ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Edebiyat / Dil Bilgisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=658)
-   -   Divan şiirinin Konuları Ve özellikleri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=85997)

Şengül Şirin 07-01-2009 10:13 PM

Divan şiirinin Konuları Ve özellikleri
 
Divan şiirinin Konuları Ve özellikleri


Bir şairin divanında işlediği konular da belli bir düzene göre sıralanır. Genellikle bütün divanlar aynı sırayı izler. Önsöz (mukaddeme) besmele ile başlar, yer yer şiirlerle süslenmiş düzyazı ile yazılırdı. Şair, yapıtı üzerine açıklamalarını, şiir konusundaki düşüncelerini, Tann'ya duyduğu minneti bu bölümde dile getirir.

Bu tür bölümlerin olmadığı divanlar da vardır. İkinci bölümde kasideler yer alır. Tanrı sevgisini dile getiren kasideler (münacat), Hz. Muhammed'i öven kasideler (naat), zamanın din büyüklerini, padişahları ve devlet büyüklerini öven kasideler art arda dizilir. Üçüncü bölüm tarihlerdir. Arap alfabesinde her harfe sayısal bir karşılık düşünülmüş ve bundan yararlanarak harflerle sayı belirtme yoluna gidilmiştir. Harflerin sayısal değerlerini hesaplamaya da "ebced hesabı" denir. Ebced hesabına göre ünlü kişilerin doğum ve ölüm tarihleri, bazı anıt ve yapıların yapımının bitirildiği günlerin tarihleri ya da önemli olayların tarihleri ebced hesabıyla şiirlere geçer.

Dördüncü bölümde musammatlar yer alır. Beşinci bölümde gazeller; altıncı bölümde rubailer; yedinci bölümde ise müfret denen tek tek beyitler ve mısrai azade denen tek tek dizeler olur. Şair divanını bu düzende hazırladıktan sonra yapıtı kitap haline getirmek üzere hattatlara (güzel yazı ustası) verirdi. Henüz baskı makineleri geliştirilmeden önce kitaplar elle yazılarak çoğaltılırdı. Yapıtın sayfaları çoğu zaman çeşitli desenlerle süslenir ve kitap ciltlenirdi. Böylece elyazması bir kitap biçimine dönüşen divan, çoğu kez dönemin önde gelen devlet adamına ya da padişaha sunulurdu. Padişah, saray şairlerine yapıtı incelettirir, beğenirse şairi "huzuruna" çağırır, onunla görüşür ve şaire para ya da çeşitli armağanlar verirdi.

Ortaya çıkan yapıt, döneminin özelliklerini, zevklerini, sanat anlayışını, inançlarını ve bilgilerini taşırdı; ama yaşam pek çok biçimiyle yansımazdı. Divan şairi kendisini sürekli acı çeken bir âşık olarak tanıtır ve dünyaya o gözle bakardı. Divan şairinin sevgilisi ay gibi yuvarlak yüzlü ve güzeldir. O hem aydır, hem de güneş. Boyu mızrak gibi uzun ve düzdür. Yürürken servi gibi salınır. Saçları sümbül, yanakları lale ya da gül, gözleri nergis, kaşları yay, kirpikleri ok, dişleri inci, çene çukuru kuyudu

Beli kıldan incedir. Sevgilinin dudağı ölümsüzlük suyu (abıhayat) niteliğindedir. Ayağının tozu âşığın gözüne sürme yerine geçer. Âşığının gözyaşı Nil ya da Fırat ırmakları gibi akar. Bir yandan rakibi, bir yandan acı çektiren sevgilisi nedeniyle beladan kurtulamaz. Bu tür benzetmeleri hemen hemen her Divan şairi kullanmıştır. Bu kalıplaşmış benzetmelere "mazmun" denir. Hangi şair bu mazmunları yerli yerinde ve başarılı bir biçimde kullanmışsa o iyi bir şair sayılırdı.


Divan şiirinde doğa öğeleri de bol bol kullanılmıştır. Şair için doğa, şiirdeki hünerini göstermek için bir araçtır. Ama şair, doğayı gerçek görünümüyle, kendi gözü ile görmekten çok, kendinden önce gelen usta şairlerin gözü ile görmeye çalışır. Divan şiirinde doğa daha çok kasidelerde ve mesnevilerde yer alır. Doğada iki mevsim çok işlenmiştir; bahar ve kış.

vinç kaynağıdır. Baharı bir sultana benzetir. Bahar sultanı ordusunu toplamış, kış sultanına hücum ederek onu yenmiştir. Bâkî'nin "Bahar Kasidesi", bahariye türünün en güzel Örneğidir. Bahar betimlemelerinde en çok gül, bülbül, lale, sümbül, çimen gibi sözcükler kullanılır. Divan şairine göre bahar yaşam, canlılık demektir. Kış ise can sıkıcıdır, bunaltıcıdır ve zalim bir padişaha benzetilir.

Belli doğa öğelerinin çokça kullanılmasına karşın orman, dağ, ova, rüzgâr, yağmur gibi doğanın öteki öğeleri Divan şiirinde hemen hemen hiç kullanılmamıştır. Örneğin Divan şiirinde kayıklar vardır ama, deniz hiç yoktur. Divan şiirinde anlatılanlar, gerçek olmaktan çok bilerek yapaylaştırılmıştır. Örneğin Divan şairi, bağış beklediği kişileri nasıl abartılı bir biçimde övmüşse, sevmediği ya da zarar gördüğü kişiyi de o oranda yermiştir.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.