ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Tarih / CoÄŸrafya (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=656)
-   -   Meraga’Da Büyük Selçuklular, Harrekan’Da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular Devri (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=802525)

Prof. Dr. Sinsi 09-10-2012 01:00 AM

Meraga’Da Büyük Selçuklular, Harrekan’Da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular Devri
 
Meraga’da Büyük Selçuklular, Harrekan’da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular devrinde Yapılanlar
Meraga’da Büyük Selçuklular, Harrekan’da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular devri

SELÇUKLULAR
Selçuklular Türk-İslâm devletlerinin en büyüklerindendir.OÄŸuzların Üçoklar kolunun,Kınık boyuna mensupturlar.Onuncu asrın sonu ile on birinci asrın baÅŸlarında İslâmiyeti kabul ettiler.ĺtikâtta Mâtürîdî,amelde Hanefî olup,Ehl-i sünnet mezhebindeydiler.Selçuklular;Çin’den Batı Anadolu dâhil bütün OrtadoÄŸu ülkeleri,Akdeniz sâhilleri,Kuzeybatı Afrika,Hicaz ve Yemen’den Rusya içlerine yayılan hâkimiyetin,muazzam bir kültür ve medeniyetin temsilcisidir.
Devlete adını veren Selçuk Bey,Aral Gölüyle Hazar Denizi arasına hâkim olan OÄŸuz Yagbu Devletinin kumandanlarından Dukak Subaşı’nın oÄŸludur.Dukak ölünce,on yedi-on sekiz yaÅŸlarındaki Selçuk Bey subaşı oldu.Genç yaşına raÄŸmen yüksek mevkilere ulaÅŸan Selçuk Beyin devamlı artan bir îtibâra sâhip olması,Yagbu ve hanımın telâşlandırdı.Onu baÅŸlarından atmak için çâre aramaya baÅŸladılar. Öldürülmekten çekinen Selçuk Bey,kabîlesiyle birlikte oradan ayrıldı.Güney yoluyla muhtemelen 985’lerde Sethun Nehri kenarında bulunan Cend ÅŸehrine geldiler.Bölge ve ÅŸehir,İslâm ülkerine geçiÅŸte hudud durumundaydı.
Selçuk Beyin idâresindeki Türkler,kısa zamanda İslâmiyeti kabul ettiler.Bu durum Yagbu ile aralarını iyice açtı.“Müslümanlar gayri müslimlere haraç vermez.”diyen Selçuk Bey,Yagbu’nun haraç memurlarını kovdu ve istiklâlini ilân etti.Gayri müslim Türkler arasında cihâd faaliyetlerine giriÅŸti.Selçuk Beyin istiklâlini ilân edip,Yagbu’ya haraç vermeyerek,Müslüman olmayanlarla mücadeleye giriÅŸmesi, çevrede tanınıp,îtibâr kazanmasına yol açtı.OÄŸuz Yagbu’suna karşı olan Türkler,etrâfında toplandı. Müslümanlardan da destek alan Selçuk Bey,Müslüman olmayan Türkler üzerine yaptığı gazâlarla şöhret kazandı.Onun bu şöhreti,Mâverâünnehr’de üstünlük saÄŸlamaya çalışan Müslüman devletlerden biri olan Sâmânîlerle anlaÅŸmasını saÄŸladı.Sâmânî sultânı,Selçuk Beye,devlet sınırlarını diÄŸer Türk akınlarına karşı korumasına mukâbil,Buhârâ yakınlarındaki Nũr kasabasına yerleÅŸme izni verdi.
Selçuk Bey;Mikâil,Arslan,İsrâil,Yũsuf ve Mũsâ adındaki oÄŸullarıyla Büyük Selçuklu Devletinin temelini atıp,TuÄŸrul ve ÇaÄŸrı adında iki torun bırakarak yüz yaÅŸlarında vefât etti.Selçuk Beyin büyük oÄŸlu TuÄŸrul ve ÇaÄŸrı beylerin babası olan Mikâil,babasının saÄŸlığında ölmüştü.İkinci büyük oÄŸlu olan Arslan Bey,babasının yerine geçti.Yabgu ünvânını alarak,Selçuklular da denilmeye baÅŸlayan âilesini teÅŸkilâtlandırdı.Karahanlıların Sâmânî Devletine son vermesi üzerine,Özkend’den kaçan Sâmânî ÅŸehzâdelerinden İsmâil Muntasır’ın Arslan Yabgu’ya sığınması,Karahanlılarla aralarının açılmasına sebep oldu.Arslan Yabgu komutasındaki Selçuklular,Karahanlılar karşısında baÅŸarılı muhârebeler yaptılar.
Selçukluların güçlenmesi,bölgenin hâkimi Karahanlılar ile Gaznelileri zor durumda bıraktı.Karahanlı-Gazneli iÅŸbirliÄŸiyle 1025’te Arslan Yabgu,Gaznelilerce yakalanıp, Hindistan’daki Kâlencer Kalesine hapsedildi.Bu Hâdiseden sonra Selçuklularla Gazneliler arasında açık bir mücâdele baÅŸladı.Onun esâreti yıllarında Selçuklular,ortak hükümdâr sistemiyle idâre edildi.Mũsâ’tı yabguluÄŸa, Yũsuf’un oÄŸlu İbrâhim’i yınallığa getirdiler.Mikâil’in oÄŸulları ÇaÄŸrı ve TuÄŸrul beyler,amcalarının hâkimiyetlerini tanımakla berâber,ayrı bölgelerde yaÅŸamaya baÅŸladılar.
Mâhir süvârilerden meydana gelen Selçuklular,kalabalık hayvan sürüleri ve atları için bol otlaklı,geniÅŸ yaylalar aradılar.Bu gâyeyle zaman zaman komÅŸuları Karahanlılar ve Gaznelilerin sınırlarına taşıp,yerli halkın ÅŸikâyetlerine sebep oldular.Onların bu hâlini kendileri için tehlikeli gören Karahanlılar,Selçuklu âilesi içinde karışıklık çıkarmak istedilerse de muvaffak olamadılar.Üzerlerine kuvvet gönderildi.Hattâ Yũsuf Bey öldürüldü.Mũsâ Yabgu ile birleÅŸen TuÄŸrul ve ÇaÄŸrı beyler,Karahanlı kuvvetlerini yenerek,Yũsuf Beyin intikâmını aldılar.Siyâsî durum iyice gerginleÅŸti.Bölgede deÄŸiÅŸiklikler oldu.Bir baskınla Selçuklular bir hayli zâyiâta uÄŸratıldılar.Bunun üzerine .ÇaÄŸrı Bey,dağılan Selçuklulardan üç bin kiÅŸilik bir süvâri kuvvetiyle,Gazneli mukâvemet mevkilerini aÅŸarak DoÄŸu Anadolu sınırlarına kadar gitti.Van Gölü havzasından kuzeyde Tiflis’e kadar uzanan bölgede keÅŸif harekatı yaptı.

Büyük Selçuklu Devleti (1040-1157)

Ermeni ve Gürcü kuvvetlerini mağlup ederek,bölgenin otlak ve yaylaklarının keşfiyle gerekli siyâsî, etnik,kültürel ve askerî stratejik bilgileri topladı.Bizans şehirlerine girdi.Bol gânimetlerle geri döndü.Keşif hareketi netîcesinde,bölgenin Selçukluların yerleşmesine müsâit olduğu tespit ederek Tuğrul Beye rapor verdi.Tuğrul Bey de,ortalığın yatışması için çöle çekilmişti.
Selçukluların esir tabguları Arslan,1032 senesinde Hindistan’da hapsedilmiÅŸ bulunduÄŸu Kâlencer Kalesinde vefât edince,Gaznelilerle münâsebet daha da bozuldu.Mũsâ Yabgu ile yeÄŸenleri ÇaÄŸrı ve TuÄŸrul beyler kumandasındaki Selçuklu ve Türkmen kuvvetleri,bölgenin en stratejik mevkiinde yer alan ve Gaznelilere âit olan Horosan’a,âni bir taaruzla İran İsfehan’da
girerek;Merv,Nişâbur ve Serahs havâlisini ele Sultan Sencer
geçirdiler.Gazne Sultânı Mes’ũd,Selçukluları tarafından
tanımak mecbũriyetinde kaldı.Mũsâ Yabgu’ya,TuÄŸrul yaptırılan
ve Çağrı beylere bulundukları yerlerin vâliliklerini Mescid-i Ali.
verdi.1035 yılında yapılan bu antlaşma,dört ay gibi
kısa bir müddet devâm etti.Yeniden başlayan Gazneli-
Selçuklu mücâdelesi,daha da şiddetlendi.Selçuklular,
hafif süvârî kuvvetleriyle,Gaznelilerin fillerle takviye
edilmiş ağır techîzâtlı,çoğu piyâdeden meydana gelen
ordusuna,gerilla harpleriyle çok kayıp verdirdiler.
1038 senesinde Serahs civârında yapılan
muhârebede,Gazneli ordusu ağır bir yenilgiye uğradı.
Gazneli Sultan Mes’ũd büyük bir devlet adamı,
cesâretli bir kumandan olmasına rağmen,bu
yenilgiden sonra Nişâbur’u Selçuklulara terk edip,
kesin netîce alınacak büyük muhârebeyi devamlı
geciktirdi.TuÄŸrul Beyin üvey kardeÅŸi İbrâhim Yınal,1038’de NiÅŸabũr’u alıp,TuÄŸrul Beyadına hutbe okuttu.NiÅŸabur’a gelen TuÄŸrul BeyimuhteÅŸem bir törenle karşıladı.TuÄŸrul Bey Sultanü’l-Muazzam,ÇaÄŸrı Bey de Melîkü’l-mülũk ünvânını aldılar.Büyük Selçuklu Devletinin kuruluÅŸ ve istiklâlini îlân etti. Selçuklu-Gazneli mücâdelesi 23 Mayıs 1040 Dandanakan Meydan Muhârebesi ve Selçukluların üstünlüğü ele almasıyla netîcelendi.
Dandanakan’ın muzaffer baÅŸkumandanı ÇaÄŸrı Bey,zafer sonrasında verilen toy,yâni büyük ziyâfette üstün idârecilik vasfı ve keskin siyâsi zekâsını takdir ettiÄŸi kardeÅŸi TuÄŸrul Beyi Selçuklu
Sultânı îlân etti.Merv baÅŸÅŸehir yapıldı.Toplanan kurultayda fethedilecek yerlerle,idâreciler tespit edildi. Ceyhun ile Gazne arasındaki bölge ÇaÄŸrı Beye,Bust-Sistan havalisi Mũsâ Yabgu’ya,Nişâbur’dan îtibâren bütün batı bölgeleri TuÄŸrul Beye verildi.ÇaÄŸrı Beyin oÄŸlu Yâkutî ile İbrâhim Yınal,batı cephesinde vazife aldılar.Hânedândan Arslan Yabgu’nun oÄŸlu Kutalmış,Cürcân ve Damgan’a,ÇaÄŸrı Beyin oÄŸlu Kara Arslan Kavurd ise, Kirman havâlisine tâyin olundular.Vazîfe taksiminin ardından kısa zamanda;kuzeyde Hârezm dâhil,Mâverâünnehr,Sistân,Mekran bölgesi,Kirmân ve civârı,Hürmüz EmirliÄŸi hattâ Arabistan Yarımadasında Ummân ve dolayları ile Cürcân,Bâdgis,Huttalân tamâmen zaptedildi.TuÄŸrul Bey, Taberistân,Kazvin,Dihistân,İsfehan,Nihâvend, Rey ve Åžehrezur’u alarak devletin sınırlarını geniÅŸletti. 1046’da Gence,1048’de Erzen,Karaz,Hasankale, Erzurum ve havâlisindeki Gürcü,Ermeni ve Bizans orduları maÄŸlubiyete uÄŸratıldı.
Henüz yeni kurulan devlet kısa zamanda,Büveyhîlerin iÅŸgâlindeki BaÄŸdat hâriç,bölgedeki bütün İslâm topraklarına hâkim oldu.Sultan TuÄŸrul,Büveyhîlerin iÅŸgâlindeki halîfelik merkezi olan BaÄŸdât’ı kurtarmak için Abbâsi Halîfesi el-Kâim bi-Emrillah’ın dâvetiyle 17 Ocak 1055’te BaÄŸdat’a girdi.Halîfenin,âlimlerin ve sünnî Müslümanların büyük hüsn-i kabũlüyle karşılaÅŸan TuÄŸrul Bey,Büveyhî Hükümdârlığını yıkarak Abbâsî halîfeliÄŸini yeniden ihyâ etti.İslâm âleminin takdirini kazanıp,büyük iltifâtlara kavuÅŸtu.HalîfeliÄŸe karşı yapılan Fâtımî saldırılarını bertaraf etti.Halîfelik makâmına ve BaÄŸdât ÅŸehrine hizmetinden dolayı 25 Ocak 1058’de TuÄŸrul Beye iki altın kılıç kuÅŸatan hâlife,onu,doÄŸunun ve batının hükümdarı îlân etti.Selçuklu sultânının, Selçuklu Sultanı
halîfe tarafından “Dünyâ hâkânı” ilân edilmesi, MelikÅŸah
Türklere büyük îtibâr kazandırdığı gibi,alplik tarafından
rũhunu okÅŸayarak İslâm dîninin cihâd 1088 tarihinde
emrine daha fazla sarılmalarına yol açtı.Aynı bitirilen İsfehan
sene Tuğrul Bey,tahrikler sebebiyle isyân Mescid-i
eden üvey kardeÅŸi İbrâhim Yınal’ı Cuma’nın
cezâlandırdı.Çağrı Bey,yetmiş yaşlarında cümle kapısının
1060’ta,TuÄŸrul Bey ise, 1063’te yetmiÅŸ iç avludan
yaşında vefât etti.Tuğrul Bey,devletini sağlam görünüşü.
temeller üzerine oturtarak,sınırlarını
Ceyhun’dan Fırat’a kadar geniÅŸletti.Anadolu
üzerine yaptığı akınlarla, Bizans idâresinde
bulunan bölgenin Türk yurdu olması için ilk
harcı koydu.
Tuğrul Beyin oğlu olmadığından,Çağrı
Beyin oÄŸlu Muhammed Alparslan Selçuklu sultânı oldu. BaÅŸa geçer geçmez amcasının vezîri Amîdülmülk’ü görevden alarak,yerine Nizâmülmülk’ü tâyin etti. Sultan Alparslan,tahta geçmek iddiâsında bulunan diÄŸer rakiplerini bertaraf ettikten sonra,batıya yönelerek fetihlere baÅŸladı.Kafkaslardan dolaşıp mahallî küçük krallıkları itâati altına aldı.DoÄŸu Anadolu’nun KuzeydoÄŸu ucundaki meÅŸhur Ani Kalesini 1064’te fethederek,16 AÄŸustos 1064’te Kars’a girdi.Ani,Hıristiyan âleminin kutsal yerlerinden biriydi.Bu fetihler İslâm âleminde büyük sevinç kaynağı oldu Halîfe Kaim bi-Emrillah, Alparslan’a, “fetihler babası”,yanî çok fetheden mânâsına gelen “Ebü’l-Feth” lakabını verdi.Sultan,1065 senesi sonlarında doÄŸuya yönelerek Üstyurd ve Mangışlak taraflarına yürüdü.BaÅŸarı ile biten seferin sonunda;ticâret yollarını vuran Kıpçak ve Türkmenler itâat altına alındı.
