![]() |
Bir Zeytin Masalı
Zeytin, mübarek meyve, bir minyatür sanatçısının hayatını nasıl etkileyebilir? Edremit Ovası'nda geniş zeytinlikler ve dededen kalma bir zeytinyağı fabrikası varsa, sanatçı hayatını kendi istediği konuları araştırmaya ve onları minyatüre aktarmaya adayabilir. Sanatından ekmek çıkarma kaygısı olmadan, sergilerde hangi eseri kaç paraya gitti diye meraklanmadan... Sonra o fabrika, çalışkan dede, zeytin işçileri, hasat şenlikleri, hepsi yepyeni alışılmadık konular olarak minyatüre aktarılabilir. Ve bu minyatürler, kimsecikler onları görmeden, bilmeden bir gün belki iki kapak arasında toplanır ümidiyle evin duvarlarını süsleyebilir. Zeytin, Kur'an-ı Kerim'de üzerine ant içilen bu meyve, bir sanatçının hayatını işte böyle güzelleştirebilir. Kim bu talihli sanatçı; Ülker Erke, minyatürün mümbit ovası... Hâlâ 18. yüzyıl minyatürlerini taklit eden sanatçılara inat, öyle konular işliyor ki, "21. yüzyıl minyatürü bu olmalı işte." diyor insan. Deniz, dalgalar, mercanlar, Mevlevihaneler, şifahaneler, Anadolu folkloru, dansları, masalları, efsaneleri... Hepsi dokümanter çalışmalar; mahalle mahalle gezilip fotoğraflanmış, kitaplardan araştırılmış ve minyatür tekniğiyle kâğıda aktarılmış kıymetli belgeler. Edremit'in yıkılan evleri, Anadolu'nun kaybolan giysileri bu minyatürlerde bire bir saklanıyor. Eserlerini belki de bu yüzden satmıyor Ülker Erke; şifahane tablolarından biri eksilse bir belge yitmiş olacak, bir ağaç eksilse zeytin masalı yarım kalacak... Hepsi elinin altında duruyor bu yüzden. Birileri paylaşmak duygusundan söz ediyorsa tam da şimdi, çalışmaların hepsinin kitaplaştığını hatırlatmak isteriz. Dileyen alır, inceler. Sergilere gelince, sanatçının diyecek bir çift sözü var: "Sergi yapanlar umumiyetle gelir için yapıyor. Bazılarına katıldım vaktiyle, 'fiyat?' dediler, astronomik bir rakam verdim ki satılmasın. Gayet kıskancım bu hususta. Şimdi sergiler; 'Ben bunları yaptım gelin alın' demek için açılıyor. Hâlbuki benim sergiden anladığım; 'Ben bu çalışmayı yaptım gelin görün' dür." Ülker Erke'nin kitaplaşmamış tek konusu Edremit ve zeytinler. Bu çalışmadan ne sanatçı dostlarının haberi var ne de Edremitlilerin. En ucuz işlerin bile bir an evvel pazarlandığı bir zamanda, birbirinden güzel zeytin minyatürlerinin bir köşede öylece duruyor olmasından üzüntü duymuyor mu sanatçı? Olgun, aşkın, mütevazı bir cevap: "Görsünler isterim; ama ne yazık ki gösteri tarafım yok. Gösterinin bana getireceği şey nedir, tenkitlerdir. Bizim memlekette tenkit öldürmek içindir, yapmak için değil. Ondan da korkuyorum açıkçası, yanlış anlaşılabilirim, biri çıkıp; "Senin yaptığın bu mu? Bende daha iyisi var" diyebilir. Kırılmak istemiyorum. Aklıma geleni kâğıda döküp bir köşeye koyarım, görmek isteyen görür, o kadar." Şimdi gelelim zeytine... Şu sıralar Ege zeytinliklerinde hasat zamanı. Sırtı dağlarla korunaklı, önü denize açık Edremit'teki zeytin serüvenini minyatürlerden izleyelim. "Edremit Ovası"; yeşillikler arasından yükselen minareler ve onlarla bir boy kiremit renkli bacalar... Şimdi o bacaların pek çoğu yok; çünkü bir kısmı depremde yıkılıp, bir kısmı korkudan yarıya indirilmiş; ama zaten yeni nesil zeytinyağı fabrikalarıyla birlikte hepsi işlevsiz kalmış. "Zeytin ağacı"; mübarek ağaç, çöpe giden tek parçası yok. Zeytin, zeytinyağı, sabun... Küspesi yeniden sıkılıyor, düşük kaliteli bir yağ daha veriyor. Geriye kalan, kömür gibi yanıyor. Çekirdeğinden boncuk yapılıyor. Yaprakları kaynatılıp içildiğinde tansiyona, karaciğere iyi geliyor. "Fabrika": Fabrikalar değişti şimdi. Eski tip fabrikalar artık yok. Ülker Erke'nin dedesinden yadigâr fabrika bu minyatürde çalışıyor yalnızca. İşçiler eski usullerle sıkım yapıyor burada, Ülker Erke'nin çocuklarına masal diye anlattığı o günler hâlâ yaşıyor. "Meci": Şenlik günü, hasat bitmiş, 'tayfa' en yeni giysilerini giymiş, sepetlere, elbiselere, saçlara zeytin dalları takılmış, patron nohut-pilav-helvadan müteşekkil bir ziyafet tertiplemiş... Çalsın davullar, zurnalar, açılsın bayraklar... "Piknik": Zeytin, fabrikadan zeytinyağı olarak gelmiş nihayet, çoluk çocuk herkes bir zeytin ağacının altında piknikte. "Açı": Bakım zamanı, zeytinler budanacak, çalı çırpı fırınlarda, odunlar sobada yanacak. Tek çöp, ziyan olmayacak. Budanan dallar haziranda yeşerecek, bütün ovayı küçük sarı çiçekler kaplayacak, her yan mis gibi kokacak. *** |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.