![]() |
Haçova Zaferi Nasıl Bir Zaferdir
Haçova zaferi nasıl bir zaferdir HAÇOVA MEYDAN MUHAREBESİ VE ZAFERİ (22 Ekim 1596) Osmanlı ordusu EĞRİ Kalesi’ni ele geçirdiği için ülkede ve kalede zafer şenlikleri yaptığı sırada, Arşidük MAKSİMİLİYEN; Lehistan, İspanya ve Papa’dan yardım istemiş, 100.000’den fazla piyade ve süvariden oluşan bir ordu kurmuş, edindiği 150 kadar to*pu da yanma alarak Eğri Kalesi’ni Osmanlıların elinden almak için TOKAY Kalesi civarına gelmiş, burada ordugâh kurarak yer*leştirmişti. Bu haber alınır alınmaz. Sadrazam İbrahim Paşa düş*man ordusu içine casuslar göndermiş, düşman içine sızan casuslar*dan edindiği bilgileri Padişah’a duyurmuştu. Padişah III. Mehmet ilk iş olarak, Cafer Paşa emrine 15.000 kadar bir kuvvet ve 30 ka*dar top vererek düşmanı karşılamak üzere göndermişti. Düşman ordusu Başkomutanı İmparator Maksimiliyen, ordu*nun emir komutasını kardeşi MANYAS’a bırakmıştı. Manyas ilk iş olarak, Erdel (Macaristan) Kralı Sigismund’la anlaşmış ve bir ittifakı başlatmıştı. Birlikte Osmanlılara karşı bir savaş açmaya karar vermişlerdi. Genel maksatları da EĞRİ Kalesi’ni Osmanlıların elinden kurtarmaktı. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg Yağmur devamlı yağıyordu. Cafer Paşa kuvvetleri yürüyüşüne devam ediyor, bir yandan soğuk, hareketleri güçleştiriyordu. Düş*man içine sızdırılan casuslardan alınan haberlere göre; düşman da Eğri genel yönünde yürüyüşe geçirilmişti. Kalabalık olduğu da öğ*renilmişti. Cafer Paşa, elindeki bu az kuvvetle kendisinden çok üs*tün sayıda olduğunu öğrendiği düşmana karşı koymanın mümkün olmayacağını anlamış, edindiği bilgileri Padişah’a iletmiştir. Bu*nun üzerine Padişah da Rumeli Beylerbeyi Veli Paşa’yı bir bölüm kuvvet ve yine 30 kadar topla yardımcı kuvvet olarak gönderdi. Cafer Paşa yeni aldığı bu kuvvetleri kendi kuvvetlerine katarak, düşmana doğru emniyet tertiplerini de artırarak yürüyüşe geçti. Bu gün öğleye doğru Tatar süvarilerinin ele geçirdiği Macar esirlerin*den alınan bilgilere göre; düşman kuvvetlerinin TOKAY Kalesi bölgesinden EĞRİ Kalesi genel yönünde yürüyüşe geçtiği ve mak*satlarının Osmanlı ordusunu yok etmek için kati sonuçlu bir savaş kararı verdikleri öğrenildi. Düşmanın hakiki durumunu meydana çıkarmak için ileriye kuvvetli bir keşif kolu çıkarıldı. Yürüyüşe devam edildi. Bir süre sonra düşman ordularının öncüleriyle temasa geçildi. Düşmanın büyük kuvvetlerle ilerlediği öğrenilmişti. Bu edinilen bilgiler üzerine Cafer Paşa, kuvvetlerini savaş düzenine geçirdi. Toplarının da bir kısmını önlerine çıkan suyun ilerisine çı*kardı, bir bölümünü suyun gerisinde bıraktı. Savaş tertibini ta*mamladı ve düşmanı beklemeye başladı. Biraz sonra düşmanın bü*yük bir kısmı da görüldü. Düşman bütün kuvvetlerini savaş duru*muna geçirmiş, bütün ovaya yayılmıştı. Umulduğundan da üstün olduğu görülüyordu. Bu durum karşısında Cafer Paşa, bu düşmana karşı koyup koymamada tereddüde düştü. Düşman kuvvetleri komutanlığı, karşılaştığı Osmanlı kuvvet*lerinin asıl kuvvetleri olmadığını, ancak bir parçası olabileceğini ve asıl kuvvetlerin daha gerilerde olabileceğini düşünüyordu. Bu düşünce ile önce bir keşif taarruzu yapmaya karar verdi ve yaptı. Yapılan çatışmada ellerine geçirdikleri birkaç esiri sorguya çekti*ler. Esirler, savaşan Osmanlı ordusu olduğunu, başkaca bir kuvvet bulunmadığını söylediler ve düşmanı buna inandırdılar. Düşman kuvvetleri şiddetli taarruza geçtiler. Cafer Paşa kuvvetleri ellerin*den geldiğince karşı koydu. Bataklık bölgesinden de faydalanarak düşman taarruzunu durdurmaya çalıştılar. Canlarını dişlerine taka*rak akşam karanlığına kadar dayandılar. Akşam, etraf zifiri karan*lığa gömülünce savaş da durdu. Düşmanın çok üstün sayısı ve yine topçu üstünlüğü karşısında daha fazla dayanamayacağına kanaat getiren Cafer Paşa gecenin karanlığından faydalanarak düzenli bir şekilde çekilmeye başladı. Bu çekilme 3 gün sürdü. Yalnız düşmandan kopmadan ve teması devam ettirerek çekildi. Düşman, Cafer Paşa kuvvetlerini amansız takip ederek peşlerini bırakmamıştı. Bu hal devam ederse, Osman*lı