![]() |
Mineralsiz Vitamin Faydasız
Dünyanın her geçen gün değişime uğradığı, pek çok besin maddesinin değerini yitirdiği, kadınların çalışma hayatında kendine daha fazla yer edinmesi sonucu beslenmenin arka plana itildiği bir dönemde, sağlıklı beslenme zamanla hayal olma yolunda. Hâl böyle olunca, besin açığını kapatmak için takviyelere yönelim hızla artışta. Doktorların ortak açıklamasına göre; hücre çoğalması, hayatiyeti ve işlevleri için önemli bir kaynak, vitamin. Büyük bir çoğunluğu vücut tarafından sentez edilemiyor, bu yüzden dışarıdan alınmayı gerektiriyor. Birey her ne kadar sağlıklı beslense de beslenmeye gösterilen dikkat, vitaminlerin yeterli oranda alındığının garantisini veremiyor. Çünkü D vitamini dışındaki bütün vitaminler; besinlerin işlenme, hazırlanma, pişirilme, bekletilme, ışık ya da havayla teması esnasında tahrip oluyor. Gelişmiş ülkelerde son teknoloji ile üretilen vitamin ve mineralden oluşan besin takviyelerine ihtiyaç duyan ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Türkiye'de çocuklara yönelik vitamin-mineral pazarını oluşturan ürünlerin yıllık toplam satışı 1 milyon kutuyu aşıyor. Açılan bu kutuların hepsinin sağlıklı vitaminler olmadığını ileri süren Allergo İlaç Genel Müdürü Ahmet Erkan, Türkiye'de satışa sunulan vitaminlerin mineralden yoksun olduğunu belirtiyor. İçinde mineral bulundurmayan vitaminin ise ne büyümeye ne de gelişmeye katkı sağladığını söylüyor. "İnsan hayatının ilk 14 yılı, hücre çoğalması ve farklılaşmasının en üst düzeyde olduğu dönemdir." diyen Erkan, sağlıklı bir vücut ve zihin gelişimi için bu dönemde vitamin takviyesi yapmanın son derece önemli olduğunu söylüyor. Vitaminin gelişigüzel değil; ancak mineraller ile birlikte ve uygun kombinasyonlarda alındığı zaman faydalı olduğunu belirtiyor Erkan ve, "Örneğin; gelişme çağında alınan bir multivitamin/multimineral kombinasyonunda, A, B kompleks, C, D, E ve K vitaminleri ile çinko, selenyum, iyot ve krom mutlaka bir arada bulunmalıdır." diyor. Erkan, Avusturya'da bulunan Oekopharm firmasının vitamin mineral analizi yaptığını anlatıyor ve, "Oekopharm, vitamin şuruplarındaki B11, B12 eksikliğini fark etmiş, içinde bu vitaminlerle birlikte minerallerin de bulunduğu bir şurup icat etmiştir. Biz de bu firmanın yolunu izledik ve iyotların doğaya en yakın olanını organik şekilde alıp Türk damak tadına uygun VitAgil multivitamin şurubu geliştirdik." diye konuşuyor. Özellikle A vitamini, halk sağlığı açısından yadsınamaz bir yere sahip. Önemi, 20. yüzyıl başlarında Danimarka'da tereyağının yerini margarinin, anne sütünün yerini süt tozunun alması, II. Dünya Savaşı öncesinde Singapur'da beslenme yetersizliğine bağlı olarak gelişen hastalıkların görülmesiyle ortaya çıkmıştır. 1980'lerden sonra gelişmekte olan ülkelerde, A vitamini eksikliği ile ilgili sorunlar tekrar gündeme getirilmiştir. Türkiye'deki bulgulara baktığımızda vitamine duyulan ihtiyacın gelir düzeylerine göre farklılaştığını görüyoruz. Erkan'dan aldığımız bilgiye göre; eczaneler kanalıyla satışa sunulan VitAgil; Ümraniye, Pendik, Mahmutbey gibi bölgelerde, Bağdat Caddesi, Etiler gibi semtlere oranla çok daha yüksek adette satılıyor. Erkan, bazı vitamin şurupları içinde minerallerin ve hatta pek çok vitaminin bulunmadığının altını çiziyor. |
Mineralsiz Vitamin Faydasız
Mineral doğal şekilde oluşan, homojen, belirli kimyasal bileşime sahip ve belirli bir kristal öz yapıları olan inorganik kristalleşmiş katı bir cisimdir. Buna göre minerallerin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Doğal olarak oluşur. Herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşır. Belirli bir kimyasal formülü vardır. Katı halde olup nadiren sıvıdır. İnorganiktir. (yani doğada bulunur) Mineralojinin oluşan maddeleri ihtiva ettiği için bu bakımdan sınırlandırılmıştır. Teknolojinin ilerlemesiyle a sentetik olarak elde edilen kimyasal bileşikler mineral sayılmazlar. Bu yapay bileşikler halindeki katı maddelere doğada tabii halde rastlanmaz. Dolayısıyla da doğal şartlarda oluşturulamazlar. Bu tür katı maddelere "yapay mineraller" adı verilebilir. Bu tür yapay mineraller de, tabii minerallerde olduğu gibi benzer kristal iç yapılarına sahiptir. Minerallerin doğada veya deneysel olarak yapılan incelemelerde de gözlendiği gibi, oluşum şartları bunların belirli fizikokimyasal şartlarda (belirli sıcaklık ve basınç altında ve ortamın kimyasal durumu gibi) oluşurlar. Buradan mineralojinin bir amacının da minerallerin oluşturduğu yerkabuğunun kimyasal ve fiziksel yapısının öğrenilmesi, yerkabuğunun tarihinin bilinmesi ve yeraltı kaynaklarından yararlanılması olduğunu anlıyoruz. Mineraller belirli bir kimyasal bileşime sahiptirler. O halde her mineral bir kimyasal formül ile ifade edilir. Minerallerin kimyasal formülleri genellikle sabittir. Ancak belirli sınırlar içinde belirli kaidelerle değişebilir. Çok ender olarak saf elementler (altın, gümüş, bakır vs) şeklinde oluşan mineraller, yerkabuğunda meydana gelen doğal fizikokimyasal olayların ürünleridir. Minerallerin bir diğer özelliği de inorganik oluşudur. Yerkabuğunda bulunan petrol, kömür, fosil ve reçine gibi maddeler mineralojinin kapsamına girmez. Ancak nadir de olsa organik mineraller de vardır. Mesela "kehribar" gibi. Minerallerin katı olmaları düzenli bir atomsal iç yapıya sahip olduklarını gösterir. Mineral kristallerinin dış yapıları incelendiğinde düzgün geometrik dış şekilli oldukları görülür. Yine aynı şekilde iç yapılarının da düzgün olduğu görülür. Minerallerin "cıva" gibi sıvı olan tipleri de vardır. Mineraller homojen bir yapıya sahiptirler. Alınan bir mineral örneğinin her tarafı aynı mineralden ibaret olmalıdır. Ancak her mineralde az veya çok yabancı mineral varlığı bulunmaktadır. Yabancı madde oranının çokluğu, mineralin özelliklerini değiştirir. Esasta; gözle görülebilen boyutta homojen olması basit tanımlama için yeterlidir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.