![]() |
Aydınlatma Biçimleri
Aydınlatma,
ışığı doğru ve yerinde kullanma sanatıdır. İyi bir aydınlatma çevreyi bir an görebilmek, sözgelimi bu satırlan okuyabilmek için yeterli ışığı sağlamakla değil, gözleri hiç yormadan çok uzun süre okumaya olanak verecek ışıklı bir ortam yaratmakla olur. Evlerde elektrik lambalannın kullanılmaya başlamasından sonra aydınlatma konusu giderek önem kazandı. İlk elektrik ampulleri az ışık verdiği için, tavana asılan ve ışığı aşağıya doğru yansıtan metal abajurlar kullanılıyordu. Doğrudan aydınlatma denen bu aydınlatmada tavan ve duvarlar gölgede kalıyor, üstelik ampulün ışığı göz kamaştırıyordu. Daha parlak ışık veren tungsten telli ampuller yapılınca abajurlar tavana doğru çevrildi ve odalar tavandan yansıyan ışıkla aydınlatıldı. Dolaylı aydınlatma denen bu aydınlatma biçimi doğrudan aydınlatmaya oranla gözleri daha az yorar. İç aydınlatmada en iyi yöntem dolaylı ve dolaysız aydınlatmayı birlikte kullanmaktır. Böyle bir aydınlatma, ışığı hem yukarı hem aşağı verecek biçimde tasarlanmış tek bir abajurla ya da bir bölümü yukarıya bir bölümü aşağıya yöneltilmiş birden çok ışık kaynağıyla sağlanabilir. Rahatça görebilmek için gerekli ışık miktarı yapılan işe göre değişir. Örneğin dinlenme ortamı için uygun olan bir aydınlatma, görerek çalışmayı gerektiren durumlarda yetersiz kalabilir. Özellikle, iyi aydınlatılmamış ortamlarda uzun süre çalışmak gerginliğe ve gözlerin çabucak yorulmasına yol açacağından, işyerlerinin ve çalışma odalarının aydınlatılması çok önemlidir. Aztekler'in alfabesi olmamasına karşın, resimyazısıyla tarihlerini kaydetmişlerdi. Zengin kişilerin çocukları, rahip ve rahibelerin yönetimindeki okullarda eğitilirdi. Doktor ve cerrahların görevlendirildiği hastaneleri vardı. Aztek bilim adamları, Ay ve Güneş tutulmalarının tarihlerini hesaplayabilecek ve ayrıntılı bir takvim geliştirebilecek kadar iyi astronomi bilgisine sahiptiler; xiuhmolpilli adı verilen 52 yıl süreli dönemleri vardı. Aztek destanlarında, bu dönemlerden birinin bitiminde dünyanın sonunun geleceği kehanetinde bulunuluyordu. Aztek kalıntılarının en ünlüsü, 20 ton ağırlığındaki taştan oyma takvimdir. Aztek evrenini betimleyen bu takvimin üzerine Güneş tanrısı Tonatiuh'un yüzü oyulmuştu. Başka bir kalıntı ise, insanların kurban edildiği adak taşıdır. Komşu uygarlıkların tanrılarının çoğunu benimseyen Aztekler, çok sayıda tanrıya tapar ve onlardan korkarlardı. Tanrıların, özellikle savaş tannsı Huitzilopoçtli'nin, insan kurban edilmesini istediğine inanırlardı. Bazen binlerce kurban gerekirdi. Tanrıların insan kalbiyle beslendiğine inandıklarından, rahipler savaş tutsaklarının kalbini çıkararak tanrılara armağan ederlerdi. Savaşçı etkinliklerinin bir gerekçesi de, tanrılara kurban edilecek yeterli sayıda tutsak ele geçirmekti. |
Cevap : Aydınlatma Biçimleri
Paylaşım İçin Teşekkürler
|
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.