Konu
:
Disfoniler
Yalnız Mesajı Göster
Disfoniler
09-06-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Disfoniler
Foniatri ses ve konuşma bozukluklarının tanı ve tedavisini inceleyen bilim dalıdır
Yurdumuzda foniatri
diğer adı ile komünikasyon bozuklukları bilimi konusundaki çalışmaların başlaması çok yeni olmamakla birlikte
K
B
B
uzmanlarının bu konuya ilgisi yakın zamana kadar çok sınırlı kalmıştır
Foniatri konusuna giren ses bozuklukları için birçok sınıflandırmalar yapılmıştır ancak burada da farklı terminoloji sorunları karşımıza çıkmaktadır
Terminoloji sorunlarını giderebilmek için ses bozukluklarını bir sınıflama düzeni içinde incelemek uygun olacaktır
Disfoniler de bu sınıflamaya göre incelenecektir
İnsan sesini temel özelliklerine göre inceleyecek olursak kalite
rezonans
perde ve şiddet olmak üzere dört özelliği dikkati çekmektedir
Wilson (11) ses bozukluklarını
bu özelliklerden birinci derecede etkilenene göre
dört ana gruba ayırarak incelemektedir:
(1) Ses kalitesi bozuklukları
(2) Rezonans bozuklukları
(3) Perde bozuklukları
(4) Şiddet bozuklukları
Normal ses çıkarabilmesi için fonasyon organlarının gerek anatomik gerek fonksiyonel yönden kusursuz olması gerekmektedir
Larenksi ilgilendiren ses bozukluklarına disfoni adı verilmektedir
Disfoni ses kalitesi bozukluğudur
Ses bozukluğu veya ses kısıklığı denince akla ilk gelen bozukluklar bu gruba girmektedir
Sesin soluklu (nefesli
breathy)
düzensiz (rough
harsh)
kısık (boğuk
hoarse) olması dışında hiç olmaması (afoni) veya ses kırılmaları (fonasyon kırılması
voice break) bu grupta incelenir
Rezonans bozuklukları nazal rezonans bozuklukları (rinofoniler) ve oral-faringeal rezonans bozuklukları olarak iki grupta incelenebilir
Perde (Pitch) bozukluklarına giren ses bozukluklarında ses kalitesinde veya rezonansta bir bozukluk söz konusu değildir
Kişinin konuşma sesi ortalama temel frekansının yaşına veya cinsiyetine uygun olmaması
perde kırılmaları (pitch breaks) ve perde ranjının daralması gibi bozukluklar bu grupta incelenir
Şiddet (Loudness) bozukluklarında ise ses şiddetinin çok yüksek veya çok düşük olması yanında şiddet ranjının daralması mevcuttur
Bu bölümde ses kalitesi bozuklukları
disfoniler anlatılacaktır
Disfoniye neden olan benign larenks lezyonları ve tedavi yaklaşımı
bu kitapta bulunan “Benign Larenks Lezyonları” bölümünde detaylıca anlatılmıştır
Bu bölümde fonksiyonel disfonilere yaklaşıma daha detaylı yer verilecektir
Ayrıca nörolojik nedenli disfoniler grubuna giren vokal kord paralizileri ve tedavi prensiplerinden söz edilecektir
Ses Kalitesi Bozuklukları:
Ses kalitesi
konuşmakta olan bir kişinin sesinin
bunu dinleyen başka bir kişi üzerinde bıraktığı genel işitsel izlenim olup
akustik açıdan çok boyutlu bir özelliktir
Ses kalitesi ile ilgili perseptüel özellikler
düzensizlik (harshness
roughness)
solukluluk (nefeslilik
breathiness) ve kısıklık (boğukluk
hoarseness) tır
Kısıklık aslında
düzensizlik ve solukluluğun bir kombinasyonudur
Isshiki (3) ayrıca
tiz harmoniklerin yetersiz olmasının da sesin kısık olarak algılanmasında etkili olduğunu belirtmektedir
Düzensizliğin akustik karşılığı jitter
shimmer ve türevleri gibi pertürbasyon parametreleridir
Solukluluğun akustik karşılığı ise ses türbülans indeksidir
Ses kalitesi problemleri
etiolojilerine göre organik bozukluklar
fonksiyonel bozukluklar ve sekonder patolojik lezyonlar şeklinde üç ana grupta incelenebilir:
I
Organik Bozukluklar: Ses bozukluğunun nedeni
muayene ya da laboratuar tetkikleri ile ortaya çıkarılabiliyorsa
organik ses bozukluğu söz konusudur
Bu bozukluklar aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir:
A
Konjenital malformasyonlar:
1
Sulcus vocalis (Sulcus glottidis)
2
Konjenital laringeal web
3
Down sendromu (Mongolizm)
B
Larenks travmaları:
1
Mekanik travmalar: Trafik kazaları gibi künt travmalara veya delici-kesici aletlere bağlı olarak larenkste ortaya çıkan lezyonlar hafif bir ödemden laringotrakeal separasyona kadar değişen geniş bir spektrumda yer alır
Burada
mekanik larenks travmaları Kittel’in sınıflandırmasına laringotrakeal separasyon maddesi eklenerek modifiye edilmiştir:
a) Konküzyon (Kommosyo): Larenkste hafif ödem dışında gözle görülen önemli bir patoloji yoktur
b) Kontüzyon: Larenks yumuşak dokusunda gözle görülebilir travmatik lezyonlar mevcuttur
Lezyonlar açık veya kapalı olabilir
c) Distorsiyon: Krikotiroid veya krikoaritenoid eklem kapsülü veya bağlarında travma söz konusudur
d) Sublüksasyon/lüksasyon: Krikoaritenoid eklemde travmaya bağlı olarak sublüksasyon veya lüksasyon görülebilir
