ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Sorularla İslamiyet (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=620)
-   -   Küfre Neden Olan Haller Nelerdir? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=895849)

Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 07:02 PM

Küfre Neden Olan Haller Nelerdir?
 

Küfre Neden Olan Haller Nelerdir?
Hakkında Küfre Neden Olan Haller Nelerdir?




Küfrün Sebepleri:

a- Büyüklenme (istikbar),
b- Haddi Asmak (Taskinlik),
c- Haset,
d- Düsmanlik
e- Utuv ve Tugyan (Çilginlik, azginlik),
f- Istignâ (Kendini yeterlilik zanni),
g- Cebbarlik (Insanin büyüklük taslayarak, kendi kendine yeterliligini tahakküm biçiminde ortaya koymasi)
Rasulullah (s.a.v.) söyle buyuruyor:
“Insanlar ‘Allah’tan baska ilah yoktur, Muhammed O’nun rasulüdür’ deyinceye kadar kendileriyle savasmaya emrolundum. Ne zaman bunu söylerlerse kanlarini ve mallarini benden korumus olurlar. Ancak dinî cezalar müstesna; iç yüzlerinin muhasebesi ise Allah'a aittir.”[u]
Küfür ehliyle mücadele esastir. Müslüman, zaman ve sartlarin durumuna göre savasmiyorsa bile, onlara en azindan “Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklariniza ibadet etmem. Sizin dininiz size; benim dinim bana!” (Kâfirun: 109/1, 6) deyip, onlari reddettigini göstermek zorundadir. “Size de, Allah’i birakip tapmakta oldugunuz seylerinize, putlariniza da yuh olsun! Siz, akillanmaz misiniz?” (Enbiya: 21/67)[u]

Islâm kültürünün en önemli kavramlarindan biri de ‘küfr’ kavramidir. Islâmin karsitidir.
Islâmin gönderilisi sebebi, insanlarin fitrat dini olan Islâm’dan uzaklasip, Allah’in ‘küfr’ dedigi inkâra düsmeleridir veya kendi hevalarina uyarak yanlis yola gitmeleridir.
‘Küfr’, yukarida geçtigi gibi (bakiniz: Kâfir) özel olarak bir seyin üstünü örtmek, gizlemektir.
Bu bakimdan esyaya örttügü için geceye, topragi örttügü için çiftçiye kâfir (örten) denmistir.
Meyva tomurcuguna ‘kâfûr’, kalça etlerine ‘kâfire’ denilir ki bunlar da ‘küfr’ kelimesinden türemislerdir.
Yine ayni kökten gelen ‘küfran’ ise, nimeti örtmek, yani nankörlük yapmak demektir. Günahlari örten bedele de ‘keffâret’ denilir.
‘Küfr’, din dilinde, imanin ziddidir yani imansizliktir. Bir insanin iman etmesi mümkünken, iman etmesi gerekirken iman etmemesidir. Bu çesit küfr, yalanlamayi, inkâri ve iman ilkelerini ikrar (söylemeyi) terketmek demektir.
Nasil ki iman, imanin sartlarini, inanç esaslarini zorlama olmadan kalp ile tasdik dil ile ikrar ise, küfr de tam bunun karsitidir. Inanç esaslarini kabul etmedigini dil ile söylemektedir veya gönlünden inanmamaktir. Iman ilkelerini yalan saymak veya açiktan açiga inkar etmektir.
Baska bir deyisle, Allah’in varligini ve birligini, peygamberligi, Hz. Muhammed’in getirip tebligi ettigi seyleri inkâr etmek, onlari kabul etmemiktir.
Iman kavraminin daha iyi anlasilabilmesi için ‘küfr’ kavrami üzerinde durmak gerekir. Islâmin iman kavr----- yükledigi bütün olumlu manalarin tam karsiti ‘küfr’ kavraminda vardir.
Esasen ‘küfr’ de bir iman çesitidir. Yani bir takim insanlar Islâma inanmamayi inanç haline getirirler veya onun yerine bir baska din bulurlar.
Küfre düsene, küfre sapana veya Islâma inanmadigini açiktan açiga söyleyene dinimiz ‘kafir (gerçegi örten)’ demektedir. Bunun çogulu küffâr, kâfirûn veya kefere’dir. ‘Küfr’ söz ile oldugu gibi fiil (eylem) ile de olabilir. Bir kimse sözüyle, ‘ben islâma, Kur’an’a, Hz. Muhammed’e inanmiyorum veya ben Islâmin disinda baska dinlere inaniyorum’ der. Böylece sözüyle ‘küfr’ içinde oldugunu açiklar. Kimileri de bu sözleri söylemeseler bile, hareketleriyle, mesela putlara taparak da ‘küfr’e düsebilir. Inanç esaslarinin bir kismini inkâr eden, onlarla alay eden veya onlari küçümseyen kimseler de ‘küfr’e düserler. Iman bir bütündür, bir kismini kabul edip bir kismini kabul etmemek olmaz. Bir insan ben müslümanim dedikten sonra, Kur’an’da olan bütün âyetleri ve Peygamberimizden geldigi kesin olan her seyi kabul etmek zorundadir.
Islâmin ilkelerini kabul etmeyen, onlari aklina sigdirmayan, Islâmin prensiplerin zamana ve çaga uygun görmeyen kimselerin bu tutumu ‘küfr’den baska bir sey degildir. Çünkü düsünerek, aklini kullanarak iman eden kimseler, Islâmin prensipleri noktasinda eksik görmezler. Islâm Allah’in dinidir. Ilkeleri ve prensipleri Allah tarafindan gönderilmistir. O prensipleri begenmemek Allah’in hükmünü begenmemektir.
Müslüman oldugu halde ‘küfr’ hali sayilan veya insani küfre götürebilecek sözleri söyleyen, bunda da israr edenlere Islâm mürted diyor. Mürtedin din yönünden hükmü ‘kafir’ sifatidir.
Iman, Tevhid tertibiyle inanilmasi gereken bütün inanç esaslarina inanmak ve bu esaslara uymak; ‘küfr’ de bunun karsiti bir tutum içerisinde olmaktir.
‘Küfr’, bütün sapikliklari kusatan genel bir çerçevedir. Küfr; sirk kosmak,, irtidat etmek, tagutluk yaparak Allah’a karsi gelmek, Islâm disi dinleri kabul ederek sapikliga düsmek gibi fiilleri kapsar. Sirk ve tagutluk gibi sapikliklar ‘küfr’ içerisinde olan kimselerin fiillerinin sonuçlari ve bazi görüntüleridir.
Ancak ‘sirk’ konusunda anlatacagimiz gibi sirkin özel bir yeri vardir. Sirk, bir nevi Allah’i kandirmaya kalkismanin, O’na inaniyor gibi görünüp, O’nun yerine bir sürü tanrilar koymanin adidir. ‘Küfr’ ise, açiktan bir inkârdir, bile bile Gerçegin üzerini örtmedir veya inanmamadir.
