![]() |
Gelişim Biyolojisi
Gelişim biyolojisi, canlıların büyüme ve gelişimlerini inceleyen bilim dalı. Modern gelişim biyolojisi, dokular, organlar ve sistemlerin oluşumunda rol alan hücrelerin gelişimini, değişimini, farklılaşımını ve şekil almasını (morfojenez) inceler. Embriyoloji, gelişim biyolojisinin bir alt birimidir ve tek hücrenin (genelde zigotun) oluşumundan embriyonik gelişim aşamasının sonuna kadarki gelişimi inceler ki serbest yaşam bazen embriyonik gelişimin tamamlanmasından da önce başlar.
Bir başka alt dal ise evrimsel gelişim biyolojisidir. Bu dal 1990'larda moleküler gelişim biyolojisi ve evrimsel biyolojideki buluşların birleştirilmesi ve yeni bakış açılarının yaratılması ile ortaya çıkan bir sentezdir. Evrimsel gelişim biyolojisi canlıların evrimsel bağlamdaki organizmal formları ve çeşitliliğiyle ilgilenir. Gelişim Biyolojisi'nde kullanılan başlıca model organizmalar
Aşağıda resmini gördüğünüz ve bilim merkezinin önünde bir örneği bulunan homunculus ise, daha farklı bir amaç için kullanılıyor. Bu acayip insan figürleri aslında vücudumuzun hangi bölgelerinin ne kadar duyarlı olduğunu ve beyin korteksinde (beyin kabuğu) kapladıkları alanın birbirine oranını gösteriyor. Örneğin ellerin bu kadar büyük olması, bu bölgenin kendisinden küçük bölgelere göre daha duyarlı olduğu anlamına geliyor. [2] Bu bir “duyusal homunculus” (sensory homunculus). “Hareket homunculusu” (motor homunculus) olarak tanımlanan başka bir çeşidi de, benzer şekilde beyin korteksinde hareketle ilgili, hangi organın ne büyüklükte bir alanı kapladığını simgeliyor. Öte yandan homunculus kelimesinin ilk ortaya çıkışı çok daha eski tarihlerde simyacılarla olmuş. Kelimeyi ilk kullanan kişinin Paracelsus adında bir simyacı olduğu düşünülüyor. Bununla birlikte simya içinde de çeşitlilik gösteriyor homunculus kavramı. Benim rastladığım en ilginç örneklerden biri, mandrake adı verilen ve büyücülükte bolca kullanılan bir bitkinin kökünde “homunculus” bulunduğu inancı. Bu inanışın en yaygın versiyonuna bakılırsa, mandrake bitkisi, asılarak idam edilen bir erkeğin semeninin vücudun son kasılışlarıyla döküldüğü yerlerde yetişirmiş. Bu inanca, bitkinin köklerinin kimi zaman insana çok benzeyen bir şekle sahip olması sebep olmuş. Fakat iş bununla bitmiyor. Bu bitkinin kökü, bir cuma günü, gün ağarmadan önce siyah bir köpeğe bağlanarak topraktan çıkarılır, süt ve bal ile yıkanıp beslenirse (kimi “tariflerde” bunlara kan da ekleniyor), kökün, sahibini kötülüklerden koruyacak minyatür bir insana dönüşeceğine inanılıyormuş. Homunculus, bu tip hoş ayrıntılardan hoşlanan J. K. Rowling’in de gözünden kaçmamış: Harry Potter hayranları, serinin “Sırlar Odası” bölümündeki çığlık atan mandrake bitkilerini belki çoktan hatırlamışlardır bile. Örnekler bitmiyor… Bilim ve teknolojide, çalışan sistemler tanımlanırken, bu sistemlerin “içlerinde bulunan küçük bir insan tarafından çalıştırıldıkları” aksiyomu kabul ediliyormuş. Felsefede “homunculus uslamlama” adı verilen bir kavram var ve teorilerin eksik kaldıkları noktaları belirlemek için kullanılıyor. Homunculus uslamlamaya göre eğer bir teorinin “tam” olması için “küçük bir adama” ihtiyaç duyuluyorsa, o teori yanlıştır. Oldukça karmaşık duyuluyor değil mi? “Küçük adam” oldukça “büyük” işlere bulaşmış görünüyor. Burada yazıma son vermeden önce, kelimenin özellikle bilim, teknoloji ve felsefedeki kullanımları hakkında bilgisi olanları paylaşmaya davet etmek istiyorum. [1] Animalcule kelimesini ilk kez kullanan kişi Hartsoeker değil, onunla aynı zamanlarda yaşamış ve kendi yaptığı mikroskopla mikroorganizmaları ilk kez gözlemlemiş olan Anton van Leeuwenhoek’tur. Ayrıca çok güvenilir bazı kaynaklar bile, Hartsoeker’in ya da Leeuwenhoek’un homunculus kelimesini spermin içindeki küçük adam için kullandığını belirtmektedir fakat bunun doğru olmadığını hemen belirteyim. Tarihte bir noktada ortaya çıkmış bu yanlış anlama, nesiller boyu hocaların öğrencilerini yanlış bilgilendirmelerine sebep olmuş. Sizler de şu an bunu deneyimlemiş bir örneğin satırlarını okumaktasınız Wikipedia ve hatta gelişim biyolojisi derslerinin Scott Gilbert tarafından yazılan en favori ders kitabı bile bu hataya düşmüş. Hatta kimi kaynaklar bu iki bilim insanının sperm içinde küçük bir adamın var olduğu iddiasında bile bulunmadıklarını vurguluyor. Fakat Leeuwenhoek’un ağzından çıkan cümleleri aktardıklarını iddia eden başka kaynaklar bunun tersini gösteriyor. Anlayacağız bilim tarihinde bu konu biraz “flu”. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz ''http://www.devbio.com/article.php?ch=7&id=66'' adresteki makaleye bir göz atabilirsiniz. (Vikipedi, özgür ansiklopedi) |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.