e) Fraktür: Larenks iskeletini oluşturan kartilajlarda travmalara bağlı olarak fraktür görülebilir
f) Laringotrakeal separasyon
2
Yatrojenik travmalar: Bu gruba giren ses bozuklukları
cerrahi girişimlere bağlı bir komplikasyon olarak ortaya çıkmaktadır
Yatrojenik travma nedenleri:
a) Nodül
polip
papillom gibi lezyonların eksizyonu
b) Dekortikasyon (Strippingii
c) Glottoplasti
d) Laringeal çatı cerrahisi
e) Yüksek trakeotomi sonrası
f) Entübasyon travması
g) Tiroid cerrahisi sonrası
3
Yanıklar:
a) Termal yanıklar
b) Kimyasal yanıklar
c) Radyasyon yanıkları
C
Cerrahi girişimler sonucu ortaya çıkan ses bozuklukları: Malign lezyonların eksizyonu veya solunumun rahatlatılması amacı ile yapılan bu tür girişimlerde
ses bozukluğu bir komplikasyon değil
girişimin doğal bir sonucudur
Bu gruba giren girişimler:
1
Kordektomi
2
Aritenoidektomi
3
Parsiyel larinjektomiler
4
Total larinjektomi (Alaringeal afoni)
5
Trakeotomi
D
Larenks enflamasyonları:
1
Akut larenjitler
a) Akut basit larenjit
b) Gribal akut larenjitler
c) laringotrakeobronşit (Krup)
d) Döküntülü hastalıklarda görülen akut larenjit
e) Subglottik ve stridülöz larenjit
2
Kronik nonspesifik larenjitler: Bu gruptaki problemlerin etiolojisinde genellikle
sigara
alkol ve diğer tahriş faktörleri önemli rol oynar
Mukozadaki değişikliklere göre üç farklı şekli vardır:
a) Kronik basit larenjit
b) Kronik hipertrofik larenjit
c) Kronik atrofik larenjit (Laryngitis sicca)
3
Kronik spesifik larenjitler:
a) Tüberküloz larenjit
b) Sifilitik larenjit
c) Laringeal skleroma
d) Lepra
e) Larenks sarkoidozu
f) Larenks mikozu
4
Reflü larenjiti (Gastroözofageal reflü
laringofaringeal reflü
fonasteni [Kotby(5)]: Mide içeriğinin özofagus yolu ile farinkse ve larenkse reflüsü ve buna bağlı olarak görülen nonenfeksiyöz larenjittir
Kotby6
aralıklı ses kısıklığı
boğaz ağrısı
boğazda aşırı mukus ve buna bağlı sık sık boğaz temizleme gibi yakınmaların bir arada görüldüğü problemi fonasteni olarak adlandırmaktadır
Bu problemin semptomlar açısından laringofaringeal reflüye benzemesi aynı antite olduğunu düşündürmektedir
5
Krikoaritenoid artrit
E
Laringeal alerji:
1
Alerjik larenjit
2
Anjionörotik ödem
F
Kserolarenks: Bazı ilaçların etkisine veya sempatik hiperaktivasyona bağlı olarak larenks mukozasının kuruması durumudur
G
Larenks neoplazmları:
1
Benign neoplazmlar:
a) Papillom
b) Adenom
c) Hemanjiom
d) Lipom
e) Granüler hücreli miyoblastom
f) Kondrom
g) Fibrom
2
Malign neoplazmlar:
a) Carcinoma in situ
b) Skuamöz hücreli karsinom
c) Verrüköz karsinom
d) Karsinosarkom
e) Adenoid kistik karsinom
f) Kondrosarkom
g) Fibrosarkom
3
Displaziler:
a) Lökoplaki: Klinik olarak vokal foldlar üzerinde beyaz bir lezyon olup patolojik olarak incelendiğinde hiperkeratotik hücrelerden oluştuğu görülür
b) Eritroplazi: Üzeri düzensiz kırmızı bir leke şeklindedir
c) Pakidermi (Pachyderma laryngis): Arka komissürü ve vokal foldların arka 1/3’ünü tutan hiperplastik bir proçestir
d) Keratoz
Bir veya iki vokal fold üzerinde kırmızı renkte etrafındaki mukozadan biraz yüksek mukoza düzensizliğidir
H
Larenks psödotümörleri:
1
Kistler:
a) Konjenital kistler
b) Epidermoid kist
c) İntrakordal kistler dışındaki retansiyon kistleri
2
Variköz lezyonlar
3
Laringoseller:
a) Eksternal laringosel
b) İnternal laringosel
4
Granülomlar:
a) Entübasyon granülomu
b) Wegener granülomatozu
c) Yabancı cisim (Teflon) granülomu
d) Reflü granülomu
5
Sarkoidoz
6
Amiloidoz
İ
Nörolojik bozukluklar: Aronson (1) nörolojik ses bozukluklarını şu şekilde sınıflandırmaktadır:
1
Alt motor nöron
sinir-kas bileşkesi ve kas bozuklukları: Bu gruba giren nörolojik bozukluklarda ses soluklu olup şiddet azalmıştır
Alt grupları:
a) Vagal sinir lezyonları:
i
Faringeal dal düzeyinin yukarısındaki lezyonlar: Addüktör paralizi ve palatofaringeal paraliziye neden olur
ii
Faringeal dal düzeyinin altındaki lezyonlar: Bütün intrensek laringeal kaslar etkilenmiştir
Palatofaringeal kaslarla ilgili problem yoktur
iii
Sadece süperior laringeal dalı etkileyen lezyonlar: Krikotiroid kas paralizisi nedeni ile ses hafif soluklu ve kısıktır
Ayrıca
perde değiştirme yeteneği azalmıştır
iv
Sadece rekürens dalını ilgilendiren lezyonlar: Abdüktör paralizi görülür
Bilateral olgularda solunum sıkıntısı ön plandadır
Unilateral olgularda ise ses solukludur
b) Myasthenia gravis
c) Tedavi amaçlı botulinum toksini enjeksiyonu
2
Üst motor nöron bozuklukları: Psödobulber paralizi gibi üst motor nöron bozukluklarında larenkste spastik paralizi görülür
3
