![]() |
Türkiye'nin Temel Sorunu
http://turksiyer.com/images/stories/..._turkiye07.jpg
Türkiye'nin birinci sorunu nedir? İktisat, işsizlik, trafik kazalan vs.... Hayır. Bunlar sorun ama, en temel sorun, 1838'den başlayarak, önce yavaş yavaş üst tabakadan başlayarak, son yıllarda iyice hızlanarak, bütün milletin içine işletilmiş aşağılık duygusudur. Bunu nasıl yaptılar? Eğitimle... İş Ana Okuluna Kadar İnince... Bir millete aşağılık duygusu aşılamanın en kestirme yolu eğitimden geçer...Şimdi de ana okulundan itibaren başlayacakmış. Biz senelerdir korkardık, iş ana okuluna kadar gelirse, bu iş biter diye...Onu da yapıvermişler, sessiz sedasız...Ne Meclis'in haberi var, ne gazeteler yazdı. Tesadüfen biz bilgisayardan buluverdik. Korkunç bir olay. Bir milleti tarihten silmenin yolu, ana okulundan başlayarak, ülkenin dilinden başka bir dille eğitim yapmaktır. Orta okul olsun, lise olsun, hattâ üniversite olsun, bir sınıfta Türk öğrenciler oturuyor. Türk öğretmen, fiziği, felsefeyi, hattâ Türk tarihini İngilizce (daha doğrusu "Tarzanca") anlatıyor! İşe bak! Türk soyundan sopundan bahsetmiyorum ha. Biyolojik kalıtımdan (genetik) bahsetmiyorum, kültürel genlerden bahsediyorum. Sen kendini Türk sayıyorsan, sen Türkçe'yi seviyorsan, Türkçe'yi her yerde kullanıyorsan, Türk tarihi bilincin varsa, bu millete olanlardan ızdırap duyuyorsan, iyi şeyler olduğu zaman seviniyorsan sen Türksün, bana ne senin kanından! Türkler 10 bin senedir 3 kıtada, her yerde cirit atmışlardır. Gittikleri yerlerde karışmazlarsa ayıp. Herkes karışmıştır. Biyolojik açıdan da faydalıdır. Ama kültürel genler ki bu kavramı naçizane bendeniz attı ortaya çok daha önemlidir. Bakın, 30 bin sene sonra, Kızılderili kilimi ile Anadolu'nun ortasından bir yerdeki kilimi yan yana koy, aynı köyden zannedersin. 30 bin sene o kültür genleri yaşamaya devam ediyor. Ama biyolojik olarak çok şeyler karışmıştır. Bir milleti tarihten yok etmek için, öyle biyolojik genlerini bozmaya, gidip toptan kesmeye, atom bombası ile yok etmeye gerek yok, zaten bunlar Batı ülkeleri açısından enayilik olur. Romalılar da Kültürel Soykırım Yapmıştı Romalılar da bunu keşfetmiş. Romalılar, gidiyor, kuzeydeki Keltler'in ülkesi, bugünkü Fransa'yı işgal ediyor. Jul Sezar, burayı fethediyor ama, sonrasında ömür boyu bunların isyanları ile meşgul oluyor. Roma bir türlü rahat edemiyor. ,,Bunlardan bıktık usandık, bunlar bir türlü adam olmuyor, Kemliklerinden vazgeçmiyorlar"diyorlar. Roma'da senato toplanıyor ve çare arıyorlar. Bir tanesi diyor ki: "Gidip hepsini keselim". Olur mu, diye itirazlar yükseliyor. İtiraz etmelerinin sebebi merhametlerinden değil, "Gücümüz ve zamanımız yetmez" diye itiraz ediyorlar. Pratik olmadığı için yapmıyorlar. "Askeri açıdan, sürekli işgal altında tutalım" teklifi de rağbet görmeyince, bir senatör yeni bir teklifte bulunuyor ve diyor ki, "Onları Latince yokuşuna sürelim. "Latince bilmeyen