![]() |
Almanya
Almanya
Almanlar tarih sahnesine ilk kez İÖ 58 dolaylarında, Ren Irmağı'nı aşarak Fransa'ya giren ve Romalı komutan Jül Sezar tarafından yenilgiye uğratılan kabileler olarak çıktılar. Daha sonra Roma İmparatorluğu' nun zayıflaması üzerine Kuzey Avrupa'daki Alman kabilelerinin saldırıları yeniden arttı. Bazı Alman kabileleri İtalya'ya ve İspanya'ya kadar ulaştı. Angıllar ve Saksonlar (bak. Anglosaksonlar) İngiltere'yi ele geçirdiler. Franklar ise Fransa'ya yerleşerek Fransız ulusunun çekirdeğini oluşturdular. Bu sırada Avrupa'da, Almanya olarak bilinen ülkenin kuzeyine Saksonlar ve Frizyalılar, batısına Franklar, ortasına Thüringenliler, güneyine ise Almanlar ve Bavyeralılar yerleşmişti. 8. yüzyılda bu kabileler Hıristiyan oldular. Dinsel Reform Hareketi Britanya Adaları dışında bütün batı Hıristiyan toplumlarının yöneticisi olan Frank Kralı Şarlman'a (742814) 800'de Papa III. Leo Kutsal Roma İmparatoru olarak taç giydirdi. Bu tarihten sonra imparatorluğun adı Kutsal RomaGermen İmparatorluğu oldu. Şarlman zamanında doğuya doğru genişleyen imparatorluk onun ölümünden sonra oğullan arasında bölüşüldü. Fransa ile Almanya'nın ayrılması da o döneme rastlar. İmparatorluk özünde Alman'dı ve imparator, elektör (seçmen) sıfatını taşıyan önde gelen Alman prenslerince seçiliyordu. Ama imparatorların hiçbi ri güçlü bir merkezi yönetim kuramadı (bak. Kutsal RomaGermen İmparatorluğu). Güçlerini iç savaşlarda ve İtalya'ya karşı düzenledikleri seferlerde büyük ölçüde yitirdiler. Bu BBC Hulıon Picture Library Prusya Kralı Büyük Friedrich (171286) sırada Hıristiyan toplumların dinsel önderi papa ile imparatorlar arasında zaman zaman ciddi gerginlikler oldu. Güçlü ve akıllı bir önder olan Friedrich Barbarossa (11231190) döneminde Almanya bir süre dirliğe kavuştu. Torunu II. Friedrich (11941250) çok bilgili ve kültürlüydü. Onun döneminde ozanlar, ressamlar ve bilim adamları sarayda büyük saygı gördü. 1273'te Habsburglar'dan Rudolf tahta geçti ve 1805'te imparatorluk çökünceye kadar Habsburg hanedanı ülkeyi yönetti. Bu dönemde Frankfurt, Mainz ve Köln gibi kentler büyük ticaret merkezleri haline gelerek imparatorluk içinde oldukça geniş bir özerkliğe ve ayrıcalığa sahip oldular. Kuzeyde ise Hamburg, Bremen ve Lübeck liman kentleri çok gelişti. Daha sonra özerk cumhuriyetler olan bu kentler bir araya gelerek bir ticaret ortaklığı olan Hansa Birliği'ni kurdular (bak. Hansa BİrlİGİ). Gene bu dönemde Alman mimarlar ve yapı ustaları Köln, Strasbourg ve daha birçok yerde Avrupa'nın en güzel katedrallerini yaptılar. 15. yüzyıla gelindiğinde dünyada Hıristiyan dinini benimsemiş bütün insanlar üstünde Roma Katolik Kilisesi'nin önderi papanın ve ona bağlı kiliselerin büyük bir gücü vardı. Ne var ki, Roma Kilisesi'nin lükse ve dünya nimetlerine düşkünlüğünün artması İngiltere' de olduğu gibi Almanya'da da giderek büyüyen bir hoşnutsuzluk yaratmaktaydı. Prag'da, Hıristiyanlık dininde reform yapılması gerektiğini öğütleyen Johannes Huss'u Almanya'da da kitleler destekledi. 1415'te Johannes Huss kiliseye karşı çıktığı için kazığa bağlanarak yakıldı. Bu olay üzerine Almanya'da dinde reform isteyenler ile istemeyenler arasında iç savaş çıktı. Hıristiyanlık dininde ve onun kurumları olan kiliselerde yeni bir düzen arayışı anlamına gelen Reform hareketi, bilgin bir papaz olan Martin Luther'in de Katolik Kilisesi'ne karşı olduğunu açıklamasıyla Almanya'da güç kazandı. Luther, Katolik Kilisesi'nin insanların günahlarını bağışlamak için aldığı paralara ve bağışlanma belgelerinin para karşılığı satılmasına karşı çıktı. 1517'de Wittenberg Kilisesi'nin kapısına bir protesto bildirisi astı. Bunun üzerine papa, Luther'in artık Katolik Kilisesi'nin bir üyesi olmadığını (aforoz ettiğini) açıkladı. Luther'in düşünceleri daha sonra Protestan mezhebinin doğmasında etkili oldu. Gene bu olay Katolikler ile Protestanlar arasında yıllar yılı sürecek mücadelenin başlangıcı oldu (bak. Luther, Martin, Reform). Yaklaşık 100 yıl sonra bu mücadele, nedenleri artık yalnızca dinsel olmayan Otuz Yıl Savaşları'nda (161848) sürdürüldü (bak. Otuz YIL SAVAŞLARI). Bu savaşta Alman prensleri bazen imparatora karşı, bazen onun yanında yer alarak, daha fazla toprak ve bağımsızlık için birbirleriyle kıyasıya dövüştüler. İsveçliler ülkeyi yağmaladılar. Fransızlar ise Alsace bölgesini topraklanna kattılar. Almanya bu savaşların sonunda büyük bir yıkıma uğradı. Prusya'nın Yükselişi 1648'de Vestfalya Barış Antlaşmasından sonra Katolik Avusturya ile Protestan Prusya arasında yaklaşık 200 yıl boyunca Almanya'ya egemen olma mücadelesi başladı. Prusya, 1701'de krallık ilan edilinceye kadar Hohenzollern hanedanının yönetimi altında doğuya ve batıya doğru yayılmıştı . Büyük Friedrich döneminde (174086) Prusya Krallığı, Avusturya'dan sonra en güçlü Alman devleti oldu. Friedrich büyük bir beceriyle kumanda ettiği güçlü ordusuyla Silezya'yı ve Polonya'nın büyük bir bölümünü topraklarına kattı. 1789'da Fransız Devrimi başladığı sırada Almanya 360 devlete bölünmüş durumdaydı. Napolyon Prusya'yı Jena'da büyük bir yenilgiye uğrattı ve Almanya'yı işgal etti. 1805 Petersburg Antlaşması'yla Kutsal RomaGermen İmparatorluğu son buldu. Ama Prusyalılar kısa zamanda toparlanmayı başardılar. Mareşal Gebhard von Blücher yönetimindeki Prusya ordusu ile Wellington yönetimindeki İngiliz ordusu Napolyon'u 1815'te Waterloo'da yenilgiye uğrattılar. 1789 Fransız Devrimi Alman halkını çok etkilemişti. Onlar da Fransızlar gibi daha fazla özgürlük istiyorlardı. Halkın ülke yönetiminde söz sahibi olması için güçlü bir hareket vardı. Buna karşılık kral ve soylular ayrıcalıklarım korumak için direniyorlardı. 1848'de Berlin'de "başlayan büyük halk gösterileri öbür kentlere de yayıldı. 1848'de Frankfurt'ta, anayasa hazırlamak için bir meclis toplandı. Ne var ki Prusya kralı anayasayı destekleyen halk hareketlerini kanlı bir biçimde ezdi; meclisi de kapattı. 186188 arasındaki I. Wilhelm döneminde Almanya'da birliği sağlayan Prusya Başbakanı Otto von Bismarck oldu. Sert karakterli ve sıkı disiplinli bir yönetici olması yüzünden ona "Demir Başbakan" denirdi (bak. Bısmarck, Otto Von). 1866'da Avusturya Sadova'da yenilgiye uğratıldı ve Prusya önderliğinde Kuzey Almanya Birliği gerçekleşti. 1870'teki FransaPrusya Savaşı'nda ise Fransızlar birleşik Alman ordusu karşısında yenildiler. 1871'de VersaiUes'da Almanya'nın imparatorluk olduğu ilan edildi ve I. Wilhelm ilk Alman imparatoru olarak taç giydi. Berlin'i başkent yaptı. 1648'den beri Fransa'nın olan Alsace bölgesini Almanya topraklarına kattı. Bu dönemde Almanya'nın ticareti ve sanayisi hızla gelişti. II. Wilhelm Almanya'nın denizaşırı ülkelerde de gücünü kanıtlamasını istiyordu. (II. Wilhelm Almanca'da imparator anlamına gelen "Kayzer" sıfatıyla anılır.) Avrupa'nın en üstün ordusuna sahip olmanın yanı sıra, İngiliz donanmasıyla yarışacak güçte bir donanma oluşturdu. Bu dönemde Almanya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki siyasal, ekonomik ve askeri ilişkiler hızla gelişti. Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın yanında yer aldı. I. Dünya Savaşı 1914'te, Almanya'nın Belçika ve Fransa'ya saldırması üzerine başladı. İngiltere saldırıya uğrayan ülkelerin yardımına koştu. Her iki tarafta da büyük kayıplara yol açan savaş dört yıl sürdü ve Almanya'nın yenilgisiyle sonuçlandı {bak. BİRİNCİ Dünya Savaşi). Hollanda'ya kaçan Kayzer, 1941'de ölünceye kadar orada kaldı. 1918'de Weimar Cumhuriyeti adı altında yeni bir Almanya doğdu. 1919'da imzalanan Versailles Antlaşması' na göre Almanya denizaşırı sömürgelerinin hepsini yitirdi. Polonya'dan almış olduğu toprakları Polonya'ya, Alsace'ı Fransa'ya, Kuzey Schleswig'i de Danimarka'ya vermek zorunda kaldı. Alman ordusu 100 bin askerle sınırlandırıldı. Almanya'nın Ren Irmağı'nın batısında kalan kesimi Müttefikler tarafından işgal edildi. Almanya, savaşı başlatmış olmaktan dolayı, ağır savaş zararlarını ödemek zorunda bırakıldı. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 Fransa 1923'te borcunu ödemediği gerekçesiyle Almanya'nın Ruhr bölgesini topraklarına kattı. Bu olay zaten savaştan zararla çıkmış olan Alman ekonomisinin daha da kötüleşmesine yol açtı. Alman parası değerini yitirdi; ülke yoksulluk ve kargaşaya sürüklendi. Bunun üzerine ABD ve İngiltere Almanya'ya büyük miktarlarda borç para verdiler. Ekonomide bir süre işler yoluna girmiş gibi göründü. Ama cumhuriyet güçlü değildi. Bu sırada ülkedeki ekonomik bunalım, farklı çözümler öneren siyasal partiler arasında gerginliğin artmasına yol açıyordu. 1921'de Nasyonal Sosyalist adlı siyasi bir hareketi başlatan Hitler, 1923'te Münih'te hükümet darbesi girişiminde bulundu. Ama ordunun işe karışması sonucu yenilgiye uğradı ve 13 ay hapse mah kûm oldu. Hapisten çıktıktan sonra partisi güçlenmeye başladı. Nazi olarak adlandırılan Nasyonal Sosyalistlerin {bak. HlTLER, ADOLF; NAZİZM) silahlı çeteleri sokaklarda kendilerinden olmayanlara karşı kıyasıya saldırıya geçtiler. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 Bu sırada 1925'te cumhurbaşkanı seçilen Mareşal Paul von Hindenburg, ordunun güçlendirilmesine önem vermeye başladı. 1929'da dünyanın neredeyse tümünü etkisi altına alan işsizlik ve ekonomik bunalıma, zaten zayıf durumda olan Almanya da karşı duramadı. Halk içinde bulunduğu zor durumdan bir an önce kurtulmak istiyordu. Milyonlarca işsizin işe, esnafın yardıma gereksinimi vardı. Gençler kendilerine geçim olanağı tanıyacak bir gelecek düşlüyorlardı. Hitler girdiği seçim kampanyalarını aşırı milliyetçilik, ırkçılık, saldırganlık ve savaş üzerine oturttu. Almanya' yi yeniden güçlendirmeyi, Versailles Antlaşması'nı yırtıp atmayı, Yahudiler'i ezmeyi, komünistleri yok etmeyi, her Alman'a iş ve ekmek sağlamayı vaat ediyordu. Durumundan memnun olmayan milyonlarca insan Naziler'i umut olarak gördü. Hitler bir yandan görkemli propaganda gösterileriyle halkı etkilemeye, öte yandan siyasi karşıtlarını sindirmeye çalışıyordu. Naziler'in oluşturduğu baskın birlikleri (SA) ve muhafız müfrezeleri (SS) sendikaları, demokratik örgütleri basıyor, öbür parti üyelerine karşı kanlı terör hareketleri düzenliyordu. Bu koşullar altında yapılan seçimlerde Naziler 1928'de 810 bin oy alırken 1930'da oylarını 6.409.600'e çıkardılar. Seçim sonuçları Almanya'nın büyük sanayicilerinin de Naziler'i desteklemesini sağladı. 1932 Temmuz'unda yapılan genel seçimlerde Hitler'in partisi 13.745.000 oy alarak en güçlü parti durumuna geldi. Mecliste, Sosyal Demokratlar ikinci, Komünistler üçüncü parti oldular. Ocak 1933'te Cumhurbaşkanı von Hindenburg, Hitler'i başbakanlığa getirdi. Nazi Yönetimi Yönetime geçer geçmez Naziler'in ilk işi demokrasinin tüm izlerini yok etmek oldu. Mart 1933'te Almanya'nın son seçimleri yapıldı. Naziler iktidarda olmanın sağladığı olanaklann yanı sıra hile ve baskıyla parlamentoda çoğunluğa sahip oldular. Gerçi oyların ancak yüzde 44'ünü almışlardı, ama bu onların ülkeyi tek başına yönetmelerine yetiyordu. Temmuz 1934'te bir yasa çıkartarak ülkenin tek partisinin Nasyonal Sosyalist Parti olduğunu, öteki partilerin kapatıldığını ilan ettiler. Artık Reichstag, yani parlamento, kırk yılda bir, o da Hitler'in konuşma yapacağı ya da yeni bir karar açıklayacağı zaman toplanıyordu. Seçimlerde Propaganda Bakanı Joseph Goebbels demokratik düşüncelere ve demokratik ülkelere karşı saldırıya geçti. Naziler gibi düşünmeyen memurlar, öğretmenler ve profesörler işlerinden oldular. Okullarda Alman ırkının güçlülüğü, üstünlüğü ve bir gün dünyaya egemen olacağı öğretiliyordu. Almanya'nın düşmanı oldukları ilan edilen Yahudiler üzerinde kanlı baskılar başladı. (II. Dünya Savaşı sırasında Orta ve Doğu Avrupa'da Naziler 5 milyondan fazla Yahudi'yi öldürdüler.) Hitler silahlanmaya büyük önem verdi. 1936'da genel seferberlik ilan edildi. Ülke adım adım savaşa hazırlanıyordu. Besin ve hammadde stoku yapmak amacıyla Balkan ülkeleriyle olan ticaret artırıldı. Bu arada Türkiye'nin dış ticareti de hızla Alman ekonomisine bağlandı. 1938'e gelindiğinde Türkiye'nin ithalatının yüzde 47'si, ihracatının yüzde 63'ü Almanya ile yapılıyordu. Almanya'da her şey Hitler'in çıkarmayı planladığı büyük savaşa göre düzenleniyordu. Devlet gizli polisi Gestapo, emirlere uymayanları anında ezmeye yetkiliydi. II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar'ın işgal ettiği Avrupa ülkelerinde Gestapo'nun acımasızlığı, bu ülkelerin halklarının Almanlar'dan nefret etmelerine yol açtı. Hitler'in dış siyaseti de iç siyasetiyle aynı doğrultudaydı. Almanya 1933'te, barış için ülkelerin birlikte çalışmaları ilkesini benimsemiş olan Birleşmiş Milletler örgütünden ayrıldı. Bundan üç yıl sonra Ren yöresini ele geçirdi. 1938'de Alman ordusu Avusturya'yı Almanya'nın bir eyaleti durumuna getirdi. Aynı yıl öteki Avrupa ülkelerini sindirerek Çekoslovakya'nın, halkın çoğunluğu Alman kökenli olan Südet bölgesini işgal etti. Bir yıl sonra ise Çekoslovakya'nın tümünü egemenliği altına aldı. Hitler bu yayılmacı siyasetini 1 Eylül 1939'da Polonya'ya girerek sürdürdü. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 İngiltere ve Fransa, Polonya saldırıya uğradığında yardım edeceklerine söz vermişlerdi. Nitekim Hitler'in Polonya'ya girmesi üzerine Almanya'ya savaş ilan ettiler. Daha sonra öbür ülkeler de savaşa katıldı (bak. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI). 1944 Haziran'ında, nerdeyse beş yıl savaşıldıktan sonra, Amerikan, İngiliz ve öteki müttefik güçler Fransa'nın Normandiya kıyılarına çıktılar. Fransa düşmandan kurtarıldıktan sonra Müttefikler'in öncü birlikleri Almanya' ya girdiler. Yüksek rütbeli bazı Alman subayları Hitler'e bir komplo düzenleyerek onu öldürmek ve demokratik bir hükümet kurarak Müttefikler ile barış yapmak istediler. Ancak bu girişim başarısızlığa uğradı ve olaya adı karışanların çoğu idam edildi. 1945'in ilk aylarında İngilizler, Kanadalılar, Amerikalılar ve Fransızlar Ren'i geçerek Batı ve Güney Almanya'yı işgal ettiler. SSCB ordusu ise Polonya, Macaristan ve Çekoslovakya üzerinden Berlin'e girdi. On gün süren çetin bir savaştan sonra Berlin düştü. Bu sırada Hitler intihar etti. Bundan birkaç gün sonra, 7 Mayıs 1945'te, Fransa'daki Alman ordusu General Dwight Eisenhovver'a teslim oldu. Almanya'nın tümü Müttefikler'ce işgal edilmişti. İngilizler Ren bölgesini, Hannover, SchleswigHolstein ve Hamburg'u; Amerikalılar Orta ve Güney Almanya ile Bremen'i; Fransızlar Saar ve Yukarı Ren'i; SSCB kuvvetleri Elbe'nin doğusunu ve Königsberg'i (bugün Kaliningrad); Polonyalılar, Doğu Prusya'nın geri kalan bölümünü, Pomeranya'yı, Brandenburg'u ve Öder ile Neisse ırmaklarının doğusunda kalan eyaletleri işgal ettiler. ABD, İngiltere ve SSCB'nin 17 Temmuz2 Ağustos 1945 tarihleri arasındaki Potsdam Konferansı'nda aldıkları karara göre Almanya tek bir ülke gibi yönetilecekti. Ama bu karar hiçbir zaman uygulamaya geçmedi ve Müttefikler'in her biri işgali altındaki bölgeyi kendi kurallarınca yönetti. İngiltere, ABD ve Fransa ile SSCB arasındaki görüş farklılıkları giderek keskinleşmeye başladı. Sonunda birlikte çalışma olanağı ortadan kalktı. Almanya doğu ve batı olmak üzere ikiye bölündü. Berlin'in bir bölümü SSCB bölgesinde kaldı. İki Alman Cumhuriyeti II. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya büyük bir yıkıma uğramıştı. Milyonlarca insan açlıktan kınlıyor ve evsiz kalan milyonlarca Alman derme çatma yerlerde, yıkıntılar arasında yaşamaya çalışıyordu. Fabrikaların çoğu yerle bir olmuştu. Ayakta kalanlar da yakıtsızlıktan ya da hammadde yokluğundan çalışamıyordu. Bunları dışardan satın almak için para da yoktu. Pek çok köprü, lokomotif, kamyon yok edilmiş, demiryolları kullanılmaz duruma gelmişti. Sonuç ise yoğun işsizlikti. Müttefikler bu sorunlarla uğraşırken Haziran 1948'de aralarında yeni bir bunalım çıktı. SSCB, Berlin ile Batı Almanya arasındaki ulaşımı kesti. Bunun üzerine İngiltere ve ABD, Berlin kentinin yiyecek ve öteki gereksinimlerini dokuz ay boyunca havayoluyla karşıladılar. Bu sırada ABD, İngiltere ve Fransa yeni bir Alman hükümeti oluşturma çalışmalarına başladılar. Batı Almanya'nın federal bir cumhuriyet olması kararlaştırıldı. Ağustos 1949 seçimlerinin ardından yeni parlamento Bonn kentinde çalışmaya başladı. Konrad Adenauer Almanya Federal Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı oldu {bak. ADENAUER, KONRAD; ALMANYA FEDERAL CUMHURİYETİ). SSCB de Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin kurulmasına ön ayak oldu {bak. Alman Demokratik CUMHURİYETİ). 1954'te ABD, İngiltere ve Fransa, Almanya Federal Cumhuriyeti'nin işgaline bir yıl içinde son verilmesini ve ülkenin bir savunma işbirliği antlaşması olan Kuzey Atlantik Antlaşması Orgütü'ne (NATO) üye olmasını kararlaştırdılar. Aynı yıl SSCB de Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin bağımsız olduğunu açıkladı. |
Birleşik Almanya
9 Eklenti(ler)
DEVLETİN ADI: Birleşik Almanya
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 BAŞŞEHRİ: Berlin YÜZÖLÇÜMÜ: 356.945 km2 NÜFUSU: 79.096.000 RESMİ DİLİ: Almanca DİNİ: Hıristiyanlık PARA BİRİMİ: Mark Orta Avrupa'da Kuzey Denizi ile Alpler arasında uzanan bir devlet. Doğusunda Çekoslovakya ve Polonya, güneyinde Avusturya, İsviçre, batısında Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg, kuzeyinde Danimarka ve Kuzey Denizi yer alır. Almanya, birisi Baltık Denizinde, diğeri Kuzey Denizinde iki adaya sahiptir. Baltık Denizindeki Fehmarn Adası 185 km2, kuzeyinde bulunan Sylt Adası ise 99 kilometrekaredir. Tarihi Bugünkü Almanların dedeleri olan Germenler, bundan 2000 yıl önce Ren Nehrinin batısında yaşıyordu. Germenler, savaşçı ve barbar bir kavimdi. Genellikle avcılık ve basit ziraatla geçinirlerdi. O çağda Romalılar Orta Avrupa'ya düzenli ordular göndererek buraları istila etmek istiyorlardı. Germenler Romalıların bu istila hareketlerini http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 durdurabilmek için onlarla bir çok savaşlar yaptılar ve Romalıları yenerek Orta Avrupa'yı almalarını önlediler. Daha sonra Romalılar zayıflamaya yüz tutunca, Germen kabileleri sel gibi Roma'ya akmaya başladılar. Bunun bir sebebi de Hunların Avrupa'ya yayılmaya başlamalarıdır. Roma İmparatorluğu topraklarını işgal eden Germen kabileleleri Romalıların geleneklerini, kültürlerini ve hatta dinlerini benimsediler. Yalnız Ren ile Elbe nehirleri arasına yerleşmiş olan asıl Germenler kendi dillerini geleneklerini koruyabildiler. Büyük Karl (Şarlman) zamanında Saksonlar, Büyük Karl'ın 800 yılında papa tarafından Roma İmparatoru ilan edilmesiyle zorla Hıristiyan yapıldılar. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 Büyük Karl (Şarlman)'ın ölümünden sonra torunları zamanında Roma İmparatorluğu parçalandı ve dükalıklara bölündü. Frankonya ve Saksonya bu bölünmeden meydana çıkmıştır. Bu dükalıklarda mukaddes Roma İmparatoru seçilebilmek ve İtalya'yı ele geçirmek için asıl Alman halkını unutmuşlar, halkın bilhassa köylülerin toprak sahibi derebeylerin kölesi olmasına, kötü idare edilmelerine göz yummuşlardı. Bu arada papazlar da din adına halkı soymaya başlamışlardı. İşte tam bu sırada Luther ortaya çıktı. Luther, Roma Katolik kilisesinin eğitim ve ibadet şeklini şiddetle yererek Protestanlığı yaymaya başladı. Bundan sonra mezhep savaşları başladı. Bu savaşlar neticesinde kralların ve devletin gücü azaldı. Bu kargaşa ortamında Hohenzollerin hanedanından birinci ve ikinci Friedrich'ler başa geçerek Prusya Krallığını kurarak yönetimi ele aldılar. Daha sonra Almanlar, Avusturya ve Fransa ile birçok savaşlar yaptılar ve neticede 1861 yılında Prusya Krallığına Birinci Wilhelm, Kont Otto von Bismarck Schönhausen'de başkanlığa getirildi. Bismarck zamanında Almanya'nın kuvvetli temelleri atıldı ve birleşme sağlandı. Birinci Wilhelm'den sonra İkinci Wilhelm Prusya kralı oldu ve bunun zamanında Bismarck'a işten el çektirildi ve Alman halkı büyük silahlanma faaliyetine girişti http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 Silahlanma sonucu Almanya yanında Avusturya, Macaristan,Türkiye ve Bulgaristan'la ittifak kurarak Birinci Dünya Savaşına girdi. Bu savaşta Almanlar ve müttefik devletler, Fransa İngiltere ve Ruslarla savaştılar. Savaşın ilk yılları Alman ve müttefik devletler lehine başarılı geçti. Hatta Rusya teslim bayrağını çekmek üzereyken, ABD'nin karşı taraf lehine savaşa katılmasıyla Almanya ve müttefik devletler 1917 yılında yenik düştüler. Almanya bu savaşta sömürgelerini kaybettiği gibi, toprak kaybına da uğradı. Ayrıca 33 milyar dolar tutarında tazminat ödemek zorunda kaldı. Bu yenilgiden sonra, bütün Alman hükümdarları haklarından feragat ederek, Weimar'da yapılan yeni bir anayasa ile 1919 yılında Almanya'da Cumhuriyet ilan edildi. İlk Alman cumhurbaşkanı olarak Friedrich Ebert seçildi. 1925 yılında, Mareşal Paoul von Hinderburg Almanya'nın ikinci cumhurbaşkanı oldu ve yedi yıl sonra da Hinderburg ikinci defa cumhurbaşkanı seçilince, Adolf Hitler'i başbakan yaptı. Hitler başbakan olunca, bütün yahudileri Alman vatandaşlığından çıkardı, askeri eğitime ve silahlanmaya önem vererek Almanya'yı silahlı bir güç haline getirdi. Kısa zamanda bu gücünü daha da çoğaltarak 1936 yılında İtalya ile Roma-Berlin mihverini kurdu. Bundan sonra Hitler, zor kullanarak Çekoslovakya ve Polonya'yı işgal etti. 1939 yılında Polonya'nın işgalinden sonra, Fransa ile İngiltere, Almanya'ya karşı savaş ilan ettiler. Buna karşılık olmak üzere Alman birlikleri Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg'u işgal etti. Bu arada Fransa korkudan teslim oldu. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 İtalya, Almanya'nın yanında savaşa katıldı. 1941 yılında Hitler, Balkan Yarımadasını da işgal etti ve sonra da Rusya'ya saldırdı. 1941 yılında ABD bütün askeri gücüyle batı devletlerinin yanında savaşa katılması üzerine Almanya ve müttefik devletler yenik düştüler. Bunun üzerine Almanya dört devlet arasında paylaşıldı. Fransa, İngiltere ve ABD'nin aldıkları bölümde Federal Batı Almanya Cumhuriyeti yer aldı. Ruslara kalan bölümde de Doğu Almanya kuruldu. 1989'da Rusya'da görülen liberalleşme hareketleri iki Almanya'nın birleşmesini gündeme getirmiştir. 1990'ın başlarında yapılan anlaşma neticesinde utanç duvarı yıkıldı ve iki Almanya birleşme kararı aldı. 4 Ekim 1990'da iki Almanya resmen birleşti. Fiziki Yapı Almanya'nın yeryüzü şekilleri çeşitli ve dikkat çekici bir görünüme sahiptir. Üç değişik fiziki bölgeye ayrılır. Bunlar, Kuzey Almanya ovaları, Ortadağ sıraları ve Alp Dağları ve etekleridir. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 Dağlar: Almanya toprakları içinde kalan Alpler: Bayern Alpleri (en yüksek tepesi Zugspitze (2962 m), Allauer Alpleri (en yüksek tepesi Madelegabel 2645 m), Salzburg Alpleri (en yüksek tepesi Watzmann 2713 m)dir. Ortadağ sıraları bölgesi:Yüksek düzlükler, dağlar, volkanik çukurlar ve çukur düzlüklerden meydana gelir. Bu bölgedeki dağlar birbirine zincir halkası gibi bağlıdırlar. Bu dağlar Harz, Wesserbengland, Rhön, Taunus, Schwlang ve Bömerwold dağlarıdır.Kara ve Mavyera ormanları ve geniş Ren Vadisi bu bölgede bulunur. Ülkenin doğusunda ise, nehirlerle kesilmiş derin vadiler ve sert yamaçlar güneydoğudan kuzeybatıya kadar paralel sıralar halinde uzanır. Ovalar:Kuzey Almanya ovaları Kuzey ve Baltık denizi kıyılarından Ortadağ sıralarına kadar uzanan bölgeyi içine alır. Çayırlar ve tarım yapılan arazinin büyük bir kısmı bu bölgede bulunur. Yüksek arazi yok denecek kadar azdır. En yüksek yeri Lüneburger fundalıkları olup, 169 metreye ulaşmaktadır. Akarsular:Almanya'daki bütün nehirler, Tuna hariç kuzey denizine dökülür. En uzun nehri Ren olup, 865 kilometredir. Diğer büyük nehirleri ise Elbe, Tuna, Wesser, Ems'dir. Tuna Nehri ise Karadeniz'e dökülür ve Ren Nehri kanallarla Tuna Nehrine bağlanır. Bu bağlantıdan dolayı Karadeniz'le, Kuzey Denizi arasında bir gemicilik yolu meydana getirilmiştir. Göller:Almanya'nın güneyindeki Avusturya ve İsviçre sınırında bulunan Bodensee en önemli gölüdür. Bu gölün tamamı Almanya'nın olmayıp, kuzey ve batı kıyıları Almanya sınırları içinde kalır. Bu kısım, gölün 305 kilometrekarelik bölümüdür. Bundan başka manzaraları çok güzel küçük gölleri vardır. Ayrıca kuzeyde derelerle birbirine bağlı, Baltık kıyısının hemen güneyinde Meckleuburg ve Domeranian göl bölgeleri vardır. İklim Almanya'nın karakteristik iklim yapısı bölgelere göre değişmektedir. Kuzeyinde yazları sıcaktır. Kışın ise okyanus etkisinde kalan bir iklim görülür. Doğu ve güneyinde yazları, mutedil derecede sıcak, kışları ise ekseriya yumuşak bir iklim görülür. Almanya'da sıcaklık ortalaması en soğuk ay olan ocakta ovalarda 1,5°C, dağlarda ise -6°C'ye kadar düşmektedir. En sıcak ay olan haziranda ise ovalardaki sıcaklık 17° ile 20°C arasında değişmektedir. Yıllık sıcaklık ortalaması 9°C'dir. Yazları ılık geçmesine rağmen kuraktır.Kışları ise, 500 metreden yüksek yerlerde keskin soğuklar hüküm sürer. Kar kalınlığı Zugspitze Tepesinde 4-5 metreyi bulur. Bitki örtüsü ve hayvanlar:Ülkenin %30'u ormanlarla kaplıdır. Fundalıklar az olarak bazı bölgelerde görülür. Ormanların çoğunda kozalaklı ağaç türleri bulunur. Yüksek bölgelerdeki ormanlarda yeni dikilmiş ağaçlar çoğunluktadır. Ormanlarında ve dağlık bölgelerinde geyik ve dağ keçisi gibi yabani hayvanlara rastlanır. Bunun yanında çeşitli evcil hayvanlar yetiştirilir. Nüfus ve Sosyal Hayat Almanya'nın nüfusu 79 milyon civarındadır. Bu nüfusun 4,5 milyonunu ülkede çalışan yabancı işçiler, yabancı işçilerin çoğunluğunu da Türkler teşkil eder. Almanya'da nüfus artış oranı çok azdır. Buna rağmen nüfusun yoğunluğu bakımından Avrupa'da km2 başına 222 kişi ile birinci sırayı alır. Nüfusun büyük bir kısmı endüstri merkezi olan Ruhr Havzasında yaşar. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 Almanya tamamen denecek kadar şehirleşmiştir. Nüfusu 2000'den az köylerde yaşayan insan sayısı beş milyonu geçmez. Genel nüfusunun üçte biri, nüfusu 100 binden fazla olan şehirlerde oturmaktadır. Almanya'da mülteciler ve yabancı işçiler dışında bütün halk Almanca konuşur. Azınlık yok denecek kadar azdır. Din:Hıristiyan olan Alman halkının yaklaşık yarısı Protestan, %44'ü ise Katoliktir. Gün geçtikçe artan Müslümanların çoğunluğunu Türkler teşkil etmektedir. Eğitim:Almanlar bilime, eğitime büyük önem veren bir millettir. Bugün Almanya'nın her tarafında eğitim ve öğretim parasız olarak gerçekleştirilmektedir. Eğitim ve öğretim, çağdaş tekniğe dayalı araç ve gereçlerle donatılmış, uygulamalı metodlarla yapılır. Ülkede 6-18 yaş arasında öğrenim mecburidir. Bütün öğrenciler önce 4 senelik temel okullara giderler. Bundan sonra ya temel okulun devamı kabul edilen 5 yıllık esas okula, ya 6 yıllık ortaokula veya 9 yıllık lise arasında seçim yaparlar. Esas okulu bitirenler umumiyetle 3 yıllık mesleki okullara da giderek meslek sahibi olurlar. Almanya yüksek öğrenim kurumları ile doludur. Ülkede yüzden fazlası üniversite olmak üzere bilim ve teknik öğrenimi yapılan 196 yüksek öğrenim kurumu vardır. Ülkenin en eski ve ünlü üniversiteleri, 1386 yılında kurulan Heidelberg Üniversitesi ile 1476'da kurulan Tübingen Üniversitesidir. On dokuzuncu yüzyıl sonunda kurulan Berlin Üniversitesi ile de Almanya'da çağdaş eğitimin temelleri atılmıştır. Hali hazırda Hannover Teknik Üniversitesi dünyaca ünlüdür. Bugün ülkede yaklaşık 1 milyon 100 bin öğrenci yüksek öğrenim görmektedir. Bunun 58.000 kadarını yabancı işçi çocukları teşkil etmektedir. Bu kadar gelişmiş eğitim ve öğretim sistemlerine rağmen, bugün hala yaklaşık üç milyon kişi okuma-yazma bilmemektedir. Okuma-yazma bilmeyenlerin sayısını azaltmak için büyük çalışmalar yapılmaktadır. Almanya'da basın ve yayın çok gelişmiştir. Ülkede yayınlanan 373 gazetenin toplam tirajı 19 milyon 298 bindir. Almanya edebiyat tarihinde dünyaca ünlü edebiyatçı ve sanatçılar yetiştirmiştir. Birçok edebiyat akımı burada doğmuş ve yayılmıştır. Spor:Spor Almanya'da gelişmiş olup, halkın büyük bir kısmı spor kulüplerine üyedir ve sporla uğraşmaktadır. Futbolda dünyaca ileri bir seviyeye ulaşmış olup, üç defa dünya kupasını kazanmıştır. Birleşik Almanya'da spor okulları, spor salonları ve futbol sahaları ülkenin her tarafına modern bir şekilde yayılmıştır. Sporla uğraşmak isteyenler her türlü imkanı bulabilmektedirler. Bu sebeple de dünya çapında sporda başarılar kazanmaktadırlar. Siyasi Hayat Birleşik Almanya, 11 eyaletten meydana gelmiştir. Bu eyaletler eğitim, din, bayındırlık ve iç işlerinde bağımsızdır. Her eyaletin meclisi ve hükumeti vardır. Dış politika, ekonomi, ordu ve polis teşkilatı Federal hükumet tarafından, yasama gücü 4 yıl için seçilen iki meclis tarafından yürütülür. Bu iki meclisten Cumhuriyetinin tamamını temsil eden Federal Meclis (Bundestag)tir. Devletin temsilcisi Federal Kurul (Bundesrat)dur.Cumhurbaşkanı her beş yıl için Federal Meclis tarafından seçilir. Bundestrat'ın 45 üyesi eyalet hükümetlerince atanır. Birleşik Almanya 16 eyaletten meydana gelmiş bir devlettir. En büyük eyaleti Bayern eyaletidir. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 Baden-Württemberg: 35.751 km2 yüzölçümüne ve 9.679.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Stuttgart olup, kilometrekareye 269 kişi düşer. Bayern:70.554 km2 yüzölçümüne ve 11.221.000 nüfusa sahiptir. Başşehri München olup, eyalette kilometrekareye 159 kişi düşer. Berlin:883 km2 yüzölçümüne ve 3.470.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Berlin olup, kilometrekareye 3862 kişi düşer. Brandenburg: 29.059 km2 yüzölçümüne ve 2.641.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 91 kişi düşer. Bremen: 404 km2 yüzölçümüne ve 674.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Bremen olup, eyalette kilometrekareye 1.668 kişi düşer. Hamburg: 755 km2 yüzölçümüne, 1.626.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 2154 kişi düşer. Hessen: 21.114 km2 yüzölçümüne ve 5.661.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Weisbaden olup eyalette kilometrekareye 268 kişi düşer. Macklenburg-Vorpommern: 23.838 km2 yüzölçümüne ve 1.954.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 82 kişi düşer. Nedersachsen: 47.314 km2 yüzölçümüne ve 7.238.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Hannover olup, eyalette kilometrekareye 153 kişi düşer. Nordrhein-Westfelen: 37.070 km2 yüzölçümüne ve 17.104.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Düseldorf olup, eyalette kilometrekareye 502 kişi düşer. Rheinland-Pfatz: 19.849 km2 yüzölçümüne ve 3.702.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Maiz olup, eyalette kilometrekareye 186 kişi düşer. Saarland: 2.570 km2 yüzölçümüne ve 1.065.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Saarbrücken olup, eyalette kilometrekareye 414 kişi düşer. Sachsen: 18.307 km2 yüzölçümüne ve 4.901.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 267 kişi düşer. Sachsen-Anhalt: 20.405 km2 yüzölçümüne ve 2.965.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 145 kişi düşer. Sachleswig-Holstein: 15.729 km2 yüzölçümüne ve 2.595.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 165 kişi düşer. Thüringen: 16.251 km2 yüzölçümüne ve 2.684.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 165 kişi düşer. Ekonomi İkinci Dünya Harbinden yenik çıktıktan sonra Almanya çok kısa zamanda ekonomik gelişmeyi gerçekleştirmiş ve dünyada dördüncü sırayı almıştır. Halihazırda çalışan nüfusun % 47'si sanayi kesiminde çalışmakta olup, milli gelirin % 55'i bu kesimden sağlanmaktadır. Endüstri: Endüstrisi çok gelişmiş olan Almanya'nın endüstri merkezleri Nordrehein-Westfalen, Bayern, Baden-Württemberg, Hessen, Niedersachen ve Saarland eyaletleridir. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1260478576 Araba üretimi bakımından ABD ve Japonya'dan sonra dünyada üçüncü sırayı alır. Araba üretimi 4 milyona ulaşmaktadır. İkinci Dünya Savaşından önce Almanya'nın belkemiğini teşkil eden sanayi kuruluşlarından olan Thyssen ve Krupp gibi dev firmalar, bugün de sanayi kolları üzerindeki tesirini sürdürmektedir. Kimya sanayiinde de çok gelişmiştir. Büyük kimyasal madde fabrikalarından olan Leverkusen, Hoecht ve Ludvigshafen fabrikaları Ren Nehri ve Ruhr çevresinde kurulmuştur. Son yıllarda petrol aramasına önem verilip, Kuzey Denizi limanlarında büyük petrol rafinerileri kurulmuştur. Almanya'da elektrik sanayii, Avrupa'ya önderlik edecek derecede çok gelişmiştir. Berlin, ülkenin en büyük elektronik merkezidir. Burada elektrik endüstrisinin her alanında imalat yapılır. Optik ve bilim aletleri, yazı ve hesap makineleri, hesap kaydedici kasaların üretim merkezi Berlin, Düseldorf, Göttingen ve Kempten'de olmasına rağmen bütün ülkeye yayılmış durumdadır. Alman ekonomisi (Gross National Produkt) milli hasıla üretim sistemine dayanır. Milli üretim büyük bir artış göstermiş olup, bugün ithalat ve ihracat gelişmesiyle dünya ticaretinde ABD'nin ardından ikinci duruma gelmiştir.Toplam işçi nüfusunun % 25'i ithalat ve ihracat işlerinde çalışmaktadır. Bununla beraber üçüncü dünya ülkelerinin bazılarına imalat patenti vermek suretiyle, oradaki düşük ücretten istifade ederek ucuza mal üretmektedir. Tarım: Bugün Almanya'da tarım, modern usullere göre yapılmaktadır. 1949 yılından sonra büyük bir hızla gelişen tarım, bugün büyük devletlerle boy ölçüşecek duruma gelmiştir. Ülke topraklarının % 35'i ekime müsaittir. Elde ettiği ürünler, buğday, çavdar, arpa, yulaf, patates, şekerpancarıdır. Şekerpancarı, Alman ekonomisinde büyük bir yer tutar. Balıkçılık: Balıkçılık Almanya'da çok gelişmiş olup, dünyada balıkçılık yönünden üçüncü sırayı almaktadır. Kıyı limanları balıkçılık merkezleridir. Hayvancılık: Büyükbaş hayvancılığı Alman ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Sığır yetiştirilmesi çok miktarda yapılmaktadır. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği çok az miktarda yapılmaktadır. Büyükbaş hayvancılığın yanında tavukçuluk çok gelişmiştir. Ormancılık: Ormanlar Almanya'nın yaklaşık 1/3'ünü kaplar. Ormanların dört milyon hektarının işletmesi devlete, üç milyon hektarının işletmesi özel şahıslara aittir. Ormanlardan senede yaklaşık olarak 30 milyon m3 kereste elde edilir. Enerji Kaynakları: Almanya enerji üretiminin % 52,2'sini madenlerden, %17,7'sini nükleer enerjiden elde etmektedir. Ticaret: Almanya son yıllarda dünya ekonomisine büyük bir canlılık kazandırmış olup, dış ödemeler dengesini dış ticaretiyle kapatmaya çalışmaktadır. İhracatın endüstriye katkısı % 74,7 iken, ithalatın katkısı % 48,2'dir. Ticaretinin % 20,4'ünü gelişmiş ülkelerle, % 48'ini de Doğu bloku ülkeleriyle yapar. En çok ticarette bulunduğu batı ülkeleri şunlardır: Fransa, ABD, Belçika, Hollanda, İngiltere, Avusturya, Japonya, İsviçre ve İtalya. Almanya'nın en çok ithal ettiği mal, tabii gaz olup, ikinci sırayı petrol alır. İhracatında ise, fabrika parçaları, makina parçaları, ağır iş makinaları ve ilaç sanayi mamülleri önemli bir yer tutar. Ulaşım: Almanya, Avrupa'nın ulaşım yönünden kalbi durumundadır. İç ve dış ulaşımı, deniz, kara, demir ve hava yollarıyla kolayca sağlanır. Almanya'daki karayollarının uzunluğu 491.240 kilometredir. Bunun, 5748 kilometresi otobandır. Demiryollarının toplamı 67.536 km olup, 9523 kilometresinde elektrikli trenler çalışmaktadır. Hava limanları çok modern olup, aynı anda beşden fazla uçağın inip kalkmasına müsaittir. 1992 senesinde ulaşıma açılan ve Ren, Main ve Tuna nehirlerini bağlayan kanalın açılmasıyla Karadeniz ile Kuzey Buz Denizi birleştirildi. Kuzey Buz Denizindeki bir limandan kalkan gemi, Ren-Main-Tuna kanalıyla Karandeniz'e ulaşmaktadır. |
Almanya ve Tarihi - Savaşları - Alman Kültürü - Alman Romantizmi
Almanya ve Tarihi - Savaşları - Alman Kültürü - Alman Romantizmi
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, yenik düşen Almanya 1949'da iki ayrı devlet arasında bölüşüldü: batıda Federal Almanya Cumhuriyeti; doğuda Demokratik Alman Cumhuriyeti. — Federal Almanya Cumhuriyeti Ortak Pazar üyesidir, Amerika Birleşik Devletleri'nin müttefikidir. — Demokratik Alman Cumhuriyeti Sovyetler Birliği'nin müttefiki olan bir halk demokrasisidir. "bir millet, iki devlet" Orta Avrupa'da yer alan Almanya bir geçiş bölgesidir. Güneyi yüksek dağlarla (Bavyera Alpleri) kapalıdır, kuzeyi ise geniş bir düzlükle Kuzey Denizi ile Baltık Denizi'ne açılır. Ülkenin orta kısmı coğrafî bütünlükten yoksundur; akarsuların açtığı çığırlarla her yönde parçalanmış olan bu kesim, dağ kütlelerinden ve düz çanaklardan oluşan hafif yükseltili bir doğal bölgeler mozaiği durumundadır. Deniz kıyıları oldukça düzdür. Doğal girintiler bulunmadığı için ancak ırmak ağızları iyi liman olabilir. Ülkenin başlıca ırmakları doğudan batıya doğru Öder, Elbe, VVeser, Ren ve Tuna'dır. Elbe'nin ağzında Almanya'nın en büyük limanı olan Hamburg Limanı bulunur. Yer yer kanallarla birbirine bağlanmış olan bu ırmakların hemen hepsinde geniş ölçüde suyolu taşımacılığı yapılır. Almanya'da iklim genellikle yağışlı ve serindir. |
Cevap : Almanya
Alman rüyası
Bu bölgelerde kısa zamanda ortak bir dile ve .uygarlığa sahip bir ulus oluşturmuş've bir devlet kurmuş olan Germen kavimleri oturur. IX. yüzyılda başlatılan birlik hareketi, ancak 1871'de, yani bin yıl süren çabalardan sonra gerçekleşmiş, 1949'da ise Almanya yeniden ikiye bölünmüştür. îlk defa Şarlman (Büyük Kari), başlıca Germen kavimlerini Batı Roma İmparatorluğu içinde biraraya getirmişti. Onun oğlunun Ölümü üzerine Verdün Antlaşması (843), Ren'in ötesinde kalan toprakların tümünü Germen Ludwig'e verdi: böylece Almanya'nın ilk taslağı belirmiş oluyordu, ne var ki bu taslak, kısa sürede derebeyliğin (feodalite) etkisiyle bozuldu; toprağın prensliklere bölünmesi, merkezî otoritenin ufalanmasına yol açtı. İşte o tarihten başlayarak bin yıl süreyle Almanlar birbirine karşıt iki yola ayrıldılar: birlik yanlıları ve bölgesel bağımsızlık yanlıları. |
Birinci Reich ve parçalanma
Birinci Reich ve parçalanma
îlk birleştirme girişimi dokuz yüzyıl sürdü. Otto I, 962'de Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'nu kurdu. Ama XI., XII. ve XIII. yüzyıllar boyunca Avrupa'ya egemen olmak isteyen Papalık, imparatorların elinden her türlü yetkiyi alarak ülkenin siyasal yönden parçalanmasını kolaylaştırdı: böylece, «özgür kentler Habsburgların yeni kurduğu hanedan, XIII. yüzyıldan başlayarak, imparatorluk otoritesini bir süre için pekiştirdi. Ama XVI. ve XVII. yüzyıllarda iki Önemli olay, bu otoriteyi yeniden yıktı: imparator Karl V'in (Şarlken) tahttan çekilmesi (1556) ve imparatorluğun iç sınırlarının yeniden çizilmesi (1648). Ulusal duygunun gelişimine geniş ölçüde katkıda bulunan reform, (Luther İncil'i Almancaya çeviriyor) prenslerin iktidarını, imparatorun iktidarı karşısında güçlendirdi. İmparatorluğun hegemonya girişimlerinden kaygılanan Fransızlar, Otuz yıl Savaşı'na (1618-1648) katıldılar ve Almanya'nın parçalanmasını kolaylaşırdılar: savaşın altüst ettiği impa ratorluk, Vestfalya Antlaşmalarından sonra, 350 devletten oluşmaktaydı. Napolyon, Avusturyalıları yenerek Roma-Germen İmparatorluğu'nu ortadan kaldırınca (1806), imparator François II Almanya tacından vazgeçmek zorunda kaldı ve sadece Avusturya tacını koruyabildi. |
İkinci Reich'ın birliği
İkinci Reich'ın birliği
Prusya, Friedrich II yönetiminde (1712-1786) XVIII. yüzyıldan itibaren modern ve güçlü bir devlet olmuştu. Şimdi Almanya, imparatorluk tacını ele geçirmek için Avusturya ile çatışıyordu. Bu rekabet, Prusya şansölyesi Bismarck'ın (1815-1898) Avusturyalıları Sadowa'da yenmesi (1866) ve böylelikle üstünlüklerini ellerinden almasıyla önlenmiş oldu. Sonradan, Fransa'ya karşı zaferle sonuçlanan sava?: (1870) sayesinde Bismarck, kral Wilhîlm I çevresinde, bütün Alman devle tlerinin birliğini gerçekleştirdi. Ocak 1871'de Versailles'da Alman İmparatorluğu (İkinci Reich) ilân edildi. |
Cevap : Almanya
İki dünya savaşı
Birimci Dünya Savaşı'nın sonunda (1914-1918) Almanya yenilgiye uğramış, imparator Wilhelm II tahttan çekilmiş (kasım 1918 ihtilâli) ve Cumhuriyet ilân edilmişti. «Weimar Cumhuriyeti 1949'da, birbirinden çok ayrı siyasal, ekonomik ve toplumsal rejimlere s ahip iki Alman devleti doğdu. «Alman sorunu 1970'ten sonra iki Alman devleti, daha rahat ilişkiler kurdular. 1973'te her ikisi de Birleşmiş Milletler'e kabul edildi. Bu devletlerden Federal Almanya Cumhuriyeti (genellikle Batı Almanya denir), 248 000 km.kare yözülçümüne (Türkiye yüzölçümünün üçte biri) ve 60 milyon nüfusa sahipti: nüfusu 100 000'den yukarı kentlerin sayısı 60'tı. Başkenti Bonn'du. Federal Almanya dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biriydi. Savaş sırasında çok geniş ölçüde hasar görmekle birlikte, 1950'den başlayarak göz kamaştırıcı bir ekonomik kalkınma sağlamış ve başka yerlerden gelen 12 milyon Alman'ı rahatlıkla benimsemişti. Halkın yaşama düzeyi çok yüksekti. Doğu Almanya'nın başkenti ise Doğu Berlin'di. Sosyalist bir ülke olan Doğu Almanya'da hayat standartı batıya göre çok düşüktü. Dünyanın sekizinci sanai devleti olmasına rağmen kullandığı ilkel teknoloji yüzünden Batı Almanya ile aralarındaki refah farkı uçurum haline geldi. İki devlet arasında 1990 yılında yapılan anlaşmayla Doğu ve Batı Almanya birleşti. Almanya her-şeyden önce demir-çelik ve kimya sanayinin egemen olduğu bir sanai ülkesidir. Sanayinin büyük bölümü genellikle büyük şirketlerin (Thyssen, Krupp, Volswagen, Hoechst, Siemens v.d) elindedir ve sanayi kentlerini çoğu (Essen, Düsseldorf, Dortmund, Wup-pertel...) genişyerleşme merkezi olan Ruhr Kömür havzasmdadır. Ticaret mallarının Hoanda'nm Rotterdam limanına gönderilmesini sağlayan Ren Nehri ülkenin can damarıdır. |
Cevap : Almanya
Alman Kültürü
Almanya, ozanları, filozofları, sanatçıları ve özellikle bestecileriyle Avrupa ve dünya kültürünün gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. XII. yüzyıl ile XIII. yüzyıl arasında ülke şövalyeliğin ve gotik sanatın altın çağını yaşadı (katedrallerin yapımı). Walther von der Vogehveide gibi büyük ozanlar, destan konularını işlediler. Yazarı bilinmeyen Nibelungenler Şarkısı (Siegfried'in serüvenlerinin öyküsü) Almanya'nın büyük halk destanı olacaktı. Yüzyıllar sonra Wagner bunu müziğe geçirecektir. XIV. yüzyılda, taşlama oyunlarıyla masal oyunlar (Afacan Tül gibi) ortaya çıktı. |
Cevap : Almanya
Luther'den Bach'a
Reform, XVI. yüzyıla damgasını vurmuş; Martin Luther, incil'i Almancaya çevirmekle ortak bir Alman dilinin temellerini atmıştı. Thomas Münzer, yazılarında prenslere başkal-dırmış köylülerin savunmasını yaptı. Resim alanında Dürer (aynı zamanda gravürcüdür); Grünewald, Büyük Cranach ve Genç Holbein ile büyük bir dönem açıldı. XVII. yüzyıl sanat yönünden yoksul ise de (Otuzyıl Savaşları dönemi), XVIII. yüzyıl Almanya için bir altın çağdır. Alabildiğine gelişen duygusallık kendini «göz kamaştırıcıhğa |
Alman romantizmi
Alman romantizmi
Lessing ile Wieland.'dan sonra ve Hölderlin'den önce, görülmemiş yoğunlukta bir edebiyat patlaması, Goethe ve Schiller gibi iki büyük usta aracılığıyla, Alman Kîasisizminin kısa sürecek zaferini (1790-1805) belgelemiştir. XIX. yüzyıl, Alman edebiyat ve felsefesinin «büyük yüzyılı XIX. yüzyılın sonlarında yaşamış gerçekçi yazarların mirasçısı olan, ekonömik ve toplumsal sorunlara önem veren anlatımcılık (ekspresyonizm) XX.yüzyılda, tüm sanatlara ortak bir üslûp verecek ve simgelere başvurarak acı gerçeği bir ölçüde yumuşatacaktır. Bu dönem, Murnau ve Lang ile, Alman sinemasının en parlak dönemidir. |
Cevap : Almanya
MÜNİH
Münih rahat yaşam tarzıyla neredeyse bir Akdeniz kenti gibidir. Çoğu Avrupalı turistin Alp Dağları’na geçmeden önceki son durağı olan bu kent, İtalya’nın başlangıç noktasıdır. Bavyera’nın başkenti olan Münih, Gotik’ten çok Barok, griden çok yeşildir. Kentin ayırt edici özelliği, Almanlara özgü iş disiplini ile Bavyeralıların bir işi keyifle yapma ihtiyacının birleşimidir. Burada iş yemekleri sanki biraz daha uzun, çalışma saatleriyse biraz kısa gibidir. Yine de kentin zenginliğini, dinamik araba sanayisini ve muhteşem metro sistemini gören hiç kimse Münihlilerdeki bu keyifli rahatlığın tembellik anlamına geldiğini söyleyemez. Münihlilerin diğer Almanlardan böylesine farklı olmalarının sebebi, kendilerinin de sıkça belirttikleri gibi, buranın Almanya değil, Bavyera olmasıdır. Katolik ve oldukça tutucu olan Bavyera Bağımsız Eyaleti’nin başkenti olarak Münih, Bavyera ruhunun özeti gibidir. Burada iyi huylu şovenizmin haddi hesabı yoktur; örneğin, inatçı Prusyalı fıkraları çok yaygındır. Kentin meşhur bira festivali olan Oktoberfest’te turistler “Warum ist es ** Rhein so schön?” (“Ren kıyıları neden böyle hoştur?”) şarkısını söylerken keyiften dört köşe olan yöre halkı, Bavyera’nın neden bu kadar güzel olduğunu sormaya bile gerek duymadıklarını belirtirler. Belki de Oktoberfest, insanların Münih’le ilgili akıllarında en çok yer eden şeydir. Gerçekten de, yılda 6 milyon ziyaretçinin toplam 5 milyon litre bira tükettiği Oktoberfest, Bavyeralıların kendi başkentlerine verdikleri biraz abartılmış değere de uygun bir şekilde, büyük bir etkinliktir. Bu aynı zamanda Almancada Gemütlichkeit diye bilinen ve kolayca açıklanamayan sıcak yoldaşlık duygusunun da abartılı bir ifadesidir. Ancak Münih’teki yaşamı sadece uzun bir Oktoberfest gibi görmek yanlış olur. Savaş sonrasında Berlin’in ikiye bölünmesiyle Münih, (Hamburg, Frankfurt ve Köln’ün çabalarına başarıyla karşılık vererek) Almanya Federal Cumhuriyeti’nin tartışmasız kültür başkenti olmuştur. Opera ve konser salonları, özellikle Richard Strauss, Mozart ve Wagner’in eserlerinin temsilleriyle, kenti müziğin anayurdu haline getirmiştir. Ressamlar da kentin sanatsal ikliminden hoşnut kalacaklardır, özellikle de bohem Schwabing bölgesinden. Bu bölge, 20. yüzyılda Der Blaue Reiter okuluyla ve bu okulun Vasily Kandinsky, Paul Klee ve Franz Marc gibi başarılı temsilcileriyle, uluslararası sanat camiasına bomba gibi düşmüştür. Münih hâlâ dünyanın en yenilikçi galerilerinin bazılarının yanı sıra muhteşem klasik ve çağdaş koleksiyonlarıyla Alte Pinakothek ve Neue Pinakothek müzelerine ev sahipliği yapmaktadır. Bir başka muhteşem müze olan Pinakothek der Moderne de 2002 yılında açılmıştır. Münih bir endüstri ve yayıncılık merkezi olmanın yanı sıra çok beğenilen Yeni Alman Sineması’nın da merkezidir. Bu akımın temsilcileri olan Volker Schlöndorff, Werner Herzog ve Edgar Reitz gibi dünyaca ünlü yönetmenler, çalışmalarına Münih’te başlamışlardır. Tabii şehrin bir de karanlık yüzü vardır: Adolf Hitler’in Münih’le başlangıçtaki bağlantısı ve Nazi Partisi’nin burada kurulması gibi… Ancak, 1918 ile 1945 arasındaki fırtınalı yıllar Münih için politikanın ağır bastığı bir araydı; artık, Almanya’nın politik merkezi Münih değil, Bonn ve Berlin’dir. Münih yine de tarihsel kimliğini korumaya çalışmıştır. II. Dünya Savaşı’nda yaşanan tahribattan sonra pek çok Alman kenti geçmişle bağlarını koparıp, tamamen modern bir üslupla yapılanma kararı almıştır. Ama Bavyera’nın başkenti, tarihinin önemli bir parçası olan büyük kiliseleri ve sarayları özenle restore etmeyi veya yeniden inşa etmeyi tercih etmiştir. Münih’te pek çok gökdelen vardır ama eski kentin kalbinin otantik Barok cazibesi korunmuştur. Bazıları bu yeniden yapılanmayı çok derinlemesine ve fazla “temiz” bulmuşlarsa da, günümüze kadar aradan geçen yıllar boyunca hava kirliliğinin oluşturduğu kararma, bu yeni binalara, yüzyılların veremeyeceği eski bir görüntü bahşetmiştir. Aslında, kentin yeniden yapılanması öylesine eksiksiz ve ikna edici olmuştur ki, Siegestor (Zafer Takı) gibi yapılar tarihsel önemlerinden dolayı bombalanmış haliyle bırakılmıştır. Mükemmel bir toplu taşıma şebekesi ve trafiğin çoğunu kent merkezinin içinden değil de (alt geçitler haricinde), çevresinden dolaştıran akıllıca bir yol sistemi sayesinde Münih’in iç kesimleri yayalar için büyük bir keyiftir. Bavyera’nın son kralı tarafından tasarlanan, ağaçlarla çevrili caddeler ve bulvarlar kent merkezinden ötelere açılır ve kente zarafet katar. Coşkun Isar Irmağı’nın manzarasıyla daha da güzelleşen Englisher Garten (İngiliz Bahçesi), Avrupa’nın önemli parkları arasında bir mücevher gibidir. Irmağın hızla akan suları, kaynağı olan Alp Dağları’nın yakınlığına işaret eder. Havanın açık olduğu günlerde Alp Dağları sanki kentin güney varoşlarının hemen ötesindeymiş gibi görünür. Böyle günlerde Föhn eser; bu meşhur rüzgâr kimilerinin başını ağrıtır, kimilerine ise sıradışı bir yaratıcılık esinler – bu zıtlık, karmaşık ve belirsiz Münih karakterinin göstergesidir. Kentin eşiğinde beliren dağlar, yöre halkına, kendilerinin ya da ana-babalarının asıl memleketi olan kırları hatırlar. Her hafta sonu çevredeki köylere ve göllere kitle göçleri yaşanır: Güneyde Chiemsee’ye, batı ve güneyde Ammersee, Starnberger See ve Tegernsee’ye, kuzeyde ise Schleissheim ve Freising’e… Buralarda Münihliler yürüyüşlerin, yelkenlilerin, avcılığın ve balıkçılığın keyfini çıkarırlar ya da kahve içip kek yemek için akrabalarını ziyaret ederler. Kış aylarında ise Münihliler, biraz daha da güneye gidip dağlarda kayak yaparlar (kayak, Münih’teki yaşam tarzının ayrılmaz bir parçasıdır). Münih pek çok yönüyle sofistike bir metropol olsa bile, kentin hinterlandında, buranın kökenlerine ait taşra havası ve görünümü korunmuştur. Buraya gelen turistler, Münih’in taşra ve kent karışımı atmosferine kolaylıkla dahil olabilirler. Berlin Birleşik Almanya’nın 1999’dan beri başkenti olan Berlin, ülkenin Paris’e ve Londra’ya denk sadece tek uluslararası metropolü olma yolunda bir gelişme yaşadı. Berlin federal hükümetiyle Almanya’nın dışarıya bakan yüzü olarak tüm iş sahaları, sanatçıları ve Dünya’nın her tarafından gelen ziyaretçileri çekmeyi başarmaktadır. 15. yy’da Berlin, Kral 2. Frederick (1712-86) -Büyük Frederick-in başa geçmesiyle liberal reformların ve sanatsal himayenin kalkmasıyla rönesans dönemine geçişini hızlandırmıştır. Örneğin Sanat Akademisi ve Bilim Akademisi onun döneminde kurulmuştur. 19.yy sonlarında Purusya lideri “Demir Şansölye” olarak geçen Count Otto von Bismarck, Almanya’nın bir hakimiyet altında bağımsız eyaletlerden oluşmasını istedi. Berlin, Alman imparatorluğu döneminde (1871-1918), 1. Dünya Savaşı sonrasında Weimar cumhuriyeti döneminde (1919-33) ve Hitler döneminde (1933-45) de başkent olarak kalmayı başardı. Berlin’i Berlin yapan şeyler anlaşılamaz olsa da güç ve aklın kusursuz birleşimiyle şehrin ve sakinlerinin ruhu ve yansıttıklarıdır. Görülecek Yerler Mimari Berlin, uluslararası mimarlar tarafından tasarlanan diğer bütün Avrupa şehirlerinden çok daha fazla yeni binalara sahip olmasıyla övünür. Son yüzyılda, kurulmasından bu yana modern kosmopolitan bir başkentin yeniden yapılandırılmasının eşsiz bir fırsat olduğu belirtilmiştir. Michael Wise’ın “Başkent İkilemi” kitabı eşliğinde mimari bir tur hazırlayabilirsiniz: “Başkent İkilemi: Almanya’nın Demokratik Yeni Mimari Arayışı”nda tarihsel bilinçlilik ve ulusal kimliğin yeni sembollerini inşa etmesini içeren siyasi hesaplaşmayı derinlemesine tartışır. Bir çok şirket, şehrin mimari başyapıtlarını içeren turlar düzenlemektedir; Peter Eisenman’ın 2005’te tamamlanan “Katliam Hatırası”, Norman Foster\'ın Reichstag, Renzo Piano\'nun Potsdamer Platz ve Frank Gehry\'nin DG Bankası. Kendi rehberliğinizde yapacağınız bir yürüyüşte iyi bir seçenektir. Berlin Turizm Pazarlama GmbH (11 ** Karlsbad, 49-30-250-025; Berlin für Reiseveranstalter) de aynı zamanda 36 sayfalık, iki dilde, ucuz bir “Berlin’deki Mimari” adlı bir rehber yayımlamıştır; şehirdeki BTM turist bilgi merkezlerinde bulabilirsiniz ya da internet yoluyla ısmarlayabilirsiniz. Sanat “Kraut Art” denilen yeni bir akım uluslararası anlamda ün kazanmaya ve Berlin galerilerinde boy göstermeye başlamıştır. Bazı sanat yayımcıları ünsüz “Genç İngliz Sanatçıları”nın “Genç Alman Sanatçıları” tarafından bir köşeye atıldıklarını bile bahsetmişlerdir. Bunun doğru olup olmadığını siz Mitte bölgesindeki en revaçta galerileri, Linienstrasse ve Auguststrasse caddelerini ve güneyde Zimmerstrasse’de Kreuzberg’i gezerek karar verebilirsiniz. Ayrıca Çağdaş Güzel Sanatlar (21 Sophienstrasse; 49-30-288-7870; Contemporary Fine Arts), Eigen + Art (26 Auguststrasse; 49-30-280-6605; EIGEN+ART: EIGEN+ART), Arndt & Partner (90-91 Zimmerstrasse; 49-30-280-8123; Arndt & Partner, Galerie für zeitgenössische Kunst, Berlin/Zürich), and Barbara Weiss (88-91 Zimmerstrasse; 49-30-262-4284; Homepage) seçenekleri de görülmeye değer. Gözünüz Jonathan Meese, Tatjana Doll ve Tim Eitel gibi sanatçılarda olsun. Charlottenburg‘da da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından önceye giden galeriler vardır ve özellikle Michael Schultz (34 Mommsenstrasse; 49-30-319-9130; Home| Galerie Michael Schultz Berlin) tavsiye edilir. Charlottenburg Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra Charlottenburg batı Berlin, bugün olduğu gibi ticaret merkezi haline geldi. Lehrter Bahnhof ise ilk kez ziyaret edenlerin uğraması gereken bir noktadır. Arkasında fotoğrafçı Helmut Newton tarafından şehre bağışlanmış ve ilginç eserlerin olduğu Helmut Newton Stiftung müzesi vardır (2 Jebensstrasse; 49-30-3186-4856; www.helmut-newton-stiftung.org). Esas alışveriş merkezi olan Kurfürstendamm’ın büyük bir çoğu 2. Dünya savaşında harap olmuş ve 1950’lerde vasat şekilde tekrar yapılmış şimdi ise ticari bir bölge olmuştur. Avrupa’daki en geniş mağaza olan KaDeWe bir tüketici anıtı olarak durmaktadır. Çok hoş kafe ve barların yer aldığı batıdaki Savignyplatz savaş öncesi Berlin’e göz atma şansını verir. Breitscheidplatz’daki hayvanat bahçesinin olduğu güneydoğu bölgesi savaş sırasında bombalanan ve yeniden yapılmayan Kaiser-Wilhelm-Gedächtniskirche kalıntıları totaliter devletin kötü kaderini hatırlatır. Friedrichshain Gerçek bohem hayatı yaşayanlar, 1990 sonlarında özelikle pahalı Mitte ve Prenzlauer Berg bölgelerinde sıkışıp gitmekten kurtulup doğuda Friedrichshain’a göç ettiler. Eskiden kasvetli kominist kesimin, şimdi yüsek binaların olduğu Plattenbau ile yakınlarındaki yeni yapılmış bölgeler arasında kalan alternatif yer grafitilerle ayrılmış komşular gibidirler. Doğu Almanya’da hayatın nasıl olduğu tahmin edilebilir fakat komünizmin yasakları şuanki punk, öğrenci ya da diğer tipler için sadece uzak birer hatıradır. Alexanderplatz’ın doğusunda sosyalist tipi evlerin olduğu Karl-Marx-Allee Şanzelize’ye komünist bir cevaptı. Spree nehri kıyısı boyunca Mühlenstrasse’deki “Doğu Yakası Galeri”si Berlin Duvarın’dan kalanların en yoğun olduğu yerdir. Orada daha önce yaşamış olan işçilerin yerini genç modern nüfusun almasıyla Boxhagener Platz bölgesindeki sosyal yapı değişti ve özellikle Simon-Dach-Strasse’de çoğu artık kafelerde, barlarda ve restoranlarda zamanlarını geçirmeye başladı FRANKFURT Frankfurt Almanya’nın beşinci en büyük şehridir ve Frankfurt ** Main uluslararası fuarları ve diğer iş etkinliklerinin yapıldığı merkez olması ve nakliye alanında da bir numara olması sebiyle hem Almanya’da hem de yurt dışında çok büyük bir ekonomik güç kazanmıştır. Oldukça verimli olan Rhine-Main bölgesinde ve Avrupa’nın göbeğinde yer alan şehir hem Dünya ekonomisine euro’ları basan Avrupa Birliği’nin hem de Almanya’nin finansal belkemiği olmuştur. M.Ö. 3000 yılında kurulan Frankfurt’un uzun ve başarılı ticaret tarihi, Frankfurt Messe Fuarı ve Main nehrindeki merkezi coğrafi konumundan kaynaklanmaktadır. Messe 12.yy’dan beri süre gelmektedir (1160 yılında yazılan yahudi bir el yazmasında belirtilmiştir) ve şehir resmen imparatorluk ayrıcalığını 1240’da düzenlenen bir fuar ile kazanmıştır. Frankfurt ismini M.S. 500’de almıştır; o dönem bölgeyi Franklar yönetiyordu ve merkez ön nakliye rotası bölgesi yerleşim yerinin adı “Franconovurd”du. Frankfurt’un güçlü politik ve kültürel prestiji kati olayların şanslı tarihiyle temellendirilir. 1562’de Alman İmparatorlarının taç giyme törenleri şehrin St Bartholomew kilisesinde yapılmıştır. Frankfurt menkul değerler borsası 1585’de ticaret yapmaya başladı ve 1879’da şimdiki yeri olan Börsenplatz’a taşındı. 1815’de Frankfurt’un, burada yer alan birliğin en yüksek komitesi Budestag ile Alman Birliğinin bir parçası ve bağımsız bir şehir olduğu açıklandı. Frankfurt Üniversitesi, Almanya’nın ve hatta Avrupa’nın yüzünü değiştiren savaştan biraz önce 1914’de açıldı ve 1932’de şehrin en meşhur kişisi Johann Wolfgang Goethe’nin adını almıştır. Şehrin politik şevki, 1949’da Federal Almanya’nın başkenti Bonn tarafından ortadan kaldırıldı ve savaş sonrası tüm enerji de böylece şehrin finansal rolüne kaydırıldı. Bankaların ve merkezdeki kurumların modern gökdelenleri Frankfurt’un ekonomik gücünün yeterliliğinin sembolleridir ve Avrupalı havasından daha çok Kuzey Amerika’nın siluetini yaratır. \'Bankfurt\' ve \'Mainhatten\', Commerzbank kulesinin 300 metrelik yüksekliği de dahil olmak üzere Avrupa’nın en yüksek binalarına ev sahipliği yapar. Bu modern binalar 2. Dünya Savaşı sonunda müttefiklerin bombalarıyla yok edilen Eski Şehir’in yerini almışlardır. Savaş sonrası Frankfurt örnekleri, katedral ve 1405’den beri vilayet binası olan Römer’in de olduğu Römerberg bölgesinde yeniden yapılandırılan binalar sayesinde hala görülebilir. Lonra Heathrow Havaalanından sonra Avrupa’nın ikinci en yoğun havaalanı ile ve ulusal yolların ve tren rayları ağı kavşakları ile Frankfurt uluslararası taşımacılık ve iletişim adına çok önemli bir düzlemdedir. Avrupa Merkez Bankasına ve diğer bankalara olduğu kadar Alman basım yayım edüstrilerinde çalışanlar dahil olmak üzere binlerce şirkete ve halkla ilişkiler, medya, pazarlama ve telekominikasyon sektörlerine de ev sahipliği yapar. Arthur Schopenhauer (1788-1860) 1843’de şöyle bir yorum yapmıştır; “Burada, Dünya’da nerler olup bittiğini görebilir ve duyabilirsiniz.” Frankfurt’a gelen ziyaretçiler genellikle sayısız fuarlar, segiler ve kongreler için gelirler. Uluslararası anlamda en büyükleri Kitap Fuarı (Buchmesse Frankfurt) ve ACHEMA (Kimya mühendisliği, çevre koruması ve bioteknoloji) vardır. Bunların yanında şaşırtıcı özellikleri de vardır; örneğin, ünlü Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832)’nin doğum yeridir. Muhteşem müzeleri, iyi kalite preformans grupları ve yerel festivalleri ile fuar ve sergiler için gelen ziyaretçilerini kandırabilmektedir. Şehrin iklimi ılımandır. Yazın yağmurlarla beraber ısı dengesini korur ve 30 derceye çıktığı olur. Kışın ise hava -10 ila +10 arasında seyreder |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.