Serebellar sistem bozuklukları:
a) Serebellar ataksi
b) Arnold Chiari malformasyonu
4
Ekstrapiramidal sistem bozuklukları:
a) Parkinson
b) Kore
c) Miyoklonus
d) Gilles de la Tourette sendromu
e) Atetoz
f) Distoni
g) Esansiyel tremor
5
Multipl motor sistem bozuklukları:
a) Amiyotrofik lateral skleroz
b) Multipl skleroz
c) Wilson hastalığı
J
Endokrinopatiler:
1
Tiroid disfonksiyonları: Miksödemde
vokal foldlarda miksödem materyalinin birikmesine bağlı olarak ses kısıklığı görülür
2
Hipofiz disfonksiyonları: Akromegalide vokal foldlar
larenksin aşırı büyümesine bağlı olarak uzadığı için perde kalınlaşmıştır
Sıklıkla ses kısıklığı da görülür
3
Premenstrüel ses değişiklikleri: Östrojen hormonların etkisi ile vokal foldlarda ortaya çıkan ödem
ses kısıklığına neden olabilir
K
Larenkste senil değişiklikler (Presbilarenks
presbifoni): Vokal foldlardaki atrofiye bağlı olarak ses kalitesinde bozulma gözlenir
II
Fonksiyonel (Nonorganik) Bozukluklar: Larenksin hatalı çalışması sonucunda ortaya çıkan ses bozukluklarıdır
Bu gruba giren bozuklukların bir kısmında ileri evrelerde nodül
polip gibi organik lezyonlar ortaya çıkmaktadır
A
Laringeal distoniye bağlı disfoniler (Fonoponoz
ses kötü kullanımı-fonksiyonel ses bozukluğu-tip 4 [Koufman (1982)] (6)
ses kötü kullanım sendromları-fonksiyonel ses bozukluğu-tip 4 [Koufman (1991)](7): Koufman’ın profesyonel olmayanlarda gerilim-yorgunluk sendromu
profesyonellerde Bogart-Bacall sendromu adlarını verdiği sendromlar bu gruba girmektedir
1
Jüvenil hiperfonksiyonel disfoni (Hiperfonksiyonel çocukluk disfonisi [Kotby5]): Çocukluk çağı disfonilerinin en önemli nedenidir
2
Hiperfonksiyonel disfoni (Hiperkinetik disfoni): İntrensek ve ekstrensek laringeal kaslardaki hipertoniye bağlı olarak genellikle seste düzensizlik görülür
Üç farklı şekli vardır:
a) Laringeal izometrik kasılma (Kas gerilim disfonisi-tip 1 [Morrison1110(1983)]
kas gerilim disfonisi-tip 1* [Koufman9(1991)]
kas yanlış kullanım disfonisi-tip 1 [Morrison(9)])
b) Lateral kasılma (Ventriküler bant fonasyonu
fonksiyonel disfoni-ventriküler bant [Morrison(9)]
kas gerilim disfonisi–tip 2* [Koufman (6)]kas yanlış kullanım disfonisi-tip 2 [Morrison(9)])
c) Anteroposterior kasılma (A-P sıkışma
kas gerilim disfonisi-tip 3* [Koufman(7)]
kas yanlış kullanım disfonisi-tip 3 [Morrison(9)])
3
Hipofonksiyonel disfoni (Hipokinetik disfoni
fonasteni
ses zayıflığı
vokal astenisite): Larenkste ve rezonatuar organlarda hipotoni mevcuttur
Vokal foldlarda fonasyon sırasında sıklıkla iğ şeklinde gottik açıklık (ekskavasyon
bowing) görülür ve bu nedenle ses solukludur
Ses kalitesindeki bozukluğun yanı sıra perdenin kalınlaşması
ses şiddetinin düşmesi
perde ve şiddet ranjında daralma ve hiperrinofoni görülür
4
Mikst tip fonksiyonel disfoni (Ses yorgunluğu
voice fatigue
vocal fatigue): Burada laringeal kaslardaki hipertoninin bir süre sonra yerini kısmen hipotoniye bırakması söz konusudur
Ses eforunun uzun süre devam etmesine bağlı olarak
ilerleyen saatlerde ses kalitesi bozulur
dinlenme ile ise ses düzelir
Ses kalitesindeki bozukluğun yanında ses şiddetinin azalması ve perde ranjının daralması da söz konusudur
B
Spastik disfoni (Spazmodik disfoni): Psikojen orijinli olabileceği gibi nörolojik orijinli de olabilir
İki farklı şekli vardır:
1
Addüktör spastik disfoni
2
Abdüktör spastik disfoni
C
Habitüel afoni/disfoni (Fonksiyonel ses bozukluğu-tip 2 ve tip 5 [Koufman(6)]
fonksiyonel ses bozukluğu-tip 2 ve tip 5 [Koufman(7)]
kas yanlış kullanım disfonisi-tip 5 [Morrison(9)]): Viral larenjiti veya bir minör laringeal operasyonu takiben
ses bozukluğu nedeninin ortadan kalkmasına rağmen
afoni/disfoninin devam etmesi durumudur
D
Konversiyon afonisi/disfonisi (Konversiyon dilsizliği
histerik afoni/disfoni
psikojenik afoni/disfoni
fononöroz
fonksiyonel ses bozukluğu-tip 1 [Koufman(6)]
fonksiyonel disfoni-hipoaddüksiyon [Morrison(8)]
fonksiyonel ses bozukluğu-tip 1 [Koufman(6)]
kas yanlış kullanım disfonisi-tip 4 [Morrison(9)]): Genellikle kadınlarda görülen bu durumda
öksürme gibi vejetatif sesler sırasında vokal foldlar orta hatta gelirken
fonasyon sırasında vokal foldların orta hatta gelmediği gözlenir
Afonide/disfonide zaman zaman spontan düzelme gözlenebilir
III
Sekonder patolojik lezyonlar (Kas gerilim disfonisi-tip 2 [Morrison(8)]
minimal assosiye patolojik lezyonlar [Kotby(5)]):
A
İntrakordal hemoraji: Akut vokal travmaya bağlı olarak ortaya çıkar
B
Vokal fold polibi: Vokal travmaya bağlı olarak vokal foldların serbest kenarında ortaya çıkan kitlesel lezyonlardır
