ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Bunları Biliyor Musunuz ? (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=488)
-   -   Meraklının Köşesi (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=978252)

Prof. Dr. Sinsi 10-21-2012 06:08 PM

Meraklının Köşesi
 

Meraklının köşesi...

MÜHENDİS PORSUKLAR

Evet, evet yanlış duymadınız! Bırakın üniversiteyi, ilkokul mezunu bile olmayan bu porsuklar, ancak bir mühendisin yapabileceği mükemmellikteki yuvalarını, büyük bir hassasiyetle inşa ederler.

Yuvalarının ısısını ve sağlamlılığını ise bilin bakalım nasıl sağlıyorlar? İnşaat malzemesi olarak kullandıkları toprak, kum ve humustan oluşmaktadır. Kum ve humusun seçilmesinin sebebi ise hem yuvalarının

ısı dengesini sağlamak, hem de çökmesini engellemektir.

SOĞUK İÇİNİZ

Pek de sağlıklı olmayan gazlı içeceklerin üzerindeki bu ibareyi bilmeyenimiz yoktur.

İyi de belki sıcak içmek istiyoruz! Eğer sıcak içmeyi göze almış olanlar varsa, bilmesi gereken bir şey var: Sıcaklık arttıkça içeceğin içerisindeki karbondioksit gazının çözünürlüğü azalıyor.

Şekerli sudan pek farkı kalmayan gazlı içecek ise, gazlı olmaktan çıkıyor anlayacağınız.

ÜŞÜMEYEN BİTKİLER

Kardelen çiçekleri hep hayretimizi celp eder. Nasıl oluyor da o karın kışın ortasında canlılıklarını sürdürebiliyor, gelin gibi bembeyaz çiçekler açabiliyorlar. Japon bilim adamları soğuk iklim bitkilerini donmaktan koruyan bir kimyevî madde buldular:

Kaempferol-7-O-glucoside. Rahmeti sonsuz tarafından bu canlılara bahşedilen bu kimyevî madde, soğuk havalarda bitkilerin donmasını engelliyor. Yaratılmış canlılardan ibretler alarak keşifler yapan bilim adamları, bazı maddelerin donmasını bu maddenin engelleyebileceğini düşünüyorlar.

OTURARAK SU İÇMEK

Peygamber Efendimiz oturarak su içtiği için bizler de oturarak içeriz elbette. Böylece sünnet sevabını da almış oluruz. Ama biliriz ki Efendimiz bir davranışta bulunduysa, mutlaka bir hikmeti vardır. Oturarak su içilmesinin hikmetlerinden birine yer vermek istiyoruz bu haftaki köşemizde. Midemizde bulunan asit, ağzımızdan giren mikroplara karşı bir çeşit savunma sistemidir.

Ayakta içtiğimizde, içerisinde bakterileri de barındıran bir bardak su, doğrudan 12 parmak bağırsağımıza geçerken, oturarak içtiğimizde ise mide asidi ile karışmış ve mikropları önemli oranda ölmüş olur.

BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ?

*Aysberg adı verilen buz dağlarının altında, görünen kısmının 9 katı büyüklüğünde

dev buz kütlelerinin gizli olduğunu

*Bir filin hamilelik süresinin 660 gün olduğunu,

*Bir örümcek türüne, düşmanlarından korunabilmek için top şeklini alarak

saniyede 44 devirle 300 km hız yapma yeteneğinin verildiğini

*Karıncalara kendi cüsselerinin 50 katı ağırlığı, kaldırabilme yeteneğinin lütfedildiğini



Prof. Dr. Sinsi 10-21-2012 06:08 PM

Meraklının Köşesi
 

SOYTARI BALIĞI

Soytarı balığı deyip geçmeyin!

Deniz şakayıkı denen deniz canlıları ile yardımlaşarak yaşayan bu canlılar canlarının çektiği bir besini, dişlerine göre biraz fazla büyük bulurlarsa, deniz şakayıklarına götürerek yardım isterler. Dostları da bu besinleri kendileri için ufak parçalara ayırır. Sonra mı? Sonra deniz şakayıklarının bu yardımsever davranışını ödüllendiren soytarı balığı da deniz şakayıklarının üzerlerini temizleyerek onlara minnetleri gösterirler. Böylece yaradılışlarının gereği olan yardımlaşma özellikleriyle de biz insanlara örnek olurlar.

ÇAM AĞAÇLARINDAKİ MÜEMMEL YARATILIŞ

Kışın çetin şartlarına karşı insanlar, giyim kuşamlarından, yiyeceklerine, oradan barınaklarına varıncaya kadar çeşitli önlemler alıyorlar. Evlerinin çatılarını kardan çökmemesi için koni şeklinde tasarlıyorlar. Bu eğim sayesinde çatılarının çökmesini engellemiş oluyorlar. Pekiii! Ya çam ağaçları! Onlar insanlar gibi düşünme kabiliyetinde olmadıkları hâlde bu mükemmel şekle nasıl sahip olabiliyorlar?

HEMŞİRE YUNUSLAR

Hepimizin dünyaya geliş yolculuğunda bizi karşılayan bir ev sahibi, bir ebesi vardır. İnsanları anladık ama ya yunuslar! Onlarda da dünyaya gelen yavru yunusu karşılayan ev sahipleri var: ebe yunuslar. Doğum yaparken anne yunusun etrafını saran ebe hemşireler, anneyi ve yavrusunu köpek balıklarından korurlar. Doğan yavrunun akciğer solunumu yaptığından bile habersiz olan yunuslar, yaratıcılarının yönlendirmesiyle bebeği alıp su yüzeyine çıkartırlar. Hemşire yunusların yardımıyla ilk nefeslerini alan yavru yunuslar, artık okyanuslarda afacanlık etmeye hazırdırlar.

