![]() |
Psikolojide Kavramlar 6
Psikolojide Kavramlar 6 Etnosantrizm Etnosantrizm, bir kişinin diğerlerini, kendi etnik grubunu veya kültürünü merkeze alarak değerlendirme tutumu şeklinde tanımlanabilir. Pek çok önyargı ve stereotipin kaynağını oluşturan bu değerlendirme, genellikle, diğerlerinin olumsuz bir tarzda nitelendirilmesiyle sonuçlanmaktadır. Etnosantrik kişi, başka gruptan olanları, kendi grubunun kültürel kabullerinden ve değerlerinden hareketle, dolayısıyla tarafgir bir şekilde yargılar. Bunun altında kendi doğrularının herkes için geçerli olduğu fikri vardır ve bununla tutarlı olarak, bu doğrulara sahip olmayanların ya da uymayanların geri veya aşağı olduğu oldukları sonucuna varır. Nitekim Adorno'nun otoriter kişiliği belirlemek için geliştirdiği F-ölçeğinin ana boyutlarından biri, etnosantrizm boyutudur. Etnosantrik tutum, kişilerin günlük yaşam etkinliklerinde ve davranışlarında görülebildiği gibi, diğer toplumları inceleyen bilim adamlarının ya da araştırmacıların (sosyal antropologlar, karşılaştırmalı kültür araştırmacıları, vb.) yaklaşımlarında da söz konusu olabilir. |
Psikolojide Kavramlar 6
Eşyanın Etki Alanı Eşyanın etki alanı kavramı, algı alanımızda yer alan eşyaların yakın çevreleri üzerindeki 'psikolojik hale etkisi'ni ifade etmektedir. Reklam ve pazarlama alanında eşyalara ilişkin psikolojik incelemeler (Moles, Bilgin, vb.), her eşyanın potansiyel olarak, psikolojik etkide bulunduğu, anlamlandırdığı ve temel öğesi olduğu bir alana sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Modern pazarlama yöntemleriyle birlikte önem kazanan bu olgu, aslında insanlık tarihinin çok uzun dönemlerinden itibaren sezgisel olarak bilinmektedir; zira zenginliklerin gösterilmesi ve sergilenmesinde, zenginliği oluşturan öğelerin hale etkisinin genişlemesine dikkat edildiğini gösteren pek çok örnek bulunmaktadır: Ev dekorasyonları, çeyizler, tören ritüelleri, vb. Eşyanın etki alanı, günümüzde en somut ifadesini, müzelerde, sergilerde, vitrinlerde, büyük mağazaların reyonlarında ve evlerdeki salon düzenlemelerinde bulmaktadır. Bu tür mekânlarda, sanat eserleri, mobilya veya eşyalar, üstüste yığılmayıp aralarında olabildiğince boşluklar bırakılmaktadır (yer darlığı durumunda ise mimari öğeler vasıtasıyla eşya grupları birbirinden ayrılıp kontrast yaratılmakta ve az çok benzeri bir sonuca ulaşılmaktadır.) Eşyanın psikolojik etki alanı kavramı, küçük gruplarda her bireyin potansiyel bir etki payına sahip olduğunu ifade eden sosyal etki alanı kavramıyla benzerlik taşımaktadır. |
Psikolojide Kavramlar 6