C
Vokal fold nodülleri (Kas gerilim disfonisi-tip 2a [Morrison(8)]): Vokal foldların serbest kenarında ve 1/3 ön ile 1/3 orta kısımlarının birleşme yerinde görülen bu lezyonun iki evresi vardır:
1
İmmatür nodül (Prenodüler şişlik): Etrafı ödemli
hiperemik bir lezyondur
2
Matür nodül: Sınırı daha kesin olup gri-beyaz renktedir
D
Reinke ödemi:
1
Erken evre: Vokal foldlar Reinke mesafesinde toplanan ödem sıvısına bağlı olarak şiş olup yarısaydam görünümdedir
2
Geç evre (Polipoid dejenerasyon
kronik polipoid kordit
kronik ödematöz hipertrofi
polipoid vokal fold
kas gerilim disfonisi-tip 2c [Morrison(8)]):
E
Kontakt ülseri/granülomu: Genellikle düşük perdeden konuşan orta yaş ve orta yaşın üzerindeki erkeklerde
aritenoid kıkırdağın vokal proçesi üzerinde görülür
F
İntrakordal kistler: Vokal foldların serbest kenarında veya üst yüzeyinde görülen retansiyon kistleridir
Dikkat edilmediği takdirde
karşı vokal foldda yarattığı lezyon nedeni ile nodülle karıştırılabilir
G
Travmatik kordit (Fonksiyonel kronik larenjit
kas gerilim disfonisi-tip 2b [Morrison(8)]): Sesin kötü kullanımına bağlı olarak vokal foldlarda ortaya çıkan hiperemi ve mukoza kalınlaşmasıdır
DİSFONİLERE YAKLAŞIM ve FONİATRİK EĞİTİM
Reedükasyonun başarılı olması için tanının iyi konması ve hastanın iyi değerlendirilmesi gerekmektedir
Laringeal ve fonatuar fonksiyonu klinik olarak değerlendirmek için hasta polikliniğe girer girmez onunla konuşmaya başlanmalıdır
Tam bir değerlendirme konuşmacının sesini tipik olarak nasıl kullandığının ve hasta ses kapasitesinin ne kadar olduğunun saptanmasından geçmektedir
Böylece daha sonra yapılacak fizik muayene bulguları ile bu değerler karşılaştırılacak ve en doğru tanıyı bulmak mümkün olacaktır(10)
Sübjektif olarak ses üretiminin değerlendirilmesi özellikle ses kısıklığının ölçülebilir terimlerle ifadesi zordur
Ancak ses eğitiminde
değişik ses kalitelerini dinleme ve subjektif değerlendirme yapmak suretiyle disfoninin derecesini objektif olarak ölçmeden ayırt edilmesi gerekmektedir
Bu ses değerlendirilmesi sırasısında hastanın konuşması
şarkı söylemesi ve bağırması anında solunumuna dikkat edilir
Servikal alandaki kontraksiyonlar aşırı larengeal hareketler
fonasyon sırasında superficial servikal venlerin şişmesi ve aşırı kas aktivitesine dikkat etmek gerekmektedir
Boğaz temizleme fonksiyonel disfonide sık olarak görülen lokal irritasyon işaretidir
Hastaların büyük çoğunluğunun tanısı kolayca indirek larengoskopiyle konabilmekte ve iyi bir kulakla bunların tanımlanması yapılabilmektedir
Ancak kesin tanı larengovideostroboskopi ile yapılmaktadır
Sesin kaydedilmesi ve patolojinin derecesininin değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır
Sesin kaydedilmesi için bilgisayar bulunan tedavi birimlerinde basit bir sound blaster kartı ve bu kartın rutin programlarından ‘’wave studio’’ programı kullanılarak sesler kaydedilip dinlenebilir
Eğer bilgisayar olanağı sağlanamazsa sesler bir teybe kaydedilebilir
Bunun yanında hastanın sesinin kalitesi algısal skalalarla değerlendirilebilmektedir
Subjektif olarak sesin değerlendirilmesi önemlidir
Ancak sesin algısal değerlendirilmesi için birçok değişik skala öne sürülmüştür
Anabilim Dalımızda üyesi bulunduğumuz GREL ‘in GRBAS skalası kullanılmaktadır
Uygulanması oldukça kolay olan bu skalayla disfoninin derecesi
frekans tutarlılığı
havalılığı ve hiperkinetik veya hipokinetik özelliği 0-3 arası puan vererek değerlendirilmektedir
Burada 0 iyi sesi 3 ise en kötü sesi göstermektedir (10)
Bunun yanı sıra hasta ile ilgili anamnez ve muayene bilgileri de dikkatlice kaydedilmelidir
Reedükasyon teknikleri aynı patolojilerde bile hastaya göre büyük değişiklikler gösterebilmekteyse de bazı teknikler tüm hastalara yararlı olabilmektedir
Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta disfoniyi oluşturan patolojinin etyolojisini iyi saptamaktır
Ancak her hastada etyoloji sağlıklı olarak saptanamamaktadır
Etyolojisi tam olarak belirlenemeyen hastaların yakın izlenmesinin büyük yararı vardır
Disfonili hastalarda larenksin iyice incelenmesi
mesleksel özelliklerin ortaya konması ve kişinin psikolojisine iyi bir açıklama getirdikten sonra yangısal ve allerjik patolojiler öncelikle düzeltilmelidir
Foniatrik reedükasyonnin etkinliği larengeal mekanizmanın organik tutumuna ve tedaviye hastanın motive olmasına bağlıdır
Bu bozukluklar için etkili Foniatrik reedükasyonda:
1- Sesin kötü ve yanlış kullanıma yol açan davranışların ve bunların içinde bulunduğu ortamın belirlenmesi