PAMUK PRENSES VE ELMASI

Şöyle kıpkırmızı parlak bir elma gördüğümüzde, kötü kalpli cadının yufka yürekli pamuk prensese verdiği şu zehirli elma gelir çoğumuzun aklına. Oysaki elma, öldürmek bir yana ömür katar ömrümüze.

Bizi bizden daha iyi bilen rabbimiz elmanın içine kanımızın yapımında kullanılan demirin ve C vitamininin korunmasını sağlayan meyve asitlerini yerleştirmiştir.

Ya içerdiği karbonat! Sindirim zorluğu çeken veya mide rahatsızlığı olan insanlar için özel üretilmiş bir ilaçtır adeta.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ

Timsahların 90-100 yıl kadar yaşayabilen çeşitleri olduğunu ve sindirim için taş yuttuklarını

Köpeklerin burunlarında koku algılamayı sağlayan bölgenin, insanlarınkinden 12 kat daha büyük olduğunu Aslanların ortalama 15-20 yıl kadar yaşadıklarını, yavrularının 3 kilo doğduğunu ve gözlerini 2 hafta açamadıklarını Bir yabani hindi türünün 120 gr ağırlığındaki yumurtasının deve kuşu yumurtası ile aynı büyüklüğe sahip olduğunu.


Prof. Dr. Sinsi 10-21-2012 06:09 PM

Meraklının Köşesi
 

Kahribar Nedir?

Kehribar, tahminlerimize göre milyonlarca yıl önce yeryüzünü kaplayan çam ağaçlarının reçinelerinin bir çeşit fosilleşmiş hâlidir. Ağacın yaralanan bölgelerinde salgılanan ve üzerine pansuman gibi birçok görev yüklenmiş kehribar, böcekleri çeken cazip bir koku ile yaratılmıştır. Bu cazibeye kapılıp ağaca çıkan böcek, reçineye yapışır. Oksijenle teması kesilen hayvan burada çürümeden kalabilir. Üzerinden geçen zamanla reçine sertleşir. Tabii ortamın da etkisiyle toprak altına gömülen reçine, milyonlarca yıldan sonra deniz sularına taşınır. İşte insanlar arasında büyük itibar gören kehribar denilen taş, bu aşamalardan geçtikten sonra değer kazanır.

Kutup Canlılarında Isı Düzenlemesi

Buzdolabını açıp buz kütlesine elinizi dokundurun. Birkaç saniyeden fazla dayanamayacağınızı göreceksiniz. Oysaki buzullar üzerinde donmadan yaşayan canlılar yaratılmıştır. Buz kalıplarından oluşan kutup sularının derinliklerinde olağanüstü bir çeşitlilik vardır. Foklar, penguenler, kutup ayıları ve ren geyikleri soğuğa uyumlu yaratılmış canlılardan sadece birkaç tanesidir. Ren geyiklerinin kemiklerini oluşturan yağ 0°C derecede bile donmaz. İnsanlar tarafından ayakkabı yapımında kullanılır bu yağ. Vücutlarındaki fazla ısı nasıl uzaklaştırılır peki? Deri yüzeyine yakın damarlar genişler. Dış yüzeye yaklaşan kan, kılcal damarlardan hızla akmaya başlar. Tıpkı araba soğutucularındaki sistem gibi çalışarak canlının ısısı düşürülmüş olur.

İlk Yıldızların Fosil Işıkları

Fosil ışık terimi kulağa oldukça garip geliyor değil mi? Oysaki kâinatın yaratılışı sırasında, ilk yaratılan yıldızların ışınları, milyarlarca sene sonra gökbilimciler tarafından keşfedildi. Bilim adamları şu andaki güneş, yıldızlar gibi ışık kaynaklarından yayılması gereken ışık miktarı ile uzayda var olan ışık miktarını karşılaştırdılar. Sonuç ilginç: uzayda olması gerekenden daha fazla ışık var.! Bu sonuç bizi ilk yaratılan yıldızların ışınlarının hâlâ uzayda bulunduğu sonucuna götürüyor.

Ayakta Uyuyan Zürafalar

Grup hâlinde yaşamayı tercih eden zürafalar su içmek için toplu hâlde suya gitmeyi tercih ederler. Düşmanlarının daha kolay farkına varabilmeleri için kendilerine bu şekilde toplu hareket etmeleri ilham edilmiştir. Ayakta uyumak tabiri zürafalardan dolayı çıkmış olmalı. Uykuları sırasında tek gözleri açık

tek gözleri kapalı olan bu canlılar, gerçekten de ayakta uyurlar. Bu esnada da kulakları her an gelebilecek bir tehlikeye karşı sürekli hareket

hâlindedir. Bizim duyamadığımız frekanstaki sesleri ise hemcinsleriyle anlaşmalarını sağlayacak özellikte yaratılmıştır.

Bunları Biliyor musunuz?

Atomların, bakterilerin on binde biri büyüklüğünde, bakterilerin ise bir sivrisineğin on binde biri kadar yaratıldığını. Otomobil motorlarını donmaktan koruyan “antifiriz” gibi böceklerin hücrelerinde de onların donmasını engellemek göreviyle gliserin salgılandığını

Atlarda, yeni doğan yavru hızlı koşmaya başlayana kadar, lider atın kafileyi iki hafta kadar bulunduğu yerden kımıldatmadığını biliyor muydunuz?







Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.