Konu
:
Psikanalitik Yaklaşımlar
Yalnız Mesajı Göster
Psikanalitik Yaklaşımlar
09-06-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Psikanalitik Yaklaşımlar
PSİKANALİTİK YAKLAŞIM: BİLİNÇALTINDAN NOTLAR
Sigmund Freud
Bugün
hangi kitapçıya giderseniz gidin "Psikoloji" başlığı altındaki rafların en göze çarpıcı sıralarına onlarca kitabıyla Sigmund Freud'un yerleştiğini görüyorsunuz
Bu saptamaya paralel olarak
küçük çaplı bir test yaparak sokaktan geçen ilk 100 kişiye psikolojiye dair bildikleri birkaç ismi saymalarını istesek
Freud'un ilk sırada gelme olasılığı oldukça yüksek görünüyor
Her ne kadar bir tıp profesörü olsa da
psikoloji tarihine bu denli derin bir mühür basan bu figürün kuramlarını bir kez daha hatırlayalım istedik
Kendi deneyimledikleri ve hastalarının klinik incelemelerine dayanarak kişilik kuramı ve akıl hastalıkları üzerine yoğun çalışmalarda
bulunan Freud
Freud'un bilincin çeşitli katmanlarından bahsettiği kuramı "
topografik zihin modeli"
olarak da adlandırılıyor
Topografinin sözcük olarak yer betimi anl
geldiğini göz önünde bulunduracak olursak buzdağı ve bilinç arasındaki benzeşimi kurmak çok da zor olmuyor
Çünkü Freud
bilinci bir buzdağına benzeterek farklı bilinç aşamalarını bu buzdağının suyun altında ve üstünde kalan kısımlarıyla
yerlerini su seviyesine göre betimleyerek bağdaştırıyor
Dolayısıyla su seviyesini bilinç eşiği olarak düşünürsek
bu eşiğin altında bilincin en büyük alanını oluşturan bilinçaltının yattığına inanıyor
Bilinç ve bilinçaltı arasında bulunan ön bilinç aşamasında ise o anda farkında olmadığımız ancak her an bilince taşıyabileceğimiz anılarımız ve dünya bilgileri yer alıyor
Bilinç Aşaması
(Buzdağının su yüzeyinden görünen kısmı): Bilincinde olduğumuz her türlü düşünce ve algılar bilinç aşamasını oluşturuyor
Bu düşünce ve algılar farkındalık eşiğinin üzerinde kaldıklarından kendilerini açıkça belli ediyorlar
Ön Bilinç Aşaması
(Buzdağında su seviyesinin hemen altı): O anda bilincinde olmasak da hemen bilince taşıyabileceğimiz anılar ve dünya bilgilerini kapsıyor
Bu aşama
bilinçle bilinçaltı arasında bir tür geçiş aşaması görevi üstleniyor
Bilinçaltı
(Buzdağının suyun altındaki geri kalan kısmı): Bilinçaltında farkında olmadığımız korkular
kabul göremez cinsel arzular
mantık dışı istekler
vahşet yönelimleri
utanç verici deneyimler
bencilce istekler ve ahlak dışı dürtüler bulunuyor
Buzdağı benzetmesinde
buzdağının en büyük alanını oluşturuyor
Freud
insanın doğası gereği şiddet ve cinselliğe yönelik utanç verici dürtüler barındırdığını iddia ederek
bilinçaltımızda bu fikir ve dürtülerin koğuşlandığını belirtiyor
Buzdağı Benzetmesi
Freud bir tıpçı olarak duyusal eşikler hakkında geniş bilgi sahibi bir bilim insanıydı
Öyle ki
Freud
kişiliği oluşturan üç temel yapıdan söz ediyordu:
İd
ego
ve
süper ego
Bu üç yapıyı arzu
mantık ve vicdan olarak da düşünebiliriz