adam değildir" diye propaganda yapalım. Eğitim dilini Latince yapalım. Sonra bunlar dilini unutur. Dili giderse her şeyi gider. Bir nesil sonra bunlar Latin tavşanlar olurlar." Bu teklif çok mantıklı bulunuyor. Öyle ya çok pratik. ."Bunları kesersek, köleliğimizi, hamallığımızı yapacak adam kalmaz. Enayi miyiz! Bunları evcil Latince tavşanlar yaparız, olur biter." Nitekim bir nesil sonra iş bitiyor. Ama kadere bakın ki, bizim atalarımız Hunlar, Cermenler'i önlerine katıp geliyorlar ve Romalılar'ın işi bitiyor. Çünkü Cermenler'i Latinleştirmemişlerdi. Aslında bugün cereyan eden olaylar, latinleşmiş ülkelerle,latinleşmemiş Cermenler arasındaki kavganın devamıdır. Şimdi bu kavga bitmedi. Avrupa Birliği içinde, bunun dili İngilizce mi olacak, (İngilizler yüzde 60 Latinleşmiş, yüzde 40'ı da ne olduğu belli değil!), Fransızca, Almanca mı olacak? Avrupa Birliği'nde Anglosakson kafasıyla Cermenler arasında gizli, görünmeyen kavga devam ediyor. 1890'lara gelelim, İngiliz İrlanda meselesine: Keltler'den kala kala İrlanda Adası'na sıkışmış Keltikler kaldı. Çünkü Roma İmparatorları demiş ki: " Fırtınalı denizi geçeceğiz, zaten çorak bir ada, ora da kalıversin"...Bunun üzerine son Keltler İrlanda adasında kalıyor. Bugünkü İrlandalılar'm dedeleri...Fakat sonradan bunlar bin yıla yakın büyük bir medeniyet geliştiriyorlar. Ve kendi dilleri, Gaelik, İngilizce'den çok üstün, çok daha köklü bir dil... Adamlarda felsefe, hukuk, iktisat her şey var...Avrupa tam karanlık, Orta Çağ'da iken, onlara çok şey öğretmişler. Sonra, son 200 yıl içerisinde, İngilizler gidiyor, Ada'yı fethediyor ve bu sefer de bu İngilizler İrlandalılar'ı kesmekle meşgul...Ama nasıl katliamlar, ne zulümler, inanılmaz...Ha şu medeni geçinen İngilizler...Medeniyete bak! Fakat bu İrlandalı Keltler de bir türlü kimliklerinden, benliklerinden vazgeçmiyorlar, devamlı isyandalar... Şerefli bir millet...Helâl olsun! İngilizler, tabii, Roma tarihçilerini okumuş… Diyorlar ki, "Romalılar bu işi 2000 yıl önce şöyle şöyle becerdi. Biz de aynısını yapalım." Ve 1890'da... (Şimdi bunları niye anlatıyorum, dikkat edin, tarih dersi, masalı anlatmak için değil...Bugün olanlarla paralelliği göreceksiniz). Şimdi 1890'da olan şu: İngilizler, kendi işgalleri ve zulümleri altında bulunan İrlanda'da bir teşkilât kuruyorlar. Adı şöyle: "Milli Yüksek Öğretim Kurumu.. (MYÖK)". Hani bir de kafa karıştırmak için başına bir de "Milli" kelimesi koymuş...Kurumun başında, İrlanda'nın İngiliz Valisi, İngiliz yöneticiler, gaddar... Birkaç tane de İrlandalı işbirlikçi, şerefsiz, vatansız, bunlardan oluşmuş... Ve kurul karar alıyor: İngiliz'in Milli Yüksek Öğretim Kurulu MYÖK, MYÖK mü? MYOK mu? Ona da karar veremedim; iki noktasını silerseniz MYOK olur. Bu kadar basit bir şey. Bu MYÖK, (tabii İrlanda o zaman işgal altında, İngiliz tepesine binmiş, gık diyenin kafasını kesiyor, acımasız.), böyle, bir durumda MYÖK bir karar