Faydacılık (Pragmatizm) Temsilcileri arasında J. Bentham, J. S. Mili, A. Smith, T. H. Green, H. Spencer ve D. Hume gibi düşünürlerin bulunduğu faydacılık (utilitarianism), kapitalizmin siyasal düşüncesi ve felsefi doktrini olarak nitelenebilir. Homo Economicus denen bir insan modeline dayanan bu görüşte, insanın 'yarar/kazanç' arayışında olduğu ve insan davranışlarını bu güdünün yönlendirdiği varsayılmaktadır. Faydacılık, Bentham'ın terimleriyle toplum yaşamının her alanında "en büyük sayının en büyük mutluluğu' ilkesine dayanmaktadır. Ona göre her mutlulukta iki koşul vardı: Hazzın varlığı ve acının yokluğu. En doğru davranış, en büyük erdem, hazzı en fazla çoğaltan ve acıyı en çok azaltan davranış ya da erdemdir. Bu ise mutluluğu en çok paylaştırandır. İnsan kendi mutluluğunu arar ve aramalıdır. Eğer insan başkalarının mutluluğunu kendisininkinden daha fazla sevseydi, çok olumsuz sonuçlar doğardı. Başkalarına mutluluk sağlamak için kendi mutluluğundan vazgeçmek normal bir davranış değildir. Haz/zevk iyidir, elem/acı ise kötüdür. Yasa yapıcılar 'olabildiğince çok sayıda ve olabildiğince çok mutluluk' sağlamalıdır. Bunun için ise faydacı hesabı kullanmalıdır. Bentham, zevk ve acıların değerini, onların sürekliliğine, şiddetine, yakınlığına, kesinliğine, yaygınlığına ve sonuçlarına bağlayarak detaylı psikolojik analizler de yapmaktadır. Burada hedonizme dayalı bir ahlak anlayışı vardır ve bu ahlak, erdemi, yarar sağlayan hareketlere bağlamakta ve bireylerin mutluluğunu temel almaktadır. XVIII. ve XIX. yüzyıl liberal düşünürleri, Homo Economicus postülasına ve ekonomik liberalizme dayalı bir toplum ve insan teorisi geliştirmek istemişlerdir. Ancak bu anlayışı bireysel davranış planına taşıyamamışlar ve bireysel ve sosyal düzeyleri birbiriyle eklemlendirmeyi başaramamışlardır. Homo Economicus'un psikoloji alanındaki uzantısı, XIX. yüzyıl sonunda pekiştirme teorilerinde ortaya çıkmıştır. Deutsch ve Krauss'a (1974) göre pekiştirme teorileri, behevyorist metodoloji, çağrışımcılık ve hedonist motivasyon ilkeleri şeklinde üç temel dayanak üstünde gelişmiştir. İnsanın hakim güçlerinin zevk ve acı olduğunu öne süren hedonizmden hareketle pekiştirme teorisyenleri de, Uyaran - Tepki zincirinin oluşumunda birer pekiştirme ve doyum faktörü olan ödül veya zevkin belirleyici bir rol oynadığını kabul etmektedirler. Bu görüş kronolojik sırayla ilk ifadesini Thorndike'da (1898) bulmakta ve etki yasası denilen psikolojik bir yasaya dönüşmektedir: "Zevk iz bırakır, acı ise siler". Bir adım daha ileri gidildiğinde, aynı görüş, davranışı ödüle ulaşmanın aracı gibi kavramsallaştıran edimsel şartlanma paradigmasında bulunmaktadır. Faydacı ya da hedonist perspektif, değişik terimlerle ifade edilse de, XX. yüzyıl boyunca psikolojide ve sosyal psikolojide varlığını sürdürmektedir (Plon, 1972). Hull, Miller ve Dollard, Skinner, Homans, Thibaut ve Kelley ve oyun teoris-yenleri, bu çerçevede anılabilir. |
Psikolojide Kavramlar 6
Faşizmin Kitle Psikolojisi Wilhelm Reich (1933) tarafından ortaya atılmış olan 'Faşizmin Kitle Psikolojisi' kavramı, faşizme ilişkin bir anlayışın ifadesidir ve Reich'in klasikleşmiş eserinin de adıdır Reich'a göre, faşizm, bir politikanın veya ekonomik bir durumun veya bir kişi ya da ulusun ürünü değildir Faşizm, bilinçaltı bir yapının ortaya çıkışıdır ve kitlelerin cinsel doyumsuzluğuyla açıklanabilir |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.