Eğer ki kimi zamanlarda farklı bir kişiymişçesine hareket ettiğinizi düşünüyorsanız bu dalgalanmalar Freud'a göre farklı kişilik yapılarınızın savaşımından kaynaklanıyor olmalı
İd
ilkel ve doğuştan getirdiğimiz dürtülerimizi kapsıyor
Bedensel ihtiyaçlarımızın
cinsel arzularımızın ve saldırgan tepkilerimizin idden kaynaklandığını söyleyebiliriz
Freud'a göre idin arzu ve istekleri tamamen bilinç dışı ve "
zevk prensibi"
yle işlemekte
İdin temel güdülerimizi kapsadığını düşününce
zevk prensibiyle işlemesi doğal
Çünkü ilkel güdüler
arzulara bir an önce doyum arayıp bireyin davranışlarını bu yönde şekillendirebiliyorlar
Ancak ne yazık dünya tüm arzu ve dürtülerimizi o anda tatmin etmemize olanak sağlamıyor
Eğer haz tatmini odaklı yaşamaya devam edersek pek çok sorunla yüz yüze kalabiliyoruz
Yaşamın bu şartlarıyla başa edebilmekse ikinci kişilik yapımız olan egoya düşüyor
Ego
idin tatmin edilebileceği elverişli şartlar oluşana kadar onu kontrol altında tutuyor
Öyleyse ego
"gerçeklik prensibi"
yle işliyor
Çevresel şartları değerlendirerek pek çok davranışın olası sonuçlarını tartıyor
Bu şekilde
uygun zamanı kollayarak bireyin anlık dürtüleri sonrasında acı çekmesini engellemiş oluyor
Egonun kimi işlevleri bilinçliyken kimileri bilinç dışı gerçekleşiyor
Kişiliğimizin son öğesiniyse süper ego oluşturuyor
Süper ego da tıpkı ego gibi idin arzu ve isteklerini baskı altında tutmaya çalışıyor
Ancak ego idin tatminleri için uygun zamanlar kollarken süper ego ahlak kurallarını devreye sokuyor
Daha açık bir deyişle
idin bu yönde tatmininin doğru olup olmadığını sorguluyor
Süper ego için tatminde yalnızca doğru zamanın kollanması değil
ahlaki kurallara uygunluk da önem kazanıyor
Ailemizden edindiğimiz eğitim
Biliyoruz ki Freud
cinsellik ve şiddet olmak üzere iki temel güdüye sahip olduğumuzu düşünüyor
Bu iki temel güdü
kişiliğimizin "id" yapısını oluşturuyor
Haz prensibiyle işleyen id
sürekli olarak tatmin arıyor
Sosyal çevre ve kültürün neyin kötü neyin yanlış olduğuna dair üzerimize yaptığı baskıysa kişiliğimizin "süper ego" yapısıyla hayat buluyor
Son yapı olan ego
işte bu temel güdülerimizle kültürel elemanlar arasında bir köprü görevi görüyor ve id'i sosyal açıdan kabul görecek yollarla tatmin etmeye çalışıyor
Ancak kimi zamanlarda id o denli büyüyor ki
kontrolden çıkabiliyor
Böyle durumlarda birey kendini içinden çıkılamaz bir kaygının eşiğinde buluyor
Bu kaygıysa gerginlik
öfke ve üzüntü getiriyor
Kişi
id ile süper ego arasındaki savaşta bir uzlaşma yakalayamıyor
Örneğin
arzuladığı bir beraberliği ahlaki değerlerle örtüşmediği için yaşayamıyor
İşte böyle durumlarda ego sıralayacağımız savunma mekanizmalarını araç olarak kullanıyor:
1
)Bastırma:
Freud'un savunma sistemlerinin çekirdeğinde yer alan bastırma mekanizmasında kişi
kendisini tehdit eden herhangi bir uyaranı ya da hayatına giren ve ona travmatik deneyimler yaşatan herhangi birini tamamen unutabiliyor
