![]() |
Türkçe
Türkçe Türkçe veya daha doğru kullanımla Türkiye Türkçesi, Ural-Altay dil ailesine bağlı Türk dillerinden ve Oğuz Grubu'na mensup bir dildir. Türkiye, Kıbrıs, Irak, Balkanlar ve Orta Avrupa ülkeleri başta olmak üzere geniş bir coğrafyada konuşulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin resmî; Romanya, Makedonya, Kosova ve Irak'ın ise tanınmış bölgesel dilidir. Türkçe, farklı ağızlara ayrılmış bir dildir. Ancak bu ağızlardan İstanbul ağzı, sivrileşerek yazı dili hâline gelmiştir. Türkçe, 8 ünlü harf sayısıyla beraber zengin bir dil olmasının yanı sıra, özne-nesne-yüklem şeklindeki cümle kuruluşlarıyla bilinmektedir.Sınıflandırılması Ana madde: Türk Dilleri ve Altay Dilleri Türkiye Türkçesi; Gagavuzca, Horasan Türkçesi ve Osmanlıca ve birkaç lehçe ile birlikte Altay dil ailesi'ne bağlı Türk dilleri ailesi'nin Oğuz Grubunda yer almaktadır. Resmî durumu Türkçe (Türkiye Türkçesi), Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin resmî dilidir. Türkiye'de Türk Dil Kurumu, Atatürk tarafından 1932 yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti olarak bağımsız bir organ olarak kurulmuştur. Türk Dil Kurumu dilin sadeleşmesi, Türkçeye dair bilimsel araştırmaların yapılması, yabancı kökenli sözcüklerin değiştirilmesi (özellikle Arapça ve Farsça) gibi çalışmalar için kurulmuştur. Yugoslavya’daki 1978 Dil Yasasına göre Türkçe, Kosova'da bölgesel resmî dildi.[10] Türkiye Türkçesi bugün (Mart 2009) Kosova’da, Prizren, Priştine, Mitroviça, Vuçıtırın, Gilan belediyelerinde resmî statüye sahiptir. Diğer bölgelerdeki resmiyeti ortadan kaldırılmıştır. Makedonya'da da bazı belediyeler düzeyinde resmîdir.[11] (Gostivar'da Makedon ve Arnavut dilleriyle beraber.) Bulgaristan'ın %10 kadarının anadilidir. Bulgar Devlet televizyonunun Türkçe programları vardır. Kırcaali belediyesi ise iki dilde hizmet verir.[12]Deliorman ve Doğu Rumeli'de ise okullarda seçmeli anadil dersidir. Yunanistan'da ise İskeçe ve Gümülcine'de seçmeli anadil dersidir. Dinî işlerde de kullanılmaktadır. Rodos'taki 2,500 kişilik Türk azınlığı ise bu haklardan mahrumdur. Bununla beraber Romanya'da yaşayan 35,000 Türk devletçe resmî olarak tanınmıştır ve parlamentoda 1 milletvekilliği ile temsil edilirler.[13] Irak'ta ise Türkmenlerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde Türkçe resmî dildir. Irak Türkmenleri günlük hayatlarında GüneyAzerice lehçesini ve Urfa şivesini kullanırken[14] konuşurken, resmî yazı ve eğitim dili olarak Türkiye Türkçesini kullanmaktadırlar. Dolayısıyla Türkçe, Kerkük, Telafer gibi kentlerde resmî dildir.[15] 1960'larda iş gücüne ihtiyaç duyan Avrupa kapılarını büyük ölçüde Türklere açmış ve Türkiye'den Avrupa'ya yoğun bir göç yaşanmıştır. I. Dünya Savaşı sonrasında Balkanlar'da yaşamaya devam eden Türkler ile birlikte bu insanların sayısı günümüzde neredeyse 6 milyona ulaşmıştır ve büyük bir çoğunluğunun ana dili Türkiye Türkçesidir. Amerika ve Avustralya'da ise yaklaşık 200 bin kişi Türkçe konuşmaktadır. Kosova, Bosna Hersek, Yunanistan, Gürcistan gibi ülkelerde anadili Türkçe olmadığı hâlde Türkçeyi bilen insanlar eklendiğinde Türkçeyi bilebilen insan sayısı 75 Milyona çıkmaktadır.