ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Sorularla İslamiyet (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=620)
-   -   Kurban Ve Hükümleri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=894952)

Prof. Dr. Sinsi 10-11-2012 09:32 PM

Kurban Ve Hükümleri
 

Kurban ve Hükümleri
Hakkında Kurban ve Hükümleri




Kurban, Allah’a yaklaşmak maksadıyla ve yalnız O’nun rızasını kazanmak için kesilir. Allah’tan başkası adına kurban kesmek haramdır ve bu yola tevessül edenleri Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Allah’tan başkası nâmına hayvan kesene Allah lânet etsin.” şeklindeki ifadeleriyle uyarmıştır.

Bilindiği gibi Kurban: Muayyen bir vakitte, muayyen bir hayvanı ibâdet maksadıyla usûlüne uygun olarak kesmek demektir. Sözlükte “yaklaşmak” anlamına gelen kurban, Allah’a yaklaşmayı, Allah yolunda malların feda edilebileceğini, Allah’a teslimiyeti ve şükrü ifade eder. Yüce dinimizin fakirle zengin, komşuyla diğer komşu arasındaki dengeyi sağlayan ve sosyal adâletin gerçekleşmesine dayanak olan vecibelerinden birisi olan kurban, Hicret’in ikinci yılında Ümmet-i Muhammed’e meşrû kılınmıştır. Meşrûiyyeti Kur’an-ı Kerim, Hadîs-i Şerîf ve İcmâ-i Ümmet ile sabittir. Bir tefsire göre, “Rabbin için namaz kıl ve nahr yap (kurbanı boğazla)”1 âyet-i celîlesi bununla ilgilidir. Dolayısıyla kurban, Hanefî Mezhebi’nce vâcib kabul edilmiştir.2
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadis-i Şerîf’te Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Varlıklı (mâli durumu kurban kesmeye müsait) olup da Kurban Bayramında kurban kesmeyen kimse, bizim namaz kıldığımız yere sakın yaklaşmasın” buyurmuşlardır.3
Evet kurban kesme imkanı olduğu halde şu veya bu bahanelerle bu görevi yerine getirmeyenler için, bu hadis-i şerîf tehdit olarak kâfidir.
Hazreti Aişe (Radıyallâhü Anhâ) validemizden rivâyet edilen bir hadis-i şerîfte de Peygamberimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu, Kurban Bayramı günü, Allâh-u Teâlâ katında kan akıtmaktan daha sevimli hiçbir amel yapmamıştır. Gerçekten o kurbanlık hayvan, kıyâmet günü boynuzuyla, tırnaklarıyla ve kıllarıyla birlikte gelir. Kurbandan akan kan yere düşmeden Allâh-u Teâlâ yanındaki yerini alır. O halde (kurban sevabı böyle olunca) kurban kesmekle kendinizi hoş ve müsterih tutun.”4
Kurban, Allah’a yaklaşmak maksadıyla ve yalnız O’nun rızasını kazanmak için kesilir. Allah’tan başkası adına kurban kesmek haramdır ve bu yola tevessül edenleri Hazreti
Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Allah’tan başkası nâmına hayvan kesene Allah lânet etsin.”5 şeklindeki ifadeleriyle uyarmıştır.
VUCÛBİYETİN ŞARTLARI
Kurban kesecek kimsenin: Müslüman, hür ve yolculuk halinde bulunmayıp mukîm olması, nisab miktarı mala sahip olması6 gerekir. Akıllı ve büluğa ermiş olma şartı konusunda ihtilaf vardır. İmâm-ı Âzam ve İmâm-ı Yusuf’a göre kurban kesmekle mükellef olmak için, akıllı ve büluğa ermiş olma şartı yoktur. Zengin olan çocuk veya delinin malından velisi kurban keser. İmâm-ı Muhammed’e göre ise, akıl ve büluğa ermek şarttır. Fetvâ bu görüşe göredir.7
Seferî olanlar kurban kesmekten muaftır. Bundan dolayı seferîliği gerektirecek yoldan gelen hacılara, kurban vucûbiyeti yoktur. Ancak mukîm olan Mekkeliler için bu vücûbiyet düşmez. “Eyyâm-ı Nahr”da yolculuğa çıkan kişi, vakit çıkmadan mukîm olursa kurbanla mükelleftir. Eyyâm-ı Nahr’ın ilk günlerinde mukîm olduğu halde kurban kesmeyen ve son gün sefere çıkan kişiden vücûbiyet düşer.