Örn:
Fobiler
Kişi sebepsiz bir korku duysa da bu korkunun çıkış kaynağını hatırlamıyor
2
)Reddetme:
Reddetmede kişi
bastırmanın aksine gerçeğe dair herhangi bir bilince sahip olsa da kaygı yaratan uyaranın varlığını reddederek yok sayıyor
Örn:
Sınav sonuçları açıklandı ve kötü bir not alındı diyelim
Bu kötü notun alınmış olmadığını varsayarak
öğretmenin puanları toplarken bir yanlışlık yapmış olduğunu düşünme
3
)Yöneltme:
Kişi kabul görmesi güç bir içtepiyi başka bir uyarana yöneltiyor
Örn:
İş yerinde patronla bir gerginlik yaşayıp siniri eve döndükten sonra
eşten çıkarma
4
)Olayları entelektüelleştirme:
Kişi herhangi bir olayın duygusal yönünü görmezlikten gelerek
onun entelektüel açıdan göze çarpan özelliklerine odaklanıyor
Örn:
Herhangi bir yakının kaybında
üzüntü ve yas duyulacağına cenaze töreninin detaylarına takılma
5
)Yansıtma:
İçsel bir gerçeğin yarattığı kaygı nedeniyle
kişi kişisel etmenlerle ilgili bir durumu dışarıdaki bir uyarana bağlıyor
Örn:
Herhangi biriyle tartışılırken kaybediliyorsa tartışmada haksız düşmemek adına karşıdakinin "akılsız" olduğunu söyleme
6
)Mantık çıkarımları:
Olayların gerçek nedenlerinden farklı mantık çıkarımları yapılıyor
Örn:
Hoşlandığı kadın tarafından reddedilen bir adamın "Zaten yeterince iyi değildi" gibi bir çıkarımda bulunması
7
) Tepki oluşturma:
Tepki oluşturma mekanizmasında kişi
istenmeyen düşünce ve davranışları reddetmekle kalmayıp
kendisinin bu düşünce ve davranışları sergileyen gruptan olmadığına inandırıyor
Örn:
Herhangi bir arkadaşından nefret eden bir kişi
ona aşırı sevgi gösterilerinde bulunuyor olabilir
8
) Geri çekilme:
Kişi geçmişte kendisini güvende hissettiği bir gelişimsel döneme geri dönüyor
Örn:
Yaşça büyük bir çocuğun stresli olduğu bir dönemde tekrar yatağını ıslatmaya başlaması
9
) Süblimasyon:
Saldırganlığın ardında yatan itici kuvvet olarak görülüyor
Örn:
Bir gencin içindeki saldırganlık duygularını amerikan futbolu oynayarak boşaltması
Gelişimde Psiko
üel Evreler
İlk altı yaş gelişiminde sözünü ettiği psiko
üel evrelerin Freud'un kuramları içinde en çok tartışılanı olduğunu söylememiz yanlış olmaz
Kişiliğin nasıl geliştiğine yönelik olarak öne sürdüğü bu düşünceler cinsel gelişimimiz sırasında içinden geçtiğimiz evrelerin ileriki yaşlarda kişiliğimizi ne yönde etkilediğine vurgu yapıyor
Bu evrelerin her birini teker teker incelemeden önce
cinsel gelişimde kritik rol oynayan iki önemli kavrama göz atmakta fayda var:
Libido:
İdi tetikleyen içgüdüsel güç olarak tanımlanıyor
Odak noktası her zaman haz olsa da içinden geçtiğimiz her bir psiko
üel gelişim evresinde farklı şeylerden zevk duyuyor ve libidomuzun bir kısmını o evrede o davranışla beraber geride bırakmış oluyoruz
Asılı kalma:
Libido enerjisinin çok büyük bir kısmı herhangi bir evrede asılı kalabiliyor