2- Kötü ses alışkanlıklarının oluşumunu sistemik azaltılması
3- Çeşitli foniatrik reedükasyon teknikleri kullanarak hastanın en kolay şekilde ses oluşturmasının sağlanmasıdır
Ses eğitimindeki en önemli etkenlerden birisi de hastanın bilgilendirilmesidir
Hastaya eğitiminin yaklaşık ne kadar süreceği ve eğitimden sonra başarılı olma oranı
tedavilere ne kadar sıklıkla geleceği hastaya anlatabileceği bir dille anlatılmaktadır
Burada hastayı patolojinin anatomik bir şema üzerinden anlatılması veya eğer olanak varsa videoda patolojinin gösterilmesi büyük yarar sağlayacaktır
Ses eğitiminin temel tekniklerine geçmeden önce sesin oluşumunu gözden geçirmek önem taşımaktadır
Sesin ana kaynağı havadır
Bu yüzden iyi bir ses için
doğru ve etkili bir solunum tekniğinin kullanılması sağlanmalıdır
Ayrıca vokal kordlarda titreşimle oluşan sesin rezonatörlerle formatlarının sağlıklı olarak oluşması gerekmektedir
Bundan dolayı foniatriye başvuran hastaların tümü eksersize başlarken boyun kaslarını gevşeten baş döndürme
esneme ve çiğneme eksersizlerinden yarar görmekte ve diafram solunum tekniği ile de daha iyi bir fonasyon sağlanabilmektedirler
İyi ses oluşumunun en temel komponentlerinden biri uygun solunum desteği olduğundan hastalara solunum desteği sağlanmalıdır
Genellikle solunumda yüzeysel solunum kullanıldığında rezidüel hava kullanılarak konuşmaya devam edilmeye çalışılmaktadır ve bu da yetersiz kalabilmektedir
Hasta akciğerlerine hava almak için kullandığı klaviküler solunum ve torasik solunum yetersiz kalabilmektedir
Ses oluşumuna solunum desteğinin en etkili yöntemi: diyafram solunumudur
Bu yöntem
alt göğüs kafesinin ve karnın şişmesini sağlayan diyafram kasılması ile uygulanmaktadır
Böylece ses oluşumu için maksimum hava alımını sağlamaktadır
Akciğer kapasitesini arttırmak için hastaya ayakta dik durması
bir elini göğüs diğerini karın üzerine koyması söylenmektedir
Hastadan hızlı ve derin soluk alması istenmektedir
Bu sırada göğüsteki elin çok az hareket etmesi
karındaki elin ise dışa doğru karın kasları ile birlikte hareket etmesi gerektiği bildirilmektedir
Sonra hastaya karın kaslarını gevşetmesi ve yavaşça nefes vermesi söylenmektedir
Bu işlemler tekrarlanarak hastanın karnının inspiryumda dışa ve ekspiryumda içe hareket etme alışkanlığı kazanması sağlanmaktadır
Daha sonra patolojiye göre larenks kaslarının gerilimini azaltan veya arttıran eksersizler yapılmaktadır
Hastaya inspiryum ve ekspiryum fazlarını uzatarak yavaş gevşek bir esneme öğretilmelidir
Biz bu tekniği daha çok hastanın sırtüstü yatarak uygulamasını öneriyoruz
Yatarak bu tekniğin uygulanması ham daha kolaydır
Hem de uzun süre bol oksijen alınmasına bağlı oluşacak alkoloza bağlı baş dönmesinden hasta yatarak korunabilmektedir
Esneme eksersizleri ve şarkı söyler gibi konuşma teknikleri de reedükasyonda yararlı olmaktadır (2)
Bir diğer eksersizde hasta aynanın karşısına oturtulmakta ve bir şey çiğniyormuş gibi yapması söylenmektedir
Ona bu işlemi ağız açık gevşek bir şekilde yapması hayali yiyeceği abartılı dil hareketleriyle ağız içerisinde çevirmesi söylenmektedir
Acele ettirilmemelidir
Çünkü bu işlem tekniğin temelini oluşturmaktadır
Hasta bu eksersizi yaparken ona yavaşça konuşmaya başlaması söylenmektedir
Tek sesten daha çok farklı seslerin oluşturulması önemlidir
Hasta aynı sesliyi çıkartıyorsa bu hasta dilini ağız içerisinde gezdirmiyor
tabana yerleştirmiş tutuyor demektir
Hasta cesaretlendirilmelidir
Bu çiğneme tekniği Froeschel tarafından geliştirilmiştir
Çiğneme tekniği sadece glottal atağı azaltmaya yaramaz aynı zamanda ses kalitesinde bir düzelmeye de yol açmaktadır
Hiperkinetik disfonilerde hastalara kesin ses istirahati önerilmemektedir
Bunun yerine hastalara:
n 7-10 gün süre ile sınırlı ses kullanımı
n Konuşurken yumuşak glottal atak kullanım
n Düşük ses kullanımı önerilmektedir
Ayrıca hastaya sadece konuşma sıklığının sınırlaması değil konuşma süresinin de kısıtlanması önerilmektedir
Her konuşma süresi 10-15 dakika ile sınırlandırılmaktadır
Gürültülü ortamlarda ( ör
Kalabalık
cadde yada lokantada) hasta konuşmaması için uyarılmalıdır
çünkü çevre gürültüsünde konuşmacı sesini otomatik olarak yükseltmektedir
Hastalar tarafından sıklıkla en kolay ve yumuşak ses olarak inanıldığından fısıltı sesinin ses çıkarmak için uygun bir yöntem olduğu düşünülmektedir
Ancak ses teli üzerinde kasılmayı arttırdığından fısıltı sesi çoğu zaman zararlı olmaktadır
Fısıltı sesini hastalarımıza önermemekteyiz
Hasta kısa cümleler kurmaya başladığı sırada ona sesli ve sesiz harflerle başlayan daha uzun cümleler kurması söylenmelidir
