![]() |
Güneş Yanıklarına Dikkat
Güneş yanıklarına dikkat Mevsim normalleri filan derken yaz sıcakları ortalığı kasıp kavurmaya başladı. Kriz gelebilir söylentilerine de artık bağışıklık kazanan halkımız gücünün yettiği su birikintilerinin kenarında çoktan yerini aldı bile. Henüz o mutlu azınlıktan biri olamasak da her yaz başında olduğu gibi bu hafta da güneşin sofrasında olanlar için koruyucu önerilerde bulunmayı bir görev biliyoruz. Öncelikle şu güneşin bize yaptıklarını bir anlatalım. Güneş iki tür zararlı ışın yayıyor: Ultraviyole A ve Ultraviyole B. Pencere camı tarafından tutulabilen Ultraviyole B yakıcı ışınlardan biri. Güneş yanıkları ve cilt kanserine neden olabiliyor. Piyasadaki koruyucu kremlerin pek de etkili olamadığı ve halk arasında pek de tanınmayan Ultraviyole A ise pencere camından bile rahatlıkla geçebiliyor ve ciltle temas halinde derinlere sızabiliyor. Cilt kanseri üzerine daha bir etkili. Her iki ultraviyole dalgası da bünyenin koruyucu bağışıklık sistemini köreltiyor. O yüzden bir çok hastalığa karşı vücut hassa hale geliyor. Güneş ışınları cilde temas ettiği zaman belli bir hücre yıkımı oluşturuyor. İç dokulara doğru ilerledikçe hasar artıyor. Bünye yanıt olarak cilde rengini veren melanin adlı koruyucu pigmenti daha fazla üretmeye başlıyor ve cildimiz kararıyor. Sürekli temas koyu rengi kalıcı hale getiriyor. Amerikan Cilt Doktorları Birliği son yayınladığı genelge ile yaşı ve cilt rengi ne olursa olsun günde 20 dakikadan fazla güneşte kalacak herkesin yıl boyunca kendini koruması gerektiğini belirtti. Çünkü gölgeli havalarda bile ultraviyole ışınlarının %80i bulutlardan yansıtılıyor. Peki nasıl korunacağız… Öncelikle güneşe çıkarken şapka, uygun elbiseler giyilmeye dikkat edilmeli. Sıcak havalarda mümkünse 10:00 ile 16:00 arasında dışarı çıkılmamalı. Eğer içinizde hala güneşe çıkmak için dayanılmaz bir istek varsa o zaman gelin şu hep kremlerin üstünde yazan ‘koruyucu faktör’ kavramını bir açıklayalım. Koruyucu faktör; basitçe krem sürülmüş bir ciltte güneş yanığı oluşturmak için geçen zamanın korunmamış bir cilttekine oranıyla hesaplanıyor. Örneğin normalde güneş altında 10 dakikada kızaran bir kişi koruyucu faktörü 2 olan bir krem sürerse 20 dakikada ıstakoz haline gelebiliyor. Piyasada 2 den 60a kadar koruyucu faktörlü kremler var. Cilt doktorları yıl boyunca en az 15 faktörlü kremlerle korunmayı öneriyorlar. Güneş koruyucu kremlerin dışarı çıkmadan en az 15-30 dakika önce uygulanması ve 2 saat aralarla yinelenmesi gerekiyor. Suya dayanıklı olanlar bile 80 dakika içinde etkisini yitiriyor. Diyelim ki bütün bu önlemlere rağmen güneş yanıklarından kendinizi koruyamadınız. O zaman kısaca tedaviden de bahsedelim. Genellikle yanıklar ilk 24 saat içinde ilerleyip, olgunlaşıyor. Birinci veya ikinci derece yanık halinde görülüyorlar. Birinci derece yanıkta kızarıklık hakim. Kendi kendine bir kaç günde iyileşiyor. Siz kortizonlu krem, nemlendirici ve soğuk uygulama ile bu süreyi kısaltıp, ağrılarınızı azaltabilirsiniz. İkinci derece yanıkta ise kızarıklık yanında ciltte su toplanması da söz konusu. Geniş alanlar etkilendiği zaman dikkatli olmak lazım. Ateş, baş ağrısı, titreme olaya eklenirse mutlaka bir doktora gitmek gerekiyor. Buraya kadar sizi pek korkutmak istemedik ama son olarak cilt kanserlerinden de bahsetmek isteriz. Ne de olsa güneş ışınlarının cilt kanseri riskini artırdığını herkes biliyor artık. Bilimsel olarak ise ultraviyole ışınlarının uzun süreli ve yüksek oranlarda maruz kalınan durumlarda hücrelerin DNAsını değiştirerek kansere yol açabileceğine inanılıyor. Cilt kanserlerinin yaklaşık %95i herhangi bir soruna yol açmadan erken safhada tanınabilirse cerrahi olarak çıkartılıyor ve iş bitiyor. Yani bildiğiniz diğer kanserlere pek benzemiyorlar. Ama kalan az sayıdaki hastalarda ve özellikle melanom tabir edilen durumda konu ciddiyet kazanıyor. Hastaların büyük çoğunluğu yaşamlarının bir bölümünde yoğun güneş ışığına maruz kalmaktan bahsediyor. Zaten hastalığın coğrafi dağılımı da güneş ile ilgili. En sık görüldüğü ülke Avustralya. Orta yaşlarda yaygın olsa da gençlere de dikkatli olmaları öğütleniyor. Çünkü insan 18 yaşına kadar tüm yaşamı boyunca yükleneceği ışının %80ine maruz kalmış oluyor. Güneşten yukarıda bahsettiğimiz yöntemlerle korunmak bile hastaların %30unda işe yaramıyor maalesef. Tedavisinde çeşitli ilaçlar ve hatta aşılar deneniyor. Ancak halen tam başarılı olunabilen bir yöntem yok. Bilim adamları son genetik gelişmelere dayanarak normal bir cilt hücresinin kanser hücresine dönüşmesindeki olayları açıklamaya çalışıyor. Mekanizma anlaşılabilirse uygun ilaç geliştirmek de mümkün olabilecek. Neyse bu iç karartıcı bilgileri bırakalım şimdi. En güvenli güneşlenme yolu nedir sorusuna hiç bir cilt doktoru makul bir açıklama getirmek istemiyor. Güzellik salonlarındaki ultraviyolenin bile sanıldığı kadar umut vaat etmediği iddia ediliyor. Bütün bu anlattıklarımızdan sonra hala kararma peşindeyseniz ve Türk’e ultraviyole geçmez diyorsanız; kısa sürelerle, cilt korunmasına azami dikkati göstererek ve mümkünse akşam saatlerinde güneş banyonuzu yapmaya çalışın bari. Sıcak ve güneşli hastanelerinde hastalarına şifa dağıtmaya çalışırken ruhu bronzlaşan insanların da olduğunu unutmayın… Sağlıklı Haftalar… |
Güneş Yanıklarına Dikkat
Güneşin kızıl ötesi ışınları melanin (cildin pigmenti) üretimini tetikleyerek cildin bronzlaşmasını sağlar Ama aynı zamanda cildin üst tabakalarındaki serbest radikallerin artmasına da neden olurlar Bu da cildin zamansız yaşlanması veya cilt kanseri riskine neden olabilir Serbest radikallerin neden olduğu zararı en aza indirgemek ve onlara karşı bir kalkan oluşturmak için yeterli miktarda anti-oksidan vitamin tüketmek gerekir Bu muhteşem vitamin üçlüsü A, C ve E vitaminleridir Vücuda ve dolayısıyla cilde yeterli anti-oksidan, selenyum, beta-karoten ve provitamin A sağlayarak organizmanızın daha kuvvetli olmasını, cildin güneş ışınlarına daha iyi direnmesini ve doğru olan şekilde hafifçe renklenmesini sağlar Taze yaz meyve ve sebzelerinde C vitamini ve beta-karoten bulunur Bunlardan maksimum şekilde yararlanmak için tercihen çiğ veya meyve suyu olarak tüketin C vitamini kaynakları: çilek, biber, domates ve teredir Beta-karoten kaynakları: mango, kayısı, kavun, karpuz, havuç, şeftali ve teredir A vitamini kaynakları: ciğer, yumurta sarısı, yağlı balıklar, tereyağı ve peynirlerdir Ancak bu besinlerin tüketiminin abartılmaması da gerekir E vitamini kaynakları: çerezler, taze sebzeler ve nebati (özellikle mısır ve ay çiçek) yağlardır Bu yağları düzenli olarak yemek ve salatalarınızda tüketin Selenyum kaynakları: kabuklular, deniz mahsulleri, balıklar, mantarlar, tahıllar, sarımsak ve soğandır Güneşe düzenli olarak maruz kalındığında cilt hücrelerinin zarındaki yağlı asitler zarar görür; cilt esnekliğini kaybeder ve susuz kalır Buna mani olmak ve cilde ihtiyacını geri vermek için öncelikle bol su tüketmek gerekir Günde ortalama bir buçuk litre su mutlaka içilmelidir Suyun temiz, serin ve taze olarak içilmesi tavsiye edilirŞekerli olmadığı sürece ne çeşit olursa olsun (maden veya kaynak suyu, çeşme veya şişe suyu) vücuda faydası vardır Ayrıca beslenirken vücuda yeterli miktarda yağ almak da gerekir Bunun sağlıklı yolu nebati yağlar ve omega-3 ailesinden olduğu için alfa-linolinik yağ asidi olarak zengin olan yağlı balıklar tüketmektir Günde 1-2 çorba kaşığı ceviz veya soya yağı ya da bir porsiyon yağlı balık (somon, sardalye, ton, uskumru) yeterlidir Diğer besinlerden alacaklarınız da bunu tamamlayacaktır Nikotin ve alkol cilt sağlığının düşmanıdır: cildi hassaslaştırarak bozar ve yıpratırlar Sürekli olarak güneş ışınlarının zararları konusunda uyarılsak da aynalar bambaşka hikayeler anlatır! Hiçbirimiz yazın dekolteler ve askılılarla özdeşleşen o sıcak, bronz güzelliği kaçırıp beyaz kalmak istemez Ancak incelen ozon tabakası güneşin zararlı yönünü daha fazla hatırlamamızı gerektiriyor Bu yüzden güneşe kısa sürelerle çıkmak ve fazla yanmamak en doğrusu Bazı besinlerin bronzlaşmayı artırıp bazılarının da yavaşlattığını biliyor muydunuz? Örneğin C vitamini bronzluğu geciktirir; yani narenciye, maydanoz, frenk maydanozu veya tere otunu büyük miktarda tüketenler daha zor bronzlaşırİkilem ortada olsa da sağlıklı olanı tercih etmek elinizde: çabuk bronzlaşmak sağlıksız, yavaş bronzlaşmak sağlıklıdır! A vitamini içeren besinler tüketmeye de çalışın Mango meyveler arasında A vitamini rekorunu elinde tutar Kızartmalar, soslu yemekler, konserveler, şarküteri ürünleri, sert kahveler ve aperitifler ise "yanmanıza" neden olur; ama sağlığınız için bunlardan uzak durun |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.