![]() |
Akarsular << Irmak, Nehir, Dere, Çay >>
Kaynak suları ve yağışlar (yağmur, kar ve buzulların erimesi) önce ince su akıntıları, sonra coşkun seller meydana getirir ve bunlar dağlardan aşağı, bazen çağlayanlar halinde iner. Yamaçları, daracık vadiler yaparak oyar, geçerken kopardığı çeşitli maddeleri (çakıltaşı, toprak) sürükler. Yamaçların eğimi azaldıkça, ince akıntılar ağır ağır derelere dönüşür.
Dereler, düzlükte artık sakin sakin akar ve taşıyamadığı alüvyon fazlasını bırakır, böylece, bir birikinti meydana getirir. Başka kolların getirdiği sularla giderek çoğalan akasu, yatağını (yatak: akarsuyun aktığı çukur çığır) oyar ve bulunduğu vadiye biçim verir. Bu biçim, vadiyi o-luşturan kayaların niteliğine bağlıdır: kayalar sertse vadi dardır, yumuşak arazide ise genişler. Çoğu zaman akarsu, vadinin bütün dibini kaplamaz,' bazen menderes adını verdiğimiz zikzaklar çizerek ince bir suyolu halinde uzar gider. Akarsu, suların çok yükseldiği dönemlerde (taşkın) vadinin bütün dibini örter. İnsanlar, "baraj ve bent yaparak, çoğu zaman feci sonuçlar doğuran bu taşkınların önünü alma ğa çalışırlar. Akarsular birbirinden beslenir, en küçükler büyüklere kol halinde bağlanır; dereler ırmaklara, onlar da göllere ve denizlere dökülür. Irmaklar denizlere çeşitli biçimlerde dökülebilir. Denizde '"gelgit ve akıntı güçlüyse, ırmağın taşıdığı tortuları uzaklara, açık denize sürükleye-biliyorsa, akarsuyun ağzında bir haliç oluşur, deniz tortulan sürükleyc-miyorsa, o zaman tortular ırmağın ağzında toplanır ve bir delta oluşur ('Nil v.b.). Deltalar giderek denizi doldurur. Anadolu'da İlkçağ'da Büyük Menderes ağzında işlek bir liman olan Efes kenti, B. Menderes'in denizi doldurması yüzünden bugün kilometrelerce içeride kalmıştır. Akarsu rejimleri ve verdileri: Irmaklar ve dereler verdi'leri (bir saniyede belirli bir noktada verdiği su miktarı) ve rejimleriyle (akarsuyun yıl boyunca beslenme ve değişme bütünü) tanımlanır. Akarsu rejimi, iklime, daha doğrusu yağışların yıllık dağılımına bağlıdır. Ekvator bölgelerinde bütün yıl yağmur yağdığından, ırmakların rejimi düzenli, suyu boldur. Buna karşılık çöl bölgelerinde, yağmurlar seyrek olduğundan rejim de son derece düzensizdir. Ilıman bölgelerde, yazın suları yükselen buzul kaynaklı (buzullarla beslenen) akarsularla, ilkbaharda suları yükselen kar kaynaklı (karla beslenen) akarsular birbirinden ayrılır. Kaynağını yağmurlardan alan (yağmur kaynaklı) akarsu rejimi ise sadece yağışların sıklığına bağlıdır. Büyük bir ırmağın çoğu zaman pek karmaşık olan rejimi, aynı zamanda kollarının rejimine de bağlıdır. Akarsularda yaşam: Biyolojik açıdan akarsu, kaynağından denize varıncaya kadar, verdisine, yatağının eğimine ve biçimine göre çeşitli canlıların yaşamasına elverişli biyolojik bir ortamdır (biyotop). Kaynakta, duru ve serin suları seven organizmalar (böcek kurtçukları, kabuklular) yaşar. Burada bitkiler pek azdır. Akarsuyun baş taraftaki coşkun ve sığ suları, som balıklarıyla alabalıkların yaşamasına elverişlidir, bu kesimde taşların altında solucanlar ve yumuşakçalar barınır. Orta kesimde balıklar, kabuklular, suyosunları, tatlı su medüzleri ve (ö-zellikle kıyılarda) yumuşakçalar pek boldur. Aşağı kesimde çeşitli ortamlar biraradadır. Burası sazanların, yeşil sazanların ve çamçakların en sevdiği yerdir. Nihayet, akarsuyun ağzında, deniz suları ırmak sularına karışır ve tatlı su organizmaları yerini tuzlu su organizmalarına bırakır. Akarsular ve insan: İnsanlığın büyük bir bölümü için hayat kaynağı olan' akarsuların çeşitli alanlarda önemli yeri vardır. Gerçi tatlı su balıkçılığı batı ülkelerinde artık spor niteliğinde bir eğlence olmaktan öteye gitmiyorsa da, dünyanın pek çok bölgesinde, hâlâ beslenme yönünden temel bir uğraş olma niteliğini sürdürmektedir. Irmaklar öteden beri, özellikle ağır nesneler için pek kullanışlı bir ulaşım yolu olagelmiştir. Kıyılara kurulmuş olan birçok kent zamarla büyük nehir limanlarına dönüşmüştür: Fransa'da Paris, A.B.D.'de Saint-Louis, S.S.C.B.'de Volgograd, Çin'de Hankeu. Bazı büyük nehirler, bunlara bağlanan sayısız kanallar sayesinde, kara ve demiryollarının rekabetine karşın, bugün de önemli ticaret yolları halindedir (Ren, Mississip-pi, Volga). İnsanların yaşamı ulaşımdan başka nedenlerle de ırmaklara ve derelere bağlıdır; çünkü ev, tarım, sanayi v.b. ihtiyaçlarını karşılamak üzere insanlar suyu akarsulardan sağlarlar. Sonra da, elektrik santrallarıyla barajlar bol ve ucuz enerji üretmeğe imkân verir. Ne var ki, akarsuların yoğun biçimde işletilmesi çevre kirlenmesinden doğan çeşitli dengesizlikleri getirecektir. Bir yandan, zehirli artıklar, ırmak ve derelere dökülmektedir; öte yandan fabrikalarda akarsulardan a-Iınan, makineleri soğutmak içi:ı kullanıldıktan sonra normalin üstünde bir ısıyla yeniden salıverilen sular sorunu vardır. Akarsularda yaşayan organizmalar buna dayanamaz. Bu yüzden sayısız hayvan ve bitki türü sanayileşmiş ülkelerde yok olma yolundadır. Türkiye akarsuları: Türkiye'de irili ufaklı birçok su vardır. Bunların büyük bir dağlardan, bazıları da ova ve yaylalardan doğarak çeşitli havzalara yönelir. Bu havzaların en genişi Karadeniz havzasıdır. Yani Türkiye'deki akarsuların önemli bir kısmı Karadeniz'e dökülür. Bu suların çoğu Karadeniz dağlarının kuzey yamaçlarından doğarak az bir yol aldıktan sonra denize varan kısa akarsular, bir kısmı da İç Anadolu'dan doğarak Karadeniz dağları arasındaki boğazlardan geçip denize varan uzun akarsulardır (Kızılırmakk, Yeşilırmak, Sakarya, Çoruh gibi). Aynı durum Akdeniz'e varan sularda da görülür. Buna karşılık Ege havzası akarsuları vadilerinin çok içerilere uzanışı bakımından diğer il;i bölgeye benzemez. Bu bölgenin uzun ve kısa akarsuları doğudan batıya uzanan oluk biçimindeki vâd ilerden geçerek önemli bir dağ engeli aşmadan denize ulaşır. Akarsularımızın bir kısmı da Marmara'ya dökülür. Kuzeyden dökülenler kısa, güneyden gelenler uzuncadır. Bu dört denize dökülen akarsuların dışında kalan bazı ırmaklar da sınırlarımız dışına çıkarak başka ülkelerde denize dökülür. Bunlardan Araş ve Kura nehirleri Hazar Denizi'-ne, Dicle ve Fırat nehirleri Hint Okyanus u'na ulaşır. Türkiye'de denizlere ulaşan akarsulardan başka akarsular da vardır. Bu sular denize ulaşamayıp kapalı havzalarda son bulur. Başlıca üç kapalı havza vardır: İç Anadolu, Göller Yöresi ve Van. İç Anadolu'da, Toros ve Erciyas'tan inen suları alan Develi, Toroi lar'dan ve başka çevreden gelen sular: toplayan Ereğli ve Konya havzaları ile daha geniş bir alanın sularını alan Tuz Gölü kapalı havzası gibi dağınık havzalar bulunur. Buralarda toplanan irili ufaklı akarsuların dördü önemlidir: Peçenek Suyu, Uluçay, Kırkdelik Suyu, İnsuyu. Göller Yöresi kapalı havzası İç Anadolu'dakilerden farklıdır. Çoğunlukla kalkerli araziden oluşan bu bölgede daha çok yeraltına' akış veren çukurlar bulunur. Çevreden gelen sular bu çukurlardaki deliklerden (düdenler) yeraltına boşaltıldığı için, bölgede genellikle yerüstü su akışı oluşamaz. Doğuda bulunan Van kapalı havzasının ortasında Van Gölü yer alır. Başta Bendimahi, Zilan, Karasu (Marmit) ve Hoşap (Micinger) Suyu olmak üzere; birçok akarsu bu göle dökülür. Kaynak: BilgeNesil.com | Meydan Larouse Gençlik Ansiklopedisi s.44-48 |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.