ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Makaleler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=316)
-   -   Felsefe-Eğitim,Öğretim Ve Felsefe/Tan Doğan (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=986997)

Prof. Dr. Sinsi 10-24-2012 10:10 PM

Felsefe-Eğitim,Öğretim Ve Felsefe/Tan Doğan
 

İçinde bulunduğumuz yüzyıla büyük beklentilerle girmemizin ana nedeni, “mutlu insanlık” ülküsüne ulaşma isteğini içimizde taşımamızdır. Gelecekten umudu kalmayan bireyler, topluluklar, toplumlar ve uluslar olarak yaşam sürseydik, değil yarınları, bugünü bile yaşayamazdık .
Türünü sürdürmenin ötesine geçen; ”düşünme gücü”yle doğasını ve doğayı değiştirebilen; yeryuvara ve yaşama anlam katma uğraşını veren bir dirim olarak sınırlı, günü kurtarıcı ve çıkarcı bir anlayışla yaşamak, insana yaraşır bir yaşam sayılamaz.

“Çıkar”, kişisel ya da günsel olduğu sürece çatışmaları, savaşları ve zamansız ölümleri oluşturmaktadır :Tarih buna tanıktır. Oysa, yeryuvarın, insanlığın geleceğine yönelik bir çıkar anlayışı, hem “barışçıl bir evren” yaratmayı sağlar, hem de “çağdaş” bir yaşamı kurar.

Doğanın değişimini sağlarken bozan insan, daha da ileri gidip, kendi “insan doğası”nı da bozmuştur. ”Kirlilik”olgusu, salt “dış doğa”da değil, insan yapımızı belirleyen, kişiliğimizi biçimlendiren “iç doğa”mızda da yer almış/almaktadır...

21. yüzyıla ulaşan insan, daha çağdaş, daha iyi, daha güzel, daha doğru bir yaşamı sürdürmeyi düşünmek yerine, gerici, tutucu, inakcı; özce, çağdışı bir yolculuğa sürüklemektedir insanlığı. Bunda en önemli öğe “yetersiz bilinç”tir.

Çözüm arayışlarının tıkandığı yerde, hep kurtarıcı olgu olarak “eğitim-öğretim” çıkartılır karşımıza. Oysa, eğitim-öğretim demekle, olgu ya da iki sözcük olarak adlandırmakla/anmakla “insanca bir yaşam”a ulaşılamaz. Unutulmamalıdır: Değerlerin içi boşaltıldığında, geriye adları kalır. Sorulmalıdır : Nasıl bir eğitim-öğretim?

Eğitimin doğum-ölüm arasını, öğretiminse okul yıllarını, zamansal olarak içerdiğini, bilmek yetmez. Niteliksel olarak söz konusu olguyu irdelemek kaçınılmazdır.

Yeryüzünde yer alan her ulusun, yüzyılların imbiğinden süzülen, kendine özgü değerler dizgesi oluşmuştur. Bu oluşumda yönetim biçimleri, ekin yapıları, tutumsal durumlar, coğrafyaya dayalı konumlar benzeri olgular belirleyicidir. Her ulus, kendi eğitim-öğretim ortamını yaşarken, kendi değerlerler dizgesinin koşullarını da yaşar.

İlerici, çağdaş, yaratıcı; kendini gerçekleştiren, bilimsellikten yana olan, eleştirici, sorgulayıcı bireyler, ancak “çağcıl demokrasiler”de oluşabilir. Çağcıl demokrasilerde her birey, ülkenin olanaklarından yararlanarak, öteki bireylerle eşit olarak yaşamakta; bilgi, beceri, nitelik konumuna göre geleceğini sağlayabilmekte, tüzel olarak da, eşitlikçi bir ortamda yaşam sürebilmektedir.

Koşullar böyle olunca, ”bilimsel bilgi”yle ve ”eleştirel düşünme”yle bilinçlenen çocuklar ve gençler, geleceğin yöneticileri olmak adına, nitelikli donanıma ulaşacaklarından, ”mutlu insanlık” için büyük bir yol alınmış olacaktır.

