ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Makaleler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=316)
-   -   Türkiyeli Yok ,Türk Var...Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=987148)

Prof. Dr. Sinsi 10-24-2012 09:45 PM

Türkiyeli Yok ,Türk Var...Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği
 

Türküm diyemeyene utanın belgesi

Ünlü gazeteci yazar Rıza Zelyut, Türklüğe, Atatürk’e dil uzatanlara ,”Türküm diyemeyenlere” son kitabında belgelerle şamar vurdu: Türkiyeli yok, Türk var

RIZA Zelyut, Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu’nun raporuna karşı kaleme aldığı kitabında vurguladı: Türk kimliği sıradanlaştırılamaz.

TÜRK kimliğini derinlemesine incelediğini ifade eden ünlü yazar Rıza Zelyut, “Türk yerine Türkiyeli diyelim” yargısını belgelerle çürüttü.

ZELYUT, “Etnik yapılar kavim düzeyinde olup millet düzeyine gelemedi. Türk kimliği laik Cumhuriyet ile özdeş birikimdir” dedi.

Türkiyeli yok, Türk var

ARAŞTIRMACI kimliğiyle tanınan Güneş Gazetesi’nin ünlü yazarı Rıza Zelyut’un son kitabı “Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği”, ileriki dönemde ses getirecek bir kitap. Zelyut, yabancı kaynakları inceleyerek yazdığı kitabında, Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu’nun 3 yıl önce hazırladığı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da onayladığı “Türk yerine Türkiyeli diyelim” yargısına karşı çıkıyor. Bu rapordan sonra harıl harıl yabancı kaynak taraması yaptığını belirten usta yazar, “Türk kimliğini sıradanlaştıran bir üslup benimsenemez. Kısaca Başbakan’ın sözünü ettiği Kürt, Çerkez, Laz, Abaza, Gürcü gibi etnik yapılar gerçektir. Ben bunu reddetmiyorum. Fakat bunlar, kavim düzeyinde oluşumlar olup millet düzeyine gelebilmiş değillerdir. Türk kimliği, laik cumhuriyet ile özdeşleşmiş birikimdir” diyor. Rıza Zelyut, bu raporun amacının da Türk ile Kürt kimliğini eşit düzeye getirme çabasından kaynaklandığını söyledi. Söyleşimize başlıyoruz.

İçerik bölümüne baktığımda kitabımınızı tarih kitabı olarak algılıyorum. Siz bunun doğru olmadığını belirtiyorsunuz. Kitabınızı özellikli kılan nedir?

Öncelikle, ben bu kitabı niçin yazdığımı size açıklayayım. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu, 2004 yılında bir rapor hazırladı. Hükümetin istediği bu raporda “Türk” yerine “Türkiyeli diyelim” yaklaşımı var. Sayın Başbakan Erdoğan da bu isteğe sıcak baktı. “Türk” kavramını sıradanlaştıran bir üslup benimsedi. Bu tutum, tarihsel süreci izah etmede çok yanlış ve Türk kimliğini sıradanlaştırmak üzere benimsenmiş bir yöntemdir. Kısaca Başbakan’ın sözünü ettiği Kürt, Çerkez, Laz, Abaza, Gürcü gibi etnik yapılar gerçektir. Ben bunu reddetmiyorum. Fakat bunlar, kavim düzeyinde oluşumlar olup millet düzeyine gelebilmiş değillerdir. Hele İnsan Hakları Raporu’nun ve Başbakan’ın bu sıradanlaşmayı yapmasındaki asıl amaç, Türk kimliğiyle Kürt kimliğini eşit düzeye getirme çabasından kaynaklanıyor.

Kürtler millet değil kavim düzeyindeler

Kısaca diğer etnik kimlikler bir yana Başbakan Erdoğan’ın asıl üzerinde durduğu nokta, Kürt kimliği diyorsunuz.

Hemen altını çiziyorum, ben birileri gibi Kürt kimliğini reddetmiyorum ama Kürtler bugün millet olabilmiş değil, kavim düzeyindeki bir topluluktur. Türk milletiyle de tarihsel süreç, yarattığı medeniyet açısından kıyaslanması, eşit kimlik gibi görünmesi mümkün değildir. Biz 72 millete bir nazarla bakan dedelerin torunlarıyız. İnsanlar arasında yaratılıştan gelen bir eşitlik vardır. Ama milletlerin tarihleri ve yarattıkları medeniyet, dünya tarihine etkileri konusunda ölçülendirmeye gitmek gerekiyor. O ölçülendirmeye gittiğimiz zaman da Asya ve Avrupa’ya hükmeden milletler vardır. Mesela Hindular çok büyük bir medeniyetin temsilcisidir. Türkler…

Anadolu medeniyetinin temsilcisidir.

Anadolu değil, asıl Avrasya medeniyetinin temsilcisidir. Anadolu medeniyetini de kapsayan ama Avrasya (Güney Sibirya’dan tutunuz, Volga-İdil Boyları, hatta Karpatlara kadar uzanan bir hat çiziniz. Kuzeyde bu hat. Moskova’ya kadar uzanan bir hat) Bugün Başkurt Türkleri diyoruz. Volga-İdil boylarında yaşayan Türkler var. Yüzlerce Türk kabilesi yaşıyor hala orada. Bizim Atalarımız, bugün Rusya’nın güneyi dahil olmak üzere Ukrayna, Romanya, Macaristan hattına yüzlerce yıl hakim olmuşlardır. M.Ö. 7’nci yüzyılla M.S. 9’uncu yüzyıl arasını Tarihçiler, Avrasya’da “Türk Çağı” olarak adlandırıyor. Bir ucu Macaristan Karpatlar’da, bir ucu da Mançurya’da, Akdeniz ile Büyük Okyanus arasındaki geniş bir haritayı gözönünde canlandırın. 16. Yüzyıldan itibaren bu coğrafyanın güney ucu Hindistan’a giriyor.

