![]() |
Kazım Koyuncu - Biyografisi
Kazım Koyuncu 1972 yılında Artvin'in Hopa ilçesinin Sugören köyünde yaşama gözlerini açan Kazım koyuncu'nun çocukluğu üstadım dediği Kemençeci Yaşar lakaplı Yaşar Turna'nın kucağında türküler dinleyerek geçti. İ.Ü.'si Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeyken "siyasi" nedenlerden dolayı olkuldan ayrıldı.1992 yılında "Dinmeyen" adlı rock müzik grubuna katılarak profesyonel müzik yapmaya başladı. 1993'te Lazca'yı yaşatmak ve Lazca müzik yapmak için bu gruptan ayrılıp Mehmet Barış Beşli ile "Şuku" grubunu kurdu.Gruba İlhan Karahan ve Metin Kalaç'ı da alarak grubun adını "Zuğaşi Berepe"ye (Denizin Çocukları) dönüştürdü.1995 yılında "Mişkunan" (Bilmiyoruz) albümünü çıkararak Lazca rockın ilk örneklerini verdi.1998 yılında "Igsaz" adlı ikinci albümlerinin ardından Brüksel konseri sırasında canlı kayıt edilen parçaları bir araya getirerek az sayıda bastırdıkları "Bruxel Live" albümlerinden sonra grup dağıldı. Sanatçı "Salkım Söğüt-2" albümünde 3 şarkıyla yer aldıktan sonra ilk solo albümü "Viva"yı çıkardı. "Gülbeyaz" ve "Sultam Makamı" dizilerinin müziklerini yaptı.İkinci solo albümü "Hayde" yi 2004 de çıkaran sanatçı ,25 Haziran 2005'te yaşama gözlerini yumdu. "Igzas" albümünün doğayı katledecek Çamlıhemşin'deki Fırtına si'nin üzerine yapılacak santrale karşı kampanyayı desteklemesi,26 Nisan 1986'da saat 01:23 de olan Çernobil nükleer kazasından sonra Karadeniz'de radyasyon olmadığını ispatlamak için çeşitli araştırmalar yapmak ve önlem almak yerine elinde dolu çay bardağıyla poz verendönemin sanayi bak(may)anı Cahit Aral gibilerine ne yapmaları gerektiği konusunda bir yol göstermektedir belkide. Kapitalizme,egemen sisteme ve popüler kültüre yönelik eleştirileriyle, Artvin ve Bergama'da siyanürle altın aramalara, Akkuyu'daki nükleer, Gökova'daki termik, Fırtına Vadisi'ndeki hidroelektrik santrallere ,Samsun-Sarp Sahil Yolu Projesi'ne sesini yükselten, Vicdani red açıklamalarında, Irak işgaline ve NATO'ya karşı düzenlenen bir çok konser ve etkinlikte şarkılarıyla yer alan sanatçı, hastalığının tedavi sürecinde sahneye,müziğe ve yaşama döneceğine dair hiç kuşkusu yoktu.Tek yakınması "Ölüm küçük birşey ama hastalık özgürlüğümüz alıyor"du... Cenazesinde şair Sunay Akın söylediği "Doğum eşitliktir. Ölüm seçkinleri ortaya çıkarır" sözünün en çok yakıştığı insanlardandı o. Güle güle denizin çocuğu. "Bu arada, hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine,ara sıra kopsada fırtınalara,birgün boğulacağımız denizlere,eski günlere,neler olacağını bilmesek de geleceğe,kötülüklerle dolu olsa bile tarihe,tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişot'lara,ateş hırsızlarına,Ernesto "Ç'e" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere,sevişmelere,sadece düşleyebileceğimiz olamamazlıklara,üşürken ısınmalara,herşeyden sıcak annelere,babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz.Kötü şeyler gördük.Savaşlar, katliamlar,ölen - öldürülen çocuklar gördük.Kendi dilini,kendi kültürünü,kendisini kaybeden insanlar,topluluklar gördük.Yanan köyler,kentler,ormanlar,hayvanlar gördük.Yoksul insanlar,ağlayan anneler,babalar,her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük.Biz de öldük. Ama herşeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya ." Kazım Koyuncu |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.