Hasta bu çiğneme eksersizlerine normal konuşmasına kavuşuncaya kadar devam etmelidir
Diğer bir gerilim azaltma tekniği iç çekerek yapılan fonasyondur
Burada ses perdesi alçaltılıp yükseltilmesi sırasında iç çekme hareketleri yapılmaktadır
İç çekme atakları sırasında "H" fonemi ile başlayan kelimelerin fonasyonuna yönelik çalışılmaktadır
Kord vokallerin yumuşak addüksiyonunun sağlanmasına yönelik eksersizlerde ağız açılmadan "M" sesi çıkartılmaktadır
Ses rahatsızlığı olan hastalarda görülen en sık belirtilerden biri de glottal ataktır
Bu kendini ses tellerinin ileri derecede bitişmesini ve sesli harflerin söylenmesi sırasında subglottik basıncın artmasına bağlı birden açılmasından kaynaklanmaktadır
Ek olarak boyun kaslarında ve larenksteki kasılmalarda glottal atağın oluşmasına yol açmaktadır
Tüm terapi seanslarını teybe almak ve bunları gerektiğinde dinlemek en iyisidir
Hastanın kendi sesini dinlemesi feedback etkisinden dolayı terapide de kullanılabilir
Bunun için yapılmış bilgisayar programları bulunmaktadır
Kişinin en az larengeal kas gerginliği oluşturarak ve en rahat genel fiziksel efor sarf ederek oluşturduğu en etkin ses optimal ton’dur ve genellikle bir iki müziksel notadan oluşan dar bir aralıktır
Burada ses analizinin önemi ortaya çıkmaktadır
Kişinin konuşma fondamental frekansı ve optimal ses aralığı bilgisayarlı tekniklerle objektif olarak saptanarak bize tedavide büyük yarar sağlamaktadır
Çığlık atmak
bağırmak
sesli aaaahürat yapmak vokal kordların hiperaddüksiyonu ve şiddetli bir biçimde titreşmesi ile oluşan kötü ses alışkanlıklarıdır
Bu tür davranışlar larenkste vaskülaritenin artmasından başlayıp hematom gelişmesine kadar giden irritasyonlara neden olmaktadır
Anne ve babalar sıklıkla komşu evindeki çocuklarını bağırarak çağırırlar
Çocukları eve çağırmak için bir işaret olarak ıslık kullanmak bu çeşit kötü ses kullanımı için en ideal yol olacaktır
Diğer o kadar açık olmayan kötü ses kullanımı örneği arkada aşırı gürültü bulunan ortamda konuşmayla ortaya çıkar
Bu genelde hastanın iş ortamı olmaktadır
Hastanın işiyle veya sosyal ortamı nedeniyle ne kadar bağırma şeklinde konuşma olduğunu tarif etmesi önemlidir
Bazı hastalar profesyonel nedenlerle aşırı bağırarak konuştukları için sesi kötü kullanacak yönde davranışlar geliştirebilirler
Ses sanatçıları
aktörler
öğretmenler
avukatlar ve diğer seslerini profesyonel olarak kullananlar bu şekilde voice abuse riski altındadırlar
Bu hastaların birçoğu seslerini işleri dışında kullandıklarında iyi bir vokal hijyene sahiptirler
Çevresel düzenleme yoluyla profesyonel ses kullanıcılarını aşırı bağırmada alıkoyacak önlemler:
1- Amplifikatör kullanmak
2- Dinleyici ve konuşmacı arasındaki mesafeyi azaltmak
3- Ders yada performans esnasında ses istirahatları planlamak
Foniatrik reedükasyonu sonlandırma kriterleri optimal olarak hasta eforsuz
normal sesle ve iyi vokal hijyeni alışkanlığı edinme olmalıdır
En önemli sonlandırma hastanın ses bozukluğuna neyin olduğunun öğrenilmesi ve problemi elimine yada modifiye edecek davranışları edinerek sorunun tekrarlamasını önlemesi olmalıdır
Foniatrik reedükasyon her zaman başarılı değildir
Hasta kısmi ses düzelmesi gösterebilir ve sonra bu düzeyde bir plato çizerek hiçbir düzelme göstermeyebilir
Eğer hasta reedükasyonu sürdürmeye istekli değil ve gereken değişiklikleri yapmıyorsa terapiden çıkartılmalıdır
Psikolojik faktörler sesle ilişkilidir
Heyecan çabukluluğu sinirlilik
ilişki bozukluğu
kişisel gerilimler sesi bozarlar
Ancak her fonksiyonel disfoniyi psişik bir bozukluk olarak göstermek
hastalarımız için biraz insafsızlıktır ve abartılıdır
Özellikle profesyonellerde psikiyatrik kökenli olmayan bir bozukluk olabilir
Hem ses kısıklığı
hem psikolojik bozukluk düzeltilmelidir
Çocuk disfonilerinde öncelikle çocuk ve ailenin bilgilendirilmesi önem taşımaktadır
Yaş kaç olursa olsun ses organı anlatılmalı ve ses teli üzerindeki patoloji hakkında bilgi verilmelidir
Burada şema veya video dokümantasyon kullanılması uygun olacaktır
Kordların ipe değil dudaklara benzediği ve bunun trompet çalan dudaklar gibi hareket ettiği el ve parmakla tarif edilmelidir
Nefes alırken ses telleri açılır
Hava akciğere geçer
ses telleri kapanır
Trompetçi dudağı gibi kasılır
Çocuk vakasında çocuğun ailesi de aydınlatılmalıdır
Çocukta sesinden korku uyandırılmamalıdır
Kuvvetli ses çıkarılmasından çok
yapılan aşırı eforun zararı anlatılır
Önce sesinin kendisine bir sorun yarattığı
sonra bu reedükasyondan elde edeceği olumlu sonucu anlatılmalıdır
