![]() |
Descartes'ın Bilimsel Çalışma Yaptığı Alanlar Nelerdir?
Descartes'ın Bilimsel Çalışma Yaptığı Alanlar Nelerdir?
Descartes'ın Bilimsel Çalışma Yaptığı Alanlar Nelerdir? René Descartes (Röne Dekart okunur) (31 Mart 1596-11 Şubat 1650) Fransız matematikçi, bilimadamı ve filozof. Batı düşüncesinin son yüzyıllardaki en önemli düşünürlerinden biri. 1596 yılında La Haye (şimdi Descartes), Touraine, Fransa'da doğan ünlü düşünür, eğitimini Anjou'da bulunan bir Cizvit kolejinde gördü. Sağlık bakımından zayıf olan Descartes, özellikle çocukluğunda sık sık hastalıklarla boğuştu. 1616 yılında Poitiers Üniversitesinden hukuk diplomasını aldı. Gençlik yıllarında çeşitli dönemlerde orduda hizmette bulundu. Bu hizmetlerin dışında Avrupa'nın birçok ülkesine yolculuklar yapıp, çeşitli şehirlerde yaşadıktan sonra 1628 yılında Fransa'ya geri döndü ve felsefe ve optik üzerine değişik deneyler yaptı. Aynı yıl Hollanda'ya yerleşti. Hayatı boyunca sabahları geç kalkma alışkanlığı oldu. 1649 yılında, zamanın İsveç Kraliçesi Christina'nın davetiyle Stockholm'a yerleşti ve burada kraliçeye dersler vermeye başladı. Kraliçenin isteğiyle, filozofun uyanık olmaya alışık olmadığı kadar erken bir saat olan, sabah beşte yapılan dersler ve ülkenin soğuk iklimi yüzünden Descartes, İsveç'e gelişinin birkaç ay ardından 11 Şubat 1650'de zatüreden dolayı yaşamını yitirdi. Descartes bilime ve matematiğe önemli katkılarda bulunmuştur. Optikte yansımanın temel kanununu bulmuştur; geliş açısı gidiş açısına eşittir. Matematiğe olan en büyük katkısı ise analitik geometri üzerine olmuştur. Cebirin geometriye uygulanması üzerine çalışmıştır. Kartezyen Geometri ifadesini ortaya atmıştır. Eğrileri onları üreten denklemlere göre sınıflandırmıştır. Alfabenin son harflerini bilinmeyen çokluklar için, ilk harflerini de bilinen çokluklar için kullanmıştır. Descartes'ın felsefe tarihindeki önemi, kilise odaklı orta çağ felsefesini içinde bulunduğu darboğazdan çıkarıp Yeni Çağ'a taşımasından kaynaklanmaktadır. Descartes'ın çalışmaları "Akılcılık" akımının doğmasına yol açmıştır. Başta Spinoza ve Leibniz olmak üzere eserleri pek çok önemli filozofu etkilemiştir. Filozofun görüşleri, başta "Düşünüyorum öyleyse varım" (Cogito ergo sum) çıkarımı olmak üzere, günümüzde de halen pek çok eserde alıntı olarak bulunabilmektedir. Düşünceleri kendinden sonraki bütün filozofları etkilemiştir. 17 ve 18. yüzyıllarda Descartes'ın etkisi kolayca görülebilir. Locke, Hume, Leibniz ve Kant; Descartes'ın düşüncesine yanıt vermeye çalışmışlardır. Bu bakımdan modern felsefenin babası sayılmaktadır. Eserleri * Metot üzerine konuşma (Discours de la méthode) * Metafizik düşünceler (Meditationes de prima philosophia) * La Géométrie * Le Monde, ou Traité de la Lumière * La Dioptrique * Les Météores * Musicae compendium (1618) * Regulae ad directionem ingenii (1628) |
Descartes'ın Bilimsel Çalışma Yaptığı Alanlar Nelerdir?
Descartes, çok kere bir düşünür olarak kavranır. Oysa onun özellikle matematik katkıları vardır. Gerçi, matematik ve bir ölçüde optik dışında Descartes’in bilime katkısı parlak değildir. Fizik ve kozmolojiye ilişkin fikirlerinin çoğu, yaşadığı yüzyılda bir hayli etkili olmakla birlikte yanlıştır. Descartes, matematikteki üstün yeteneklerini daha gençliğinde ortaya koydu ama mistik nitelikte bir deneyim yaşadı:
Karşısında beliren bir "ruh" veya "melek" ona doğanın tüm sırlarının anahtarının matematikte olduğunu söyledi. Bunun üzerine çalışmaya koyulan Descartes, çok geçmeden cebirsel yöntemleri geometriye uygulayarak analitik veya koordinat geometriyi kurar. Descartes'in geometriye getirdiği bu yeniliğin, öklitten beri bu alan kendini gösteren en büyük gelişme olduğu söylenebilir. Uzay ilişkilerinin analitik olarak, sayısal ilişkilerin de geometrik olarak tesbit edilebileceğini gösteren bu çalışma Descartes’da tüm fiziğin uzay ilişkilerine indirgenebileceği düşüncesini uyandırdı. Nitekim o da bunu gerçekleştirmeye çalıştı; hatta daha ileri giderek yıldızları, gezegenleri, canlı ve cansız varlıklarıyla tüm Evreni matematiksel olarak açıklamayı tasarladı. Buna paralel olarak bütün bilimlerin birleştiğini ve her şeyin tek bir yöntemle, matematikle incelenmesi gerektiğini savundu. Bu yanıyla Descartes’in geniş ölçüde Aristoteles’i andırdığı söylenebilir. Gerçekten, Aristoteles sisteminin yıkılışı ile ortaya çıkan boşluğu Descartes daha bilimsel görünen yeni bir sistemle doldurur gibidir. Onun Kıta Avrupa’sında bir süre moda haline gelmesi belki de bu boşluğu doldurma çabasından ileri gelmiştir. Bu sistem kuşkusuz ortaçağların teolojik sistemleri gibi rahat ve kolay anlaşılır türden değildi. Duygusal olmaktan çok rasyonaldi. Evren'deki varlıklar ruh ve madde olarak ikiye ayrılmıştı. İnsan ruhu düşünen bir nesneydi; onun dışındaki her şey madde ve hareketten ibaretti. Bunların üstünde yer alan tanrı da tüm olup bitenlerin matematiksel kurallara uygunluğunu sağlayan yüce güçtü. Descartes’e göre maddi nesnelerin temel niteliği uzam yani hacimdir (yer kaplama). Bunun dışındaki özellikler gözlemcilerin nesnelere yüklediği niteliklerdir. Böylece Aristoteles gibi boşluğa olanak tanımaz. Uzayda maddeyle dolu olmayan yerlerin "esir" denilen daha ince bir maddeyle doldurulmuş olması gerekir. Katılık, ağırlık, renk ve duyular üzerindeki diğer etkiler, maddene çeşitli biçim, büyüklük ve hareket parçacıklarına ayrılmış olmasıyla açıklanmıştır. Her türlü değişiklik sadece yersel hareketten ibarettir. Hareket gerçek olup, geçişi sadece bir cisimden bir başka cisme olabilir. Bu düşünce Descartes’i ünlü irdap teorisine götürür. Buna göre, Dünya'da temas halinde olan tüm cisimler biri ötekinin yerini alarak ve girdap yaratarak hareket eder. Gök cisimlerinin dolanımı da bu girdaplar aracılığıyla olur. Descartes doğrudan etki olmaksızın hiçbir harekete olanak tanımaz. Uzaktan etki fikrini kabul ettiği ve fiziksel nedenleri görmezden geldiği için Galileo’yu eleştirir. Yerçekiminin de girdaplarla açıklanableceğini savunur. Descartes bu girdapların zorunlu özelliklerini de belirtemeyi ihmal etmez. Ne var ki, aradan 40 yıl geçmeden bu özelliklerin gözlemlere uymadığını, Newton, matematiksel olarak gösterir.Girdap teorisi geçeriliğini yitirir, ama onun yerini alan Newton’un yerçekimi kuramının da tam bir açıklamaya dayandığı söylenemez. "Descartes, benimsenmiş felsefe geleneğine göre devrimci rolünün tamamiyle bilincindeydi. (Metot Üzerine Konuşmalar, 1637) da geleneğe olan tepkisine eğitiminin yol açtığını söyler. Eğitimine, sonunda bilgi sahibi olacağı umuduyla dolu olarak başlamıştı. Ne yazık ki sonunda bilgi bir yana, kendisini kuşkuyla dolu bir halde bulmuştu. İkibin yıllık araştırma ve tartışmanın hiçbir çözmediğini farketmişti. Geçmiş felsefenin "bazı filozoflarca el üstünde tutulmasından daha tuhaf ve inanılmaz bir şey düşünülemez" diyordu. Descartes, geçmişi kafasından silip atmaya karar verdi. Sistemli bir kuşku yöntemiyle, her bir düşünceyi katı bir sınamaya tabi tutacak, kuşkulanması olanaksız bir önermeye -eğer böyle bir şey varsa- ulaşıncaya kadar, kuşkulu görünen her şeyi reddecekti. Böyle kaya gibi kesin bir önerme üzerine, temelindeki kesinliği paylaşacak bilgi muramını, tabandan itibaren sadece akılla yeniden kurulmuş bir yapı gerçekleştirebilirdi. Ancak aradan geçen bunca yüzyıldan sonra edindiğimiz bakış açısı bize, Descartes'in geçmişi reddedişinin hiç de kendisinin sandığı kadar "tamam" olmadığını görme olanağını veriyor. Yine de onun mekanikçi doğa felsefesi, Rönesans naturalizminin temsil ettiği egemen kavramdan kesin bir kopuştu. Aynı şekilde, Aristoteleçilikten de hemen hemen bir kopmayı ifade ediyordu. Bu açıdan Descartes, taze bir başlangıç yapmanın verdiği heyecan ile bütün olarak 17. yüzyıl biliminin sözcülüğünü yapıyordu. "Düşünüyorum, o halde varım" Herkesin bildiği gibi, Descartes aramakta olduğu, kendisinden kuşkulanılamaz olan kesinliği "Düşünüyorum, o halde varım: cogito ergo sum: Je pence donc je suis! " önermesinde bulmuştu. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.