Kurban kesmede nisab, sadaka-i fıtırla mükellef olmaktır. Bu durumdaki Müslümana kurban kesmek vâcibdir. Bu da: Temel ihtiyaçlarının dışında, üreyici (nâmi) olsun veya olmasın nisab miktarı mala sahip olmaktır. Bu da fitre nisâbıyla aynı olup, üzerinden bir yıl geçmesi şartı da aranmaz. Yani bayram sabahı 200 dirhem gümüş veya 20 miskal altın veya bunların karşılığı olan para veya ticaret malına sahip bulunan kimseye kurban vâcip olur. Temel ihtiyaçlara; ev, normal ev eşyası, binit, meslek aletleri ve benzeri ile, bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bir yıllık geçim masrafları da girer.8
Nisâbı eksilten borç, Eyyâm-ı Nahr’da kurbanlığın kaybolması, kurbanın vucûbiyetini düşürmez. Kişi, vaktin başlangıcında fakir, sonunda zenginleşirse kurban kesmesi gerekir. Kurban kesmekle mükellef olan, aldığı kurbanlığı kaybeder ve mal varlığı nisâbın altına düşerse, Eyyâm-ı Nahr’da fakir olduğundan yeni bir kurban almaya gerek yoktur. Zengin olduğu halde yerine yenisini alıp keser ve diğerini bulursa, bunu kesmesi gerekmez. 9
KURBAN KESMENİN VAKTİ
Kurban kesilecek zaman: Kurban Bayramı’nın birinci, ikinci ve üçüncü günüdür. Fakat birinci gününde kesmek daha faziletlidir.
Kurbanlar şehirlerde veya bayram namazı kılınan diğer yerleşim merkezlerinde namazdan sonra, bayram namazı kılınmayan köylerde ve göçebelikte de, bayram günü tan yerinin ağarmasından sonra kesilir. İlk vakti budur. Son vakti ise bayramın üçüncü günü, güneşin batmasından az öncesine kadar devam eder. Bir özür sebebiyle bayram namazına gidemeyen kimse, namaz kılacak kadar bir vaktin geçmesinden sonra kurbanını kesebilir.
Kurbanı geceleyin kesmek tenzihen mekruhtur. Çünkü gece kesildiğinde, karanlık sebebiyle kesim işinde yanlışlık yapma ihtimali vardır.
Kurban nasıl kesilir, nelere dikkat etmek gerekir? Dinimiz, her işte ihsânı, yani işi en güzel bir şekilde yapmayı emretmektedir. Kurban ibâdetinin en iyi en güzel şekilde yapılması için, Kurban ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde tamamlanmalıdır. Bu esnada psikolojik olarak etkilenmemeleri için çocukların kesim mahallinden uzak tutulmalarına dikkat edilmelidir.
Kurban edilecek hayvan ite-kaka değil, incitilmeden kesilecek yere götürülmelidir. Kurban kesmek için bıçak önceden bilenip hazırlanır ve hayvanın göremeyeceği bir yere konulur. Sonra hayvan ayakları ve yüzü kıbleye gelecek şekilde sol tarafına yatırılır.
Hayvanın sağ arka ayağı serbest kalmak şartıyla diğer ayakları bağlanır. Bundan sonra tekbir ve tehlil getirilir. Arkasından “Bismillâhi Allâhü Ekber” denilerek, hayvanın boynuna bıçak vurulur.
Nefes ve yemek boruları ile şahdamarı denilen iki anadamarı kesilir. İlik bu ilk darbelerde kesilmeyerek, kanın iyice boşalması ve hayvanın canının çıkması beklenmelidir. Hayvanın canının iyice çıktığına kanâat getirildikten sonra, ilik kesilerek başı koparılmalı, hayvanın yüzülmesine başlanmalıdır.
Aksi halde hayvan acı duyacağından mekruhtur. Sığır, manda, koyun ve keçi çene altından, deve ise göğsünden boğazlanır. Bunların aksini yapmak mekruhtur.
Kurbanların hijyenik ortamda ve dini usullere uygun olarak kesilmesini sağlamak üzere, kurban kesimi ile ilgili kurallara uymak husûsunda kurban kesen herkesin gerekli hassâsiyeti göstermesi, mümkün olduğu kadar yetkililerce kurban kesim yeri olarak belirlenen mahallerde kurbanlarını kestirmeleri, kesinlikle yol ve caddelerde bu işi yapmamaları, evlerinin bahçesinde kurban keseceklerin de temizlik kurallarına hassâsiyetle uymaları gerekmektedir. Bu konuda kamu yararı göz önünde tutularak belirlenen kurallara uymak dinimizin de bir gereğidir.
KURBANIN ETİ, DERİSİ VE KURBANLIKTAN FAYDALANMAK:
Adak kabilinden olmayan kurbanın etinden, sahibi zengin olsun veya olmasın kendisi yiyebileceği gibi, fakir olmayan kimselere de yedirebilir ve dağıtabilir.
Kurbanı dağıtma oranlarının üçte bir olması müstehaptır. Sahibi, kurbanın üçte birini kendisi yer, üçte birini zengin bile olsa dostlarına ikram eder, üçte birini de yoksullara tasadduk eder. Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Onlardan yiyin ve eli dar olana ve yoksula yedirin!”10 “Etinden yiyin ve ondan dilenen, dilenmeyen yoksullara yedirin.”11
İbni Abbas (Radıyallâhu Anhümâ), Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in kurbanıyla ilgili olarak şunu nakletmiştir: “O, üçte birini aile halkına yedirir, üçte birini yoksul komşularına yedirir, geri kalan üçte birini de tasadduk ederdi.” 12
Diğer yandan, orta halli bulunan kurban sahibinin nafakasını temin etmekle yükümlü olduğu kimseler çok olursa, bu takdirde kurbanın etini onların yemeleri için alıkoyabilir bu menduptur.
Kurbanın, zekâtta olduğu gibi, kesildiği beldeden başka bir yere nakledilmesi mekruhtur. Ancak kendi hısımlarına ve kendi beldesinde daha muhtaç olanlara gönderme durumu müstesnadır.
Kurbanın deri, et, yağ, baş, ayak, yün ve süt gibi parçalarının satılması mekruhtur. Bu ister vâcip, ister nâfile kurban olsun hüküm değişmez. Eğer böyle bir şey yapılırsa kıymetini tasadduk etmek gerekir. Bundan kasap ücreti de verilmez. Çünkü Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Kurbanın derisini satan kimsenin kurbanı olmaz.” 13
Kurbanın derisi tasadduk edilir veya ondan seccade veya sofra gibi evde kullanılacak bir şey yapılır. Kesilmeden önce yünlerini kırkmak mekruhtur. Kırkılacak olursa tasadduk edilmelidir. Fakat kesildikten sonra yünü yolunup veya kırkılıp kullanılabilir. Deri, kalıcı olan ve kendisi ile yararlanılan şeyle mübâdele edilebilir. Ancak nakit para ile satılamaz. Kurban derisi, yenilecek, içilecek şeyler gibi tüketim maddeleri ile de mübâdele edilemez.
KURBANIN MEŞRÛ KILINMASINDAKİ HİKMET
Kurbanın meşrû kılınmasındaki hikmet ise, sayısız nimetlere karşı Allah’a şükretmek ve günahların bağışlanmasını dilemektir. Kurban kesilmekle hem kesen aile, hem de yoksullar temel gıda maddelerinden olan et bakımından genişliğe kavuşur. Bu yüzden fıtır sadakasında kıymet verilebilirken, kurbanda kıymetinin yoksullara dağıtılması yeterli olmaz.
Gerçi her gün toplumun et ihtiyacı için yeryüzünde yüz binlerce hayvan kesilmektedir. Ancak bunlardan yalnız alım gücü olanlar yararlanıyor. Kurban etlerinden ise çoğunlukla muhtaç olanlar yararlanır. Kurban kesilmesi, Müslümanlığa mahsus insânî ve toplumsal bir fedakarlık örneğidir.
Kurban, can da dahil olmak üzere, inanmış kimsenin bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir remzidir. Malını kurban eden bir insan, gerektiğinde canını Allah yolunda kurban edecektir. Diğer taraftan kurban, insanın nefsânî arzularını ve süflî duygularını boğazladığının da bir işaretidir.

- DİPNOT -
1 - Bakara Suresi: 218
2 - Kevser Suresi: 2
3 – Serahsi, Mebsut, 12/8, Kasani, Bedayi, 5/6162, Alemgir, elfetava’l Hindiye, 5/291
4 – İbni Mace, Edahi, 2, Ahmed İbni Hanbel, 2/321
5 - İbni Mace, Edahi, 3
6 - Müslim, Edahi, 4345, Nesei, Dahaya, 34, Ahmed İbni Hanbel, 1/108, 118, 152, 217, 309, 317
7– Serahsi, 12/8, Bedayi, 5/63, elFeteva’lHindiyye, 5/292
8 – ElFeteva’lHindiyye, 5/293
9 – ElKasani, elBedeyi, 5/62; İbnü’lHümam, Fethu’lKadir, 8/6667; İbn Abidin, Reddü’lMuhtar, 5/219222 elMeydani, elLübab, 3/232
10 – Kasani, Bedayi, 5/6264
11 – Hac Suresi; 28
12 – Hac Suresi; 36
13 – Buhari, Edahi: 16, Müslim, Edahi: 5
14 – Zeylei, Nasbu’rRaye, 4/218

Arifan dergisi



Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.