Eğitim-öğretim dizgeleri, ulusal özellikleri/özgünlükleri içermekle birlikte, ”evrensel değerler”e de yer vermelidir. Bu değerler, ”güzelduyu(estetik)”, “törebilim(etik/ahlak)” ve “mantık”ın yanı sıra, demokrasi yönetiminin çağdaş kurumlarının işleyişinin de bilgisine varabilmelidir. Eşdeyişle, “bilgi çağı”, ”bilgi toplumları”yla, o da, “bilinçli bireyler”le oluşabilir.

Her ulus, yeryuvarın doğasal, insanın törebilimsel kirliliğinin tanıklığını izlememekle kalmayıp, insanın özünde gizilgüç olarak yatan “güzellik” olgusunun dışa çıkması ve yayılması için uğraş verse, bu doğrultuda bir eğitim-öğretim anlayışını benimseyebilse; geçici küçük çaplı çıkarlar yerine, kalıcı büyük çaplı çıkarları, eşdeyişle, “evrensel birliktelik”e yönelim/katılım ve yaşam adına azımsanamayacak denli bir yolu almış olur.

Üzerinde yaşadığımız yeryuvar hiç kimsenindir ya da herkesindir. Bir ulusun varsıllığı(zenginliği), temizliği, çağdaşlığı ya da bir başka ulusun yoksulluğu, kirliliği, çağdışılığı, salt o ulusları değil, tüm insanlığı bağlamaktadır.

Şimdilerde bir kavram gündeme yerleştirildi: “Küreselleşme.” Söz konusu kavramdan çıkartılması gereken anlamlar şunlar olmalı: Tüm uluslar kardeştir; insanlar ten, dil, din konumlarına bakılmaksızın eşittir; yeryuvarda oluşan her sorun herkesindir, üretilenlerin ve kazanımların uygun paylaşımı kaçınılmazdır, yiyecek, barınma, sağlık, eğitim-öğretim, iş, dolaşım benzeri olanaklarından herkesin yararlanması gerekir...

Yeryuvarda yaşayan insanları ve ulusları “Kuzeyliler-Güneyliler”, “Varsıllar-Yoksullar”, “Hristiyanlar-Müslümanlar”, “Gelişmişler-Gelişememişler”, “Çağdaşlar-İlkeller” benzeri ayrımcı bir tavırla bölmeye kalkışmak, anlaşılması istenen, dile getirilen küreselleşmeden bambaşka bir içerik taşımaktadır.

Ulusların “evrensel eğitim-öğretim anlayışı”, tam da bu bağlamda işlevselleşmelidir . Yapılması gereken , “bilinçlenme eğitimi-öğretimi”ni sunmaktır. Bu eğitim-öğretimin içeriğini (ki, oldukça yalın, insansal, açık-seçik ve ussal bir bağlam ve olgu olarak) “yeryuvar hepimizindir” ve “insanlar kardeştir” anlayışı oluşturmalıdır.

Umudun yitirildiği yerde insanca bir yaşam olamaz. Evrensel bir anlayışla oluşturulacak ve yaşama geçirilecek bir eğitim-öğretimden başka bir çıkışın olacağı da şimdilerde görülememekte. Ne var ki, bu anlayışın oluşması, tüm ulusların ortak bir antlaşması altında sağlanamayabilir. Bu gerçek, ulusların bilinç süreçlerini başlatmaması ve yoğunlaştırmaması anlamına gelmez. Her iki bilinçlenme süreci de işlemezse, geriye, ne yazık/acı ki, “bireysel bilinçlenme”, sonrasında da “bilinçlendirme”çabası kalıyor…

Sonuçta, iki seçenekten birini seçmekle karşı karşıyayız: Ya “mutlu insanlık” için “evrensel değerleri içerir bir eğitim-öğretim dizgesi”ni uygulanmak ya da kısa zaman dilimli, ileriyi görmekten uzak, gündelik bakışa yönelik/günü kurtarıcı, yazgıcı bir anlayışla niteliksiz insanlar yetiştirmek. Seçim biz insanlara kaldığına göre, gelecekten söz açmak ya da açamamak da bizlere kalmakta. Yoksa…
...
Tan Doğan




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.