ordusunun genel durumuna müessir olur düşüncesiyle Padişah III. Mehmet ileriye Mahmut Paşa’nın oğlu Hasan Paşa’yı, çekil*menin korunması için bir kuvvet çıkardı. Bu hareket faydalı oldu. Cafer Paşa kuvvetlerinin çekilmesi kolaylaştı ve Paşa, kuvvetleriy*le bir noktada tutunmaya muvaffak oldu. Savaş bu şekilde devam ederken Padişah komutanlığında askerî divan toplandı. Vezirler, Komutanlar, otağı hümayunda (padişah çadırında) bir araya geldi*ler. Genel durumu gözden geçirdiler. Şimdiye kadar elde edilen bilgiler değerlendirildi. Vezir ve komutanların fikirleri soruldu. Bazı vezir veya komutanlar, savaştan vazgeçilmesini, alman yer*lerin bırakılarak çekilmesini ileri sürdüler. Fakat Padişah’ın da*ima yanında bulunan onun akıl hocası Hoca Sadeddin Efendi, saygıdeğerliğine güvenerek söze karıştı. Din ile savaşın kutsiyetinden söze başlamak, düşman ne kadar kuvvetli olursa olsun, karşısında dayanmak lazım geldiğini, eğer çekinilecek olursa düşmanın moralinin yükseleceğini, Osmanlı ordusunun bozulacağım ve bunun ne demek olduğunu anlattı. Geride Eğri Kalesi’nin bulunduğunu, savunmaya elverişli oldu*ğunu, kalenin bulunduğu sırt eteklerinin alçak ve bu yönlerindeki geçitlerin dar, tüm manevraların mümkün olduğunu, düşman için hareketin güçlüğünü, bu anda düşmanın üzerinde bulunduğu Haçova’nın savaşa gayet müsait bulunduğunu, düşmanın üzerine atlanırsa başarıya ulaşılacağım anlattı. Hoca Sadeddin bu önem*li izahları, diğer vezir ve komutanlarca uygun görüldü. Padişa*h’ın da tasvibiyle planın uygulanmasına karar verildi. Düşmanı önce durdurmak ve sonra da yok etmek maksadıyla Haçova’ya doğru ilerlemeye başlandı. Yürürken de savaş düzeni alınıyordu. Harekete geçilmeden önce Sadrazam İbrahim Paşa, Eğri Kalesi’ne gitmiş, seçtiği topları ileri göndermiş, sonra Eğri Kalesi’nin korunmasını Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmet Paşa komutasın*daki Anadolu askerlerine bırakmıştı. Bu işleri tamamladıktan sonra ordugâhına gitmiş ve yapılacak hareketi düzenlemeye ko*yulmuştu. Bu sırada durumu öğrenen Hoca Sadeddin Efendi, İb*rahim Paşa’nın yanına gelerek; Anadolu askerinin Eğri Kalesi’nin muhafazasında bırakılmasının uygun olmayacağını, çünkü Os*manlı savaş usul ve kurallarında olduğu gibi Rumeli’nde yapılan savaşlarda, Rumeli askerinin sağ yanda, Anadolu askerinin de sol yanda bulunmasının esas olduğunu, yapılacak bu büyük mey*dan savaşında bu kuralın bozulmaması icap ettiğini, bu bakımdan Anadolu askerinin kaleden alınarak derhal yerine gönderilmesini söylemişti. Bu fikre İbrahim Paşa da uydu. Sonra harekete geçil*di ve daha sonra da savaş düzenine girildi. Osmanlı ordusu 5 aydan fazla bir süredir harp meydanlarında yaptığı savaşlarda kayıplar vermesine rağmen bu muharebeye çı*karılacak ordudaki asker sayısı 130.000 kadar piyade ve süvari, 50 kadar top mevcutları vardı. Peçevi-Naima tarihine göre, bu sayıya Kırım Han’ın kardeşi Fethi Giray’ın 20.000 Tatar süvarisi de dâhildir. Ordunun 150.000 piyade ve süvari olduğu ve 400 kadar da topa sahip olduğu yazılmaktadır. Osmanlı ordusu; Cafer Paşa’nın daha evvelden tuttuğu cephe hattına gelince Sadrazam İbrahim Paşa; düşmanın son andaki du*rumunu görmek üzere ileride bir tepeye çıkmış, düşmanın savaşa hazır olduğunu görmüştü. Zaten; esirlerden alınan bilgilere göre; düşmanın 100.000 kadar piyade ve süvari birliklerinden kurulu ol*duğu 150 kadar da topa sahip bulunduğu ve kararının da taarruz olacağı teyit edilmişti. Gözetleme dönüşünde artık akşam olmak üzereydi. Çadırına girdiğinde eline Padişah’ın emri verildi. Bu emirde Padişah’ın başkomutanlığı bıraktığı ve kendisinin İstan*bul’a döneceği buyruluyordu. İbrahim Paşa da Padişah’a emri al*dığım, göreve hazır bulunduğunu bildirdi. Biraz sonra çadıra bir çavuş girdi. İbrahim Paşa’nın Padişah tarafından çağrıldığını söy*ledi. Derhal Padişah’ın huzuruna çıktı. Padişah kendisine İstan*bul’a dönmekten vazgeçtiğini, bu savaşı kendisinin idare edeceği*ni, Paşa’nın müşavirlik (kurmay başkanlığı) edeceğini bildirildi. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.