![]() |
Hisar Abdülhak şinasi-Yazar
Abdülhak Şinasi Hisar, (1888) yılında İstanbul'da doğmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yayımlanmış ilk yazın dergilerinden olan Hazine-i Evrak'ı (1881-1882) çıkaran Mahmut Celâlettin'in oğludur. Tanzimat Edebiyatı'nın iki ünlü şairinin (Şinasi ve Abdülhak Hâmit) adları verilmiştir. Daha küçük yaşlarda bir Fransız mürebbiyeden Fransızca, komşuları olan Tevfik Fikret'ten de Türkçe dersleri almış, ilkokuldan sonra öğretimini Mekteb-i Sultanî'de (Galatasaray Lisesi'nde) tamamlamıştır (1898-1905). Daha sonra Paris'e giderek Ecole Libre des Sciences Politiques'te okumuştur (1905-1908). Meşrutiyetin ilanından sonra yurda dönmüş, uzun süre özel şirketlerde çalışmıştır (1909-1930). Daha sonra Ankara'ya giderek Balkan Birliği Cemiyeti Umumî Kâtipliği ve Dışişleri Bakanlığı Danışmanlığı görevlerinde bulunmuştur (1931-1948). Son yıllarında İstanbul'da bazı kurumların İdare meclisi üyeliklerinde bulunmuş, İstanbul'da ölmüştür (3 Mayıs1963). Yazarın Yaşamı Abdülhak Şinasi Hisar, Cevdet Kudret'in belirttiği üzere Meşrutiyet Döneminin Ahmet Haşim, Refik Halit, Hamdullah Suphi, Yahya Kemal, Yakup Kadri gibi şair ve yazarlarıyla aynı kuşaktan olmasına, çoğuyla okul sıralarından başlayan arkadaşlıklar kurmasına rağmen, yazmaya onlardan çok sonra başlamıştır. Önce Birinci Dünya Savaşı sonlarında bazı dergilerde şiirleriyle görünmüş ( 1918), sürekli olarak yazmaya ise Mütareke döneminde yönelmiştir. Bu dönemde Dergâh (1921), Yarın (1921) dergilerinde şiir ve eleştiri, İleri gibi gazetelerde de eleştiriler yazmıştır. Hisar, Cumhuriyet döneminde de Milliyet, Türk Yurdu gibi çeşitli gazete ve dergilerde yazmayı sürdürmüş, yazarlar arasında şair ve özellikle eleştirmeci olarak tanınmıştır. Hisar, Varlık dergisinde mensur şiirler, yazın üzerinde denemeler, eski yazarlar ve geçmiş dönem hayatını anlatan anılar yayımlanmıştır (1933-1943). Bir tür hazırlık dönemi sayılabilecek bu yıllardan sonra Abdülhak Şinasi Hisar 1941 yılından itibaren kendi yolunu bulmuş, özgün yapıtlarını peşpeşe vermeye başlamıştır. Hisar, Fahim Bey ve Biz romanıyla CHP Hikâye ve Roman Armağanı'nda üçüncülük almıştır (1942). Yapıtları Roman:
|
Cevap : Hisar Abdülhak şinasi-Yazar
http://www.cnnturk.com/images/yasam/ashisar0305h.jpg Abdülhak Şinasi Hisar'ın cenazesi belediye tarafından gömülmüştü Şair ve yazar Abdülhak Şinasi Hisar, 1963 yılında, 75 yaşındayken İstanbul'da hayata veda etti. 'Fehim Bey ve Biz' ve 'Boğaziçi Mehtapları' adlı kitaplarıyla tanınan yazar Abdülhak Şinasi Hisar, 3 mayıs 1963'te İstanbul'da hayata veda etti. Merkez Efendi Mezarlığı'na defnedildi. 1888'de Rumelihisarı'nda doğan Abdülhak Şinasi Hisar, Osmanlı döneminde yayımlanmış ilk edebiyat dergilerinden 'Hazine-i Evrak'ı çıkaran Mahmut Celalettin Bey'in oğlu, gazeteci ve yazar Selim Nüzhet Gerçek'in ağabeyidir. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Paris'e gitti ve Ecole Libre des Sciences Politique'te (Siyasal Bilimler Yüksekokulu) okudu. O yıllarda Paris'te bulunan Türk aydınları Prens Sabahattin, Ahmet Rıza, Yahya Kemal ve Dr. Nihat Reşat (Berger) ile tanıştı ve Jön Türk hareketine katıldı. Yine Paris'te hayranlık duyduğu Fransız yazar A.France ve M.Barres'le dostluk kurdu; J.Moreas, E.Faguet, J.Costeau ve H.de Regnier gibi yazarlarla tanıştı. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'a döndü. 1930'da Balkan Birliği Cemiyeti genel sekreterliği yaptı, Dışişleri Bakanlığı danışmanlığı sırasında Uluslararası Barış Kongresi'ne (1945) katılmak üzere ABD'ye gitti. 1948'de İstanbul'a yerleşerek ölümüne değin bazı banka ve özel kurumlarda yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. Ahmet Haşim, Yahya Kemal ve Yakup Kadri gibi şair ve yazarlarla aynı kuşaktan olmasına rağmen, yazmaya 'Dergah', 'Yarın', 'İleri' ve 'Medeniyet' dergi ve gazetelerinde başlayan Hisar, Cumhuriyetten sonra 'Ağaç', 'Türk Yurdu' ve 'Varlık' dergileriyle Milliyet ve Dünya gazetelerinde eleştiri ve denemeler yayımladı. Bir üslupçu olan, romanda his ve fikri önemseyen Hisar, hüzün ve özlemle kaleme aldığı yapıtlarında mazi hayalini yaşatmış ve bu nedenle de adı Fransız romancı Marsel Proust'la birlikte anılmıştı. Ahmet Hamdi Tanpınar, 'Edebiyat Üzerine Makaleler' adlı kitabında, "Abdülhak Şinasi'yi okurken, nesrin yazı olduğunu, konuşma olmadığını tekrar hatırladım. Nesre son zamanlarda unutur gibi olduğumuz bu mevkiini iade eden muharrirlerimizdendir" diyerek Hisar'ın Türk edebiyatındaki yerini belirlemiştir. Yapıtları Roman: 'Fehim Bey ve Biz' (1941. 1942 CHP Hikaye ve Roman Ödülü üçüncülüğü), 'Çamlıca'daki Eniştemiz' (1944), 'Ali Nizami Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği' (1952) Anlatı: 'Boğaziçi Mehtapları' (1943), 'Boğaziçi Yalıları' (1954), 'Geçmiş Zaman Köşkleri' (1956) Diğer yapıtlar: 'Aşk İmiş Her Ne Var Alemde' (1955-Seçilmiş mısra ve beyit antolojisi), 'Geçmiş Zaman Fıkraları' (1958), 'İstanbul ve Pierre Loti' (1958), 'Yahya Kemal'e Veda' (1959), 'Ahmet Haşim, Şiiri ve Hayatı' (1963) |
Cevap : Hisar Abdülhak şinasi-Yazar
(1888-1963). Bazı yazarlar belli bir kentin, yapıtlarıyla da belirli bir dönemin edebiyatçısı olarak tanınır. İstanbul'da doğan Abdülhak Şinasi Hisar da bunlardan biridir. Çocukluğu ve gençliği, bütün yazarlığını etkileyen ve romanlarında konu ettiği bu kentte geçti. Rumelihisarı'nda, Çamlıca'da, Büyükada'da, içinde büyüdüğü doğanın güzelliğini, Boğaziçi'ndeki sandal gezilerini, özenle yapılmış yalıları, Osmanlı yaşama biçimine sıkı sıkıya bağlı kişileri hep özlemle anımsayarak romanlarında anlattı. Yazarın ailesi de geleneksel bir Osmanlı ailesiydi. Babası Türkiye'nin ilk edebiyat dergisini çıkaran Mahmud Celaleddin Bey'di ve Tevfik Fikret, şair Nigar Hanım gibi dönemin ünlü adlarıyla yakın arkadaştı. Kültürlü bir çevrede büyüyen ve küçük yaşta Fransızca öğrenen Abdülhak Şinasi, Tevfik Fikret'ten de Türkçe dersleri aldı. 1905'te Galatasaray Lisesi'ni bitirince ailesine haber vermeden Paris'e gitti. Paris'te 1908'e kadar siyasal bilgiler okudu. Yazarın Paris'teki yaşamı kültür birikimi sağlaması ve düşüncelerinin olgunlaşması açısından oldukça verimli geçti. Ünlü Fransız yazarlarıyla ve aralarında Yahya Kemal'in de bulunduğu Türkiye'den gelen aydın kişilerle dost oldu. 1908'de II. Meşrutiyet ilan edildikten sonra İstanbul'a döndü. Bir Fransız maden şirketinde ve başka kuruluşlarda çalıştı. Cumhuriyet'ten sonra Ankara'da Balkan Birliği Cemiyeti'nde genel sekreterlik yapan ve Dışişleri Bakanlığı danışmanlığında görev alan yazar, 1945'te Uluslararası Barış Kongresi'ne katılmak için ABD' ye gitti. 1948'den sonra çok sevdiği İstanbul'a yerleşti ve yaşamı alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı olarak bu kentin Beyoğlu semti dolaylarında geçti. ten sonra çeşitli edebiyat dergilerinde yayımladığı şiirleriyle ve eski edebiyatçılar üzerine yazdığı anılarıyla tanındı. Ama ona ününü ve yazar kişiliğini kazandıran ilk romanı Fahim Bey ve Biz (1941) oldu. Yazar, bu romanında son derece temiz yürekli, duygulu, içine kapalı, güzel düşler kurmayı seven bir kişi olan Fahim Bey'i anlattı. Söz konusu romanın baş kişisi Fahim Bey, kafasında kurduğu dürüstlük dolu güzel dünya ile para düşkünü açıkgözlerin dünyası arasındaki çelişki sonucu, yaşama, insanlara kırgın olarak ölür. Yazarın daha sonra yayımladığı Boğaziçi Mehtapları (1943), Boğaziçi Yalıları (1954) gibi anı kitaplarında eski İstanbul yaşamına duyduğu özlem ve eski güzelliklerin yok olup gitmesine karşı duyduğu tedirginlik dile getirilir. Yazarın Çamlıca'da geçirdiği çocukluk ve gençlik yıllarından esinlenerek yazdığı Çamlıca'daki Eniştemiz (1944), Ali Nizami Bey'in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952) anılara dayalı romanlarındandır. Yazar bu yapıtlarında Osmanlı toplumunun üst sınıflarından kişileri ele alır. Osmanlı geleneksel yaşamına sımsıkı bağlı bu tiplerin yaşama biçimleri, evleri, ilgileri, dahası hangi yemekleri sevdiklerini anlatır. Böylece Cumhuriyet öncesi İstanbul yaşamını canlandırır. Bu açıdan ona geçmişin ve anıların yazarıdır denebilir. Abdülhak Şinasi Hisar, yapıtlarında çok yakından tanıdığı, gözlemlediği aile çevresinden kişileri anlatmıştır. Annesi, babası, büyükannesi, yengesi, halası, eniştesi, aile dostları ad ve yer değiştirerek yazarın roman kahramanları olmuştur. Gerek romanlarındaki kurgu, gerek ** ile roman arasındaki sınırların belirsizliği, yazarın romana sık sık düşünce ve duygularını katmasına yol açmıştır. Dili eski olmasına karşılık ağdalı değildir ve akıcı bir anlatımı vardır. Abdülhak Şinasi Hisar'ın ayrıca Geçmiş Zaman Köşkleri (1956) adlı bir anı kitabı, Yahya Kemal ile Ahmed Haşim'in yaşamı ve şiiri üzerine yapıtları vardır. |
Cevap : Hisar Abdülhak şinasi-Yazar
(18881963). Bazı yazarlar belli bir kentin, yapıtlarıyla da belirli bir dönemin edebiyatçısı olarak tanınır. İstanbul'da doğan Abdülhak Şinasi Hisar da bunlardan biridir. Çocukluğu ve gençliği, bütün yazarlığım etkileyen ve romanlarında konu ettiği bu kentte geçti. Rumelihisarı'nda, Çamlıca'da, Büyükada'da, içinde büyüdüğü doğanın güzelliğini, Boğaziçi'ndeki sandal gezilerini, özenle yapılmış yalıları, Osmanlı yaşama biçimine sıkı sıkıya bağlı kişileri hep özlemle anımsayarak romanlarında anlattı.
Yazarın ailesi de geleneksel bir Osmanlı ailesiydi. Babası Türkiye'nin ilk edebiyat dergisini çıkaran Mahmud Celaleddin Bey'di ve Tevfik Fikret, şair Nigar Hanım gibi dönemin ünlü adlarıyla yakın arkadaştı. Kültürlü bir çevrede büyüyen ve küçük yaşta Fransızca öğrenen Abdülhak Şinasi, Tevfik Fikret'ten de Türkçe dersleri aldı. 1905'te Galatasaray Lisesi'ni bitirince ailesine haber vermeden Paris'e gitti. Paris'te 1908'e kadar siyasal bilgiler okudu. Yazarın Paris'teki yaşamı kültür birikimi sağlaması ve düşüncelerinin olgunlaşması açısından oldukça verimli geçti. Ünlü Fransız yazarlarıyla ve aralarında Yahya Kemal'in de bulunduğu Türkiye'den gelen aydın kişilerle dost oldu. 1908'de II. Meşrutiyet ilan edildikten sonra İstanbul'a döndü. Bir Fransız maden şirketinde ve başka kuruluşlarda çalıştı. Cumhuriyet'ten sonra Ankara'da Balkan Birliği Cemiyeti'nde genel sekreterlik yapan ve Dışişleri Bakanlığı danışmanlığında görev alan yazar, 1945'te Uluslararası Barış Kongresi'ne katılmak için ABD' ye gitti. 1948'den sonra çok sevdiği İstanbul'a yerleşti ve yaşamı alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı olarak bu kentin Beyoğlu semti dolaylarında geçti. Abdülhak Şinasi Hisar, Paris'ten döndükten sonra çeşitli edebiyat dergilerinde yayımladığı şiirleriyle ve eski edebiyatçılar üzerine yazdığı anılarıyla tanındı. Ama ona ününü ve yazar kişiliğini kazandıran ilk romanı Fahim Bey ve Biz (1941) oldu. Yazar, bu romanında son derece temiz yürekli, duygulu, içine kapalı, güzel düşler kurmayı seven bir kişi olan Fahim Bey'i anlattı. Söz konusu romanın baş kişisi Fahim Bey, kafasında kurduğu dürüstlük dolu güzel dünya ile para düşkünü açıkgözlerin dünyası arasındaki çelişki sonucu, yaşama, insanlara kırgın olarak ölür. Yazarın daha sonra yayımladığı Boğaziçi Mehtapları(1943), Boğaziçi Yalıları (1954) gibi anı kitaplarında eski İstanbul yaşamına duyduğu özlem ve eski güzelliklerin yok olup gitmesine karşı duyduğu tedirginlik dile getirilir. Yazarın Çamlıca'da geçirdiği çocukluk ve gençlik yıllarından esinlenerek yazdığı Çamlıca'daki Eniştemiz (1944), Ali Nizami Bey'in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952) anılara dayalı romanlarındandır. Yazar bu yapıtlarında Osmanlı toplumunun üst sınıflarından kişileri ele alır. Osmanlı geleneksel yaşamına sımsıkı bağlı bu tiplerin yaşama biçimleri, evleri, ilgileri, dahası hangi yemekleri sevdiklerini anlatır. Böylece Cumhuriyet öncesi İstanbul yaşamını canlandırır. Bu açıdan ona geçmişin ve anıların yazandır denebilir. Abdülhak Şinasi Hisar, yapıtlarında çok yakından tanıdığı, gözlemlediği aile çevresinden kişileri anlatmıştır. Annesi, babası, büyükannesi, yengesi, halası, eniştesi, aile dostları ad ve yer değiştirerek yazarın roman kahramanları olmuştur. Gerek romanlarındaki kurgu, gerek anı ile roman arasındaki sınırların belirsizliği, yazarın romana sık sık düşünce ve duygularım katmasına yol açmıştır. Dili eski olmasına karşılık ağdalı değildir ve akıcı bir anlatımı vardır. Abdülhak Şinasi Hisar'ın ayrıca Geçmiş Zaman Köşkleri (1956) adlı bir anı kitabı, Yahya Kemal ile Ahmed Haşim'in yaşamı ve şiiri üzerine yapıtları vardır. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.