Sıkılırsa ve ilgi duymazsa bu tedavi kesilebilmektedir
Onlara disfoninin önemli bir hastalık değil
ilerideki vokal fonksiyonu tehdit etmeyeceği anlatılmalıdır
Bilmek gerekir ki sesin zorlanması okul ve ailevi güçlüklere neden olabilir
Bazen psikolojik ve iyi pedagolojik eğitim gerekebilir
Erişkin insanda reedükasyon 1 sene kadar sürebilmektedir ancak çocukla 4-6 ayı geçmemelidir
Rezidiv olursa tekrar seanslara geçilmelidir
Reedükasyon çocukla uzarsa
kötü etkili olabilir
Çocukta yalnız ses telleriyle uğraşmak bir şey ifade etmez
İnsan düşünürken ne söylediğini kontrol edemez
Aynı şekilde yürürken ayakların düşünülmesine gerek yoktur
Çocuğun sesiyle ilgili bütün reaksiyonlara engel olmak yasaktır
Ailece çocuk ikaz edilmelidir
Okul ve aile problemleri de reedükasyonda göz önüne alınmalıdır
Gürültü çıkarma alışkanlığı olan çocuklara müzikli aletler ile ses çıkarması önerilmektedir
Sesini profesyonel olarak kullananlarda özellikle ses sanatçılarında tanı yanında tedavinin uygulanmasında bu sorunlar daha büyük olmaktadır
Bunlardan dolayı tanıyı koyup tedaviye başlamadan önce ses sanatçısının çok iyi ve detaylı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir
Sesini profesyonel amaçlarla kullanan kişilerin
özellikle sanatçıların ses kısıklığı sorunlarında anamnezin önemi çok büyüktür
Aldıkları ses eğitimi
kariyerleri ve çalışma koşulları iyice sorgulanmalıdır
Ses kısıklığının başlangıcı
süresi hangi durumlarda ortaya çıktığı hazırlanan formda belirlenmelidir
Bir diğer önemli faktör de hastanın tedaviden beklentisidir
Normal bir ses teli nödülü bulunan hastanın tedavisi tamamlandıktan sonra
hasta bazı kurallara dikkat ederse bir daha ses teli nodülü olmamaktadır
Ancak ses sanatçısı tedaviden sonra kullandığı yanlış tekniği veya ortamı değiştirmezse nodülün tekrar gelişmesi kaçınılmazdır
Tedavide karşılaşılan diğer bir zor nokta ise ses sanatçısı en kısa zamanda görevine dönmek istemektedir
Hatta bazı durumlarda nodüllü durumda iken sahneye çıkmak istemektedir
Anemnezden sonra genel durum ve sistemik muayenesi yapılmalıdır
Genel muayeneden sonra
kulak burun boğaz muayenesi yapılmaktadır
Bu muayeneden özellikle indirek larengoskopi ve eğer olanak varsa stroboskopik muayenenin önemli patolojisinin organik nedenli mi veya teknik problemlere mi bağlı olduğunun ortaya konulması yönünden çok önemlidir
Bu bölüme kadar olan yöntemler tüm kulak burun boğaz kliniklerinde yapılabilmektedir
Bu muayenelerden sonra özel inceleme yöntemlerine geçilmektedir
Özel inceleme yöntemleri vakit almaktadır
Ayrıca eğer ses tellerinde büyük nodül veya ödem varsa sağlıklı sonuç alınamamaktadır
Bundan dolayı sanatçı acilen reedükasyona veya gerekirse tıbbı tedaviye alınmalı ve mümkün olan en kısa zamanda bu ek incelemeler yapılmalıdır
Ek incelemelere geçilmeden önce sesin piyano ile kapalı ve açık şan eksersizleriyle ısıtılması gerekmektedir
Aynı zamanda sanatçının yorgun olmaması da önelidir
Özellikle şehir dışından gelen sanatçılarda eğer gece yolculuğu yapmışlarsa
sabah dinlenerek hafif bir yemek yedikten sonra tetkiklere gelmesi önerilmektedir
Öncelikle elektroglotografik incelemeler yapılmaktadır
Burada ses tellerinin açılıp kapanması bir osiloskop yardımıyla görüntülenebilmektedir
Bu yöntemle sanatçının sağlıklı şekilde verebildiği en bas ve en tiz ses saptanabilmektedir
Böylece ses aralığı ve ses türü objektif şekilde saptanabilmektedir
1992 de geliştirdiğimiz iki kanallı bilgisayar tekniği ile ses sinyalleri ve elektrolotografik sinyaller aynı anda bilgisayara aktarılarak ekranda incelenebilmektedir
Bu tekniğin avantajı özellikle ses registerlerinin geçişlerinin sağlıklı olarak yapılıp yapılmadığının eksersizler sırasında saptanabilmesidir
Bu yöntem hem tanı da hem de tedavinin yönlendirilmesinde önem taşımaktadır
Elektroglotografik inceleme sonucunda sağlıklı olarak verilen ses aralığı saptanabilmektedir
Bu aralık tedavinin yönlendirilmesi için çok önemlidir
Çünkü reedükasyonun şan eksersizleriyle yapılması gerekmekte ve tekniğin düzeltilmesi sağlıklı ses aralığında başlatılmalı ve buradan giderek tiz seslere doğru çıkılmalıdır
Bu eksersizler eğer olanak şan pedagogu ile birlikte verilmeli ve ses sanatçısı eksersizlerini bir pedagog gözetiminde yapmalıdır
Bu yöntemle register geçişleri de saptanabilmektedir
Öncelikle tedavi orta registerde yapılmakta ve sağlıklı bir orta register elde ettikten sonra register geçişi üzerine çalışması gerekmektedir
Bu eksersizler yapılırken sanatçı postürüne