Bu durum bireyin gelişimi açısından oldukça zararlı
Çünkü enerjisinin büyük bir kısmını belli bir evrede harcayan kişi
gelişimine devam edecek yeterli "
psişik enerji"
yi bulamayabiliyor
Dolayısıyla
o evreye has bir takım alışkanlıklar geliştirebiliyor
Bunun yanı sıra
yeteri kadar olgunlaşamayan birey psikolojik rahatsızlıklar geliştirebiliyor
Kurama göre gelişimimiz sırasında farklı dönemlerde bedenimizin farklı bölgelerinden haz duyuyoruz
18 aylık olana kadar geçen süreçte bu beden bölgesi ağız
Oral dönem
olarak adlandırılan bu evrede bebek çevresinde gördüğü
Oral dönem
Bir sonraki evre 18 - 36 aylık dönemi kapsayan
anal dönem
Tuvaletini yaparken büyük bir haz duyan çocuk için zevk bölgesi anal bölge
Libido enerjisinin çoğu bu dönemde asılı kalırsa ileride düzenli ve tertipli olmaya dair bir takıntı (anal-çekilme) ya da dikkatsizlik
Anal dönem
3 - 6 yaş arasındaki zevk bölgesiyse genital bölge
Fallik dönem
olarak adlandırılan bu yaşlarda Oedipus ya da Elektra kompleksi gelişebiliyor
Oedipus kompleksi erkek çocuğun babasını annesinden kıskanması ve bilinçaltından babasının ölmesini istemesi olarak tanımlanıyor
İsmini Yunan mitolojisinden alan kavram
Gizil dönem
Genital dönem
ergenlikle başlayıp hayatımızın geri kalan bütününü kapsıyor
Her ne kadar haz genital bölgede yoğunlaşsa da tutku
sevgi ve bağlılıkla beslenmeye başlıyor
Freud'a göre bu son aşamaya ulaşabilmek adına önceki dönemlerde herhangi bir asılı kalma durumunun yaşanmamış olması gerekiyor
Genital dönem
KİMİM BEN?
"Kişilik" dedikleri
Kişilik
Aynada gördüğümüz görüntülerin derinliklerinden bahsediyoruz
üzerimize giydiğimiz sıfatların ötesinden
Hani şu ara sıra zihnimizi kurcalayıp da yanıtını bulmakta zorlandığımız soru: "Ben kimim?"
Çünkü ergenlikte içine girdiğimiz o zorlu kimlik arayışı dönemi sonrası hayatımızın geri kalanı da bulduğumuz kimliklerin ne olduğunu anlamaya çalışmakla geçiyor
Kendimizi anlamak ve tanımakla
Peki
nedir bu "kişilik" dedikleri? Doğuştan mıdır
değişir mi? Ya da belli kalıplar çerçevesinde sınıflandırılabilir mi?
Kişilik ve Kültürün Kişilik Değerlendirmelerine Etkisi:
Farklı durumlar karşısında değişim göstermeksizin yansıttığımız düşünce
Genlere Kulak Verecek Olursak
Öyle görünüyor ki
Genler tüm karakter özelliklerine aynı oranda mı etkiyor?
Kimi kişilik özelliklerinin kalıtımsal bağı daha yüksek
Öyle ki
kendilerini gelişimin erken dönemlerinde gösterebiliyorlar
Dışa dönüklük
aktivite düzeyi -ki bu halk arasında çocukları "hareketli" ya da "uslu" gibi sınıflandırmalar içine koymamıza yol açıyor- ve görev odaklı olma eğilimi güçlü genetik etki altındaki kişilik özellikleri olarak geçiyor
Yapılan araştırmalar sonrası en düşük kalıtımsal bağ ise dürüstlük ve yumuşak başlılık karakter özelliklerinde bulunmuş
Yani dürüst ve yumuşak başlı olma daha çok kişinin çevresel koşullarıyla şekillendiriliyor
Kişiliğimizi Değiştirmek Mümkün mü?
