ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / Coğrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Kurtuluş Savaşını Neden Yaptık (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=985842)

Prof. Dr. Sinsi 10-24-2012 10:10 PM

Kurtuluş Savaşını Neden Yaptık
 

Kurtuluş savaşını neden yaptık

http://frmsinsi.net/images/frmsinsim...sinsi.net_.jpg

AB’nin hazırladığı son “İlerleme Raporu”nu okurken düşündüm.

Yurdumuzun II. Dünya Şavaşı’nın sonunda İngilizler, Fransızlar ve Yunanlılar

tarafından işgal edilmesi üzerine bir ulusal kurtuluş mücadelesi

Verilmeseydi NE olurdu diye geçirdim aklımdan.

Eğer Mustafa Kemal bir direnişi örgütlemeseydi ve topraklarımız düşman

işgalinde kalsaydı bugün için NE değişirdi diye sordum kendi kendime.

Aslında bu sorunun yanıtı basit.

Biz o gün direnmeseydik ve bağımsızlık için savaşmasaydık, şimdi, AB’nin

içerisindeydik.

Belki parça parça, AMA mutlaka, ya Fransız, ya İngiliz, ya DA Yunan

kontenjanından, hepimiz birer AB vatandaşı olacaktık.

Hem de seneler öncesinden.

Bugün yanıp tutuştuğumuz, elde etmek uğrunda yırtındığımız hedef

kendiliğinden gerçekleşmiş olacaktı.

Peki, o zaman biz Kurtuluş Savaşı’nı neden yaptık?

Onca cana, acıya, kayba neden sebep olduk?

Hadisenin bir işgal, bir tecavüz olması mıydı sorun olan?

Kapıdan kovduklarımızı, bacadan geri içeri alacak idiysek.

Bin bir güçlükle elde ettiğimiz milli irademizi, o gün kendilerine karşı

savaşmış olduklarımıza, bugün devredecek idiysek.

Onca fedakarlıkla kurduğumuz üniter cumhuriyeti kendi ellerimizle yıkacak

Idiysek.

Onurumuz, namusumuz, refahımız, birliğimiz, bağımsızlığımız ve egemenliğimiz

için verdiğimiz mücadeleyi bir çırpıda sıfırla çarpacak idiysek.

O gün inanç ve azmimizle boyun eğdirdiğimiz emperyalizme, bugün hayran,

taşeron ve kuyruk olacak idiysek.

Sahi tüm bunları yapacak idiysek, biz Kurtuluş Savaşı’nı neden yaptık?

TECAVÜZ EDEMEMİŞLERDİ ANCAK İĞFAL GERÇEKLEŞMEK ÜZERE

Bu raporda dayatılan şartlarda (sözde) müzakerelere başlamakla, tıpkı 1918’de

olduğu gibi, ülkenin düşman işgaline uğraması ve önüne konulan her şartın

Kabullenilmesi arasında NE fark var diye içimden geçiriyorum.

Öyle ya, her ikisinde de ulusa ait olan ve milli irade ile belirlenen hiçbir

şey kalmıyor ortada.

Ulusal bağımsızlık elden gidiyor, ülke emperyalizme peşkeş çekiliyor.

Her iki süreçte de arkadan vuranlar, ülkeyi satanlar, hainler ve

işbirlikçiler var.

Her ikisinde de yetki ve irade, aynı merkezlere devrediliyor.

Her iki durumda DA birileri dayatıyor, siz yerine getiriyorsunuz.

Her iki halde de güçsüz, edilgen ve onursuz olan siz; muktedir, egemen ve

Buyurgan olan öbürleri.

Aradaki tek fark, birinin zorla, diğerinin gönüllü (hatta arzulu)

gerçekleşmesi.

Bu iki durum arasındaki fark DA, “tecavüz” ile “iğfal” arasındaki farka

Benziyor. Tecavüzün sözlük anlamı: “hücum etme, saldırma, başkasının hakkına

El uzatma,

Namusa saldırma” olarak ifade ediliyor.

İğfalin anlamı ise: “aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma” olarak

açıklanıyor.

Tecavüz, seksen beş yıl önce düşmanın topraklarımızı işgal ederek bize karşı

gerçekleştirmek istediği şeydir.

Bugün AB’nin bize yapmak istediği şey ise, evlilik vaadi ile iğfal etme

girişimidir.

Bu yolda DA epeyce mesafe almış bulunmaktadır.

İstediklerini elde ettikten sonra bizi ortada bırakması kuvvetle

Muhtemeldir.

Geçmişteki tecavüz girişimlerine, tarihin yaldızlı sayfalarına yazılacak bir

direnişle karşı koymuş bir halkın, bugünkü iğfale bu denli sessiz kalması,

Hatta gönüllü olması anlaşılması güç bir durumdur.

İster tecavüz, isterse iğfal olsun, her ikisinde de emperyalistin amaçladığı

Hedef aynıdır. Değişen yalnızca yöntemidir.

O halde tıpkı Cumhuriyetin kuruluşunda olduğu gibi yeniden bir milli

mücadeleyi ve direnişi örgütlemenin, bu uğurda dayanışma ve birlik

içerisinde hareket etmenin zamanıdır.

Geçmişte denenen yönteme karşı silah, mermi, top, tüfek, kazma, kürek

kullanılmıştır.

Bugün denenen yönteme karşı ise, bilinçlenme ve bilinçlendirme, örgütlenme,

dayanışma, sahip çıkma, söz, yazı ve eylem gerekiyor.

İçerisinde bulunduğumuz şartların seksen beş yıl önceki durumdan hiçbir

farkı yoktur.

Hatta düşman, daha sinsi ve kurnaz biçimde hareket etmektedir.

Mustafa Kemal ve yandaşları, geçmişte emperyalist tecavüze nasıl isyan

Etmişlerse, bizler de bugün, “AB süreci” denen iğfal teşebbüsünün asileri

olmalıyız.

Yarının kurtarıcıları arasında anılmak istiyorsak, bugün, bu isyanın

içerisinde yer almalıyız.

Bu süreci durdurmalı, yürürlükten kaldırmalı, yırtıp buruşturup tarihin çöp

Sepetine atmalıyız.




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.