![]() |
Ali Şir Nevai (1441-1501)
Ali Şir Nevai (1441-1501)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1293711022 Türk diline ve edebiyatına katkılarıyla tanınmış bir şairdir. Şairliğinin yanı sıra dürüst, insancıl ve sağduyulu bir devlet adamıydı. Türkçe'nin özelliklerini inceledi ve Türkçe'nin üstün bir edebiyat dili olması için çalıştı. Çağatay lehçesiyle yazan şairin etkisiyle Çağatayca uzun süre "Nevai dili" olarak anıldı. Çağatay Hanlığı'nm kültür merkezi olan Herat'ta doğan Ali Şir Nevai Uygur Türkleri'nden Gıyaseddin Kiçkine Bahadır'ın oğludur. Babasının evi şair, ressam ve müzikçilerin toplantı yeriydi. Böylece Nevai erken yaşta birçok önemli yapıtı okuma olanağı buldu. Kardeş gibi büyüdükleri Hüseyin Baykara sultan olunca onun hizmetine girdi ve 32 yıl boyunca danışmanlığını yaptı. Ali Şir Nevai'nin yetiştiği çağda Çağataylar'ın resmi dili de, edebiyat dili de Farsça'ydı. Nevai de ilk şiirlerini bu dilde yazdı. Ama İranlı şairlerden etkilenmesine karşın, bir edebiyat dili olarak Türkçe'nin üstünlüğüne inanıyordu. Bu iki dili karşılaştırmak için yazdığı Muhakemetü'lLugateyn (1499; "Sözcüklerin İncelenmesi") adlı yapıtında Türkçe' nin ses ve anlam inceliklerini, dilbilgisi özelliklerini, fiil zenginliğini ve anlatım olanaklarını inceledi. Saydığı 100 Türkçe sözcükten hiçbirinin Farsça'da karşılığı olmadığım gösterdi. Bazı nesnelerin Farsça'da bir tek ortak adı olmasına karşılık Türkçe'de bu nesnelerden her birinin değişik sözcüklerle adlandırıldığını örneklerle kanıtladı. Ali Şir Nevai'nin 30'dan fazla yapıtı vardır. Bunlardan beşi şiirlerini derlediği birer Divan'dır. Divanlarından ilk dördü, 110 bin dizeyi aşan Türkçe şiirlerini içerir; beşincisi Farsça'dır. Türk edebiyatının ilk "hamse" yazan da Ali Şir Nevai'dir. Mesnevilerden oluşan hamsede beş ayrı öykü şiirle anlatılır. Ali Şir Nevai 1483'te başlayıp iki yılda bitirdiği Hamse'sinde çağının toplum yapısını eleştirmiş, zamanının ikiyüzlü softalarını, bilgiyi küçümseyip bilgisizi değerli sayanları yermiştir. Öykülerinde alçakgönüllülüğü övmüş, büyüklük taslayan, görevini kötüye kullanan yöneticileri eleştirmiştir. Ali Şir Nevai'nin Mecalisü'nNefais'i (149192; "Güzel Toplantılar") Türk edebiyatının ilk şairler sözlüğü sayılır. Öbür önemli yapıtları arasında Lisanü'tTayr (1498; "Kuşdili"), 7arihi Enbiya (1485 sonrası; "Peygamberler Tarihi"), Hamsetü'lMüteahhirin (1492 sonrası; "Yeni Yazarların Hamseleri") ve Mizanü'lEvzan (1492 sonrası; "Vezin Ölçüsü") sayılabilir. |
Cevap : Ali Şir Nevai (1441-1501)
1 Eklenti(ler)
Türk Çağatay uygarlığının bir simgesi… faziletleri ile devrine örnek olan bir kimse…
Türk dilinin Fars diline üstün olduğunu ispatlayan ilk bilim adamı… Çağın en ünlü şairi ve düşünürü… Ali Şir Nevaî, Türk bilim ve sanat hayatının temel taşlarından biridir. 9 Şubat 1441′de Herat’da doğdu. Babası, Uygur Türklerinin ünlü kişilerinden Kiçkine Bahşî’dir. Herat hükümdarı Hüseyin Baykara’nın çocukluk arkadaşıdır. Hemen bütün hayatını, Hüseyin Baykara’nın yanında geçirmiş, onun en mahrem dostu, arkadaşı olarak tanınmış ve bilinmiştir. Baykara kendisine “Süt Kardeş” diye hitap ederdi. Bir ara (1487-1488) Astarabat şehrinin valiliğini yapmışsa da, hemen Hüseyin Baykara’nın yanına dönmüş ve ömrünün sonuna kadar, bazı küçük geziler dışında, yanından ayrılmamıştır. Bazı emirlerin isyanlarını bastırmış, bu arada, kardeşi Derviş Ali’nin başkaldırmasını önlemiş, hanedan içindeki anlaşmazlıkları hallederek, Hüseyin Baykara’ya büyük hizmetlerde bulunmuştur. Baykara kendisine o derece ihtiyaç hissediyordu ki, 1499′da Hacca gitmesine bile izin vermemiştir. Bir yıl sonra, 1500 yılında, Astarabat seferinden dönen sultanı karşılamak için yola çıkarken, kalp krizine tutulmuş ve bütün ihtimama rağmen kurtarılamayarak hayata gözlerini yummuştur. Kendi yaptırdığı türbeye gömüldü. Matem merasimini, bizzat sultan, Ali Şir’in sarayında yönetti ve bütün beyler, ayakta hizmet görerek bu büyük insana son borçlarını ödemeye çalıştılar. TÜRK DİLİNİN GELİŞMESİNE ÇABA GÖSTERDİ Ali Şir Nevaî, zengin bir ailenin çocuğu olduğu için, devlet hizmetinde bulunduğu sürece hiç para almamış, kendi kesesinden yaşamış ve ülkede birçok cami, medrese, çeşme, han yaptırmıştır. Devlet hizmetlerinin dışındaki zamanını, Türk dilinin gelişmesi için çalışmalar yaparak geçirmiş ve Çağatay uygarlığının unutulmaz kişisi olmuştur. Farisî dilini ve edebiyatını çok iyi biliyor, bu dilde büyük ustalıkla şiirler yazıyordu. 64.000 bin mısradan kurulu Hamsa’sı, Fars geleneklerine göre yazılmış bir eseridir. Hamsa’da ahlâk ve tasavvufa ait hikâyeler ve sohbetler manzum olarak yazılmış, ayrıca, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, İskender ve Behrem Gur hikayeleri işlenmiştir. BÜTÜN ŞİİRLERİNİ BİR DÎVAN DA TOPLADI Günümüze kadar gelen bir başka büyük eseri , 55.000 mısradan kurulu Türkçe Divanı’dır. İlk gençliğinden ölümüne yakın günlere kadar yazdığı bütün şiirler bu divana alınmış bulunuyor. Bundan başka bir de Farisî şiirlerini topladığı ayrı bir divanı vardır ki, 12.000 mısra hacmindedir. Bunların dışında, 7.000 mısralık Lisan al-Tayr, “Mecalis al nafa-is”, mektuplar, sohbetler birçok eser bırakmıştır. Fakat en büyük hizmeti ve en büyük eseri, Türkçe’nin büyük bir dil olduğunu ispatlamak için yazdığı “Muhakemet-ül-Lugateyn”dir. İslâm ve İran fikirlerine büyük eğilimi olmakla beraber, o, yalnız kendi milletini ve dilini sevmiş, onu yüceltmek için çalışmış, böylece, tarihte oynadığı büyük rolün şuuruna varmış bir Türk’tür. Lisan al Tayr’da “Cihanda, Türk edebiyatının bayrağını kaldırmakla Türkleri, tek bir millet, tek bir toplum haline sokmuş olduğunu” iftihar ederek söylüyor. “Seddi İskender” adlı eserinde, kendisine boşluktan seslenildiğini ve şöyle dendiğini anlatır: “Sen, kılıçsız, yalnız kaleminle Türk ülkelerini, Türk milletinin kalbini feth edeceksin!.. Onları, bir tek millet yapacaksın!.. Türk iklimleri sana aittir. Sen bu milletin sahipkıranısın.” ŞİİR, MUSİKİ, RESİM VE HATTATLIKLA UĞRAŞTI Ali Şir, çağına göre ileri bir tarih görüşü olan bir bilgindi. Cengiz İmparatorluğu’-nunun gelişmesini anlatan (Cihan Tarihi) Türk ırkının da tarihi sayılır. İlhanlılar ve Timurîleri ele alan “Zübdad el Tavarih” çok değerli bilgiler ve belgelerle doludur. Devlet adamı, şair olan Ali Şîr Nevaî, musikî, resim ve hattatlık ile de ilgilenmiştir. Güzel besteleri olduğunu Babürname’den, hattatlığı ve nakkaşlığını Amirî’nin Letaifname’sinden öğreniyoruz. Mir Muhammed Amin Buhari’nin musiki tarihi üzerinde yazdığı eserinde, Horasan’da ünlü “Yedi Bahr” adlı usulün, Ali Şir tarafından, kuş sesleri incelenerek vücuda getirilmiş olduğu birer birer sayılarak gösterilmiştir. Ali Şir’e izafe edilen besteler, bugün de Horasan Türkmenleri, Fergana ve Harzem Özbekleri,Taşkent, hatta Kuzey Kafkasya Türkleri arasında çalınıp söylenmektedir. Ali Şir Nevaî, devlet adamı idi, şairdi, bestekârdı, ressamdı, nakkaştı, fikir adamı idi ama, onun en büyük eseri “Muhakemat ül-Lügateyn” lügatların karşılaştırması adlı eseridir. Bu kitabında Türkçeyi, zamanının ve hatta günümüzün büyük dillerinden biri olan Farsça ile karşılaştırmış ve Türkçe’nin, Farsça’dan daha zengin bir dil olduğunu ortaya koymuştur. Günümüzün Türkçesi, Ali Şir Nevaî’ye çok şey borçludur. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.