Kişiliğin tanımına da göz atacak olursak
bir kişinin kişilik özelliklerinden bahsediyorsak farklı durumlar ve farklı zamanlar karşısında değişim göstermemelerini bekliyoruz
Ancak elbette ki bunca davranış ve seçim zenginliği değişmeyen karakter özellikleri saptamayı da oldukça zor kılıyor
Hele ki bir de cinsiyet farklılığını göz önünde bulunduracak olursak
Cinsiyet Farklılığı Kişilikte Nasıl Bir Rol Alabilir: "Depresyon"
Çocukluktaki kimi depresif ipuçları yetişkinlikteki depresyona referans olabiliyor
Yani eğer ki bu depresif ipuçlarına kişilik özellikleri dersek
bu özellikler zamanla değişim göstermiyor
kalıcı yapıda oluyorlar
Ancak cinsiyet farklılığı söz konusu
Erkek çocukları için ileriki yaşlarda depresyona gönderme yapan belirtiler saldırganlık ve dürtü kontrol eksikliği iken
kız çocukları için genelde tam tersine utangaçlık
itaatkârlık ve alçak gönüllülük oluyor
Özetle
çalışmalar genelde kişiliğin zaman ve durumlar karşısında kalıcı olduğunu gösteriyor
Konu hakkında ortaya sürülen "Eğer
Öyleyse
Modeli" (Mischel
Etkileşimi Savunan Yaklaşımlar:
Kişiliğe etkileşimli bir yaklaşımdan bakacak olursak "Genler kişiliği belirler"
"Çevre kişiliği belirler" gibi kalıplardan ziyade neden-sonuç ilişkilerinin çok yönlü olduğunu görüyoruz
Ekonomik ve kültürel durumlar illa ki kişiliğe etkide bulunuyor ancak bu işleyişlerin kendileri de aslında psikolojik ihtiyaçları karşılamaya yönelik oluyor
Haliyle neden-sonuç ilişkisi bir yönlü olmaktan çıkıyor
Nasıl yani?
Örneğin
ailelerinden istismar gören çocukların mitsel semboller ya da otorite figürleri de katı ve sadistik olabiliyor
Çocuğun kafasındaki bu sadistik figürlerse kendilerini çocukların çizdikleri resimlerde ele verebiliyorlar
Bir Kişilik Modeli: Myers-Briggs
Kendi modeli üzerinden geliştirilen Myers-Briggs Kişilik Testi Türkiye'de de çeşitli alanlarda kullanılıyor
İsterseniz gelin
şimdi hep beraber bu modele bir göz atalım
Myers-Briggs Kişilik Modeli genel hatlarıyla 4 ana sorudan güç alıyor:1
) ENERJİNİZİ YÖNLENDİRDİĞİNİZ İLK KAYNAK NERESİ OLUR?
Aktivite ve Dil Üzerinden
Dış Dünya:
Düşünce ve Duygular
Üzerinden İç Dünya:
DIŞA DÖNÜK İÇE DÖNÜK SOSYAL SAKLI DIŞA VURUMCU SESSİZ GENİŞ DERİN İLETİŞİM KONSANTRASYON DÜŞÜNCEDEN ÖNCE
EYLEMDEN ÖNCE DÜŞÜNCE
Her ne kadar bu iki özelliği dengede tutmamız sağlıklı kabul edilse de
günlük hayat içerisinde mutlaka birine daha yönelimli oluyoruz
Bu iki kişilik özelliğini birbirinden ayıran en önemli özelliklerinden biriyse kişinin önce düşünüp sonra mı davrandığı yoksa davranıp daha sonra mı düşündüğü
Ancak buna karar verebilmek için kişinin tamamıyla özgür olduğu durumları ele almak gerekiyor
Aldığı eğitimin
Örneğin
Yirmi katlı bir binada bir yangın çıktı diyelim
Tüm çalışanların binadan hemen çıkmaya çabalaması
önce düşünme eylemini seçmedikleri için hepsinin dışa dönük olduğunu göstermiyor
Ya da bir yapboz çözerken önce düşünüp sonra parçaları yerleştiren herkesin içine dönük olduğunu söylenmiyor
Çünkü bu şartlar
tıpkı yukarıda da bahsettiğimiz üzere kişinin özgür seçimlerinden ziyade farklı etmenlerin etkisi altında
2
) BİLGİYİ NE ŞEKİLDE İŞLEMEYİ TERCİH EDERSİNİZ?