Atalarımız otağları bile saray gibi düzenlemişti

Ben şunu anlayamadım. Avrasya Medeniyeti içinde sadece Türkler mi yaşıyor? Çinliler, göçebe hayat yaşayan diğer topluluklar da o topraklar içinde yaşıyor.

Çok güzel bir soru! Çinliler, Hintliler, Türkler Asya’nın doğusunda hakim büyük milletlerdir. Batı’da Fars, İran, Pers İmparatorluğu var. Bu da çok büyük bir medeniyettir. M.S. 7-8’inci yüzyıldan itibaren de Türklerle içiçe yaşayan millet olarak Rusları görüyoruz. Bu milletleri yok saymak mümkün değil. Asya’ya kimliğini vuran milletler olarak bunları görüyoruz. Türkler de bunlardan biri. Ama bu milletlerin çoğuna hakim olmuş, yön vermiş bir millettir. Türk’ün özelliği, atlı kültür denilen kültürü yaratmasıdır. Bu kültürün önemi, 20. Yüzyıla kadar pek anlaşılamamıştır. Medeniyetleri bölgeden bölgeye taşıyan bir kültürdür. Yerleşik olmayan ama medeni bir kültür bu. Mesela İstemihan’ın 560’larda Otağını (Büyük Çadır) ziyaret eden Bizans elçileri, o otağda zarif altın heykeller, altından kapkacak sanat eserleri olduğunu görüp hayran kalmışlardır. Bizim Atalarımız otağlarını bile yerleşik saray düzleminde düzenleyen bir medeniyete sahiptir. Türk kimliği, Türk dilini konuşan milletlerin kimliğidir. İşin ilginç tarafı, Türkçe konuşan milletler, milattan binlerce yıl önce Asya’nın değişik bölgelerine saçılmış durumdaydılar. İskitler mesela bugünkü Kuzey Karadeniz, Hazar hattında yaşamışlardır. Türk sözcüğü, milattan sonra 6’ncı yüzyılın ortalarında kurulan bizim Göktürk İmparatorluğu dediğimiz, dünya tarihçilerinin de “Büyük Türk Hakanlığı” dediği imparatorluğu kuran ailenin özel adıdır. Bunu Çin tarihçileri tespit edip o dönemde yazmışlardır.

Ama tarihteki ilk Türk devleti Hunlar değil miydi?

Oraya geleceğim. Türkler, “Açina”, Asena dediğimiz dişi kurttan türediklerini kabul etmişlerdir. Açina’nın anlamı da “soylu kurt” demektir. Çinliler, Moğollar ve diğer devletler, bunlara “Türküt” demişlerdir. Daha öncesinde başka isimler altında Türk dilini konuşan halklar vardır. Kitabımda bunları yazdım. Türk kelimesi, Mançurya’dan Ural Dağları’na kadar olan çok geniş bir coğrafyaya hakim olduktan sonra zamanla ortak adı haline gelmiştir. Ve bu Türkleri birleştiren temel unsur, Türk dilidir. Hunlar, mesela Türkçe konuşuyor. Açina hanedanı da Hunların arasından çıkıyor. Hunlardan önce de kurulmuş olan Türk devletleri vardır.

Hun tarihi günümüzden 3500 yıl öncesine gidiyor

O zaman siz bu yargınızla İlköğretim ve lisede öğretilen tarih bilgilerine ve genel tarih kitaplarına karşı çıkıyorsunuz.
Yabancı tarih kitaplarını incelerken, devletlerin özel tarihlerini verdim. Hunlar ve Büyük Türk Hakanlığı dediğimiz Göktürkler üzerinde çok durdum. Bu iki devlet, Türk kimliğinin, inancının belirlendiği, şekillendirdiği ve artık gelecek kuşaklara aktarılacak hale geldiği dönemi ifade ediyor. Hunları, 209’da devlet kurdu diye biliyoruz ama M.Ö. 1700’e kadar giden bir tarihlerinin oduğunu yabancı bir profesör bize gösteriyor. Demekki Hun tarihi, bundan hemen hemen 3500 yıl öncesine kadar uzanan bir tarih.

Ama söyleminize göre Hunlar, Türk adını taşımıyorlar. İlk bu adı taşıyan devlet, Göktürkler.

Evet! Hunlar, bizim bildiğimiz kimlik olarak bugünkü anlamıyla Türk ama değişik adları var. Batı’ya geldikleri zaman “Kun, Sun” diye anılıyorlar. Türk adı ilk kez Göktürk Devleti’nde ortaya çıkmıştır. Türk kimliğini bir kabile kimliği halinde değerlendiremezsiniz. Rus Tarihçileri, “Türklerin asıl anavatanının Volga Nehri-Altay Dağları hattıdır” diye bir taz geliştirmişlerdir. Türklerin, M.Ö. yayıldıkları alan, bizim sandığımızdan çok daha geniştir. Bir de şu bilgiyi vereyim; Türkmen sözü, göçebe Oğuzların şehirleşmiş ve müslümanlaşmış durumuna Türkmen denir. Anadolu’daki Türk boylarının büyük bölümünü Türkmenler oluşturur. Türk halkı, onlarca halktan oluşmaktadır.




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.