Insan, Allah’in kendisine verdigi nimetlere sükretmek üzere yaratilmistir. Insanin fitrati dí ilâhí ni’metlere sükretmeye uygundur. Insan, Rabbini bilmeli, O’na teslim olmali ve O’nun verdiklerine nasil sükredilmesi gerekiyorsa öylece sükretmelidir.
Ancak insan unutkan ve haksizliga meyilli oldugu için, hem ni’metin sahibini unutuyor, hem de haksizliga kalkisarak baska tanrilara kulluk yapiyor. Elde ettigi mal ve servetle simariyor, yeryüzünde kibirleniyor, haddi asiyor, heva ve hevesine uyarak yoldan çikiyor. Mal ve dünyaliklarla eline bir güç geçiren kimselerin çogu azar ve yoldan çikarlar. Bunlar ya kendi kafalarindan uydurduklari tanrilara inanirlar, ya da çikarlarini sürdürmeye yarayan atalar dinine bagli kalirlar. Onlara; ‘gelin Allah’in Dini olan Islâma teslim olun’ denildigi zaman kibirlenerek yüz çevirirler.
Bu gibi kimseler Allah’tan peygamberler vasitasiyla gelen âyetleri kabul etmezler ve kafir olurlar. Böylece hem ni’metin Sahibine karsi ‘küfran’ gösterirler, nankör olurlar; hem de ilâhí âyetlere karsi inkârci kesilirler.
Allah’a karsi ‘küfr’e yeltenen inkârcilarin çogu yeryüzünde haksiz yere simaran ve kibire düsen kimselerdir. Kimileri de kendi aklina veya keyfine uymayi en dogru yol olarak bilir ve kendi görüsünden baska kutsal bir sey kabul etmez. Kimileri de atalarinin izi üzerine gider. Babasini hangi din üzerinde görmüsse körü körüne o dinin pesine gider. Dogru mu yanlis mi, hakk mi batil mi diye düsünmez. Kimileri de iktidar sahibi olunca, kendini ‘müstagni’ (Allah’a ihtiyaci yok) zanneder, Allah’a ve O’nun emirlerine karsi büyüklük taslar. Allah’in önünde secde etmeyi kibirine yediremez. Allah’in gönderdigi hükümleri begenmez, kendi fikirlerini daha üstün tutar.
Kimileri de kutsal saydiklari sahis veya putlari tanri haline getirir. Onlarla Allah’a sirk kosarlar, o putlar adina uydurduklari inanç ve ilkeler dogrultusunda yasarlar ve böylece ‘küfr’e düserler.
Küfr; ortaya çikisi açisindan iki çesittir:
Birincisi, Islâma göre asagilanmasi (tahkir edilmesi) gereken bir seyi yüceltmek (tazim etmek),
Ikincisi de, yüceltilmesi (tazim edilmesi) gereken seyi gereken seyi asagilamak (tahkir etmek).
Islâmin asagi gördügü, kötü veya fena dedigi, günah ve haram saydigi seyleri yüceltmek, onlari dogru saymak, o türlü düsünceleri savunmak ‘küfr’dür. Yine Islâm’in üstün tuttugu (aziz saydigi), dogru kabul ettigi bir seyi begenmemek, asagi görmek, kabul etmemek te küfr’dür.
Küfreden aslinda, evrende ve insan hayatinda olan realiteyi (devam eden gerçegi) çarpitan insanlardir. Onlar, insana ve evrene hakim olan gücü görmezler ve inkâr ederler. Onlar, ahiret gerçeginin üzerini kapatirlar. Onlar, çok açik ve anlasilir olan âyetlere karsi duyarsizdirlar. Onlar, sasmaz ölçüler olan ilâhí vahyi inkâr ederler.
Daha önemlisi onlar, Allah’in varliklara ettigi iyiliklere karsi nankördürler, ni’metlerin sahibinin hakimiyetinin üzerini örtmeye, onu yok saymaya çalisirlar.
Küfre düsenler; açiktan açiga Allah’i inkâr ederler. Ahirete inanmazlar ve o güne inananlarla alay ederler. Dünya hayatini ve onunla oyalanmayi tercih edip Allah’a ibadet etmeyi kabul etmezler. Islâmi uydurma bir din, çagin gerisinde kalmis bir düsünce olarak düsünürler. Kur’an hakkinda ileri geri konusurlar. Allah’in hükümlerini reddedip kendi görüslerini ve büyük saydiklari kimselerin görüslerini Allah’in hükmüne üstün tutarlar.
Bir kisim insanlar da Allah’in kitabinin bir kismina inanip bir kismina inanmazlar. Bunlar, Kitabin tümüne inanmiyor sayilirlar. (2 Bekara/84-85)
Kur’an, küfredenlerin özelliklerini çesitli âyetlerde siralamaktadir. Onlarin en önemli özelligi Allah’in âyetlerini ve O’nun rizik verdigini yalanlamaktir. Allah’in insanlara ni’metleri yalnizca maddi seyler degildir. Akil, his, idrak, sevgi, merhamet gibi seyler, ayrica Allah’in gönderdigi hidayet, din ve peygamberler de birer ni’mettir. Küfre düsenler bunlari da bilmezler.
Küfredenlerin dünyada mal ve güce sahip olmalari onlarin mutlu ve dogru yolda olduklarini göstermez. Bilakis onlar cehenneme varacaklardir. (3 Âli Imran/196)
Onlardan bazilari zanneder ki, kendilerine hemen acikli bir azap verilmemesi onlarin lehinedir ve dünya yarisini kazanmislardir. Bunlar onlarin bos hayelleridir. Onlar çok çok zarara ugrayanlardir. (3 Âli Imran/178. 8 Enfal/59)
Allah, küfredenlerin dostlugunu kabul etmiyor ve onlara düsman oldugunu açikça beyan ediyor. (3 Âli Imran/151. 2 Bekara/96)
Bu yüzden küfredenler mü’minlere de veli (dost) olmazlar. Onlar ancak birbirlerinin velisi olurlar. (8 Enfal/73. 3 Âli Imran/28. 4 Nisa/139)
Müslümanlar onlara veli olmadigi gibi, onlara davalarinda, fikirlerinde ve mücadelelerinde asla desteklemezler. (28 Kasas/86) Allah, kendi dinini alaya alay kafirleri veli tutan, onlara her konuda destek olan müslümanlari yüzüstü birakir. (3 Âli Imran/149)
Küfredenlerin bazi özelliklerini su sekilde siralayabiliriz:
1-Onlarin kalpleri hakka karsi kapalidir; çünkü onu duymak, onu kabul etmek istemiyorlar. (17 Isra/46)
2-Onlar hak ile sürekli bir mücadele içerisindedirler, hakkin duyulmamasi, insanlarin hakka yanasmamasi için, Allah hakkinda Islâm hakkinda sürekli mücadele eder, karsi korlar. (31 Lokman/20. 22 Hacc/3)
3-Onlar müslümanlara ve Islâma karsi hosgörülü degillerdir, saldiracakmis gibi davranirlar. Ellerinden gelse müslümanlari kendi dinlerine döndürmeye çalisirlar. (2 Bekara/217)
4-Onlar seytanin en iyi dostlari ve askerleridirler. (7 A’raf/146. 16 Nahl/63)
5-Kendi hevalarina (asiri isteklerine) tanri gibi önem verirler, hevalarinin pesinden giderler. (30 Rum/29. 25 Furkan/43)
6-Gözleri hakka karsi kör oldugu için, yaptiklari kötü isleri iyi zannederler. (Kehf/100-101. 23 Mü’minûn/63)
7-Onlar Islâmla, onun ilkeleriyle ve müslümanlarla alay eder dururlar, müslümanlari ve dinlerini eglence yerine korlar. (7 A’raf/51. 2 Bekara/22. 25 Furkan/41)
8-Onlar, Islâma ve onun ilkelerine karsi kibirli davranis gösterirler, Allah’a karsi büyüklenirler. (39 Zümer/59-60. 71 Nuh/7. 41 Fussilet/15)
9-Onlar dünyaya, dünya malina, paraya, makamlara asiri bir sekilde baglidirlar. (45 Casiye/114)
10-Küfredenler aslinda kendilerine ve baskalarina çok zarar verdikleri ve Islâm karsisinda direnip, günahlara, kötülüklere, fesatlara, isyanlara sebep olduklari için zalimdirler. Süphesiz ki Allah’in âyetlerini yalan sayandan zalimi olamaz. (6 En’am/21. 7 A’raf/37)
11-Onlar, Hakki duymadiklari için ölü gibidirler. (39 Zümer/45)
12-Ölümden ötesine bakmazlar. (13 Ra’d/5. Mü’minun/35-37)
13-Onlar batil olan seylere iman ederler. (29 Ankebût/67)
14-Onlar eninde sonunda pisman olacaklar, yaptiklari hatayi anlayacaklar, tuttuklari yolun yanlisliginin farkina varacaklar ama is isten geçecek. (25 Furkan/27-28)
Küfr, meydana gelis yönünden dört çesittir:
1-Küfr-ü Inkarí; Allah’i ve ondan gelenleri açiktan inkâr etmek,
2-Küfr-ü Cühud; Kalpten inanmak, dil ile inkar etmek,
3-Küfr-ü Inadí; Kalbiyle Hakki bildigi halde, dünyalik, makam, söhret veya kiskançlik yüzünden inkâr etmek,
4-Küfr-ü Nifak; dili ile inandigini söyledigi halde kalbiyle inanmamak. Bunlarin durumu ancak Allah bilir.

[u] Buhari, Cihad: 102, Iman: 17; Müslim; Iman: 8; Ebu Davud, Cihad: 104; Tirmizi, Tefsir: 78; Nesai, Zekat: 3; Ibn Mace, Fiten: 1; Darimi, Siyer: 10.

[u] Ahmet Kalkan, Islam Akaidi: 271.



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.