veriyor, bir gecede...Ha, o zamana kadar da İrlanda'da bütün eğitimleri, ana okulundan üniversiteye kadar eğitim, kendi dillerinde, adamlarda da bayağı büyük bir medeniyet var, dil var, hepsi var. Tabii, zorbalıkla yapılıyor ya bu iş,...diyorlar ki: "Yarından tezi yok, ana okulundan üniversitenin sonuna kadar bütün eğitim dili İngilizce olacaktır. Kendi dilinde eğitim yapmak yasak." Olurdu, olmazdı, hoca bulur muyuz...Ya, zaten, adamın derdi ona bir şey öğretmek değil ki, öğretmemek...Hoca olmazsa daha iyi...Öyle mi? Ve nitekim, bunu bana İrlandalı ağlayarak anlattı, büyük bir İrlandalı...Çok bilgili bir İrlandalı, bir doktor, üstün bir insan...Bana ağlayarak anlattı...Ben zannediyordum ki, 50 sene 100 sene bu oyunlarla bir dil yok olur...Dedi ki, "Ne 50 senesi, 100 senesi! Bir nesil sonra bir nesil 15 sene falan o millet tümüyle kendi dillerini kullanırken, öz dilini bilenlerin sayısı yüzde 20'ye düşüyor...Yani sadece dağda birkaç tane çoban kalmış, "Ah bir şehre insek de çocuğumuzu İngiliz okuluna versek"...Tarihten silinmek üzereler...Çünkü bir milletin dili gitti mi, tarihte adı sanı kalmaz...Bakın bu Anadolu'da Hititler vardı. Büyük ihtimalle, bu şekilde, harple falan değil, bunlar da tarihten aniden silinmiş; hâlâ tarihçiler merak ederler, ne oldu bu Hititler'e, büyük medeniyet kurdular, gittiler? 3 bin sene sonra adlan bulunuyor, çanak çömlekten...Buralar netamelidir, aynca... Şimdi, hakikaten, bir nesil sonra iş bitecek, İrlandalı'lann adlan sanlan kalmayacak. Halbuki,büyük işler yapmışlar zamanında...Fakat, öğretmen, sanatkâr, ciğerli, vatanına bağlı bir takım insanlar, İngilizler'den habersiz gizlice bir araya geliyorlar, bir cemiyet kuruyorlar ve İngilizler'den gizli olarak, meselâ başkent Dublin'nin çeşitli mahallelerinde, gizlice bodrumlarda, düşünün, geceleri, kendi dillerinin derslerini veriyorlar. Millet, işinden sonra, gizlice gelip, bodrumlarda kendi dillerinin kurslarına gidiyor. Bak bak! Ve bunun uyandırdığı bilinç sonunda, 1920'lerde yeniden bir İrlanda Cumhuriyeti ortaya çıktı. Helâl olsun! Yani şu gariban, İrlanda Adası 'nın bir kısmı, ufacık, bunlar yapıyorlar bu işleri...Polonyalılar'da da aynı şey oldu. Bunu anlatmayacağım artık, onlarda da benzeri hikâye var. Ya Biz? Bizim, 10 bin yıllara uzanan şerefli bir tarihimiz var; büyük medeniyetler kurmuşuz, daha 50 sene öncesine kadar neler başarmışız...Çok eski değil, ben lisedeyken bu milletin köklü uygarlığının duygusu ve kuvayı milliye ruhu vardı. Yani şimdi biz bunu yapamayacak mıyız?! Bu sefer de bu İngiliz'in 1953'te başladığı bu oyuna, böyle eyvallah deyip, onun propagandasına milletçe kanıp adımızı tarihten mi sildireceğiz? Tabii bunu şümullü yaptılar, her taraftan birden, bu ayarlı basın yayınla, TV'lerle, gazetelere İngilizce ilânlar vererek... Adam Türkiye'de, Türk şirketi, eleman arıyor; İngilizce ilân vermeye başladılar, 70'lerde... Milletimiz, "Ha, İngilizce