![]() |
Kadının Toplumdaki Yeri Tarihte Ve Günümüzde
Kadının toplumdaki yeri tarihte ve günümüzde Erkek ve kadın arasında ilkel toplumlardan beri var olan cinsiyete dayalı ilk iş bölümü günümüzde hâlâ devam etmektedir. Kadınlar özellikle ev işlerinde erkeklere göre daha etkindir. Çocukların bakımı aile içinde büyük oranda kadınlar tarafından yapılmaktadır. Sanayileşme ve kentleşmenin artmasıyla üretim sürecinin içine tekrar giren kadınlar, verdikleri mücadeleler sonucunda daha saygın bir konuma ulaşmaya başlamışlardır. Ancak günümüzün toplumlarında bile, kadınlar hak ettikleri yere gelebilmiş değillerdir. Kadınların eşit işe eşit ücret almak, siyasal haklara eşit oranda sahip olmak ve kullanmak, doğum izni süresinin artırılması vb. haklara sahip olmak ve böylelikle toplumda ikincil konumdan kurtulmak için yaptıkları mücadeleler devam etmektedir. Birçok ülke yasalarında değişiklikler yaparak kadının toplumsal konumunu yükseltmeye ve yaşam biçimini iyileştirmeye çalışmaktadır. http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg 8 Mart tüm dünyada ve ülkemizde Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır. Atatürk ve Türk Kadını Atatürk, 1923 yılında yaptığı bir konuşmada kadınların Cumhuriyet Türkiyesi’nde nasıl bir yere sahip olmaları gerektiğini açık bir şekilde belirtmiştir. “Milletimiz güçlü bir millet olmaya kesin karar vermiştir. Bugünün ihtiyaçlarından biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız da bilgin ve bilgili olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğrenim aşamalarından geçeceklerdir. Kadınlar geleceğe Türk kadını her alanda faaliyet göstermektedir. doğru erkeklerle birlikte yürüyecekler ve birbirinin yardımcısı ve destekleyicisi olacaklardır.” Cum-huriyetin kurucusu Atatürk, kadınların ikincil konumda olması gibi insan haklarına aykırı olan yaklaşımı reddetmiş ve kadının sosyal ve siyasal haklarını kazanmasının öncüsü olmuştur. Bu konuda yapılan değişimler şunlardır: • 1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (öğretimin birleştirilmesi yasası) ile dinsel eğitim yerine çağdaş, lâik, bilimsel eğitim anlayışına geçilmiştir. Eğitimin lâikleştirilmesi kadının eğitim imkânlarından geniş ölçüde yararlanmasını sağlamıştır. • Medenî Kanun’un 1926’da çıkarılmasıyla, kadın hakları hukuksal bir temele dayandırılmıştır. Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi yasaklanmış, tek eşlilik getirilmiştir. Kadına da boşanma hakkı tanınmıştır. Ayrıca boşanmanın mahkeme kararı olmadan gerçekleşmiş sayılmayacağı hükme bağlanmıştır. 2001 yılında TBMM tarafından kabul edilen yeni Medenî Kanun ile aile üyelerine yeni haklar tanınmıştır. •1930 yılında kadınlara belediye seçimlerinde, 1934 yılında ise milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Anayasamızda, kadın erkek arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Türk kadını yasal yönden hemen hemen tüm haklara sahiptir. Ancak bu hakların kullanılmasında bazı geleneklerin olumsuz etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle köy toplumsal gruplarında ve ekonomik bağımsızlığı olmayan kadınlar haklarını kullanmakta zorluklar yaşamaktadır. Bireylerin eğitim düzeyleri yükseldikçe, insan hakları ve demokratik lâik anlayış yaygınlaştıkça; kadın haklarının kullanılmasındaki sorunlar da gittikçe azalacaktır. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.