgin bir özelliğidir bu: Artık dünyayı değiştiremeyeceğimiz kanıtlandığına göre
şu ya da bu biçimde başka bir gerçekliğin varlığını ortaya koyma eğilimi gösteren her şey olumlu bir biçimde karşılanacaktır (kent- soylu ve bilimsel uyum konusundaki zorunluluğaysa geçmiş olsun: birbirlerinden tümden farklı olan şeyleri bir araya getireceğiz)
Ama tüm bunlar
birçok '68'linin
gücül kalmış bir devrimi yaşama biçimleri üzerine de birşeyler söyler
Gizemciliğe geri dönüşün '68 bunalımının bir sonucu olduğuna emin miyiz; yoksa '68 olayları
"bilimsel" Marksizmin bir bunalımının ilk ortaya çıkış biçimlerinden birisi ve dolayısıyla New Age'in başlangıcı mı?
- Burada
çözümlemenin beklenmedik bir biçimde tersine dönmesi söz konusu
- Ama `68 hareketinin kökenleri California'da aranırsa New Age'in tüm öğeleriyle: flower power'la(çiçek gücü)
peyotl'la( halüsinasyon bitkisi)
Don juan de Castaneda
ile karşılaşırız
'68'lilerin birçoğu
bugün Budacı ya da "New Age"tir; aralarından kimileri Katolikliğe
geri dönmüştür
Athos dağında
kusursuz Fransızca konuşan
kütüphaneci bir keşişle karşılaştım; biraz Ortodoks inancından söz ettik; sonra da Paris'ten konuştuk
Bana hemen
Julia Kristeva'nın hâlâ Philippe Sollers ile evli olup olmadığını sordu
Bunu nasıl bilebildiğini kendisine sorduğumda
'68 Mayıs olaylarına Sorbonne'da katıldığını
daha sonra da birden Şam'a gittiğini ve Athos dağında keşiş olduğunu söyledi
Bunun üzerine
Ortodoks tören kuralları konusunda kendisine biraz takıldım
"Siz
aydın bir kişisiniz" dedim
"sabah ayininde öptüğünüz ikonaların gerçek kutsal kalıntılar olmadığını biliyorsunuz
" "Sorun bu değil" diye yanıtladı beni: "Eğer onları yürekten bağlı bir biçimde öperseniz kutsallığın kokusunu hissedersiniz
" Filolojik eğitimini unutmamıştı: İkonaların özgün olduklarını kanıtlamaya çalışmadı bana; inancının özüne girersem gerçeğe dönüşebileceklerini söylemekle yetindi - bu
özgün oldukları anlamına gelmez
Paris'te barikatlerin üzerindeyken onu bu kutsal dağa yönlendirenle aynı coşkuyu ("coşku' sözcüğünü dinsel anlamda kullanıyorum) yaşayıp yaşamadığını hâlâ kendi kendime sorarım
Kaynak: Zamanların Sonu Üzerine Söyleşiler
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul