ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Genel Bilgiler (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=645)
-   -   Mekke Fethedilince Rasulüllah Kabe’Nin Anahtarını Kime Verdi? (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=808232)

Prof. Dr. Sinsi 09-11-2012 07:38 AM

Mekke Fethedilince Rasulüllah Kabe’Nin Anahtarını Kime Verdi?
 
Mekke fethedilince Rasulüllah Kabe’nin anahtarını kime verdi?
Mekke fethedilince Rasulüllah Kabe’nin anahtarını kime verdi?

Osman Bin Talha ya vermiştir,,,

[img]images/smilies/maxih1 (6).gif[/img]


Prof. Dr. Sinsi 09-11-2012 07:38 AM

Mekke Fethedilince Rasulüllah Kabe’Nin Anahtarını Kime Verdi?
 
Osman Bin Talha

Eshâb-ı kirâmdan. Kureyş’in Abdü’d-dâr kabilesindendir. Nesebi, Osman bin Talha bin Ebî Talha Abdullah bin Abd-ül-Uzzâ bin Osman bin Abdü’d-dâr bin Kusey’dir. Nesebi, Kusey’de Peygamber efendimizin nesebi ile birleşmektedir. Annesi, Sülâfe binti Sa’d bin Şüheyd olup, Medine’nin Kubâ köyünden Amr bin Avf kabilesindendir. Doğumu bilinmemesine rağmen, 42 (m. 662) senesinde Mekke-i Mükerreme’de vefât etti.

Mekke’de Kâ’be Kayyımlığı ile vazifeliydi. Sülâlesi cahiliyye devrinde Kâ’be-i Muazzama’nın Hicâbet yani kapı anahtarını taşırdı. Peygamber efendimiz, hicretten önce O’nu da bizzat imâna davet etti. Kabul etmediği gibi Hz. Resûlullah’ı Kâ’be’ye de sokmak istemedi Fakat Resûlullah (s.a.v.) onun bu hareketini sükunetle karşılayıp, O’na şöyle buyurdu: “Ey Osman! Ümid ederim ki, bir gün sen, beni bu anahtarı nereye isterseniz koyarsınız, kime isterseniz verirsiniz diyeceğin bir mevkide de göreceksin!”

Peygamber efendimizin zevcelerinden Ümm-i Seleme (r.anhâ) müslüman olmasından dolayı Mekke’de bir yıl eza ve cefa gördükten sonra, kabilesi Ümm-i Seleme’ye Medine’ye hicret etmesi için izin verdi. Tek başına yola çıkmıştı. Osman İbni Talha, Ümm-i Seleme’yi yalnız görünce, halini sorup, durumunu öğrendi, kadını yalnız başına bırakmayı uygun görmiyerek O’nu edeb ve kerem ile Kuba’ya kadar getirdi. “Senin kocan işte bu köydedir. O halde Allah’ın berekeu’yle onun yanına git” deyip, Mekke’ye döndü. Ümm-i Seleme (r.anhâ) O’nun bu hareketinden övgü De bahs ederdi. Osman bin Talha, Uhud Harbi’ne müşriklerin safında katıldı. Babası, kardeşleri ve akrabası katl edilince, Kâ’be’nin Hicâbet vazifesi tek başına üzerinde kaldı. Hudeybiye Andlaşması’nda Müslümanlar’ın Resûlullahın (s.a.v.) sadakatini, görüp Eshâb-ı kirâm’ın aşkına hayran oldu. Geç îmân etti. 8 (m. 629) senesinde Mekke’nin fethinden altı ay önce Amr bin Âs ve Hâlid bin Velid ile birlikte Medine-i Münevvere’ye gelerek, müslüman oldu. Fetihten önce imâna gelen Muhacirlerin derecelerine kavuştu. Mekke’nin fethine katılıp, Resûlullah’ın (s.a.v.) yanında bulundu. Kâ’be’nin anahtarını Resûlullah’a (s.a.v.) arz etti, beraber girdiler. Burada Resûlullah (s.a.v.) iki rekât namaz kıldı. Beyt-i şerîften çıkarken, Resûlullah (s.a.v.) Nisâ sûresinin “Allahü teâlâ size emanetleri ehline vermenizi emreder...” âyet-i kerîmesini okuyup, anahtarı Osman bin Talha’ya (r.a.) ve Amcasının oğlu Şeybe bin Osman bin Ebî Talha’ya verdi. O’na “Ey Ebû Talha evlâdı! Ceddinizden kalma olan emâneti sizde payidar ve baki olmak üzere alınız. Bunu zâlim olmaksızın hiçbir kimse alamaz.” buyurdu. Hicretten önceki sözlerini de hatırlattı, O da “Evet, şehâdet ederim ki, sen hiç şüphesiz Resûlullah’sın dedi. O günden itibaren Hicâbet vazifesi, Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar, Osman bin Talha’nın sülâlesinde kalmıştır.

Mekke’nin fethinden sonra Resûlullah (s.a.v.) ile Huneyn gazâ’sına katıldı. Medine-i Münevvere’ye gitti. Resûlullah’ın (s.a.v.) vefâtından sonra Mekke-i Mükerreme’ye döndü. Kâ’be-i Muazzamadaki hicâbet vazifesine devam etti. Dört Halife devrinde gazalara katıldı. Hz. Mu’âviye’nin hilâfeti devrinde 42 (m. 662) senesinde Mekke-i Mükerreme’de vefât etti.

Osman bin Talha’nın (r.a.) Kâ’be-i Muazzamadaki vazifesi, Eshâb-ı kirâm’dan olması dahil, daha pek çok üstünlüklere sahipti: Kendisinden amcasının oğlu Şeybe, Urve bin Zübeyr, İbn-i Ömer ve Benî Süleymoğullarından bir kadın hadîs rivâyet etmişlerdir. Peygamber efendimizden bizzat rivâyet ettiği hadîslerden bazıları şunlardır.

Peygamber efendimizin Osman bin Şeybe’ye namazda kalbi meşgul edecek şeylerin önceden çıkarılması hususunda şu hadîs-i şerîfi buyurduğunu rivâyet etti, “Evdeki pişen tencereyi kapatmayı sana söylemeyi unuttum. Çünkü namaz kılarken İnsanı meşgul edecek bir şeyin evde bulunması uygun olmaz.”

Resûlullah (s.a.v.) efendimiz Mekke’nin feth edildiği gün şöyle bir hutbe okudu: “Kuluna yardım eden ve kendisinden başka hak ma’bud olmayan Allahü teâlâ’dır. Müşrikleri hezimete uğratan ancak O’dur.” Diğer bir rivâyette ise, “Va’di, sözü hak olan, kuluna yardım eden, kendinden başka kulluğa müstehak bir ilah bulunmayan Allahü teâlâ’ya hamdolsun. Dikkat ediniz! Cahiliyye devrinde değer verdiğimiz her türlü âdeti ve kan dâvası ayağımın altındadır. Bunlardan Kâ’be’ye hizmet etmek ve hacılara su dağıtmak müstesnadır. Dikkat ediniz! Bir kimse kasde benzer şekilde sopayla birisini öldürürse O’na ağır diyet lâzım olup, 100 deve vermesi gerekir.”

KAYNAKLAR

1) Buhârî cild-5, sh-93

2) Müsned fitd-2, sh-33

3) Tabakât-ı İbn-i Sa’d cild-5, sh-448

4) Üsûd-ül-gâbe cild-1, sh-578

5) El-İstiâb cild-3, sh-92

6) Mevâhib-i Ledünniye cild-1, sh-204

7) Sîret-i İbn-i Hişam cild-4, sh-55

8) Hamîs, cild-2, sh-66

9) Tehzîb-ut-tehzîb cild-7, sh-124

10) Megâzî cild-2, sh-833

11) El-İsâbe cild-2, sh-460

12) El-A’lâm, cild-4, sh-206

Prof. Dr. Sinsi 09-11-2012 07:39 AM

Mekke Fethedilince Rasulüllah Kabe’Nin Anahtarını Kime Verdi?
 
Osman bin Talhâ, Mekke'de Kâbe Kayyımlığı ile vazîfeliydi. Sülâlesi câhiliye devrinde Kâbe'nin hicâbet vazîfesini yapardı, ya'nî kapı anahtarını taşırdı. Peygamber efendimiz, hicretten önce Osman'ı da bizzat îmâna da'vet etti. Osman:

- Yâ Muhammed! Sen kavminin dînine aykırı davranmış ve ortaya yeni bir dîn çıkarmış bulunuyorsun. Doğrusu, benim sana tâbi olacağımı ümit etmen şaşılacak şeydir, diyerek îmâna gelmedi.

Bir defasında Resûlullah efendimiz, îmân edenlerle birlikte Kâbe'ye girmek istemişlerdi. Osman Kâbe'ye de sokmak istemediği gibi sert de davrandı.

Kime isterseniz verirsiniz

Fakat Resûlullah efendimiz onun bu hareketini sükûnetle karşılayıp, şöyle buyurdu:

- Ey Osman! Ümit ederim ki, bir gün sen beni, bu anahtarı nereye isterseniz koyarsınız, kime isterseniz verirsiniz diyeceğin bir mevkide de göreceksin!

- O zaman Kureyş mahvolmuş, kıymetten düşmüş olur.

- Hayır! Asıl o zaman, Kureyş yaşayacak ve kıymetlenecektir.

Osman bin Talhâ, Uhud harbine müşriklerin safında katıldı. Babası, kardeşleri ve akrabası öldürülünce, Kâbe'nin hicâbet vazîfesi tek başına üzerinde kaldı.

Mekke'nin fethinden altı ay önce Amr bin Âs ve Hâlid bin Velid ile birlikte Medine-i münevvereye gelerek, Müslüman oldu. Fetihten önce îmâna gelen Muhâcirlerin derecelerine kavuştu.

Emâneti ehline veriniz

Mekke'nin fethine katılıp, Resûlullahın yanında bulundu. Kâbe'nin anahtarını Resûlullaha arzetti, beraber girdiler. Burada Resûlullah efendimiz iki rek'at namaz kıldı. Beyt-i şerîften çıkarken, Resûlullah efendimiz, Nisâ sûresinin, ( Allahü teâlâ size emânetleri ehline vermenizi emreder) meâlindeki 58. âyet-i kerîmesini okuyup, anahtarı Osman bin Talha'ya ve amcasının oğlu Şeybe'ye verdi. Ona buyurdu ki:

- Ey Ebû Talhâ evlâdı! Ceddinizden kalma olan emâneti sizde payidar ve bâki olmak üzere alınız. Bunu zâlim olmaksızın hiçbir kimse sizden alamaz.

Sonra, "Sana vaktiyle söylemiş olduğum şey gerçekleşmedi mi?" buyurarak Hicretten önceki sözlerini de hatırlattı. O da dedi ki:

- Evet, şehâdet ederim ki, sen hiç şüphesiz Resûlullahsın.

Resûlullah efendimiz o gün şöyle bir hutbe okudu:

- Va'di, sözü hak olan, kuluna yardım eden, kendinden başka kulluğa müstahak bir ilâh bulunmayan Allahü teâlâya hamdolsun. Dikkat ediniz! Câhiliye devrinde değer verdiğiniz her türlü âdet ve kan dâvâsı ayağımın altındadır. Bunlardan Kâbe'ye hizmet etmek ve hacılara su dağıtmak müstesnâdır.

O günden itibaren hicâbet vazîfesi, Osmanlı devletinin sonuna kadar, Osman bin Talhâ'nın sülâlesinde kalmıştır.

Mekke'nin fethinden sonra Resûlullah efendimiz ile Huneyn gazâsına katıldı. Resûlullahın vefâtından sonra Mekke-i mükerremeye döndü. Kâbe-i muazzamadaki hicâbet vazîfesine devam etti. Dört Halîfe devrinde gazâlara katıldı. Hz. Muâviye'nin hilâfeti devrinde 662 senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.