![]() |
Aşk Üzerine Bir Deneme
Aşkı en ince boyutları ile yaşamak istiyoruz ama aşkı ararken tıpkı alışveriş dünyasındaki o kurnaz çıkarcı tüketiciler gibi davranıyoruz. Çünkü çok olasılık var şehirlerde. "Denizde balık çok" diye düşünüyor insanlar. Metropol insanı, "Şu yan masadaki olmazsa, barda oturan, o değilse şu anda içeri giren kişi benim romantik alınyazım olabilir" diyor ve olasılıklar arasında boğulup gidiyor. Kent bizlere, her şeyi vaat ediyormuş, seçenek çokmuş gibi gösteriyor; ama evlerimize çekildiğimizde, var gibi görünen şeylerin aslında birer hayal olduğunu fark ediyoruz ve derin bir yalnızlığa düşüyoruz. İşte, kalabalıklar arasında yaşanan yalnızlık bu. Sözde imkânların olduğu bir ortamda, olasılıkların gözümüzü boyaması yüzünden, yanımızdaki insana karşı çoğu kez vefasız oluyoruz.
Adam, "Sevgilimin gözleri Sharon Stone`a benziyor" diye övünüyor mesela, sanki rakip ürünleri kıyaslıyor. Böylece ilişki, bir tüketici nesne ilişkisine dönüşüyor. Oysa aşk, iki öznenin çok derin iletişiminden oluşur. Ama ticari mantıkla baktığınızda, bir gün yanınıza çok daha kaliteli bir araba gelebilir ve artık bu arabaya geçersiniz. Dolayısıyla, hiç kimse artık vazgeçilmez, biricik, eşsiz değil. Sanki her an herkes terk edilebilir. Bu hayat tarzı da insanları son derece çıkarcı, açıkgözlü ve pragmatik yapıyor. Yaşadığımız bu. Açgözlüyüz ama bir o kadar da aşkı özlüyoruz... İnsan ilişkileri, özellikle de ikili ilişkiler çok sertleşti. Her şey "kazan ve tüket" mantığıyla yaşanıyor. Herkes birbirini hızla tüketip kırıp döktükten sonra yoluna devam ediyor. Geriye, parçalanmış hayatlar ve hazin öyküler kalıyor. Bu süreç, giderek daha da acımasız olacak diye düşünüyorum. Burada, sanki giden kazanmış, galip olmuş, kalan ise mağlup edilmiş ve başarısız olmuş gibi bir anlayış var. Ne yazık ki tüketim ideolojisi baskısı altındaki insanların algıları böyle. Aslında, kazanmak be kaybetmek ticaret dünyasının kavramları. Hep bize acı çektirenleri, bizi terkedip gidenleri, incitenleri hatırlarız ve onlara doğru yöneliriz. Çünkü onları henüz çözememişizdir ama, yanımızdaki insan, bizim için muamma değil, bildiğimiz bir şeydir. Çözdüğümüz insanın yanında da kendimizi daha rahat ve kayıtsız hissederiz. Vefasızdır, çünkü o, avucumuzun içindedir. |
Daha önce okuma fırsatı bulamamışım
gerçekten çok doğru bir yazı Umarsız tüketiciliğimize aşkıda kattık gidiyoruz.. Başarılı bir deneme olmuş teşekkür ederim size.. |
Dolayısıyla, hiç kimse artık vazgeçilmez, biricik, eşsiz değil. Sanki her an herkes terk edilebilir.
~~ Ne Sandın ya ?... Dünya Öyle pis ßir haL almış durumdaki herkes ama herkes ßirßirine ßir kazık atma peşinde. Neyse... Saol Ergenekon.. ~~ |
Gerçekten güzel bir deneme olmuş...
Zarif düşüncelerine teşekkürler... |
rahatsıZz'a katılıyorum
saol ergenekon |
çok güzel en önemlisi çok doğru..öyle bi durumki şuna aşık olsam daha az zaralı çıkarm mantığı o kadar yaygnki..sewgilinin bi üst modeli çıkınca diğeri hurda pazarına.eline sağlık.ama ben hala gerçek aşkın warlığına inanıyorum..
|
Alıntı:
Hep bize acı çektirenleri, bizi terkedip gidenleri, incitenleri hatırlarız ve onlara doğru yöneliriz. Çünkü onları henüz çözememişizdir ama, yanımızdaki insan, bizim için muamma değil, bildiğimiz bir şeydir. Çözdüğümüz insanın yanında da kendimizi daha rahat ve kayıtsız hissederiz. Vefasızdır, çünkü o, avucumuzun içindedir teşekkürler. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.