ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Sorularla İslamiyet (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=620)
-   -   Cennetin Katmanları Nelerdir? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=895971)

Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 06:42 PM

Cennetin Katmanları Nelerdir?
 

Cennetin Katmanları Nelerdir?
Hakkında Cennetin Katmanları Nelerdir?




cism-i zîhayat, telezzüzât için, hayat-i cismâniye tezgâhinin islettirilmesiyle beraber ebedîlesir.
Ekl ve sürb ve muâmele-i zevciye, gerçi bu dünyada bir ihtiyaçtan gelir, bir vazifeye gider; fakat, o vazifeye bir ücret-i muâccele olarak öyle mütenevvi’ leziz lezzet içlerine birakilmistir ki, sâir lezâize tereccüh ediyor. Mâdem bu dâr-i elemde bu kadar acîb ve ayri ayri lezzetlere medâr, ekl ve nikâhtir; elbette, dâr-i lezzet ve saadet olan Cennette, o lezzetler, o kadar ulvî bir sûret alip ve vazife-i dünyeviyenin uhrevî ücretini de lezzet olarak ona katarak ve dünyevî ihtiyaci dahi uhrevî bir hos istihâ sûretinde ilâve ederek, Cennete lâyik ve ebediyete münâsip, en câmi’ hayattar bir mâden-i lezzet olur.
Evet, . Buradaki insanlar gibi orada da agaçlar, buradaki hayvanlar gibi oradaki taslar, emri anlar ve yapar. Sen bir agaca desen, "Filân meyveyi bana getir"; getirir. Filân tasa desen, "Gel"; gelir. Mâdem tas, agaç bu derece ulvî bir sûret alirlar; elbette, ekl ve sürb ve nikâh dahi, hakikat-i cismâniyelerini muhafaza etmekle beraber, Cennetin dünya fevkindeki derecesi nisbetinde, dünyevî derecelerinden o derece yüksek bir sûret almalari iktizâ eder.
• Suâl: [size="2"> ."][/size] Elcevap: Bir temsil ile, su ulvî hakikate söyle bir isaret ederiz ki:
Meselâ, gayet güzel ve sâsaali bir bagda, muhtesem bir zât, gayet büyük bir ziyâfet, gayet müzeyyen bir seyrangâh öyle bir sûrette ihzâr etmis ki, kuvve-i zâikanin hissedecek bütün lezâiz-i mat’umâti câmi’, kuvve-i bâsiranin hosuna gidecek bütün mehâsini sâmil, kuvve-i hayaliyeyi keyiflendirecek bütün garâibi müstemil ,ve hâkezâ, bütün havâss-i zâhire ve bâtinayi oksayacak ve memnun edecek herseyi, içine koymustur. Simdi, iki dost var; beraber o ziyâfete giderler; bir locada, bir sofrada oturuyorlar. Fakat, birisinin kuvve-i zâikàsi pek az oldugundan, cüz’î zevk alir; gözü de az görüyor, kuvve-i sâmmesi yok, sanâyî-i garîbeden anlamaz, hârika seyleri bilmez. O nüzhetgâhin binden ve belki milyondan birisini kabiliyeti nisbetinde ancak zevk ederek istifade eder. Digeri ise, bütün zâhirî ve bâtinî duygulari, akil ve kalb ve his ve latîfeleri, o derece mükemmel ve o mertebe inkisaf etmistir ki, o seyrangâhtaki bütün incelikleri, güzellikleri ve letâifi ve garâibi ayri ayri hissedip zevk ederek,
1 Bu dünya hayati bir oyun ve oyalanmadan baska birsey degildir. Asil hayata mazhar olan ise âhiret yurdudur. (Ankebût Sûresi: 64.)
2 Hadîs-i serif: Buhârî, Edeb: 96; Müslim, Birr: 165; Tirmizî, Zühd: 50; Dârimî, Rikak: 71.



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.