![]() |
Ara Format Meselesi
ARA FORMAT MESELESİ Evrim teorisi taraftarlarının uzun ve yoğun çalışmalarına ve geçen yüz elli yıla yakın bir zamana rağmen evrim teorisinin öngördüğü hiç bir ara form bulunamamıştır. Evrim teorisi taraftarı paleontologlar arasında dikkat çeken isimlerden Stephen Jay Gould ve Niles Eldredge Sıçramalı evrim adı altında farklı bir evrim modeli ileri sürerek teoriyi bu çıkmazdan kurtarmaya çalışmışlardır. Bu nedenle sıçramalı evrim teorisi klasik evrim teorisinin öngördüğü kademeli evrim teorisinin iflasının ilanı demektir. (Sıçramalı evrim teorisine bakınız) Gould ve Eldredge'in detaylarıyla gösterdikleri gibi, farklı canlı grupları fosil kayıtlarında aniden ortaya çıkmakta ve sonra da yüz milyonlarca yıl değişim geçirmeden kalmakta ya da tersinim göstermektedirler. Eldredge, bir başka evrimci paleontolog olan Ian Tattersall ile birlikte yazdığı bir kitapta şu önemli tespiti yapmıştır: -Ayrı türlere ait fosillerin, fosil kayıtlarında bulundukları süre boyunca değişim göstermedikleri, Darwin'in Türlerin Kökeni'ni yayınlamasından önce bile paleontologlar tarafından bilinen bir gerçektir. Darwin ise gelecek nesillerin bu boşlukları dolduracak yeni fosil bulguları elde edecekleri kehanetinde bulunmuştur. Aradan geçen yüz elli yıla yakın süre boyunca yürütülen tüm paleontolojik araştırmalar sonucunda, fosil kayıtlarının Darwin'in bu kehanetini doğrulamayacağı açıkça görülür hale gelmiştir. Teori yönünden daha kötüsü fosiller evrimi kesin bir dille yalanlamaktadır. Üç evrimci biyologun ortaklaşa kaleme aldıkları 1988 basımı Zoolojinin Entegre Prensipleri adlı kitapta aynı gerçek şöyle açıklanır: -Pek çok tür milyonlarca yıl boyunca hiçbir değişiklik geçirmeden kalmakta, sonra ani bir şekilde yok olmakta ve onların yerine çok farklı formlar ortaya çıkmaktadır. Dahası, çoğu hayvan grubu fosil kayıtlarında, tamamen şekillenmiş biçimde, aniden ortaya çıkmaktadırlar ve onların ataları sayılabilecek bir gruptan yana keşfedilmiş hiçbir ara form fosili bulunamamaktadır. Oxford Üniversitesi Zoolojik Koleksiyonlar Yöneticilerinin ortaklaşa kaleme aldıkları Fosiller ve Evrim isimli kitapta bu durumu şöyle ifade bulur: -Yeni canlı kategorileri hemen, hemen tüm durumlarda fosil tabakalarında belirleyici karakteristikleri zaten mevcut olarak ve bilinen atasal grupları olmaksızın çıkar. Princeton Üniversitesi'nden matematikçi ve evrim karşıtı David Berlinski, durumu şöyle özetler: -Fosil mezarlığı boşluklarla doludur. Hiçbir paleontolog da bunu reddetmemektedir. Bu açık bir gerçektir. Darwin'in teorisi ile fosil kayıtları çelişkilidir. Evrimci paleontolog Mark Czarnecki bu konuda şu yorumu yapar: -Teoriyi (evrimi) ispatlamanın önündeki büyük bir engel, her zaman için fosil kayıtları olmuştur... Bu kayıtlar hiçbir zaman için Darwin'in varsaydığı ara formların izlerini ortaya koymamıştır. Türler aniden oluşurlar ve yine aniden yok olurlar. Ve bu beklenmedik durum, türlerin Tanrı tarafından yaratıldığını savunan yaratılışçı argümana destek sağlamıştır. Johns Hopkins Üniversitesi'nden S.M. Stanley de fosillerin yokluğunda evrim fikrinin haddi aşan bir hipotezden daha fazla bir şeyi temsil edip etmeyeceği şüphelidir diyerek fosil kayıtlarının evrim teorisi için önemini belirtmektedir. Sonuç olarak şunları yazabiliriz. Geçmiş yaşamın günümüze kalan izleri olarak tarif edebileceğimiz fosiller eğer gerçekse evrimin en güçlü kanıtları olmalıdır. Canlıların zaman içindeki evrimleşme safhalarını fosillerde izleyebilmeliyiz. Fakat fosillerin yorumu genelde bilimsel tarafsızlıktan çok yorumlayanların inandıkları felsefelerin paralelinde olur. Bunun nedeni ise fosillerin çok yönlü yoruma açık olmalarıdır. Fosillerin çok yönlü ve yoruma açık olmaları gerçeklere ulaşmak için sabırlı, uzun ve ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç duyulması, gönülden inandıkları teorilerini kanıtlamak için yanıt tutuşan kimilerinin işine gelmez, buna gerekte görmezler. Onlara göre evrim yadsınması mümkün olmayan bir gerçektir. Geçmiş yaşamın izleri olan fosiller evrimin kanıtları olmak zorundadır. Bu nedenle fosilleri evrim mantığına uygun yorumlamak bilime uygun ve gereklidir. Fakat canlıların mükemmel yapılarıyla ani denebilecek kadar kısa süreçlerde görünmeleri, nice yüz milyonlarca yıl geçtiği halde yapılarında evrim yönünde değişimlerin olmadığı, yaşam ağacı şemasında ara format olarak takdim edilen kimi canlıların günümüzde yaşıyor olmaları, daha da önemlisi gelişen teknolojinin yaşamın en küçük molekülleri olan aminoasitlerin, ardından proteinlerin rastlantılarla oluşmalarının mümkün olmadığını göstermesi evrim teorisinin gerçekliği konusunda çok güçlü şüpheleri de beraberinde getirmiş, bir bakıma ortaya konan bu bilimsel gerçekler evrim teorisini temelinden çökertmiştir. Fosiller tarihsel süreç içinde hiçbir zaman evrim teorisine uygun biçimde ilkelden gelişkine doğru gitgide yükselen bir grafik izlemez, buna uygun şekillenmezler. İlkel zannedilenlerle gelişkin zannedilenler iç içe olduğu gibi evrim ölçülerine göre kimi gelişkin canlılar ilkel zannedilenlerden milyonlarca yıl önce yaşam dünyasında görülmektedirler. Bu günkü yaşam dünyasında yüz milyonlarca yıl önceki vücut yapılarıyla evrimsel yönden değişime uğramadan yaşamını devam ettirmekte olan yüz binlerce canlı vardır. Canlıların yüz milyonlarca yıllardan beri evrimsel yönden herhangi bir değişime uğramadıklarını gösteren ve inkârı mümkün olmayan yüz binlerce delil ortada olduğu halde ne olduğu bilinmeyen bir kemik parçasına dayanılarak evrimsel gelişimi gösterdiği iddia edilen hayal mahsulü çizimler yapılması ve bu çizimlerin bilimsel gerçeklermiş gibi propagandalarla ortaya sürülmesi son derece ilginç ve ibret vericidir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.