Bilinen Gerçekler
ve Tanıdık Kavramlar Üzerinden
Yeni Olasılıkları
ve Fark Seçenekleri de Hesaba Katarak
DUYUMSAL
"OLASILIKLAR"
SEZGİSEL
"GERÇEKLER"
DENEYİM YENİLİK ŞİMDİ GELECEK UYGULANABİLİRLİK İLHAM GERÇEKÇİ İDEALİST VAR OLANI KULLANAN DEĞİŞİM YARATAN
3
) KARARLARINIZI NASIL ALMAYI TERCİH EDERSİNİZ?
Mantıksal ve Nesnel Değerlendirmeler Üzerinden
Kişisel Değerleri Göz Önünde Bulundurarak
DÜŞÜNCE ODAKLI
HİS ODAKLI
ANALİZ EDEN HİSLERİNE GÜVENEN NESNEL ÖZNEL MANTIKSAL KİŞİSELELEŞTİRİCİ TAKDİR EDİCİ GÖZLEMCİ KATILIMCI KANIT TEMELLİ KARARLAR ALAN DEĞERLER ÜZERİNDEN KARARLAR ALAN UZAĞI GÖREN ŞİMDİYİ GÖREN
4
) HAYATINIZI NASIL DÜZENLEMEYİ TERCİH EDERSİNİZ?
Planlı Kararlar Alıp
Nereye Gittiğinizi Bilerek
Yol Aldıkça Hayatı Keşfedip
Değişimlere Açık Olarak
YARGILAYICI ALGISAL KAPALI AÇIK KARARLAR ALAN KEŞİFLER YAPAN YAPISALCI ANLAMSALCI DÜZENLEYİCİ SORUŞTURAN KONTROLCÜ AKIŞA BIRAKAN
Myers-Briggs Modeli'nde dört sorunun yanıtı olan bu sekiz öğe birbirleriyle eşleştirilerek 16 adet kişilik özelliği belirleniyor
Bu kişilik özellikleri ise şöyle sıralanıyor:
Myers-Briggs Modeli'ne Göre 16 Farklı Kişilik Tipi:
1
) Dışa Dönük/ Duyumsal/ Düşünce Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (yönetici)
Enerjisini dış dünyadaki eylemlerden alan bu kişiler bugünü ve var olan gerçekleri göz önünde bulundurarak hayatlarını mantıksal temeller üzerinde düzenliyorlar
Sonuç olarak
karşılaştıkları problemleri sınanmış ve güvenilir yöntemler üzerinden çözmeye çalışıyorlar
Kavramlar ve stratejiler üstünde zaman harcamak yerine ayrıntılara takılmayı tercih ediyorlar
2
) İçe Dönük/ Sezgisel/ His Odaklı/ Algısalcı Tip: (mücadeleci
avukat)
Bu grup
enerjisini kendi iç dünyalarındaki düşünce ve duygulardan alıyor
Kararlarını genellikle kendi kişisel değerleri üzerinden alan bu kişiler
özellikle de diğerleri söz konusu olduğunda farklı seçenek ve olasılıkları değerlendiriyorlar
Belirecek yeni bakış açılarına karşı hayatlarını esnek tutuyorlar
Sessiz ve yaratıcı oluyorlar
Çevrelerindeki insanlara arşı gizli bir sıcaklık hisseden bu kişiler gerek kendilerinin gerekse diğerlerinin sürekli bir gelişim ve olgunlaşma içerisinde olduğunu görmek istiyorlar
3
) Dışa Dönük/ Duyumsal/ His Odaklı/ Algısalcı Tip: (heykeltıraş)
Dış dünyadaki eylemler ve konuşulanlardan enerjisini alan bu grup
4
) İçe Dönük/ Sezgisel/ Düşünce Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (yenilikçi/ öncü)
Güçlerini kendi iç dünyalarından alan bu kişiler
geleceğe yönelik farklı seçenekleri değerlendirmeyi ihmal etmiyorlar ve sorunlara nesnel çözümlerle yaklaşmayı tercih ediyorlar
Genellikle hayatlarını mantıksal çerçevelerin içine oturtuyorlar
Uzun süreli hedefler koyarak hayatlarını bu hedeflere ulaşmak üzere düzenliyorlar
Gerek kendilerine gerekse diğerlerine karşı eleştirel yaklaşma eğiliminde oluyorlar
