ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   ForumSinsi Ansiklopedisi (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=476)
-   -   Aids (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=84375)

Şengül Şirin 06-24-2009 05:50 PM

Aids
 
Aids

http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1287474907


Dünyanın büyük bölümünde 1980'li yıllarda yaygınlaşan ve kısa adıyla AİDS olarak anılan öldürücü hastalık, "çağın vebası" diye nitelendiriliyor.

Tüm omurgalı canlılarda görülen "bağışıklık sistemi", vücudu yaşam boyunca çeşitli mikroplara karşı koruma görevini üstlenir. AİDS terimiyle adlandırılan "edinsel bağışıklık eksikliği sendromu"na neden olan bağışıklık yetersizliği virüsü ise bu sistemi altüs ederek, vücudu enfeksiyona yol açan hastalıklara, karşı savunmasız bırakır.

Afrika kıtasında 1959 yılından beri görülen, ancak 1970'li yılların sonundan bu yana adını ABD ve Avrupa ülkelerinde de duyurmaya başlayan AİDS, kronik öksürük, ateş ve nefes almada güçlük gibi belirtilerle kendini gösterir. Bağışıklık sistemini altüst ettiği için normal bir vücut için hiçbir tehlike taşımayan nezle enfeksiyonu bile AİDS virüsü taşıyan bir insanda hayati tehlike oluşturur.

Bağışıklık nedir: İnsanlarda ve omurgalı tüm hayvanlarda bulunan bağışıklık immün sistemi virüs, bakteri, parazit gibi mikroplar ve kir, pas gibi kararlı kimyasal maddelerden canlıyı korur.
•Dalak, karaciğer, kemik iliği, lenf düğümleri ve timüs (göğüs boşluğunda bulunan lenf dokusundan oluşmuş salgı bezi) vücudun bağışıklık sisteminde görev alıyor. İşte kanda dolaşaraklökositler bu organlarda üretiliyor.
AİDS virüsünü kapanlarda hastalık ortaya çıkıncaya kadar geçen sürenin 6 ay ile 5 yıl arasında değiştiği ileri sürülüyor. AİDS virüsü alanların büyük kısmı hastalanmıyor, sadece "portör" oluyorlar. Hastalığın öldürücülüğü yüzde 23 oranında kalıyor.
Virüsü taşıyanların bir bölümünde ise hastalık sadece hafif belirtilerle seyrediyor.
AİDS teşhisi için Elisa ve VVestern "Jİotassay kan testlerinden geçmek gerekiyor.
Riskli gruplar: AİDS virüsüne en açık olanlar, eşcinsel ilişkide bulunan erkekler, ikinci sırada, iğneyle uyuşturucu alanlar, üçüncü sırada ise hemofilililerin geldiği artık kesinleşti.

Kan nakli yapılanlar da dördüncü sırada yer alıyor.

Önceleri sadece erkeklere özgü bir hastalık olan AİDS'e kadınlarda, da rastlanması paniği artıcı bir etken oldu, özellikle, özgürlükle çok eşliliği karıştıran bir kesimde kadınların da AİDS kurbanı olabilecekleri ortaya çıktı. Ancak kadınların AİDS için portör olabilecekleri henüz ne Avrupa'da ne de ABD'de ispatlanmadı. Kadınlar AİDS virüsünü kapabiliyor ama, bir erkeğe bulaştıramıyor. Oysa Orta Afrika'da kadınlardan hastalığın buluşabileceği ispatlanmış durumda.

Gözyaşında, idrarda, anne sütünde ve tükürükte de bulunduğu saptanılan AİDS virüsünün en ilginç buluşma şekli ise "organ nakli" sırasında meydana gelebiliyor. Teorik olarak her türlü canlı hücre nakli, virüsün bulaşmasına yol açabiliyor.
AİDS nasıl geçer:AİDS asıl olarak kan, plazma ve sperm ile geçiyor. Bu nedenle hastalıklı bir kişinin iğnesinin kullanılması ya da hastalıklı biriyle cinsel ilişki AİDS virüsünün alınmasına yol açabiliyor. Ayrıca gözyaşı, tükürük ve terde de virüse rastlanabiliyor ama, hastalığın bu yolla bulaşması için bu salgıların doğrudan açık bir yara yoluyla kana karışması gerekiyor.

AİDS be'irtileri nelerdir: Zatürree benzeri, halsizlik, iştah azalması, gece terlemesi, ateş değişimi, kilo kaybı, boyun, koltuk altı ve kasıkta şişkinliklerle ortaya çıkıyor. Bu arada cilt üzerinde benekler de oluşuyor.

Hastalıktan nasıl uzak durulur: Başta kan bankalarından alınan tüm kanların taramadan geçirilmesi gerekiyor. Her türlü şırınga kullanımında sterilizasyona özen göstermek, cinsel ilişkilerde bilinçli davranmak ve özel bir önlem olarak prezervatif kullanmak başlıca koruyucu önlemlerdir.


Ne kadar AIDS'li var? Dünya Sağlık Örgütü WHO'nun 11 Ağustos 1987'de açıkladığı rakamlara göre, 112 ülkede 56 bin 395 AİDS vakası saptandı. Örgütün AİDS'le Mücadele Programı Sorumlusu Dr. Jonathan Mann, örgütün ejde ettiği bu rakamların gerçeği tam yansıtmayabileceğim de belirtti.
Türkiye'de ise 1987 Temmuz ayı başı verilerine göre AIDS'li vaka sayısı 24'ü buldu. Mayıs 1987 başında bu sayı 18'di.

__________________

Şengül Şirin 10-19-2010 10:55 AM

hiv infeksiyonu ve aids
 
1 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1287474907

AIDS ilk kez 1981 yılında fırsatçı enfeksiyonlar nedeniyle ABD'de Hastalık kontrol merkezine başvuran genç homoseksüel erkeklerde tanımlanmış olup, 1983'de HIV izole edilmiştir. Bu tarihten sonra HlV'li olgu sayısı hızla artmıştır. Ülkemizde ilk kez 1985'te görülmeye başlamıştır.


HIV enfeksiyonlarının %90'ından fazlasında mukokutanöz bulgular görülmektedir.
HIV bulaşma yolları: Cinsel ilişki, kan ve kan ürünleri, organ ve doku nakilleri, hasta anneden çocuğa geçiş, enjektör ve diğer aletler ile geçiş söz konusudur. İnfekte anneden çocuğa geçiş, doğum ve emzirme sırasında olmaktadır. Anne sütü virüs geçiş riskini arttırır. HIV birçok vücut salgısında bulunur. Ancak sadece kan, meni ve vajinal salgılar aracılığı ile bulaşır. Vücutta yara veya kesi olmadıkça normal deriden virüs geçemez.

Korunma:


1) Cinsel yolla bulaşın önlenmesi
2) Kan ve kan ürünleri
ile geçişin önlenmesi
3) Damariçi uyuşturucu ilaç ile geçişin önlenmesi
4) Anneden bebeğe geçişin önlenmesi HIV bulaşmasından sonra AIDS
gelişmesi 6-12 yıl ortalama 5-6 yıl sürer.

KLİNİK:


Akut HIV enfeksiyonu, İlk 2-6 hafta içinde gelişen ortalama 4 hafta süren tablo; ateş, yaygın lenf bezlerinde şişlik, farenjit, vücutta döküntü, eklem ve kas ağrısı, ishal, bulantı-kusma, karaciğer ve dalak büyüklüğü vb. bulgular ile seyreder. HIV antikor testinin pozitifleşmesi virüs vücuda girdikten 6-12 hafta sonra olur.
Belirtisiz dönem tam bir sessizlik dönemidir. Ortalama 7-10 yıl sürer. Bu
dönemde virüs bağışıklık sistemini tahrip etmeye devam eder.Belirtili dönemde
ateş, açıklanamayan kilo kaybı, halsizlik, geçmeyen veya tekrar eden yaygın deri enfeksiyonları, bir aydan uzun süren ishal, öksürük, pnömoni, sinüzit, bronşit, yaygın uçuk, kansızlık, pamukçuk, verem, kanserler görülür. İleri dönemde her türlü enfeksiyonun ve bazı kanserlerin ağırlaştığı dönemdir. Derin kilo kaybı, kişilik değişikliği, bunama gelişir.

Primer HIV enfeksiyonu: İnfeksiyöz mononükleoz benzeri tablo görülür.Ateş, yaygın lenfadenopati, farenjit, döküntü, myalji-artralji, diare, başağrısı, bulantı-kusma, moniliyasiz, HSM, nöropati, ensefalopati, trombositopeni, lökopeni gibi bulgular görülür.
Persistent Generalize Lenfadenopati : Ekstrainguinal bölge dışında 2 veya daha fazla bölgede 3-6 ay süren başka nedenle açıklanamayan LAP olmasıdır.
Açık AIDS dönemi: Ateş, kilo kaybı, tekrarlayan diare, halsizlik, başağrısı, Seboreik dermatiti, Follikülit, Rekürrent vulvovajinal kandidiasiz, tekrarlayan
bakteriyel, viral alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları, ITP, Servikal
displazi, Herpes zoster, Rekürren Herpes simpleks enfeksiyonu, Kaposi sarkomu
görülür.

Geç semptomatik dönem: Fırsatçı enfeksiyonlar (Pneumocystis carinii pnömonisi, toksoplazma ensefaliti, özefagus kandidası vb ) ve maliniteler artar(Kaposi sarkomu, lenfoma)


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.