![]() |
Peygamberimiz (Sav) Hiç Kaza Namazı Kılmış Mıdır?
Peygamberimiz (sav) hiç kaza namazı kılmış mıdır? Hakkında Peygamberimiz (sav) hiç kaza namazı kılmış mıdır? Soru Peygamberimiz (sav) hiç kaza namazi kilmis midir? Peygamberimiz kaza namazi kilmistir. Hendek Savasi'nda Rasûlüllah (s.a.s)'i, müsrikler dört vakit namazdan alikoymuslar, hatta gecenin de bir bölümü geçmisti. Sonunda Allah elçisi, Bilâl-i Habesi'ye ezan okumasini emir buyurdu. Bilâl ezan okudu, sonra kâmet getirdi ve ögleyi kildilar. Sonra kâmet getirerek ikindiyi, sonra yine kâmet getirerek aksam namazini, sonra tekrar kâmet getirerek yatsiyi kildilar. Ebû Bekir ibnü'l-Arabi'ye göre Rasûlüllah (s.a.s) yolculuklarinda, üç defa uyuyarak, sabah namazini ashab-i kiramla kaza etmistir. Bunlardan birisi Hayber Gazasi dönüsüdür. Ebû Hüreyre'den nakledildigine göre, Allah'in Rasûlü konaklama yerinde, uyku basinca istirahate çekilmis ve Bilâl (r.a)'e kendilerini sabah namaz için uyandirmasini bildirmistir. Bilâl, nâfile namaz kilmis, sabah yaklasinca da, hayvanina dayali olarak uyuya kalmis. Günes yüzlerine vuruncaya kadar asiri yorgunluktan ne Rasûlüllah (s.a.s) ve ne de sahabeden hiçbiri uyanmamislardi. Ilk uyanan Rasûlüllah olmus ve Bilâl'i uyarmistir. Kafilenin ilerlemesinden bir müddet sonra Ashab'a abdest almalari emredilmis, Hz. Peygamber iki rek'at namaz kilmis, sonra Bilâl kamet getirmis ve sabah namazi cemaatle kaza edilmistir. Sonra Allah elçisi söyle buyurmustur: "Her kim namazini unutursa, onu hatirladigi zaman hemen kilsin. Çünkü, Allah: "Beni anman için namaz kil" (Tâhâ, 20/ 14) buyurdu" (Müslim, Mesâcid, 309; Ebu Dâvud, Salât, 11; Tirmizi, Tefsîru Sûre, 20; Ibn Mâce, Salât, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 47). Ebu Katâde ve Imran b. Hüsayn'in ayri ayri naklettigi baska bir yolculukta da uyku sebebiyle sabah namazi Rasûlüllah (s.a.s) tarafindan günes dogup beyazlastiktan sonra kaza olarak kilinmistir. Burada, olayi rivâyet edenler hangi yolculuk oldugunu belirtmedikleri için, hadisçiler, bunun Hayber, Tebük, Hudeybiye veya Ceysü'l-Umerâ gazâsina ait olabilecegini ifade etmislerdir (bk. Buhârî, Teyemmüm, 6; Menâkib, 25; Müslim, Mesâcid, 311, 312; Sahîh-i Müslim Terceme ve Serhi, IV, 1955-1963). |
Peygamberimiz (Sav) Hiç Kaza Namazı Kılmış Mıdır?
Vaktinin disinda kilinan namaz. Kaza; hüküm ve karar verme, yerine getirme demektir. Bir görevin vakti geçtikten sonra yapilmasi, Cenab-i Hakk'in ezelî ilminde belirlenmis bulunan kader yazisinin, uygulama zamani geldikçe gerçeklesmesi. Bu sonuncu anlamda "kaza" bir kelâm terimidir. Namazin ser'an belirlenen vakti disinda kilinmasi anlamindaki 'kaza" ise bir fikih terimidir. Namazin vakti içinde kilinmasina "edâ" bir eksiklik yüzünden yeniden kilinmasina "iâde" denir. Islâm'da namaz, oruç ve hac gibi ibadetler için belirli ifa vakitleri konulmustur. Bu vakitlerin kaçirilmasi hâlinde artik edâ degil, kaza söz konusu olur. Farz namazlarin kendi vakitleri içinde kilinmasi farzdir. Özürsüz olarak bir namazin vaktini geçirmek büyük günahlardan sayilmistir. Mücerred olarak namazin kazasi ile, bu kimsenin üzerinden namaz borcu düserse de, geciktirmekten dolay meydana gelen günah devam eder. Bunun için, namazi kaza eden kimsenin, ayrica Allâh'a tevbe etmesi gerekir. Bir de mebrûr hac büyük günahlara keffâret oldugu için hac yapanlarin, daha önce namazi özürsüz olarak vaktinde kilamamaktan dogan günahlarinin da affedilecegi umulur. Düsman korkusu ve hamile kadinin çocugunun ölümünden korkmasi gibi ciddi özürlerle farz namaz kazaya birakilabilir. Yolcunun, hirsiz ve yol kesicilerden korkmasi da düsman korkusu kaps----- girer (Ibnü'l Hümâm, Fethu'l-Kadîr, Misir 1389/1970, I, 485 vd.; el-Fetâvâ'l Hindiyye, Beyrut 1400/1980, I, 121 vd.; Ibn Âbidin Reddu'l-Muhtâr ale'd-Dürri'l-Muhtâr, Istanbul 1984, II, 62). Günlük isler, sanat ve meslekler, aile fertlerinin geçimini saglamak için yapilan çalisma ve yolculuklar namazin geriye birakilmasi için özür sayilmaz. Kur'ân-i Kerîm'de söyle buyurulur: "Öyle erkekler vardir ki, onlari ne bir ticaret, ne bir alis-veris, Allah'i anmaktan, namazi dosdogru kilmaktan ve zekât vermekten alikoyamaz. Onlar, dehsetinden kalblerin ve gözlerin ters dönecegi günden korkarlar" (en-Nûr, 24/37). Hz. Peygamber'e hangi amelin daha faziletli oldugu sorulunca; "ilk vaktinde kilinan namazdir" cevabini vermistir (bk. Ebû Dâvud, Salât, 9; Tirmizi, Mevârit, 13; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 374, 375, 440) Hendek Savasi'nda Rasûlüllah (s.a.s)'i, müsrikler dört vakit namazdan alikoymuslar, hatta gecenin de bir bölümü geçmisti. Sonunda Allah elçisi, Bilâl-i Habesi'ye ezan okumasini emir buyurdu. Bilâl ezan okudu, sonra kâmet getirdi ve ögleyi kildilar. Sonra kâmet getirerek ikindiyi, sonra yine kâmet getirerek aksam namazini, sonra tekrar kâmet getirerek yatsiyi kildilar. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a) bu sirada Su âyetin indigini nakleder: "Allah kâfirleri öfkeleriyle geri çevirdi. Hiç bir sey elde edemediler. Iman edenlere savasta Allah'in yardimi yetti. Allah mutlak kudret sahibidir her seye galiptir" (el-Ahzab, 33/25). Ancak Hendek Savasi sirasinda, henüz korku namazi ile ilgili âyet inmemisti. Yüce Allah bu âyette söyle buyurur: "Eger korku içinde bulunursaniz, yaya olarak veya binekli iken namazini kilin. Güven içinde bulundugunuzda da bilmediginiz seyleri size ögrettigi sekilde Allah'i zikredin" (el-Bakara, 2/239; bk. en-Nisâ. 4/101-103). Hz. Peygamber bazi gazvelerinde, daha sonra ashab-i kiram mecusîlerle yaptiklari savaslarda "korku namazi" kilmislar. Düsman korkusu yüzünden namazi kazaya birakma yolunu tercih etmemislerdir. Bunun kilinis biçimi ile ilgili olarak (bk. Korku Namazi). Korku namazi Ebû Hanîfe ve imam Muhammed'e göre, düsman, sel baskini, yangin vb. korkulu zamanlarda basvurulacak olan ve kiyamete kadar yürürlükte bulunan bir namazdir. Bu durum Islâm'in namaza ve onun cemaatle kilinisina verdigi önemi göstermektedir. Ölüm tehlikesi gibi agir sartlar olusmadikça, güç yettigi ölçü ve sekilde, ayakta, oturarak, yatarak, gerektiginde yalniz, basin imasi ile namazin kilinmasinin istenmesi, namazin belirlenmis olan vakti içinde kilinmasini saglamak amacina yöneliktir. Rasûlüllah (s.a.s), namazin ancak iki durumda kazaya kalmasi halinde mü'minin özürlü sayilacagini ifade etmek üzere söyle buyurmustur: "Kim uyur kalir veya unutarak namazi vaktinde kilmamis bulunursa, onu hatirlayinca kilsin" (Tirmizî, Salât, 16, Mevâkit, 53; Ibn Mâce, Salât, 10). Burada yalniz uyku ve unutma halinde vaktinde kilinamayan namazin kalasindan söz edildigi için ibn Hazm gibi bazi bilginler bir mazeret olmaksizin namazini kasten kilmayanlarin, daha sonra bunu kaza edemeyeceklerini fakat bunun yerine Allah'a tevbe ve istigfar etmenin daha uygun olacagini söylemisledir (Ibn Rüsd, Bidâyetü'l-Müctehid, Terc. Ahmed Meylânî, Istanbul 1973, I, 268). Ancak Islâm fakihlerinin büyük çogunluguna göre zamaninda kilinamayan farz namazlarin kazasi da farzdir. Çünkü uyku veya unutma gibi bir özür hâlinde bile kaza gerekince, bir özrü olmaksizin namazini vaktinde kilmayanlara da kaza etmeleri öncelikle gerekir. Ayrica, namazi geciktirmekten dolayi Allah'a tevbe ve istigfar edilir. Namazi kaza etmeden yapilacak tevbe geçerli olmaz. Çünkü tevbenin ön sartlarindan birisi, önce ma'siyetten vazgeçmektir (Ibnü'l-Hümâm, a.g.e., I, 485 vd.; Ibn Âbidin, a.g.e., II, 62-67). Ebû Bekir ibnü'l-Arabi'ye göre Rasûlüllah (s.a.s) yolculuklarinda, üç defa uyuyarak, sabah namazini ashab-i kiramla kaza etmistir. Bunlardan birisi Hayber Gazasi dönüsüdür. Ebû Hüreyre'den nakledildigine göre, Allah'in Rasûlü konaklama yerinde, uyku basinca istirahate çekilmis ve Bilâl (r.a)'e kendilerini sabah namaz için uyandirmasini bildirmistir. Bilâl, nâfile namaz kilmis, sabah yaklasinca da, hayvanina dayali olarak uyuya kalmis. Günes yüzlerine vuruncaya kadar asiri yorgunluktan ne Rasûlüllah (s.a.s) ve ne de sahabeden hiçbiri uyanmamislardi. Ilk uyanan Rasûlüllah olmus ve Bilâl'i uyarmistir. Kafilenin ilerlemesinden bir müddet sonra Ashab'a abdest almalari emredilmis, Hz. Peygamber iki rek'at namaz kilmis, sonra Bilâl kamet getirmis ve sabah namazi cemaatle kaza edilmistir. Sonra Allah elçisi söyle buyurmustur: "Her kim namazini unutursa, onu hatirladigi zaman hemen kilsin. Çünkü, Allah: "Beni anman için namaz kil" (Tâhâ, 20/ 14) buyurdu" (Müslim, Mesâcid, 309; Ebu Dâvud, Salât, 11; Tirmizi, Tefsîru Sûre, 20; Ibn Mâce, Salât, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 47). Ebu Katâde ve Imran b. Hüsayn'in ayri ayri naklettigi baska bir yolculukta da uyku sebebiyle sabah namazi Rasûlüllah (s.a.s) tarafindan günes dogup beyazlastiktan sonra kaza olarak kilinmistir. Burada, olayi rivâyet edenler hangi yolculuk oldugunu belirtmedikleri için, hadisçiler, bunun Hayber, Tebük, Hudeybiye veya Ceysü'l-Umerâ gazâsina ait olabilecegini ifade etmislerdir (bk. Buhârî, Teyemmüm, 6; Menâkib, 25; Müslim, Mesâcid, 311, 312; Sahîh-i Müslim Terceme ve Serhi, IV, 1955-1963). Kaza namazlarinin kilinisiyla ilgili fikhi hükümleri söylece özetlemek mümkündür: Vaktinde kilinmamis olan bes vakit farz namazlarin, kazasi farz. Vitir namazi gibi vacip kazasi da vaciptir. Namazlarin sünnetlerinin durumu ise söyledir: Sabah namazinin farziyla birlikte sünneti vaktinde kilmamissa, günesin dogusundan sonra istivâ (gündüzün ortasi) vaktine kadar bu sünnet farzi ile birlikte kaza edilir. Günesin dogusundan önce veya istivadan sonra kaza edilmez. Ögle namazinin ilk sünneti cemaatle farza yetismek için terkedilirse farzdan sonra ve son iki rekat sünnetten önce kaza edilir. Son iki rekattan sonra da kaza edilebilir. Burada sünnet için kaza teriminin kullanilmasi mecaz yoluyladir (bk. Ibn Abidin, a.g.e., II, 65). Terk edilen sünnetlerin kazasi gerekmez. Ancak baslanildiktan sonra herhangi bir sebeple terk edilen sünnet veya nafile namazin kazasi vacip olur. Kadinlar özel hallerinde kilamadiklari farz namazlarini kaza etmezler. Fakat tutamadiklari oruçlari kaza ederler. Üzerinde kazaya kalmis namaz borcu bulunmayan veya kazaya kalmis namazlarinin toplami alti vakti geçmemis bulunan kimseye "tertib sahibi" denir. Alti vakit namazi kazaya kaldigi takdirde tertip sahibi olmaktan çikar, kaza namazlari arasinda veya kaza namazlâriyla vakit namazlari arasinda sira gözetilmesi gerekmez. Tertip sahibinin kaza namazi ile vakit namazlari arasinda sirayi gözetmesi gerekir. Tertip sahibi olmayan kimse kazaya kalan namazini kilmadan diger namazlarini kilabilir. Tertip sahibi olan bir kisi bir tarz namazini veya Ebu Hanîfe'ye göre vacip olan vitir namazini özürsüz olarak veya hayiz ve nifas disinda bir özürle vaktinde kilmamis olsa bu namazi ilk vakit namazindan önce kaza etmesi gerekir. Çünkü gerek kaza namazlari arasinda ve gerek bunlarla vakit namazlari arasinda sirayi gözetmek sarttir. Kazaya kalmis namazlar birden fazla olupta vakit bunlardan yalniz bir kismi ile vakit namazlari kilmaya elverisli olursa siraya uymak gerekmez. Bir kimsenin vitir namazindan baska alti vakitten fazla veya alti vakit namazi kazaya kalmis olsa bunlari kaza etmeden vakit namazlarini kilabilir, çünkü kaza namazlari vitirden baska alti vakit olunca çok, alti vakitten noksan olunca az sayilir. Kazaya kalan namazlarda niyet, aakit namazlarda oldugu gibi sarttir. Ancak kazaya kalan namazlar çok olursa ve tayini mümkün olmazsa niyetleri "kazaya kalmis ilk" veya "kazaya kalmis son" namaz olarak yapilir. Kazaya kalmis namazlarin vakitleri ve sayilari belli ise ona yöre niyet edilir. Dâru'l-harb'de müslüman olup da bilgisizligi yüzünden namazlarini kilmamis olan kimse, daha sonra dini görevlerini ögrense bu namazlari kaza etmesi gerekmez. Yükümlü olabilmek için bilgi sarttir. Dâru'l-Islâm'da hidayete eren kimse bu konuda özürlü sayilmaz. Ihtida etmeden önceki namazlarini kaza etmez, bunlar Allahu Teâla tarafindan affedilmistir, ancak ihtida ettikten sonra namazlarinin kilmakla ve bilgisizligi veya ihmali yüzünden kilmadigi namazlarini da kaza etmekle yükümlüdür. Kaza namazlari imam ve cemaatin ayni namazi kilmalari sartiyla cemaatle de kilinabilir. Kaza edilen namaz sabah, aksam ve yatsi namazi gibi sesli okunan namazlardan ise, imam sesli okur, degilse içinden okur. Kaza namazlarinin evde kilinmasi daha iyidir. Çünkü kazaya namaz birakmakla büyük bir günah islenmistir, bunun teshir edilmemesi gerekir. Kaza namazlarinin belirli vakitleri yoktur. Üç kerahet vakti disinda her vakitte kaza namazi kilinabilir. Kaza namazi kilmak nafile namaz kilmaktan daha iyidir. Fakat kaza namazi kilmak maksadiyla farz namazlarin müekked ve gayr-i müekked sünnetlerini terketmek dogru degildir. Mukim iken kazaya birakilmis olan bir namaz yolculuk sirasinda kilinmak istenirse kisaltilmadan kilinir. Yolculuk sirasinda kazaya birakilan bir namaz da beldesine döndükten sonra kaza edilmek istenirse kisaltilarak kilinir. Asagidaki üç vakitte ne kazaya kalmis farz namazlar, ne vitir gibi vacip namaz ve ne hazirlanmis durumdaki cenaze namazi kilinamaz. Daha önce okunmus olan secde âyetinden dolayi "tilâvet secdesi" de yapilamaz. 1. Günesin dogmasindan, kirk-elli dakika geçip, yükselmesine kadar. 2. Günesin tam basimizin üzerinde bulundugu vakit. Buna zeval âni denir. 3. Günesin sararmasindan, yani gözleri kamastirmaz bir hale geldiginden itibaren, batincaya kadar olan vakit. Bu üç vakitte kilinacak kaza namazinin iadesi gerekir. Bunun disindaki vakitlerde kaza namazi kilmak mümkün ve caizdir. Imam Safii'ye göre ise kaza namazi her zaman kilinabilir. Söz konusu kerahet vakitlerinde de kaza namazi kilmak caizdir. Namazlarini özürsüz olarak kasten terkeden ve bunlari kaza edemeden vefat eden kimse, büyük günah yükü ile âhirete geçmis olur. Onun isi yüce Allah'la kendisi arasindadir. Bu namazlarin, tevbe, istigfar veya keffâret yoluyla telâfi edilecegine dair açik bir âyet, hadis veya icmâ yoktur. Ancak yaslilik veya sürekli hastalik nedeniyle orucunu tutamayanlarin, kaza edemeden ölümleri hâlinde, bunun "fidye" ile telâfisi hükmüne (bk. el-Bakara, 2/184) kiyas yapilarak veya "ihtiyat" prensibine dayanilarak, hanefilerde "namaz fidyesi" de müstahsen görülmüstür (bk. "Iskat ve Devir" maddesi) Allah'la sehidler arasindaki haklarin affedilecegi nass'la (bk. el-Bakara, 2/154; Âlu Imrân, 3/169; en-Nisâ, 4/69; Müslim, Imâre, 152; Nesâî, Cihâd, 22; Ahmed b. Hanbel, II, 322, III, 251, 289) belirtilmistir. Sehidler, daha önce kilamadiklari namazlarin affi konusunda istisnâ olabilirler (Kaza namazi için bk. Ibnü'l-Hümâm, a.g.e., I, 458 vd.; el-Fetâvâ'l-Hindiyye, I, 121 vd.; Ibn Âbidîn, a.g.e., II, 62 vd.). Sâmil IA |
Peygamberimiz (Sav) Hiç Kaza Namazı Kılmış Mıdır?
Soru: peki yetismeyeceginden korktugumuz için ögle namazinin sadece farz ve son sünnetini kilmissak, sonra vakit kalmissa, ilk sünnet bunlarin ardina kilinabilir mi? Vakti içinde kilinmayan bes vakit namazin kazasi farz, vitir namazinin kazasi vacip, sünnetin kazasi da sünnettir. Kazasi sünnet olan, yalniz sabah namazinin sünnetidir. Günün sabah namazi kazaya kalmis ise ögleye kadar kilininca farziyla birlikte sünneti de kaza edilir. Ögleden sonraya kalinca sünnet kilinmaz, sadece farz kaza edilir. Zamaninda kilinamayan bazi vakit sünnetleri de daha sonra kilinarak kaza edilir. Meselâ, cemaate yetismek için ögle namazinin ilk sünneti kilinamadigi takdirde, farzi kilip iki rekât sünnetten sonra ayrica kilinir. Cuma namazinin ilk sünneti hutbeden önce kilinamadigi zaman, yine Cumanin iki rekât farzindan sonra kaza edilerek kilinir, Iki rekât kilinarak yarida birakilan öglenin ve cumanin ilk sünnetleri aynen bu sekilde dört rekât olarak kaza edilir. Bu sünnetlerin disindaki diger vakit namazlarinin sünnetleri kilinmadiklari zamanlar kaza edilmezler. Meselâ ikindi ve yatsi namazinin sünnetleri farzdan önce kilinmadiklari zaman daha sonra kilinmazlar. Buna göre vakit varsa kilabilirsiniz. Selam ve dua ile... |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.