![]() |
Yüzsüz Bir Gencin Duası...
Yüzsüz bir gencin duası... Hakkında Yüzsüz bir gencin duası... Bir sızıdır yüreğimdeki, İnler dururum&! Rahmet esintisinde sakladığın merhameti, Dinler dururum&! Ahları yol eder kendine dilim, Gider dururum&! Kuşlar konmaz artık gönlüme, Uğramazlar hiç&! Ve anlarım günahlarımı o an&! Sabahları karartan, Gündüzlerimi geceye boyayan günahlarımı&! Gözyaşlarımı kana bulayan günahlarımı&! Ve günahlarımı itiraftır gözlerim&! Sen EY Rahmet Padişahı &! Ümit var olunuz dedin ya, Tövbe edip geliniz dedin ya, Bundandır umut doluyum&! Bundandır affını, Düşler dururum&!!!! Vururda geçer gönlüme hep, ezici pişmanlıklar.. Açılır ellerim duâya dururum&! Bir halsizlik,bir ürkeklik,bir mahçubluk içindeyim Susarım, sadece Sanadır (c.c.) bükük boynum& ! Bakamam semâna, Utanıyorum&! Ne büyük bir ateştir ki bu, Hadsiz yanıyorum&! Avuçlarımda gül birikmişti Seni (c.c.) sevince, Şimdi dikenlere döndüler günahlarımla, Kanıyorum&! Sızlanırım hep, ağlarım günahlarıma Pişmanım bütün yaptıklarıma Yüzüm yok belki ama Yok ki başka bir yer gideyim Yüzüm olmasa da geldim kapına&!!!! Sen ki En Yücesin (c.c.), Ben ki en acizim&! Sen ki Tek Padişahsın (c.c.), Ben ki hüküm bekleyen kölenim&! Ehadsın Sen, Bir Rabbimsin (c.c.), Bense yüzsüz kulunum&! Yüzsüz bir gencim&! Ey Kimsesizlerin Kimsesi (c.c.)&! Bir haber ulaşsın ötelerden yüreğime&! Ateşime bir yudum serinlik ulaşsın&! Günahlarımın enkazı altındayım& Tutsun beni elimden Rahmetin kaldırsın&! Sevdin bizi Rabbim (c.c.), sevdin de yarattın& Acizim, yolunda bir hiçim biliyorum&! Ve Senden (c.c.) bir umut, Sadece bir umut dileniyorum&! EY RABBİM (c.c.)&! Hükmedip cehennemine atarsan, Rab (c.c.) Sensin hakkındır& Lütfedip Rahmetine sararsan, Rahman (c.c.) Sensin şanındır& Ve bu son demde,, Yüzsüzüm, ama yinede kapına geldim& Güçsüzüm, ateşin sinede affına geldim&. Bir çaresizin seslenişidir bu.. Bir yanmışın..! Belki bir bitişin seslenişidir bu& Bir yanlışın&! Hepsinden de ziyade,,, Yüzsüz bir gencin seslenişiydi bu&. alıntı |
Yüzsüz Bir Gencin Duası...
Bir gencin tövbesi Allahü teâlâ, peygamberi Musa aleyhisselâma hitap edip " (Ey Musa! Filân mahallede, bizim dostlarımızdan biri vefât etti. Git onun işini gör. Sen gitmezsen, bizim rahmetimiz onun işini görür) buyurdu. Hazret-i Musa, emir olunduğu mahalleye gitti. Oradakilere: -Bu gece, burada, Allahü teâlânın dostlarından biri vefât etti mi? diye sorunca: -Ey Allahın peygamberi! Allahü teâlânın dostlarından hiç kimse vefât etmedi. Ama, filân evde zamanını kötülüklerle geçiren fâsık bir genç öldü. Fıskının çokluğundan, hiç kimse onu defnetmeye yanaşmıyor, dediler. Musa aleyhisselâm: -Ben onu arıyorum, buyurdu. Gösterdiler. Hazret-i Musa, o eve girdi. Rahmet meleklerini gördü.Ayakta durup, ellerinde rahmet tabakları olup, Allahü teâlânın rahmet ve lütfunu saçıyorlardı.Hazret-i Musa, yalvararak münacaat etti: -Ey Rabbim! sen buyurdun ki, o''Benim dostumdur.'' İnsanlar ise fâsık olduğuna şahitlik ediyorlar. Hikmeti nedir? Allahü teâlâ: (Ey Musa! İnsanların onun için fâsık demeleri doğrudur. Ama, günahından haberleri var, tövbesinden haberleri yok. Benim bu kulum, seher vakti, toprağa yuvarlandı ve tövbe etti. Bizim huzurumuza sığındı. Ben ki, Allah'ım! Onun sözünü ve tövbesini kabul ettim. Ona rahmet ettim ki, bu dergâhın ümitsizlik kapısı olmadığı anlaşılsın!) buyurdu. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.