ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Makaleler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=316)
-   -   Ve Öğretildi Bize,Noktadan Sonra Başlıyor Herşey.. (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=987298)

Prof. Dr. Sinsi 10-24-2012 09:20 PM

Ve Öğretildi Bize,Noktadan Sonra Başlıyor Herşey..
 

Uzun Bir Yürüyüşe Giriş Denemesi

/ Yorgun bir duayla başlarız. Sureti eylül kokan bir dua bu /

Firarı verilmiş aşktı; emzirdi, büyüttü ve terk etti bizi. Sözlerimize söz
geçiremez olduk, harf harf vurgun yedik. Göz bebeklerimize dokunmuş
puslu bir bakıştı; ihbar etti bizi. Evvel zamana düşülmüş nahif bir şerhe
değiştik, ne zamandır beklediğimiz kuşluk vaktini. İflah olmaz gerekçeler,
uzadıkça uzayan gece. Oysa kimi sevdiysek suskunluğumuzun uzak
ülkesiydi, her biri yüzümüzde derin ve anlamsız bir çizgi. Göklerden
çağırdığımız her işaret yüreğimize yaralı bir dünya olup düştü.
Düştü kir ve ağu, gerisi hain pusu.
Şehri son terk eden adamlardık, saçlarımızda yağmur buseleri. İçimizde
kudurgan deniz, kangren sevdamız, düşlerimiz genç kızların gülüşünde
tescilli. Yıkıldı yaslandığımız duvarlar; duvar ötesi kavruk kalpler çöplüğü.
Yalnızca dua ve alnımızda domurlanan sonbahar, sessiz sedasız yola
koyuldu.

/ Bulutta toplandığında yağmur, alçaldığında gökler ve
kapısı çalındığında yeryüzünün /

Ellerimiz son fırtınanın koynunda karantina. Acı, hoyrattır bu dem, bir o
kadar da pervasız. Yırtarak boğazımızı genzimizde birikti talan edilmiş
yaslı devrim. Takatsiz kaldığımız bundandır; bundandır savrukluğumuz ve
neden aşk ürpertisi dokunmaz tenimize, bundandır. Alnımıza dizilen ince
sızı akar gözlerimizden; salkım saçak ışık huzmesi. Orada soylu bir
güzelliğin altında yatan dingin ruhumuzdur, öylesine asil ve vakur;
sonsuzluğa serpilen yoldaşlık. Sil baştan yeni sevdalar harcımız değil,
içimizde yaralı yürek, karşımızda ifrit cila. Kanımıza tutunmuş çığlıktır
yalnızlık. Ayaklanıyorken ete kemiğe bürünen bir hayat, biz yine yenilgiye
koştuk. Serinliğini çağırdığımız her ırmak boynumuza borç olarak
bırakıyor bereketini ve kabarıyor hesap defterimiz. Oysa bilen değildik
böylesi karşılıksız tevili. Arsız bir gece bu, ay yangından çıkmış şüphelidir
kim varsa. Kim varsa şüphenin koynunda ve kim/se damarlarına doğru
yola koyulmuş, yeri var demektir yaktığımız ateşin bir ucunda. Ve
sonunda beş duyumuza eklenecektir.

/ Hiçbirimiz, hiçbir yerde değildik, yalnızca yürüdük sessiz
bir duanın yeryüzüne inişiydi /

Belki varamadık içli bir ıhlamur mevsimine. Kurşun bakışlı bir şiire
değiştik, incirin ve zeytinin künhünü. Eşkâlimiz çakıldı umutla korku
arasına. Çözülmedi belki dilimizdeki naçar mühür. Ama bildik, bakışı
gölgemize değen büyülü sfenks, elimizdeki asanın merhametiyle sırıtkan.
Bir öfke ayeti kadar dingin, gerilla tebessümü gibi içten geçtik kekik
kokulu vadilerden. Şimdi sustuksa ulu bir sözü terk ettiğimizden değil.
Fırtınalı denizlerle oynaşan fanus kimin ulağıdır ve neyin haberini taşır
kumsalımıza, bilmediğimizden değil. Fiyakalı aşka mecnun olmanın
kadridir bu, zamanın heyulasından yeni bir vakti dermek. Hayatı, uzun bir
şiiri belleğimize kazır gibi geçmek.

/ Ve öğretildi bize, noktadan sonra başlıyor her şey /



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.