diyafram kullanmasına ve artikülasyonuna dikkat edilmelidir Glottal atak ve boyun kaslarının gerginliği de gözden kaçırılmamalıdır
Burada görülecek bir teknik hatanın hemen düzeltilmesi gerekmektedir
Spektral analizler ve fonetogramlarla objektif olarak ses kapasitesi değerlendirilmekte ve uygulanacak reedükasyon buna göre yönlendirilmektedir
Özellikle tiz seslerde pianissimo teknikle ses verilememesi nodül oluşumunun en önemli nedenlerinden birisidir
Fonetogramlarda bu açıkça saptanabilmektedir
Bu incelemeler yapılırken sübjektif vokal değerlendirmeler de kaydedilmelidir
Bunlar atak
emisyon
artikülasyon
homojenite
ajilite volüm
vibrito
legato
final ve geçiş tonlarıdır
Ayrıca genel değerlendirmeler ve izleme notları da özenle belirtilmelidir
Bu inceleme yöntemleri ve değerlendirmeler mümkünse bir şan pedagogu gözetiminde yapılmalıdır
Organik patolojisi olmayan veya tedavi edilmemiş olan ses sanatçısında bu değerlendirmeler sonrası
teknik hatalar kolayca belirlenebilmektedir
Bunun yanı sıra ses kapasitesi ve kalitesi de değerlendirilebilmekte ve ses türü saptanarak sesine uygun eserler belirlenebilmektedir
Larenks mikroşirürjisi uygulanan büyük poliplere ve kord vokal mukozasına müdahale edilen hastalarda postop 7
gün pasif destek eksersizlerine
21
gün ise aktif ses eksersizlerine başlanmaktadır
Larenks kanseri nedeniyle opere ettiğimiz hastalara uyguladığımız reedükasyonda özofagus sesi eğitimi ve parsiyel larenjektomililerde ise ses kalitesini artırmaya yönelik eksersizler verilmektedir
Burada hastalara öncelikle geçirdikleri ameliyatın anatomisi ve bundan sonraki fonasyonunun nasıl olacağı anlatılmalı ve mümkünse aynı ameliyatı olmuş ve başarılı reedükasyonla optimal sesine kavuşmuş hastalar örnek olarak gösterilmelidir
Burada uygulanacak grup tedavisi aynı anda hastaya psikolojik destek sağlamaktadır
Kord vokal paralizili ve hipokinetik disfonili hastalara da temel eksersizden rezonans eksersizleri larenkse değişik pozisyonlar verilerek uygulanmaktadır
Larengeal masaj da terapi de yararlı olmaktadır
Rezonans terapisi ile sonuç alınamazsa patlayıcı
glotal atağı arttırıcı ve kord vokali gerici ve yaklaştırıcı fonemlerle eksersizler verilmektedir
Bu eksersizlerin hangisinin uygulanacağı ve süresi klinik kontrollerle belirlenmektedir
Kord vokal paralizili hastalarda yapılan en önemli yanlışlık hastanın geç reedükasyona gönderilmesidir
Bazı kord vokal paralizili hastalar 6 ayda kendiliğinden kısmen veya tamamen iyileşmektedirler
Bu da tiroid cerrahisi uygulayan veya fonksiyonel paralizi tanısı koyan hekimi bu süreyi beklemeye yönlendirmektedir
Ancak kısmi iyileşen veya iyileşmeyen hastalar çok değerli bir 6 ayı kaybetmekte ve uygulanan redükasyondan kısmi yarar sağlamaktadır
Aynı zamanda reedükasyon süreleri de uzamaktadır
Kord vokal paralizili hastalara tanı konur konmaz reedükasyona yönlendirmeli
eğer tiroid cerrahisi sonucu oluşmuşsa postop 21
gün reedükasyona başlanmalıdır
Mutasyonel disfonili hastalarda patoloji ergenlik çağında larenksin gelişimine bağlı olan erkeklerde 1 ve kadınlarda ½ oktav olan ses pesleşmesinin eksik olarak gerçekleşmesidir
Bu grup hastalar kulak burun boğaz hekimleri tarafından bile kolaylıkla atlanabilmekte ve larenks bakısındaki hiperemi ve kordlarda kapanmadaki açıklığa bakılarak larenjit tedavisi verilebilmektedir
Veya gittiği dahiliye hekimi tarafından ayrıntılı hormonal incelemelere alınmaktadır
Mutasyonel disfonili hastaların büyük çoğunluğu falsetto mutasyondur
Bu hastaların reedükasyonunda ana amaç temel konuşma frekansının saptanması ve hastanın bu frekansta konuşmasının sağlanmasıdır
Burada Gultzmann manevrası ile larenks arkaya ve aşağı bastırılarak ses daha pes hale getirilerek uygulanabilir
Buna benzer diğer bir manevra ise abeslangla dil köküne bastırılarak uygulanabilir
Bu anlatılan tüm reedükasyon teknikleri genel olarak kullanılan tekniklerdir
Patolojiler karşımıza genellikle kompleks şekilde gelebilmekte ve bu da tedavi planlarını değiştirmektedir
Örneğin mutasyonel difoniye bağlı bir nodülü olan hastanın bu patolojisi primer patoloji giderilmeden geçirilememekte veya tekrarlamaktadır
Bu genel tekniklere ek olarak
dünyada birçok değişik reedükasyon tekniği önerilmektedir
Özellikle hiperkinetik disfonilerde vurgu yöntemiyle başarılı sonuçlar alınmaktadır (4)
Foniatrik reedükasyonu uygulayacak olan kişi hastaya göre uygulayacağı reedükasyon programını belirmeli ve tedavinin gidişine göre bu programı yönlendirmeli ve tüm yeni uygulamalara açık olmalıdır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul