ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Nerden & Nasıl Geldik (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Kanunî’nin Altın Devri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=90684)

GöKKuŞaĞı 08-14-2009 11:44 PM

Kanunî’nin Altın Devri
 
Kanunî Sultan Süleyman devri. Osmanlı devletinin en güçlü, en satvetli, en tesirli zamanı. Tuna ve Nil iki Osmanlı nehri. Ülkenin bir ucundan öteki ucuna altı ayda gidilemiyor. Akdeniz bir Türk gölü.İslâm orduları Viyana'yı kuşatıyor, Malta'yı kuşatıyor. Devletin "Habeş eyaleti" var. Somali, Fizan, Büyük Sahra...Hint Okyanusu. Budin'de ezan okunuyor, mahkemesinde kadı hüküm veriyor. Osmanlı donanması Nice'i muhasara ediyor. Kuzeyde Ukrayna stepleri. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Şam-ı şerif, Kuds-i şerif, Haleb-i şahba, Darüsselâm Bağdad, Kahire...Osmanlı'nın büyük şehirleri saymakla bitmiyor. İstanbul sebillerinde Atina balından yapılmış şerbetler dağıtılıyor. Haçlı zulmünden kaçan Yahudiler hürriyet ve refah ve güvenlik içinde yaşıyor. Hıristiyan reayanın sayısı Müslümandan çok. Herkes hür, herkes güvende. 1544'te İstanbul'a gelen rahip Morand seyahatini anlattığı kitapta "İstanbul'da bir adam avucunu altınla doldurup kalabalık çarşı pazarlarda dolaşsa, kimse yan gözle bakamaz..." diyor. Öylesine güven, öylesine adalet var.

Her yerde İslâm medreseleri var.

Her yerde tasavvuf tekkeleri var. Tarikatlar olgun Müslüman yetiştirmek için çalışıyor.

Devlet ve Ümmet iki kanatla uçuyor. Şeriat kanadı, tarikat kanadı.

Camiler vakit namazlarında doluyor. Padişah'tan en aşağıdaki dilenciye kadar her Müslüman sabah namazından bir saat önce kalkıyor, namaza hazırlanıyor.

Topluma ahlâk, fazilet, hikmet hakim.

Adalet mülkün temelidir ilkesi lafta değil.

Bir isteği, bir şikayeti olanlar Topkapı sarayına gidiyor, Divan'a müracaat ediyor. Padişah tepedeki pencereden seyrediyor.

Adalet adalet adalet... Alabildiğine adalet.

Hikmet hikmet hikmet...

Şeriat ve tasavvuf... Tek kanatla uçulmaz.

O tarihte Osmanlı dünyanın en güçlü devleti. Devlet değil, bir "Milletler Birliği."

Bugünkü mânâda demokrasi yok ama adalet var, güvenlik var, hürriyet var, huzur var, âsâyiş var.

Şeriat var, tarikat var.

Ulemâ ve meşayih icazetli...

Şeriatsız tarikata izin yok.

Tekkelerde önce yatsı namazı kılınıyor, namaz tesbihatı yapılıyor, sonra tarikat ezkar ve evradı.

Şeyhülislâm Ebussuud Efendi hâlâ okunan büyük bir tefsir yazıyor Arapça.

Beşiktaş ile Ortaköy arasındaki Yahya Efendi dergahının şeyhi Padişahın süt kardeşi.

Padişah fetvasız bir iş yapmıyor.

Devlet Şeriatla idare ediliyor. Örf hukuku var ama Şeriata aykırı değil.

Avusturya hükümdarının elçisi Busbecq Sultan Süleyman'ın huzuruna Amasya'da çıkıyor. Otağı hümayunda Padişah tahtına oturmuş, sağında solunda ümera, ulemâ, büyük bürokratlar var. Busbecq kitabında "Bunlar içinde, bulunduğu mevki ve makama ehliyet ve liyakatiyle ulaşmamış bir tek kimse yoktu" diyor.

Osmanlılar Süleymaniye'yi yapıyor. Nice büyük camiler, köprüler, kervansaraylar, darüşşifalar, medreseler, imaretler...

İslâm'ın altın günleri.

Elbette günahlar, kusurlar, hatalar var ama galib olan, ağır basan sevaplar, hayırlar, hasenat.

Öylesine incelik var ki, Süleymaniye vakfiyesine "İmamların eşlerinin güzel olması" şartı konuluyor. Gözleri namahreme bakmasın diye.

Hiç kimse aç kalmıyor. Parası olmayan imarete gidiyor, ekmek yemek bedava.

Yolcular kervansaraylarda üç gün bedava yiyip içiyor, atlarına ve develerine de ücretsiz bakılıyor.

İstanbul'da sadaka taşları var. İçleri oyuk taşlar. Yanından geçen paralılar içine biraz para atıyor. Parasızlar ellerini sokup biraz para alıyor. Paranın hepsini alan yok.

Şairler, edibler, tarihçiler, bilgeler... Hattatlar, mimarlar, musikişinaslar... Din âlimleri, şeyhler... Kamil mürşidler... Fazıllar, mürüvvetliler, salihler....Dua ehli...Rical-i gayb... Gavs, kutublar, büdela, nüceba, imamân, üçler, yediler, kırklar...

Ümmet'in bütün kadınları tesettürlü. Başı açık bir tek İslâm kadını yok. Yahudi ve Hıristiyan kadınlar da tesettürlü.

Dört cihette, üç kıt'ada cihad var, i'lâ-i kelimetullah yapılıyor. Allahu Ekber Allahu Ekber...

Emr bi'l-mâruf nehy 'ani'l-münker.

Ya Rabbi ne günlermiş o günler, nereden nereye gelmişiz.

Mehmet Şevket Eygi


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.