ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=595)
-   -   Ekonomi - Din (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=80815)

Şengül Şirin 06-04-2009 02:19 PM

Ekonomi - Din
 
http://derss.net/wp-content/uploads/...-derss-net.jpg

Ekonomi - Din

Toplumsal Kurumlar

Ekonomi

Ekonominin Tanımı : Sınırsız insan ihtiyaçları ile kıt doğal kaynaklar arasında denge sağlamak, var olan kaynakları akılcı biçimde kullanmak üzere yapılan üretim, bölüşüm, değişim ve tüketim uğraşlarına ekonomik faaliyet denir.

Ekonomi, tarih boyunca insanlığın üretim araçları ile üretici güçler arasındaki ilişkilerini inceleyen bir bilim olarak karşımıza çıkıyor. Ekonomik faaliyetler toplumların yaşam biçimlerini norm ve değerlerini derinden etkilediği için, sosyoloji ekonomi biliminin verilerini dikkate alır, ondan yararlanır.



İhtiyaçlar : Ekonomik faaliyetlerin temelinde ihtiyaç yatar. İnsanların maddi ve manevi varlıklarını sürdürmek için duydukları yokluk ve eksikliklere ihtiyaç (gereksinim) denir.

İhtiyaçlar önceliklerine göre ikiye ayrılırlar :

ü Birincil (Biyolojik) İhtiyaçlar : Organizmanın varlığını sürdürmek için gerekli olan beslenme, barınma gibi ihtiyaçlar.
ü İkincil (Sosyal ve Kültürel) İhtiyaçlar : Beğenilme, ait olma, kendini geliştirme gibi insanın sosyal ve kültürel bir varlık olarak duyduğu ihtiyaçlar.

UYARI : Burada, psikolojinin konuları ile bir bağlantı kurmak gerekirse birincil ihtiyaçlar fizyolojik güdüleri, ikincil ihtiyaçlar toplumsal güdüleri karşılar. Yine psikolojideki güdülenme konusu göz önüne alınırsa birincil ihtiyaçlar evrenseldir, yani tüm insanlar için aynı biçimde zorunludur. İkincil ihtiyaçlar görelidir, yani insanlara ve toplumlara göre değişir.
İhtiyaçların Özellikleri
ü İhtiyaçlar sınırsızdır.
ü İhtiyaçların şiddeti birbirinden farklıdır.
ü İhtiyaçların şiddeti kişilere göre değişir. (Relativdir.)
ü İhtiyaçlar doyuruldukça şiddeti azalır.
ü Benzer ihtiyaçlar birbirinin yerine geçebilir.
Mallar ve Hizmetler : İhtiyaçlar mal ve hizmetlerin tüketilmesi ile karşılanır.
ü Mallar : İhtiyaçları karşılayan nesnelere mal denir.




MAL ÇEŞİTLERİ
Serbest Mal
Ekonomik Mal

Tüketim Malı
Üretim Malı
Ara Mal

Dayanıksız Tüketim Malı
Dayanıksız Üretim malı (Hammaddeler)

Dayanıklı Tüketim Malı
Dayanıklı Üretim Malı (Üretim Araçları)
UYARI : Serbest mallar ekonomi biliminin konusuna girmez. Bir başka deyişle ekonomi serbest malları mal olarak görmez.




UYARI : Bir mal kullanılış biçimine göre hem serbest mal, hem ekonomik mal, hem üretim malı, hem tüketim malı olabilir. Örneğin, su, çeşmeden içilip karşılığında para verilmemişse serbest mal; bakkaldan şişe suyu olarak satın alınmışsa ekonomik mal; içilerek kullanılmışsa tüketim malı; tarlada ürünleri sulamada kullanılmışsa üretim malıdır.



Tüketim malı : İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere doğrudan kullandıkları mallardır. Kısa sürede kullanıp yok ettiğimiz mallar dayanıksız tüketim malı, uzun süreli kullanıp eskittiğimiz mallar dayanıklı tüketim malıdır.



Üretim malı : Doğrudan tüketilmeyip bir başka tüketim malının elde edilmesine yarayan mallardır. Başka malları elde ederken kullanılan araç ve gereçler yani üretim araçları dayanıklı üretim malları, başka malları elde ederken kullanılan ham maddeler dayanıksız üretim mallarıdır.



Ara mal : Üretim mallarının tüketim malı haline dönüştürülürken aldığı yeni biçim ara maldır. Örneğin, un, buğdaydan ekmek elde etme sürecinde ara maldır. Ara mallar da üretim malı sayılır.
ü Hizmet : İnsanların sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan işlere hizmet denir. Hizmetler ikincil ihtiyaçların karşılanmasına yöneliktir. Hizmet, turizm, adalet, ulaşım, eğitim, sağlık, sanat, spor gibi alanlarda insanların ihtiyaçlarını karşılar.



Değer : İnsanların bir mala ya da hizmete yükledikleri öneme değer denir. Mal ve hizmetlerin değeri iki biçimde ortaya çıkar.
ü Kullanım değeri : Mal ve hizmetlerin ihtiyacı giderme özelliğine fayda denir. Eğer mal ve hizmetlerin değeri, kullanana sağladığı faydanın derecesine göre belirleniyorsa bu kullanım değeridir.




ü Değişim değeri : Bir malın değerinin alış-veriş sırasında başka mallarla karşılaştırıldığında ortaya çıkan değeridir.
UYARI : Bugün ekonomide değerden kastedilen değişim değeridir. Kullanım değeri daha çok ilkel toplumlara özgüdür. Örneğin, ilkel bir toplumda insanların soğuktan korunmak için üzerlerine giydikleri bir kürkü, bir külçe altın vererek almak isterseniz alamazsınız. Günümüz toplumlarında ise kürkün karşılığında bir külçe altın alamazsınız.
Mal ve hizmetlerin duruma göre kullanım değeri çok, değişim değeri az olabilir ya da değişim değeri çok kullanım değeri az olabilir. Örneğin, havanın, suyun, ekmeğin kullanım değeri çok değişim değeri azdır. Oysa, altının, elmasın, sanat eserlerinin değişim değeri çok kullanım değeri azdır.

Değeri Belirleyen Etmenler

Emek : Bir mal ya da hizmetin üretiminde verilen emek değerin belirlenmesinde etkili olur. Örneğin el dokuması halı çok emek verilerek üretildiği için fabrikasyon halıdan daha değerlidir.
Azlık : Mal ya da hizmetin ihtiyaca göre doğada az bulunması ya da az üretilmesi değeri yükseltir. Örneğin, altın, elmas, uranyum az bulunduğu için değerlidir.



Toplumsal değer yargıları : Toplumun düşünce ve inanışları mal ve hizmetlerin değerlerinin belirlenmesinde etkili olur. Örneğin; Domuz etinin Müslüman toplumlarda ekonomik değeri yoktur.
Fayda : Mal ve hizmetin değerini kullanana sağladığı fayda belirleyebilir. Örneğin, araba, ev insanların yaşamlarını kolaylaştırdığı için değerlidir.



Fiyat (Eder) : Mal ve hizmetlerin birim para insinden değerine fiyat denir. Mal ve hizmetlerin değeri fiyata göre belirlenir. Mal ve hizmetlerin fiyatları piyasalarda oluşur. Piyasalar alıcı ve satıcıların karşı karşıya geldiği yerlerdir.



Fiyatı Belirleyen Etmenler :

Arz (Sunu) : Piyasaya sunulan mal miktarıdır.
Talep (İstem) : Alıcıların bir malı isteme derecesidir.
Kalite : Bir malın ihtiyacı gideren mallara göre daha kullanışlı olmasıdır.
Rekabet (Yarışma) : Piyasaya aynı malı süren firmaların mücadelesidir. Bir mal ya da hizmetin arzı çok, talebi azsa fiyatı düşer, arzı az talebi çoksa fiyatı yükselir. Arzın da talebin de çok olması durumunda kaliteli malın fiyatı daha çok olur. Piyasaya aynı malı süren firmaların sayısının az ya da çok olması ve malı piyasaya sürüş biçimleri de fiyatı etkileyen bir faktördür.



Para : Mal ve hizmetlerin fiyatını belirleyen değişim aracı ve değer ölçüsü olarak kullanılan kıymetli kağıt ya da madenlere para denir.
UYARI : Para, günlük dilde kullanıldığı gibi yalnızca devletlerin bastığı banknot (kağıt para) ya da madeni paraları anlatmaz. Alışverişe konu olan her türlü kıymetli kağıt ve maden paradır. Yeni çek, senet, hisse senedi, yerine göre altın, gümüş para kavramının kapsamına girer.

Paranın İşlevleri



ü Para, değişim aracıdır. Mal ve hizmetleri, mal ve hizmetlerle değiştirmek yerine aracı olarak para kullanılır. Örneğin, bir öğretmen sınıfta anlattığı ders ya da okulda yaptığı çalışmalarla hizmet üretir. Bu üretimi karşılığında hizmet verdiği kesimlerden doğrudan gereksinimlerini karşılayan mal ve hizmet almak yerine maaş olarak para alır ve aldığı para ile başkalarından diğer mal ve hizmetleri satın alır.



ü Para, değer ölçüsüdür. Mal ve hizmetlerin değeri para ile ölçülür. Tüm mal ve hizmetlerin parasal karşılığı vardır. İhtiyaçlarımızı karşılayan her mal ve hizmet için belirlenmiş miktarlarda para ödememiz gerekir.



ü Para, tasarruf aracıdır. İnsanlar gelirlerinden tüketemedikleri kısmı mal ve hizmet olarak saklamak yerine para olarak saklamayı tercih ederler. Örneğin, 500.000.000 TL. geliri olan bir insan, bunun 300.000.000 TL’sini tasarruf yapmışsa bunu yerine göre ulusal para, yabancı para, hisse senedi, altın, elmas gibi para olarak değerlendirir.
ü Para, değer taşıyıcısıdır. Mal ve hizmetlerin değeri paraya taşınır. Örneğin, bir mal ya da hizmetten yararlanmak isteyen bir insan, bunu alacak gücü yoksa para ile borçlanarak onu alır. Böylece mal ve hizmetin değeri paraya taşınır.

Para ile İlgili Kavramlar

ü Enflasyon : Mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesi sonucu paranın satın alma gücünün düşmesidir. Enflasyonun nedeni, dış satımın (ihracatın) az, dış alımın (ithalatın) çok, üretimin az, tüketimin çok olması yani bütçe açığıdır. Bir devlet ürettiğinden çok tüketiyorsa, sattığından çok alıyorsa enflasyon yaşar. Enflasyon iki biçimde ortaya çıkar :



- Talep Enflasyonu : Bir mal ya da hizmetin arzı az, talebi çoksa malın fiyatı yükselir.
- Maliyet Enflasyonu : Bir malın üretimi sırasındaki girdilerin fiyatların yükselmesi malın fiyatını yükseltir. Örneğin, üretim sırasında, hammadde girdilerinin, işçilik masraflarının artması satış fiyatının artmasına yol açar. Enflasyon yaşayan ülkelerde maliyet enflasyonunu ithal enflasyon da etkiler. Ulusal paranın değerinin düşmesi sonucu dışardan alınan malların fiyatlarının yükselmesi, bunun sonucu maliyet fiyatının yükselmesi ithal enflasyondur.

Enflasyonun Sonuçları

- Halkta ulusal paradan kaçış, mala ve yabancı paralara doğru yönelme artar.
- Yatırımcılar, yeni iş alanlarına yatırım yapıp üretimi artırmak yerine para ile para kazanacakları ölü alanlara yönelirler.
- Dar ve sabit gelirliler daha çok yoksullaşır.
- Enflasyondan zarar gören geniş halk kitlelerinin rahatsızlığı yönetenleri zor durumda bırakır, siyasal istikrarsızlık doğar.
- Devletin dışarıya olan borçları nedeni ile IMF, Dünya Bankası ve alacaklı devletlerin zorlaması ile ulusal paranın değeri yabancı paralar karşısında düşer. (Devalüasyon)

Enflasyonun Önlenmesi

- Enflasyonu önlemek için üretimin ve dış satımın artırılması, tüketimin ve dış alımın azaltılması gerekir. Böylece bütçe denkleştirilir.
Uzun vadede bunlar yapılırken kısa vadede de;
- Vergi düzenlemeleriyle devletin gelirleri artırılır; yeni vergiler konur, vergi kaçakları önlenir, vergilendirilmemiş alanlar vergilendirilir.
- Devlet harcamalarında tasarrufa gidilir. Devlet giderlerini alt düzeyde tutarak bütçenin denkleşmesi için çaba harcar.
- Tasarruf faizleri yükseltilerek mala ve yabancı paralara olan talep azaltılır. Faizlerin yükselmesi ile toplanan paralar yatırımcılara kredi olarak verilir. Böylece uzun vadede enflasyonu önleyerek üretken işletmelerin açılması teşvik edilir.
- Tüketici kredileri ve taksitli satışlar sınırlandırılarak mala karşı talep azaltılır.
- Gerekirse ulusal paranın değeri dış yabancı paralar karşısında makul oranlarda düşürülür. İhracat ve ithalat yolları açılır.
ü Devalüasyon : Bir devletin ulusal parasının yabancı paralar ve altın karşısında değerinin düşürülmesidir. Yüksek enflasyon yaşayan devletlerin dış borçlarının artması sonucu, ulusal paranın değeri resmi olarak düşürülür. Bu değer düşürme işleminde IMF, Dünya Bankası gibi uluslar arası finans kuruluşlarının zorlamasının etkisi büyüktür.
ü Deflasyon : Ulusal paranın değerinin yükselmesi sonucu mal ve hizmetlerin fiyatlarının düşmesidir. Deflasyon üretimin tüketimden, dış satımın dış alımdan çok olması durumunda görülür.



UYARI : Gerek enflasyon önlenirken, gerekse deflasyon yaşanırken ekonomi, talep yetersizliği nedeni ile yatırımların ve üretimin durması, işsizliğin artması gibi stagfasyona (ekonomide durgunluk)da girebilir. Enflasyon önlenirken tasarruf faizlerinin yükselmesi, taksitli satışların ve tüketici kredilerinin sınırlandırılması sonucu talebin en alt düzeye inmesine yol açabilir. Bu durumda var olan işletmeler ürettikleri malı satamaz duruma gelir, bunun sonucu yatırımlar durur, stoklar çoğalır, işletmeler kapanır, işçiler çıkartılır. Aynı durum deflasyon sonucu da yaşanabilir. Deflasyon yaşayan ülke iç pazarı doyurduktan sonra ürettiği malları satacak dış pazar bulamazsa gene üretim ve yatırım durur, stoklar çoğalır, işsizlik baş gösterir.
ü Revalüasyon : Bir devletin ulusal parasının yabancı paralar ve altın karşısında değer kazanmasıdır.



Ekonomik Hayatın Ana Unsurları :
EKONOMİK FAALİYETLER

ÜRETİM
BÖLÜŞÜM
DEĞİŞİM
TÜKETİM

Doğal Kaynaklar
Rant

Emek
Ücret

Girişim
Kar

Sermaye
Faiz

Teknoloji

Teknik Bilgi Ücreti (Know-how)

Üretim : Mal ve hizmetlerin fayda sağlamak amacı ile biçiminin, yerinin ve adedinin değiştirilmesine üretim denir. Örneğin, fayda sağlamak amacı ile buğday tohumunu ekip büyüterek çok sayıda buğday elde etmek, buğdayın biçimini değiştirip un ve ekmek haline dönüştürmek, ekmeği fırından alıp satmak amacı ile pazara (bakkala, markete) taşımak birer üretim faaliyetidir.



Bölüşüm : Üretim sonucu elde edilen gelirin üretime katılan unsurlar arasında paylaşılmasıdır. Üretimde : Doğal kaynakların mülkiyetine sahip olduğu için katılan unsur üretim sonucu rant (kira) elde eder, emeğiyle katılan ücret alır, girişim gücüyle katılan kar ya da zarar eder, sermaye ve teknoloji ile katılan unsur ise faiz alır.
Değişim : Mal ve hizmetlerin, mal ve hizmetlerle ya da parayla değiştirilmesidir. Mal ve hizmetlerin, mal ve hizmetle değiştirilmesine ise trampa (takas) denir.



Tüketim : Mal ve hizmetlerin ihtiyaçlarını gidermek amacıyla kullanılmasıdır. Tüketim, bireylerin gelir düzeyi ile doğru orantılı fiyatlarla ters orantılıdır. Gelir düzeyi arttıkça tüketim artar; fiyatlar arttıkça tüketim azalır. Gelirin tüketilmeyen bölümüne ise tasarruf denir.



Doğal Kaynaklar : Ova, ırmak, orman, maden rezervleri, denizler olmadan üretim olmaz.
Emek : Doğal kaynakları işleyen, biçimini ve yerini değiştiren, adedini çoğaltan kas gücü yani iş gücüdür.
Girişim : Üretim faaliyetlerini planlayan, düzenleyen ve örgütleyen beyin gücüdür.
Sermaye : Üretimin adedini ve kalitesini artıran üretim araçları ve hammaddelerdir.



Teknoloji : Üretim araçlarının gücünü ve etkinliğini artırmak için bilimsel buluşların araç ve gereçlere uygulanmasıdır.
İş Bölümü : Farklı işlerin farklı insanlar tarafından ya da aynı işin farklı kısımlarının farklı insanlar tarafından yapılmasına iş bölümü denir. Tarihsel gelişim sürecinde toplumlarda ağırlıklı olarak üç temel iş bölümü görülür.


- Doğal İş Bölümü : Yaşa ve cinsiyete bağlı olarak görülen iş bölümüdür. Kadın ve erkek, çocuk, yetişkin ve genç kendi beden ve güç yapılarına göre farklı işler yaparlar. Ağırlıklı olarak ilkel toplumlarda görülür.
- Mesleki İş Bölümü : Farklı işlerin farklı insanlar tarafından yapılmasıdır. Toplumların toprağa yerleşmesi ile görülür.
- Teknik İş Bölümü : Aynı işin farklı kısımlarının farklı kişiler tarafından yapılmasıdır. Sanayi devrimi ile önem kazanmıştır.



İş bölümünün Yararları

İş Bölümünün Sakıncaları

Yetenek, beceri ve zekasını kullanacağı bir işte sürekli çalışan insan o alanda yenilikler yapar, yaptığı işi geliştirir. İşine kendinden bir şeyler katan insan yaratıcılığını geliştirerek mutluluk duyar.
Birey, yetenek, zeka ve becerilerini kullanamadığı bir işte sürekli çalışırsa otomatlaşır, işine, kendine ve topluma yabancılaşır, toplumsal ve psikolojik bunalımlar yaşar.




Kısa sürede daha çok üretim yapılır.
Özellikle teknik iş bölümüne yönelik eğitim uzun zaman alır ve masraflı olur.

Üretim kalitesi ve verimi artar.
Din

Sosyoloji dinlerin ayin, ibadet ve inanç biçimlerini içeriklerinden çok, onların toplumsal yaşama etkilerini ve tarihsel gelişim sürecinde karşılaşılan farklı dinsel anlayışların biçimlenişini etkileyen faktörleri inceler.

Tüm dinler, inanç, ayin ve ibadet kurallarının yanı sıra toplumda düzeni sağlayan kurallar sistemi olarak da işlevlere sahiptirler.
Tarihsel gelişim sürecinde görülen başlıca din anlayışları şunlardır :
Totemizm : Kutsal sayılan bitki ve hayvanlara tapılan din anlayışıdır. Ağırlıklı olarak ilkel toplumlarda görülür.

Manizm : Doğaüstü ve gizli güçlerin bazı insanlarda bulunduğuna inanılan din anlayışıdır.
Naturizm : Doğal varlıkların ve olayların kutsallaştığı din anlayışıdır. Tarımın insan yaşamında önem kazanması ile tarımsal üretimi yöneten doğal olaylar kutsallaşmıştır.


Politeizm (Çok tanrıcılık) : Farklı dinlere inanan grupların bir arada yaşaması sonucu oluşan tüm toplumsal gruplarda site devletlerinde ağırlıklı olarak görülür.
Monoteizm (Tek tanrıcılık) : Tek ve soyut bir tanrıya inanılan din anlayışıdır. Müslümanlık ve Hıristiyanlık gibi dinler Orta Çağ feodal toplumlarında doğup yaygınlaşmıştır.




Din ve Sosyal Düzen

Sosyal gruplar tarafından benimsenen din, diğer sosyal kurumlardan etkilenir ve onları etkiler. Örneğin tarımın insan yaşamında önem kazanması ile ekonomi kurumu din anlayışını etkilemiş ve naturist dinlere geçilmiştir. Aynı biçimde dinsel kurallar, aile, hukuk, ahlak gibi pek çok kurumu etkilemiş ve biçimlendirmiştir.

Din ve Laiklik

Toplumsal kurumların işleyiş ve düzenlemelerinin dinsel kurallara dayanmadan yapılmasına laiklik denir.
Ülkemizde laiklik Cumhuriyet’le birlikte uygulamaya konulmuş, hilafet kaldırılmış ve devletin resmi dininin olmaması ilkesi anayasaya girmiştir.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.