Planlarıyla ilgili her ayrıntıyı göz önünde bulundurabilecek derecede bilgili oluyorlar
5
) Dışa Dönük/ Duyumsal/ His Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (antrenör)
Enerjilerini dış dünyadaki eylem ve sözlerden alan bu kişiler karar verme aşamasında kendi kişisel değerlerini ilk planda tutuyorlar
İnsanlara karşı oldukça sıcak olan bu grup
onlarla beraber vakit geçirmeyi ve arkadaşlarıyla beraber uyumlu ilişkiler sürdürmeyi çok seviyor
Hatta arkadaşları
onların hayatında önemli bir yer tutuyor
İnsanlara karşı kendilerini öylesi sorumlu hissediyorlar ki
toplumsal görev dağılımında üzerlerine düşen görevi özenle yerine getirmeye çalışıyorlar
6
) İçe Dönük/ Sezgisel/ Düşünce Odaklı/ Algısalcı Tip: (bilim insanı
mühendis)
Güçlerini kendi iç dünyalarından alan bu kişiler
kararlarını mantıksal temellere dayandırıyorlar
Yeni seçenekler belirir belirmez hayatlarını bu doğrultuda esnetebiliyorlar
Belli bir noktaya kadar sessiz ve uyumlu olabiliyorlar
Rutin olana ayak uydurmaktansa her türlü gelişime yol açabilecek değişimlerin peşinden gidiyorlar
En başarılı oldukları alan
zeka ve bilgi birikimi gerektiren karmaşık problemler oluyor
7
) Dışa Dönük/ Sezgisel/ His Odaklı/ Algısalcı Tip: (kâşif
avukat)
Seçenekleri kendi kişisel değerleri üzerinden değerlendiren bu grup
enerjisini dış dünyada olup bitenlerden alıyor
Ortaya çıkabilecek yeni bakış açıları ve seçeneklere karşı hayatlarını esnetebiliyorlar
Yaratıcı olan bu kişiler
insanlara yararlı olabilecek yeni seçenekler denemeyi seviyor
Her ne kadar ayrıntı ve planlar üzerine fazla kafa yormasalar da ortada genel bir hedefin bulunduğu deney ve çeşitlilik içeren işlerle uğraşmaktan büyük aaaif alıyorlar
8
) İçe Dönük/ Duyumsal/ Düşünce Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (bakıcı/ müdür)
Enerjilerini kendi iç dünyalarındaki düşünce ve duygulardan alan bu kişiler
kararlarını genellikle pek çok seçeneği değerlendirdikten sonra alıyorlar
Hayatlarını mantık üzerine kuran bu grup genellikle sessiz ve ciddi bir yapıda oluyor
Hayat karşısında iyi bir gözlemci olduklarından farklı durumlara karşı iyi bir anlayış geliştirmiş oluyorlar
9
) Dışa Dönük/ Duyumsal/ Düşünce Odaklı/ Algısalcı Tip: (heykeltıraş)
Genellikle nesnel olarak gördüğü gerçeklerle ilgilenmeyi seven bu grup enerjisini dış dünyada konuşulanlardan ve olup biten eylemlerden alıyor
Kararları mantıksal temellere oturuyor
Kendi ilgi alanlarına giren pek çok aktiviteyi de barındıran esnek bir yaşantıları oluyor
Genellikle uygulama gerektirecek işlerde çalışmayı seviyorlar
10
) İçe Dönük/ Sezgisel/ His Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (yenilikçi/ öncü)
Özellikle de diğer insanları da ilgilendirebilecek farklı seçenekler üzerine düşünmeyi seven bu kişiler
enerjilerini kendi iç dünyalarından alıyorlar
Hayatlarını kişisel temeller üzerinde düzenliyorlar