[16] Tarihsel gelişimi Orta Asya'dan Anadolu'ya Türkiye Türkçesi, onu kullanan göçer evli ve yerleşik kavimlerin doğuda Japonya'ya, batıda ise Avrupa'ya doğru hareketiyle yayılmıştır. Afganistan ve Batı Çin civarında Moğolca; Rusya, Güney ve Güneydoğu Çin bölgesinde Tunguz; eski Sovyetler Birliğinin batısında Türkiye'ye, güneyde ise İran'a yayılan bir alanda ise Türki diller olarak değişmiştir. Güneyde bulunan başlıca Türki diller Türkçe, Azeri Türkçesi ve Türkmen Türkçesidir. Oğuz boylarının kullandığı Gagavuz lehçeleri ve İran kaynaklı Horasan lehçesi, Türkiye lehçesi ile birlikte bugünkü Türkçenin bölümlerini oluşturmaktadır.[17] « Çıgany bodunug bay kıltım, az bodunug üküş kıltım - (Yoksul halkı zengin yaptım, az halkı çok yaptım) - Orhun Yazıtları http://upload.wikimedia.org/wikipedi...nscription.jpg Türk yazısını taşıyan en eski belge Kızıl şehrinde bulunuyor. Yazılış tarihi 8. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Türk dili Yenisey yazıtları gibi tabletlerden yola çıkılarak 1300 yıl önceye kadar kaynaklanabildiği gibi yazıtlarda kullanılan alfabenin gelişmişliği bu dilin daha eski tarihlere dayandığının en somut delilidir.[19] Bugünkü Moğolistan'da Orhun (veya Orhon) nehri yakınlarında bulunan Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından başka, dönemin tanınmış veziri Tonyukuk'un da kendisi için diktirdiği Ulan Bator kenti yakınlarındaki iki taş, Orhun Yazıtları'nın başlıca örnekleridir.[20] Divanü Lügati't-Türk, Türk dilini anlatan ve bu dilin kapasitesini göstermek için yazılan ilk sözlük eseridir ve Kaşgarlı Mahmud tarafından 25 Ocak1072'de yazılmaya başlanmış ve 10 Şubat1074'te bitirilmiştir. Bu kitap içinde şu tümce bulunuyor: "Türk dilini öğrenmek çok gerekli bir iş olur". Eser, Türkçenin zengin dilbilgisi özelliklerini en çarpıcı biçimde yansıtan bir özelliktedir. Türkçenin kullanım alanını genişleten bir başka şahıs, Karahanlı Devleti'nin mensubu, ikinci bir Türk ve Türkçe kültür abidesi olan Yusuf Has Hacib’dir. Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı eseri ile Türk dil birliğinin diğer önemli yazılı temelini attı. 1069-1070 yıllarında bu Türkçe eseri tamamladı. Ahmed Yesevi 12 yüzyılda Türk dilinde yazdığı "hikmet" adlı şiirleri bir araya getiren Türktasavvuf edebiyatının bilinen en eski örneklerini içeren kitap ile Türkçenin kullanımını etkiledi. 