öğrenmezsem iş bulamam, dosdoğru iş yapamam" havasına kasten sokuldu. Bu ilânları verenler de herhalde cahillikten vermedi. Bu ilânları verenler, bu oyunun bir parçası olarak, ihanet içerisinde bulunanlardır. Ve bunlar her kesimde vardır. Yüz binlercesi var Türkiye'de... Yani dışından, kılığından kıyafetinden, bıyığından Türk'e benzeyen, bu ülkenin insanına benzeyen, fakat ciğerinden dışarıya bağlı çok insan var her kademede, her yerde... Onun için işimiz zordur. Ama bunların hayatları sahtekârlık, yalan, dalavere, maske üzerine kurulmuştur; o maskenin arkası boştur. Maskeler, gece rahat uyuyamazlar. Ortalığı boş buldular, gemi azıya aldılar, öyle dört nala gidiyorlar, bu millete hakaret etmekte, tarihine, diline, dinine her şeyine sövmekte öyle ileri gidiyorlar ki pervasızca... Çünkü önlerine gık diyen çıkmadı. Ama bu millet, tarihi tecrübesi fazla olan bir millettir. Öyle Yunanlılar gibi, İtalyanlar gibi, farfara değildir; hemen parlamaz. Sessiz durur, sineye çeker çeker, ondan sonra bir şahlanırsa bunlar kaçacak delik arayacaklardır. Türkiye'nin Geleceği .... Şimdi işin başı eğitimdir. Siz, ve sizin çocuğunuzdan itibaren bu ülkenin ne olacağı, eğitime bağlıdır. Burayı Türk Müslüman kimliğinden arındırmak isteyen Batı bunu bilmiyor mu? Bunun ilmini yapmış. O kadar da zor bir şey değil. Ben bunların kaç tanesine doktora yaptırdım, çaka çaka zor belâ yapardan dâhil.. Şimdi Avrupa'da bunlar "büyük adam" oldular. Bunların aklı eriyorsa, elhamdülillah bizim de eriyor. Hâllederiz, merak etmeyin; korkmayın! Tarihten bilerek size misaller verdim, bugünlerle karşılaştırasınız diye. Roma'dan, İngilizler'in yaptığından sonra, Fransızlar aynısını Cezayir ve Tunus'ta yaptı. Bugün Tunus'ta Arapça kalmamış. Havaalanında adama soruyorum: "Nerelisin?". Tipinden anladım tabii adamın Cezayirli Arap olduğunu. Diyor ki: "Ben Parizyen, Parisli'yim, Fransızım, kem küm..." Güya Fransızca konuşuyor, tarzan Fransızcası...Biz de diyoruz ki, Fransız mı görmedik, adama bak ya! Kendini Fransız zannediyor. Vay anasına! Niye? Çünkü Fransızlar orada Arapça eğitimi yasaklamışlar, hepsi ana okulundan itibaren, yani Osmanlılar'dan koptuklarından beri, Fransızca eğitene zorlanmış... Bu medenî geçinen, insan hakları savunucusu Fransızlar yapıyor bunu...Osmanlı yaptı mı böyle bir şey?! Çekildi...Hepsi kendi dilinde duruyor. Fransızlar oraya gider gitmez, tak!, hemen, kendi dilin yerine Fransızca... Antakya'yı aldıkları zaman da öyle yaptılar. Atatürk orayı tekrar aldı ve eğitimi tekrar Türkçe yaptı...Dikkat edin! İngilizce yapmadı. İnsaf İşte bu Fransızlar böyle yapmış Cezayir'de, Tunus'ta Arapça kalmamış...Bitmiş...Gazeteler Fransızca, TV Fransızca, millet Fransızca konuşuyor, çat pat, bozuk bir şekilde...Maalesef şimdi bu aşağılık duygusu (kompleksi) buralara kadar gelmeye başladı, hızla... Oktay Sinanoğlu |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.