ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Ansiklopedisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=476)
-   -   Egemenlik Nedir? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=875935)

Prof. Dr. Sinsi 10-06-2012 11:33 PM

Egemenlik Nedir?
 
Başkalarının davranışını kendi isteklerine zorla uydurabilme imkânı, emir ve direktifler vererek toplum davranışını yönlendirme gü*cü, yüksek otorite. Siyaset biliminde millî sınır*lar içinde Devlet?in en üstün yetki ve güç sahi*bi olması, uluslararası sistemde ise Devlet?in sadece kendi taahhütleri çerçevesinde sınırla*nabilen ve diğer devletlere eşit mutlak bağım*sızlığı anlamına gelir. felsefe, sosyoloji ve ikti*sat alanlarında az çok farklı anlamlarda kulla*nılan egemenliğin en yaygın kullanımı siyaset alanındakidir.

Bir ülkede egemenliğin kimde olduğu soru* su, tarih boyunca geniş tartışmalara yol açmış*tır. ilk çağlarda bu günkü anlamda bir ege*menlikten söz edilemez. Devletler ya birbirin*den uzak yaşamakta ya da dış ilişkilerinde bir*birine üstünlüklerini kabul ettirmekteydiler. ilk kez XVI.yüzyılda Fransız hukukçuları (J.-Bodin) egemenliği bugünkü anlamına yaklaş*tırm Aya çalıştılar. Bunlara göre egemenlik, Fransa kralının içeride feodal senyörlcrc karşı üstünlüğünü, dışarda ise Roma-Germen im*paratorluğuna karşı bağımsızlığını koruma hak ve yetkisi idi. Bu çağlarda hükümdara iza*fe edilmiş olan ve dinî hukuktan doğan monar-şık egemenlik, daha sonra kendini demokra*tik egemenlik anlayışınıyansıtan millî egemen*liğe bıraktı. XVII.yüzyılda J.Locke ve XVIII.-yüzyılda J.J.Rousseau?nun geliştirdikleri ?top*lum sözleşmesi? teorisine göre bölünemez ve başkasına devredilemez niteliklere sahip olan egemenlik, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesin*de ? Halk egemenliği? ilkesinin gelişmesine kat*kıda bulundu. 1789 Fransız devrimini yapan*lar ihtilal sonrası Fransa?nın anavasası olan

1791 tarihli anayas aya halk egemenliği yerine ?millî egemenlik? ilkesini soktular; ?Egemen*lik tektir ve millete aittir?. Egemenliğe kazan*dırılan bu yeni boyut XIX. ve XX.yüz yılın an*layışını da yansıtır ve Milletin sahip bulundu*ğu egemenlik hakkının temsilcileri yoluyla kul*lanabileceğini ifade eder.

Hukukî bakımdan egemenlik, devletin ayırı*cı vasıflarından biri olarak *kabul edilmiştir. Bu itibarla devlet, sınırlan belli bir ülkede ya*şayan halk üzerinde egemen olan yüksek otori*tedir. Bir ülkedeki halk egemen değilse, yani bir başka yerden emir ve direktif alıyorsa o, devlet değildir. Bu bakımdan devletin kendi ülkesi içinde rakip bir güce yer vermeyen dev*let kudreti, egemenlik olarak anlaşılmalıdır.

Devletin egemenlik ilkesinin kullanılması da çeşitli tartışmalara sebep olmuş ve bu alan*da ?kuvvetler ayrılığı? ilkesi yerleşmiştir. Yasa*ma, yargı ve yürütme güçlerinin birbirinden ayrı organlarca kullanılması yaygınlaşmışsa da, çağımızda yürütmenin yasam ayı dolaylı yoldan etkisi altına aldığı gözlenmektedir. As*lında devletin egemenliğinin sınırsızlığı anlayı*şının terk edilerek hem içte, hem de uluslara*rası alanda sınırlandırılmış bir egemenlik anla*yışının yerleşmiş olması söz konusudur. De*mokratik yönetim geleneği, egemenliği kulla*nan yöneticilerin gücüne Ö nemli kısıtlamalar getirmiştir. Anayasal sistemler ve hukuk devle*ti anlayışı egemenliğin nasıl kullanılacağını, bu gücü millet adına kullanacak olanların be*lirlenmesi hususunu düzenlemiştir. Uluslara*rası alanda da egemenlik kavramı bazı geliş*melere sebep olmuştur.

Egemen bir devletin, uluslararası alanda kendini hiçbir güçle sınır*landırmaması anlayışı çağımızda terkedilerek devletlerin kendi taahhütleriyle bağımlı olma*ları anlayışı yerleşmiştir. içinde bulunduğu*muz yüzyılın başından itibaren devletlerin uluslararası alandaki egemenliklerini sınırla*yan bazı gelişmeler oldu. I. dünya Savaşı önce*sinde Lahey?de düzenlenen konferanslarda sa*vaşlarda devletlerin uyacakları bazı kurallar kabul edildi. Savaş sonrasında kurulan Millet*ler Cemiyeti?nin Ana sözleşmesi, devletlerin savaş açma konusundaki egemenliklerini sınırlandırdı. Pek çok devlet tarafından imzalanan Briand Kellog Paktı (1928), devletler arasın*daki anlaşmazlıkların savaş yoluyla çözümünü yasakladı. Ardından II.Dünya Savaşfndan sonra kurulan Birleşmiş Milletlerin Sözleşme*si, ülkelerin uluslararası ilişkilerde güce baş vurmaktan, Barış ve güvenliği tehditten kaçın*maları şartını getirdi. Savaş sonrasında ulusla*rarası plânda çeşitli alanlarda birliklerin ve uluslararası örgütlerin hızla çoğalması, devlet*lerin bu alandaki mutlak egemenliklerini sınır*landırmıştır. Bir devletin herhangi bir ulusla*rarası kuruluşa üye olarak girmesi, bu alanda*ki egemenliğinden bir kısmından kuruluş lehi*ne feragat etmesi anlamına gelmektedir. Ulus*lararası alanda, bütün devletlerin üzerinde bir yüksek otorite olmadığından ancak ilgili dev*letlerin kendi rızaları ile egemenliklerini sınır*lamaları söz konu su olmaktadır.

Egemenlik kavramı, islam toplumları için Batılı toplumlardan farklı bir Anlam kazanmış*tır. Kur?an?da, ?hüküm? olarak tefsir edilen ?mülk?ün? Allah?ın olduğunun bildirilmiş ol*ması, Islam bilginleri tarafından bunun ? insan oğlunun Kanun koyma? yetkisinin olmadığı şeklînde yorumlanmıştır. peygamber (s) döne*minde her türlü egemenliği bizzat Hz.Muham-med kullanırken, onun ölümünden sonra hali*feler siyasal ve sosyal egemenliği ellerinde tut*muşlardır. ilk dönemde siyasal ve sosyal ege*menliği, Allah?ın halifesi olarak yaratıldığı be*lirtilen insanlar adına kullanacak bir ?halife?-nin belirlenmesi bir tür seçimle gerçekleşmiş*ken, HzAÜ?den sonra ?saltanat? usulü yerleş*miş ve yüz yıllar boyunca çeşitli hanedanlar, ge*nelde kuvvete dayalı olarak egemen olmuşlar*dır. Hanedanlar egemenliklerine meşruiyet kazandırmada dinden yararlanmışlardır. Ulus*lararası alanda ise Islam, antlaşmalara, veri**** söze ve barışa ö Nem vermiş, antlaşmalara uyulduğu müddetçe savaştan kaçınılmasını is*temiştir.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.