Genellikle hayata dair özel bir hedef belirliyor ve bu hedefe ulaşabilmek için durmadan çalışıyorlar
Diğer insanların da büyüyüp olgunlaşmaları için yardım etme gönüllüsü oluyorlar
11
) Dışa Dönük/ Sezgisel/ His Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (antrenör)
Özellikle de diğer insanları da ilgilendirebilecek farklı seçenekler üzerine düşünmeyi seven bu kişiler
enerjilerini dış dünyadan alıyorlar
Hayatlarını genellikle kişisel temeller üzerinde düzenliyorlar ve sevdikleri insanlarla uzun soluklu ilişkiler kurma ve sürdürme yanlısı oluyorlar
Oldukça sosyal olan bu grup
hislerini diğerlerine kolayca yansıtabiliyor
Ancak özellikle de sosyal ilişkilerine zarar verebilecek eleştirilere karşı katı olabiliyorlar
İnsanlarla etkili bir şekilde çalışabiliyorlar
12
) İçe Dönük/ Duyumsal/ Düşünce Odaklı/ Algısalcı Tip: (bilim insanı)
Enerjisini kendi iç dünyasından alan bu kişiler
kararlarını mantıksal çerçeveler içinde alıyorlar
Dünyanın nasıl işlediğini anlayabilmek adına yeni
pratik bilgiler edinebilmek amacıyla hayatlarını çoğunlukla esnek tutuyorlar
Oldukça sessiz ve uyumlu olabiliyorlar
Neyin nasıl çalıştığına dair oldukça meraklı olan bu kişiler
kimi zaman şaşırtıcı fikirlerle insanların karşısına çıkabiliyorlar
13
) Dışa Dönük/ Sezgisel/ Düşünce Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (yönetici/ şef)
Enerjilerini dış dünyada olup biten olaylardan alıyorlar
Kararlarını
14
) İçe Dönük/ Duyumsal/ His Odaklı/ Algısalcı Tip: (mücadeleci)
Enerjilerini genellikle kendi duygu ve düşünce dünyalarından alan bu kişiler
kendi kişisel değerleri çerçevesinde kararlar almayı tercih ediyorlar
Sessiz ve arkadaş canlısı bu grup
kalabalık arkadaş gruplarından ziyade küçük sayılı arkadaşlıkları tercih ediyor
Diğerlerine karşı kollamacı bir tutumla yaklaşıyorlar
Genellikle "şimdi"nin aaafini çıkarıyorlar ve grup çalışmalarında grup için oldukça destekleyici bir üye olabiliyorlar
15
) Dışa Dönük/ Sezgisel/ Düşünce Odaklı/ Algısalcı Tip: (kâşif
mühendis)
Enerjisini dış dünyadaki eylem ve konuşulanlardan alan bu grup
kararlarını mantıksal çerçeveler içerisinde alıyor
Uyumlu olabilme eğilimi gösteren bu kişiler yeni düşünce ve ilgi alanlarına odaklanabiliyorlar
Özellikle de eğer ki bu yenilikler onların yeteneklerini geliştirecekse
Yaratıcı efor gerektiren problem çözümlerinde başarılı olabiliyorlar
16
) İçe Dönük/ Duyumsal/ His Odaklı/ Yargılayıcı Tip: (bakıcı/ müdür)
Enerjilerini kendi iç dünyalarından alan bu kişiler
karar verirken kendi değerlerini göz önünde bulunduruyorlar
Sevdikleri kişilerle sosyal ilişkiler kurmaktan büyük zevk alıyorlar
İnsanları gözlemleyen
sessiz bir yapıları oluyor
Onlara uygulama alanında hizmet verebilecek işlerde çalışmayı seviyorlar
Diğerlerinin ne düşünüp hissettiğine büyük önem veriyorlar
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul