ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Ansiklopedisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=476)
-   -   Rüyalara İlişkin Kuramlar (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=97125)

Şengül Şirin 11-15-2009 11:01 PM

Rüyalara İlişkin Kuramlar
 
1 Eklenti(ler)
Rüyalara İlişkin Kuramlar

http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1258315256

Eskiçağlarda rüyaların, geleceği önceden haber veren kehanet işaretleri olduğuna inanılırdı. Bu inanışın en bilinen örneklerinden biri, Tevrat'ta anlatılan firavunun rüyasıdır. Mısır firavunlarından biri rüyasında yedi semiz, yedi cılız ineğin çayırda otladığını ve sonunda cılız ineklerin semiz inekleri yiyip bitirdiğini görmüş. Hz. Yusuf bu rüyayı ülkede yedi yıl bolluk, yedi yıl kıtlık yaşanacağına yormuş ve gerçekten kehaneti doğru çıkmış.


Yakınçağlarda rüyalar üstüne geliştirilen en ünlü kuram, psikanalizin öncüsü olan Sig-mund Freud'un 1900'de yayımladığı Rüyalar ve Yorumları {Die Traumdetung) adlı yapıtında yer alır {bak. Freud. Sigmund). Freud, ruhsal sorunlan olan hastaların tedavisinde rüyalardan yararlandı. Çünkü rüyaları, hastanın kendisine bile itiraf etmekten çekineceği kadar utanç verici, bu yüzden de bilinçaltına itilmiş isteklerinin anlatımı olarak görüyordu. Üstelik bu isteklerin gerçek anlamı rüyada birtakım simgelerle gizlendiğinden rüyaların yorumlanması çok güçtü. Ama psikanaliz uygulanan bir hasta hatırladığı bir rüyayı doktoruna anlatabilir, o da bazı simgelerin neleri temsil ettiğini bulmaya çalışarak rüyanın gizli anlamını açıklamayı başarabilirdi.

Freud, rüyaların ciddiye alınması gerektiğine insanları inandıran ilk bilim adamıydı. Ama daha yaşadığı yıllarda bile bütün meslektaşları onunla aynı görüşleri paylaşmadılar. Örneğin bir süre Freud ile birlikte çalışıp sonradan görüş ayrılığına düşen İsviçreli psikiyatr Cari Jung, hastanın bastırılmış isteklerinin rüyalarında gizli olduğuna inanmıyordu {bak. Jung, Carl). Jung'a göre rüyalar, ne kadar anlaşılması güç simgelerle yüklü olsa da, tıpkı şiir gibi insanın duygu ve düşüncelerinin en doğal dışavurumuydu; çünkü şiirin özü de böyle bir simgeler diline dayanıyordu. Jung'un açıklamasına göre, vücut değişen iç ve dış koşullara kendini nasıl uyarlıyorsa zihnin de böyle bir uyarlama mekanizması vardı. Kanın kimyasal bileşimindeki dengenin bozulması gibi, zihindeki bilinç düzeyinin de dengesi bozulabilirdi; bu durumda dengeyi yeniden kurma görevi belki de rüyalara düşüyordu.

Daha yakın tarihlerde bazı bilim adamları rüyaların biyolojik bir bilgiişlem yöntemi olduğunu öne sürdüler. Gün boyunca her insan başa çıkamayacağı kadar çok sayıda uyaranla (izlenim ve olayla) karşılaşır; belki de rüyalar bu uyaranları tek tek tarayıp, önemli olanları önemsizlerden ya da unutulması gerekenlerden ayırmanın bir yoludur.
Yaratıcı düşüncelerin çoğu, insanın yarı uyur, yarı uyanık durumda düş kurduğu ya da hayallere daldığı anlarda ortaya çıkar; ama yeni düşünce ve buluşların bazen rüyalardan doğduğuna ilişkin sağlam kanıtlar vardır. Örneğin Nobel ödüllü bilim adamlarından Otto Loewi, sinir uyarılarının nasıl iletildiğini açıklayan en önemli deneyini rüyasında tasarladığını, organik kimyacı Friedrich August Kekule ise benzenin altıgen biçimindeki halka yapısını gördüğü bir rüyadan esinlenerek bulduğunu söylemiştir. Robert Louis Stevenson da Dr. Jekyll ile Mr. Hyde adlı romanının kurgusunu rüyasında tasarlamıştır.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.