ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Eğitim & Öğretim (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=651)
-   -   Selahaddin Eyyubi Ve Kudüs (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=969434)

Prof. Dr. Sinsi 10-20-2012 08:57 PM

Selahaddin Eyyubi Ve Kudüs
 

selahaddin eyyubi ve kudüs

http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg

Suriye ile yaşanan uçak krizinin en acı sonucu, şimdilik, iki pilotun kaybı. Uçağın orada ne işi vardı, uçak gerçekten Suriye’nin egemenlik haklarını ihlal etti mi, ettiyse bile düşürülmesi gerekir miydi gibi sorulara cevap vermek başka uzmanların işi. Ben, ulus-devlet sistematiğine karşı biri olarak sınırsız bir dünyayı; sorunların konuşarak halledilmesinden yana biri olarak ordusuz, silahsız bir dünyayı hayal ettiğimi söylemekle yetineceğim.

Selahaddin Eyyubi ve Kudüs

Suriye ile yaşanan uçak krizinin en acı sonucu, şimdilik, iki pilotun kaybı. Uçağın orada ne işi vardı, uçak gerçekten Suriye’nin egemenlik haklarını ihlal etti mi, ettiyse bile düşürülmesi gerekir miydi gibi sorulara cevap vermek başka uzmanların işi. Ben, ulus-devlet sistematiğine karşı biri olarak sınırsız bir dünyayı; sorunların konuşarak halledilmesinden yana biri olarak ordusuz, silahsız bir dünyayı hayal ettiğimi söylemekle yetineceğim.

29 Haziran 2012 Cuma 23:36

Paylaş Tweet Yazdır E-Mail

Bu haftanın esin kaynağı, Başbakan Erdoğan’ın uçak krizi dolayısıyla yaptığı ‘Salı konuşması’. Başbakan, konuşmasının bir yerinde Kılıçarslan’dan ve Selahaddin Eyyübi’den bahsetti. Bu yazı da, bu iki şahsiyetin dahil olduğu bir olaylar silsilesi (Haçlı Seferleri) ve bir şehir (Kudüs) hakkında.

Haçlı Seferleri, Papa II. Urbanus’un 27 Kasım 1095’te toplanan Clermont Konsili’nde Kutsal Toprakları (Filistin) kurtarmak için yaptığı çağrı ile başlamıştı. Urbanus’un aradığı fırsatı, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos (hd 1081-1118) vermişti. Aleksios, yarım yüzyıldır kademeli olarak Anadolu’ya yerleşmekte olan Türklere karşı koyacak askeri güce sahip olmadığından, ordusunu kuvvetlendirmek için Batı’dan ücretli asker yardımı istemişti. Ancak Urbanus,, İmparator’un bu isteğini, Batı’nın kavgacı şövalyelerini, topraksız köylülerini, aç ve sefalet içinde yaşayan halkı, para ve toprak sahibi olacakları düşüncesiyle zengin Doğu’ya askeri bir sefer düzenlemeye teşvik ederek cevapladı.

Ordular Konstantinopolis’te

Haçlı seferine çıkan ilk ordu, Keşiş Pierre l’Hermite’in idaresinde toplanmış, disiplinsiz bir çapulcu kitlesiydi. Belgrad’ı geçip Bizans topraklarına girer girmez yağmaya başlayan bu güruh zorla disiplin altına alındıktan sonra, 1 Ağustos 1096’da Konstantinopolis’e ulaştı. 1 Ağustos 1096’da Konstantinopolis’e ulaştı. Hırsızlardan, hatta katillerden oluşan gruplar şehrin dört bir yanına dağılıp evleri, dükkânları talan etmeye başlayınca, Haçlılar 6 Ağustos’ta Boğaz’dan Anadolu yakasına geçirilerek Yalova yakınlarındaki Kibotos karargâhına yerleştirildiler. Benzer sıkıntılar, Aşağı Loren Dükü Godefrei de Bouillon’un, Tranta Kontu Bohemond’un ve Toulouse Kontu Raimond de St. Gilles’in komutasındaki birlikler şehre geldiğinde de yaşandı.

1096-1097’de Selçuklu Rum Sultanlığı’nın orduları ile Haçlı orduları Nikaia (İznik) civarlarında birkaç kez karşılaştı. Kiminde Selçuklular, kiminde Haçlılar galip geldi. Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan, ahalisinin büyük bir bölümü Rum olan İznik’i Haçlıların şerrinden kurtarmak için Bizans’a teslim etmek zorunda kaldı. Daha kötüsü, Eskişehir yakınlarındaki Dorylaion mevkiinde Haçlı ordusuyla karşılaşan Kılıçarslan, çareyi hazinesini bile geride bırakarak kaçmakta buldu. Arap tarihçi İbn’el Kalanissi durumu şöyle özetler: “Frenkler Türk ordusunu paramparça ettiler. Öldürdüler, yağmaladılar ve köle olarak sattıkları çok sayıda esir aldılar.”

İnsan yiyen Frenkler

Dorylaion Savaşı yüzünden, Haçlı Ordusu bir ayda geçebileceği yolu 100 günde geçti ama 21 Ekim 1097’de, 13 yıldır Selçukluların elinde olan Antakya Kalesi’nde “Buradalar !” haykırışı yükseldi. Kentin Türk yöneticisi Yağsıyan’ın akıllıca ve kahramanca direnişine rağmen, Antakya Haçlıların eline geçti. Bu arada, bir Ermeni kenti olan Edessa (Urfa) da el değiştirmişti. Ardından, üç günlük yürüyüş mesafesindeki Maara düştü. Arap tarihçi İbn’el-Esir şöyle yazdı: “Üç gün boyunca insanları kılıçtan geçirdiler. Yüz binden fazla kişi öldürdüler ya da esir aldılar.” Sayılar abartılıydı ama Haçlıların halka uyguladığı muamele, yazarın belirttiğinden daha ağırdı. Nitekim, Haçlı Ordusu’nda yer alan Frenk kronik yazarı Raoul de Caen şöyle anlatır yaşananları: “Maara’da bizimkiler yetişkin putataparları kazanlarda kaynatıyorlar, çocukları şişe geçiriyorlar ve kızartarak yiyorlardı.” Nitekim Müslümanlar, Batılıların bu yamyamlığını asla unutmayacaklar, tarih boyunca Frenklerden hep ‘insan yiyen kişiler’ olarak bahsedeceklerdi. Buna karşılık, Frenk kronikçileri bu yamyamlığı o günlerde hüküm süren büyük kıtlığa bağlayacaklardı. Örneğin Maara çarpışmalarına katılmış bir başka Frenk kronik yazarı Albert d’Aix şöyle yazmıştı:

alıntıdır.




Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.