13/14.yy. yaşamını süren Yunus Emre Türkçenin, özellikle "Türkçe şiir dilinin" temel ustası ve abidesi olmuştur. Yunus Emre'nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da Anadolu'da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. Şiirlerinin ölçüsü, Türkçenin ses yapısına uygun aruz olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, Türkçenin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür. Hacı Bayram Veli 14/15. yüzyılda Anadolu’da yaşamını süren Türk mutasavvıf ve şair olarak, eserlerini Türkçe olarak yazdı ve Türkçenin kullanımını Anadolu’da önemli şekilde etkiledi. Hacı Bayram Veli, Anadolu’da dil ve kültür birliğinin sağlanması için Türkçe eserler yazılmasında Leme’at ve Gülşen-i Raz gibi eserlerin Türkçeleştirilmesinde etkili olmuş, kendisi de halkın anlayacağı dilden, Ahmed Yesevi geleneğine uygun olarak şiirler yazmıştır. Devrinde Arapça ve Farsça eser vermek revaçta iken, Hacı Bayram Veli’nin halk ile ilişki kurabileceği Türkçeyi tercih etmesi belli bir iradeye idrak eder. Bu irade Anadolu’da dil birliğinin sağlanması ve Türk kültürünün hâkim olmasıdır. Türkçecilik akımı müritlerini de etkilemiş, bu sufiler özellikle Türkçe eserler vermişlerdir. Yazıcıoğlu Muhammed, Eşrefoğlu Rumi gibi öğrencilerinin Envaru’l-Aşıkin, Muhammediye, Müzekkinü’n-Nüfus gibi eserleri Anadolu'da yıllarca kolaylıkla okunmuş, halkın elinden düşmemiştir. Ayrıca Akşemsettin, (1389/1390 - 1460), 15. yüzyılın en büyük sufilerinden biridir ve Türkçe ile, (örnek olarak Hayatın Maddesi ve Tıp adında) çeşitli eserler ortaya koymuştur. Türkçe ait olduğu Altay Dil Ailesi'nin en çok kişi tarafından kullanılan dilidir. 5500-8500 yıllık bir geçmişi olduğu sanılmaktadır. Genel Türkçenin Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Tataristan, Özbekistan, Başkurdistan, Nogay, Kırgızistan, Kazakistan, Yakutistan, Çuvaşistan, Güney Sibirya gibi bölgeleri vardır. Yazılı Türkçe üzerine kaynaklarda (M.Ö. 1766 yılık Çinkroniğinde) ilk kez tutanaklarda tanrı, ordu, kılıç ve kut (mutluluk) sözcükleri bulunmaktadır. Moğolca, Mançu-Tunguz, Korece ve Japonca ile yakın ilişkisi vardır. Bazı bilim adamları, ilişkinin ödünç alınmış sözcüklerden kaynaklandığını ve temelli olmadığını iddia etmiştir. Son zamanlarda yapılan karşılaştırmalı çalışmalar, bu tezin hatalı olduğunu, Türkçe ve Japoncanın temel ilişkilerinin bulunduğunu kanıtlamıştır.[ http://upload.wikimedia.org/wikipedi...shSpeakers.png Dünyada Türkçe konuşanların dağılımı ("eksiklik var") Koyu renkle gösterilen ülkelerde Türkçe konuşanların nüfusu en fazladır. GöktürkçeTürk Oguz begleri, bodun, eşid: Üze Teŋri basmasar, asra yer telinmeser, Türk bodun, iliniŋ, törünüŋ kim artatı udaçı erti? [22]Türkiye TürkçesiTürk Oğuz beyleri, ulus, işit: Üstte Gök (Tanrı) basmasa, altta yer delinmese, Türk ulusu, ülkeni, töreni kim bozabilecek idi? Dil Devrimi Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslaşma sürecini tamamlayan Türk Devrimi'nin ya da Atatürk devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki Cumhuriyet'in kuruluşundan 4 yıl sonra yapılan harf devrimi, ikincisi de Cumhuriyet'in kuruluşundan 9 yıl sonra yapılan Dil Devrimi'dir. Dil Devrimi kısaca, Türkçe ile düşünmeyi, Türkçenin bütün, bilim, sanat ve teknik kavramları karşılayacak yolda gelişmesini sağlayan eylemdir. Dil bilimci Kâmile İmer "Dil Devrimi nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: Dili daha çok yerli öğelerin egemen olduğu bir kültür dili durumuna getirmek amacıyla yapılan ve devletin desteğini kazanmış olan ulus çapındaki dili geliştirme eylemine 'dil devrimi' adı verilmektedir.[23] Her insan düşüncesini sözcükler arasında bağ kurarak oluşturduğu tümcelerle aktarır, bu açıdan bakınca Dil Devrimi aynı zamanda düşüncenin yenileşmesidir. "Dil Devrimi'nin gerçekleşmesini sağlayan etkenler, aynı zamanda onun amaçlarını ortaya koymaktadır. Uluslaşma etkeni dili yabancı öğelerden temizleme amacını, öteki de kültür dili durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçların olumlu sonuçlar vermesi, ortaya çıkan ürünlerin toplumun malı olmasına bağlıdır. Devletin desteği olmaksızın dilde yapılan devrim, bireysel bir eylem olarak kalır, topluma mal olmaz. Dil Devrimi'nin hazırlık evresindeki çabalar, bunun en güzel örnekleridir. Türk Dil Devrimi'nin hazırlık evresi olarak nitelendirebileceğimiz ve Tanzimat Fermanı ile başlayan dönemdeki dili temizleme isteği toplumu kapsayamamıştır. Ancak Cumhuriyet'ten sonra, 1932 yılında devletin öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuyla dilde yapılan yenilikler, ulus çapında bir eylem olarak topluma mal olmaya başlamıştır."[24] Türkçe yapı bakımından çok zengin bir dil olmakla beraber, dünya üzerinde de hâlâ çok konuşulan bir dildir. Bu zenginlik her ne kadar içinde yabancı sözcükler bulundursa da, bu durum dilde hiçbir bozukluğa yol açmamıştır. Bunun nedeni de, Osmanlı'nın, zamanında barındırdığı azınlıkların olmasıdır. Çünkü bu nedenle dilde çok fazla yabancı "sözcük alış-verişleri" olmuştur. |
Cevap : Türkçe
Türkçenin alfabeleri
http://upload.wikimedia.org/wikipedi...ctober1928.jpg Atatürk 29 harfli Yeni Türk alfabesi, Sinop. 20.09.1928. (Fransız L'Illustration magazin) Ana madde: Türk dil alfabesi Türkler dünyada en çok alfabe değiştiren kavimlerdendir. Bunun sebeplerinin başında, Türklerin Miladın çok öncesinden beri, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşamaları ve çeşitli kültür muhitleri oluşturmalarıdır. Türkiye Türkçesi için 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edilen Latin esaslı yeni Türk alfabesine gelinceye dek, Türkçe çeşitli alfabelerle yazıya geçirilmiştir. En yaygın kullanıma sahip Türk alfabeleri şunlardır: Göktürk alfabesi Türkçenin bilinen ilk alfabesi Orhun Abideleri'nde de kullanılan ve yaygın adıyla Orhun Alfabesi olarak bilinen alfabedir (Köktürk işaretleri, Runik alfabe vb.). Bu alfabe doğu ve batıdaki Hun Kağanlığı’nın devrinden, 1. yüzyıldan itibaren Göktürkler devrine ve kullanım sıklığı düşse de, Uygur devleti devrine dek (MS. 10. yüzyıl) kullanılmıştır. Örnek: http://upload.wikimedia.org/wikipedi...unga_tigin.JPG Uygur alfabesi Türkçenin bütün yazı çeşitleri içinde en çok kullanılmış olanıdır. Soğut yazısının yakın akrabası olan ve Uygur Türkleri tarafından Türkçeye uyarlanıp yüzyıllarca kullanılan bir alfabedir. Divanü Lügati’t-Türk’te Kaşgarlı Mahmud, Uygur alfabesini, “Türk alfabesi” ismiyle anmaktadır.[25] Arap asıllı Türk alfabesi 9. yüzyıl civarlarından günümüze dek (Uygur Türkleri hâlen bu alfabeden kaynaklanan bir alfabe kullanmaktadırlar) bu alfabe kullanılmıştır. Müslümanlığı kabul etmeyen başlayan Türk boyları, bu yüzyıllar içinde, ardı sıra bu alfabeyi kullanmaya başlamış ve 13. yüzyıl civarlarında artık bu alfabe, Türk boyları arasında ortak bir alfabe özelliği kazanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu, bu alfabeyi en yaygınlıkla kullanan Türk devletidir. Üzerinde bir takım düzenlemeler ve eklemeler yapılarak Osmanlı alfabesi de denilen alfabe kullanıldı. Türkçe için kullanılan bu alfabeye Arap alfabesi denmemesinin sebebi, Arapçada bulunmayan “j, ç, ŋ, p” gibi sesleri ihtiva etmesidir. Latin esaslı Türk alfabesi 1 Kasım 1928 tarihinde, eski Arap asıllı Türk alfabesinin yerine, Latin yazısından Türkçe için uyarlanan bu 29 harfli alfabe kabul edilmiştir. Alfabede 29 harf bulunur. Ancak 1990'lı yıllarda toplanan bir uluslararası Türkçe kurultayında Türkiye alfabesine ŋ (gırtlak n'si), é (dar e), q, w, x gibi harflerin de katılması ile oluşacak Ortak Türk Alfabesinden diğer Türk devletlerinin kendi alfabelerini seçmesi karara bağlanmıştır. Şu an, Türk Dünyası içinde, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kosova, Makedonya ve genel Balkanlar’daki Türkçe kullanımları, Latin esaslı alfabelerle yapılmaktadır. Bunlar içinde Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Balkanlar’da aynı alfabe kullanılır. Azerbaycan Türk alfabesinde 29 harfin yanında ayrıca x, q, ə harfleri bulunur. Türkmenistan, Özbekistan alfabelerinde de kendi içlerinde bazı ilaveler ve farklı tercihler bulunmaktadır. Temel olarak bu Türk devletlerinin hepsi Latin esaslı alfabeye geçmişlerdir. Bağımsız Kazakistan ve Kırgızistan ile Rusya Federasyonu’ndaki Türk boyları, Kiril esaslı alfabeler kullanmaktadırlar. Türkiye Türkçesi alfabesi: a - A b - B c - C ç - Ç d - D e - E f - F g - G ğ - Ğ h - H ı - I i - İ j - J k - K l - L m - M n - N o - O ö - Ö p - P r - R s - S ş - Ş t - T u - U ü - Üv - V y - Y z - Z ¹→ Türkçede, İ harfi I harfinden önce gelir ancak yaygın kullanım şekli, I harfinden sonra İ harfidir.Günümüzde 20 ayrı Türk yazı dili bulunmaktadır: Türkiye Türkçesi, Gagavuz Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Kırım Tatar Türkçesi, Karaçay-Malkar Türkçesi, Nogay Türkçesi, Kumuk Türkçesi, Kazan Tatar Türkçesi, Başkurt Türkçesi, Kazak Türkçesi, Karakalpak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Özbek Türkçesi, Uygur Türkçesi, Altay Türkçesi, Hakas Türkçesi, Tuva Türkçesi, Saha (Yakut) Türkçesi, Çuvaş Türkçesi. Bu yazı dillerinin büyük kısmı, 19. yüzyıl ve sonrasındaki Türkçe dışı siyasî etkilerin birer sonucudur. Türkiye Türkçesinin ağızları Ana madde: Türkçenin lehçeleri Türkiye Türkçesinin genel kabul görülmüş ve yazı diline aktarılmış şekli, İstanbul ağzından gelişmiştir. Anadolu'da özellikle Karadeniz Bölgesi, Güneydoğu Bölgesi ve de Ege Bölgesi'nde ağız farklılıkları apaçık gözlenmektedir. Ancak yerel ağızlar, genellikle insanların belli bir eğitim ve kültür seviyesine ulaşması ile yavaş yavaş terk edilmekte ve toplumda çoğunluğun konuştuğu ağız (yazı dili, resmî dil) kabul görmektedir. Standart İstanbul TürkçesiRumeliKaradenizGüneydoğu AnadoluEgegidiyorumgideymkitéyrım-cideyrumgidiremgidiyomağladığım kadaragladıgım ka'ağladuğum kadarağ:ladıgım gadarağ:ladığım gada:gördüğüm güzel kızgürdügüm güzel kızkörduum küzél gızgördügüm gözel gızgördüğüm güzel gızne yapacakmış ?n'apacag imişn'âbacağ imişne yapcahmışnapca:mışyağmura mı bakıyorsun?yagmura mi bakaysınya:mora mi pakaysunyaqmıra mı bagıyorsuñyağmıra mı bakıyonkoşacağımkoşaca’mkoşacağumgoşacağa mgoşcem Dil bilgisi Genel Türkçeyi (ayrıca Türkiye Türkçesini de) diğer dillerden ayıran dört özellik şunlardır:
Türkçenin özellikleri
Özelliği gereği sona eklemeli bir dil olduğundan Türkçede basit bir kökten çok sayıda sözcük türetmek mümkündür. Bu özelliğin bulunmadığı Hint-Avrupa Dilleri kolundan gelen İngilizce, Almanca ve İspanyolca aşağıda Türkçe ile karşılaştırılmıştır. Türkiye TürkçesiİngilizceAlmancaİspanyolcagözeyeAugeojogözlükeyeglassesBrillegafasgözlü kçüoptician: someone who sells glassesAugenoptiker, Brillenverkäufervendedor de gafasgözlükçülükthe business of selling glassesDas Geschäft des Brillenverkaufes, Der Beruf des Augenoptikersla tienda de la venta de gafas Ve eylemden türeme: Türkiye TürkçesiİngilizceAlmancaİspanyolcayat-lie downlege (dich) hin, schlafe!acostaryatır-lay down [that is, cause to lie down]lege anatracayatırıminstance of laying down: investmentInvestitioninversiónyatırımcıdeposit or, investorKapitalanleger, Investorspónsor, inversoryatırımcılıkto be an investorein Investor seinser un inversor Yeni sözcükler ayrıca var olan iki eski sözcüğün birleşmesi ile de yaratılır. Bu, Türkçe ve Almanca ile İngilizcenin paylaştığı bir istisna benzerliği oluşturur. Altta bazı örnekler: Türkiye Türkçesiİngilizceyeni sözcükleri oluşturan temel sözcüklerAçıklamaPazartesiMondayPazar ("Sunday") ve ertesi ("after")Pazar'dan sonrabilgisayarcomputerbilgi ("information") ve say- ("to count")bilgi sayıcıgökdelenskyscrapergök ("sky") ve del- ("to pierce")gök delicibaşparmakthumbbaş ("prime") ve parmak ("finger")birincil parmakönyargıprejudiceön ("before") ve yargı ("splitting; judgement")ön yargı Eklerle tümce oluşturma Diğer yaygın olarak konuşulan dillerle karşılaştırıldığında, daha az sayıda sözcük ve harf ile daha çok bilgi aktarmak olanaklıdır. Diğer pek çok dilde olmayan bir özelliğe göre, bir sözcük köküne ekler ekleyerek, tek sözcüklü tümceler oluşturulabilir. Türkiye TürkçesiİngilizceAlmancaİspanyolcaevhouseHausecasaevdeat home, within the houseim Haus, zu Hauseen casaevinizyour houseIhr Hausvuestra casaevinizdeat your housein Ihrem Hausen vuestra casaevinizdeyizwe are at your housewir sind in Ihrem Hausestamos en vuestra casa Büyük ve Küçük Ünlü Uyumu Türkiye Türkçesinde Büyük Ünlü Uyumu ve Küçük Ünlü Uyumu olarak bilinen iki ünlü uyumu vardır. En yaygın ve kapsamlı olan, Büyük Ünlü Uyumudur. Küçük Ünlü Uyumu, Türkiye Türkçesinde genelde geçerli iken, diğer Türk şive ve lehçelerinde bu uyum pek aranmaz zira Küçük Ünlü Uyumu, ileri ve keyfî bir uyum düzeyidir. Büyük Ünlü Uyumu konusunda kural dışı kalan çok az söz mevcuttur ki bunların büyük bir kısmını yabancı kökenli sözlerdir. İstisna oluşturan birkaç söz de, köken itibarıyla Türkçe olup uyum dışına çıkan sözlerdir: elma (<< alma); ücra (<< uçra) gibi. Bu kurala göre Türkçede bir sözcüğün ilk hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) varsa, izleyen hecelerde de kalın heceler; ince bir ünlü (e, i, ö, ü) varsa, izleyen hecelerde de ince ünlüler yer alır. Küçük ünlü uyumunda sözcüğün ilk hecesi düz ünlüyle başlamışsa (a,e,ı,i) diğer hecelerde düz ünlüyle devam eder. Örnek:
Türkiye Türkçesinde zamanlar Geçmiş zaman Türkiye Türkçesindeki geçmiş zaman işlevi iki ayrı ek ile yapılır. Bunlardan birisi öğrenilen geçmiş zaman olarak belirtilen yapıdır ve -mIş ekinin -mış, -miş, -muş, -müş şekilleriyle yapılır. Diğer yapı, görülen geçmiş zaman olarak belirtilir ve -DI ekinin -dı, -di, -du, -dü; -tı, -ti, -tu, -tü şekilleriyle yapılır. Bu şekil çokluğunun sebebi Türkiye Türkçesinde ileri düzeydeki ünlü ve ünsüz uyumudur. (Mesela, gel- fiiline -di eklenip geldi oluşturulurken, aynı fiilin geliş- şekline -ti eklenip gelişti kurulur. Bu örneklerin ilkindeki “l” ünsüzü “d”yi kabul ederken, “e” ünlüsü de “i”yi kabul etmiştir. İkinci örnekteki “ş” ünsüzü ise d yerine “t”yi kabul etmekte ve o şekilde eklenmektedir.) Öğrenilen geçmiş zaman (-mış, -miş, -muş, -müş) cümleye öğrenilmişlik, duyulmuşluk anlamı katmaktadır. Görülen geçmiş zamanda (-dı, -di, -du, -dü; -tı, -ti, -tu, -tü) ise cümleye görülen bir bilgiyi vermektedir. Zaman ekinden sonra şahıs eki gelir: de-di-m, yetiş-ti-k, sor-du-lar vb. [26] Şimdiki zaman Türkiye Türkçesinde şimdiki zamanlı bir cümle kurabilmek için fiil kökünün sonuna “-yor” eki getirilir. Geniş Türkçe coğrafyası içinde sadece Türkiye Türkçesinde bulunan bu ek, tarihî sebeplerden ötürü tek şekillidir (sadece -yor): geliyor, bakıyor, düşüyor, soruyor vb. “-yor” eki, ünsüzle biten fiillerden sonra gelirken, ekle fiil arasına, kalın-ince durumuna göre bir yardımcı ses alır: gel-i-yor, dur-u-yor vb. Ünlü ile biten fiillerde, yardımcı sese ihtiyaç kalmaz. Bu tür durumda sadece ek daralabilir: de-yor > di-yor, başla-yor > başlı-yor vb. Bu şimdiki zaman eki, hem şekli hem kullanım tarzı açısından, Türkiye Türkçesinde istisnaî bir özelliğe sahiptir. Zaman ekinden sonra şahıs eki gelir: seslen-i-yor-uz, dur-u-yor-um vb.[26] Gelecek zaman -AcAk -ecek,-acak ek şekilleri ile yapılır. Ünsüzden sonra ek doğrudan gelirken, ünlü ile biten fiilere eklenmezden evvel, yardımcı ünsüz gelir: ver-ecek, yürü-y-ecek, dur-acak vb. Zaman ekinden sonra şahıs eki gelir: bak-acak-sın, kal-aca(ğ)-ım vb.[26] Geniş zaman Türkiye Türkçesinde geniş zaman fiil sonuna -r, -er, -ar ek şekillerinden biri getirilerek oluşturulur: başla-r, gir-er, yürü-r, de-r, kop-ar vb. Zaman ekinden sonra şahıs eki gelir: bekle-r-im, duy-ar-ız vb. [26] Yabancı dillerle etkileşimi Türkçe söz varlığı http://upload.wikimedia.org/wikipedi...z-Hazinesi.png Türkçe Söz Varlığı köken tablo görünümü. Mavi: Türkçe sözcükler, diğer renkler: diğer dillerden Türkçeye geçen yabancı sözcükler 2005'te yayınlanan Güncel Türkçe Sözlük 104.481 sözcük içerir. Sonraki yeni çalışmalarla 616.767 söz kapsar hâle gelen sözlükle birlikte yabancı söz oranı da değişmiştir. Bu sözcüklerin % 14'ünün yabancı kökenli olduğu TDK tarafından tespit edilmiştir. 2005'te Almanya’da yaygın olarak kullanılan Almanca "Duden Sözlüğü" 120.000 Almanca sözcük içermektedir. Şu an için, Türkiye Türkçesinin en gelişmiş sözlüğü Büyük Türkçe Sözlük’te söz, deyim, terim ve ad olmak üzere toplam 616.767 söz varlığı bulunmaktadır. Türkiye Türkçesinin bütün söz varlığını bir araya getiren ve ortak bir veri tabanında kullanıma sunulan Büyük Türkçe Sözlük (TDK), yazı dilinin söz varlığının yanı sıra bütün bilim, sanat ve spor terimlerini, yer adlarını, kişi adlarını, Türkiye bölge ağızlarındaki ve kaynaklardaki sözcükleri, deyimleri içermektedir.[27] Türkiye Türkçesine geçen yabancı sözler Her ne kadar Atatürk'ün dil devrimi ile Türkiye Türkçesi, kökeni Arapça ve Farsça olup da dilde eğreti duran sözcüklerden arındırılmaya çalışıldıysa da, dil devriminin politik etkenlerle aksamasından ötürü bu iki dilden sözcükler, Fransızca sözcüklerle birlikte Türkçe sözlüğün önemli bir bölümünü oluşturmayı sürdürmektedir. Yabancı kökenli sözcüklerden bazı örnekler:
Türkçe olmadığı iddia edilen sözcükler Bazı Türkçe kökenli kabul edilen kelimelerin yabancı kökenli oldukları Sevan Nişanyan tarafından iddia edilmektedir. Özellikle Soğdcadan büyük bir boyutta alıntı gerçekleştiği sanılıyor. Bu durum, Eski Türkler ve Soğdların iç içe yaşadıklarından kaynaklanabilir. Bunun yanında Toharca ve Orta Farsçadan da Türkçeye etkilenme olduğu tahmin ediliyor. Çin’in Uygur Türklerin yaşadığı ve özerkliğe sahip oldukları Sincan (Doğu Türkistan) bölgesinde İranî olan Partça, Orta Farsça, Soğdca ve Sakça dillerinden yazı buluntuları [28] tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra Hint-Avrupa dil ailesinin içinde ayrı gruba ait olan Toharcadan da yazılar bulunmuştur. Bu kelimelerinin kökenleri hakkında farklı değerlendirmeler için Hasan Eren'in kökenbilimi çalışmalarına da bakılabilir |
Cevap : Türkçe
Paylaşım için Teşekkürler...
|
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.