Alparslan,1067 senesinde Kirman melîki olan kardeÅŸi Kavurd’un isyânıyla karşılaÅŸtı. Bu isyânı kısa sürede bastırdı.Öncelikle Müslümanlar arasında birliÄŸin teminini arzu eden Sultan Alparslan,Bahreyn taraflarındaki Karmatî sapıkları ve Önasya’daki Åžiî-Fâtımî kalıntılarını temizlemek için harekete geçti.Åžiî-Fâtımî baskısının İslâm ülkeleri üzerinden kalkmakta olduÄŸunu gören Mekke ÅŸerîfi,Alparslan’a itâatini arz ederek,hutbeyi Abbâsî halîfesi ve Sultan Alparslan adına okumaya baÅŸladı.DoÄŸu ve Batıda sistemli bir ÅŸekilde yapılan fetih hareketleri;1067 senesinde Anadolu’da baÅŸlatılan yıpratma ve yıldırma akınları, 26 AÄŸustos 1071’deki Malazgirt Muhârebesine kadar devâm etti.Malazgirt Zaferiyle Selçuklulara kapıları açılan Anadolu,Türkiye Türklerinin istikbâldeki yurdu durumuna girdi. Malazgirt Zaferi sonrasında,Bizans imparatoru Diogenes ile yapılan anlaÅŸma,tahttan indirildiÄŸi için tatbik edilemedi.Sultan Alparslan,antlaÅŸmanın silah yoluyla tatbikini kumandan ve beylerine emrederek,bütün Anadolu’nun fethini istedi.Selçuklu emrindeki Türkmen boyları,Orta Asya’dan batıya sevk edilerek,DoÄŸu Anadolu’daki Bizans hudũduna gönderildi.Selçuklularun gazâ akınlarına karşı koyamayan Bizans kale ve garnizonları, Türklerin eline geçti.Türk akınları,Marmara Denizi sâhillerine kadar uzandı ve fethedilen Anadolu,iskân edildi.İslâmlaÅŸması için gerekli bütün tedbirler alındı.Sultan Alparslan,çıktığı Mâverâünnehr Seferinde,esir alınan bir kale kumandanı tarafından ÅŸehit edildi.Türk târihinin büyük sultanlarından olan Alparslan,enerjisi,disiplini,yiÄŸitliÄŸi ve adâletiyle temâyüz etmiÅŸti.
Sultan Alparslan vefât ettiÄŸinde,devlet toprakları,doÄŸuda KaÅŸgar’dan,batıda Ege kıyıları ve İstanbul BoÄŸazına,kuzeyde Hazar-Aral arasından,güneyde Yemen’e kadar olan bir bölgeye yayılmıştı.
Alparslan’ın yerine oÄŸlu ve veliahtı Melikşâh,Selçuklu sultanı oldu.Sultanlığını tanımayan amcası Kavurd ile Kerez’de yapılan savaşı kazanan Melikşâh birkaç gün sonra Kavurd’un ölümüyle devlet içinde âsâyiÅŸi kısa sürede saÄŸladı.İç iÅŸlerini hâlleden Melikşâh, taht mücâdelesinden faydalanarak Selçuklu hududlarına hücũm eden Gaznelilerle Karahanlılara karşı sefere çıkıp onları anlaÅŸmaya mecbur etti.

Prof. Dr. Sinsi 09-10-2012 01:00 AM

Meraga’Da Büyük Selçuklular, Harrekan’Da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular Devri
 
Meraga’da Büyük Selçuklular, Harrekan’da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular devrinde Yapılanlar

Devrinde yapılan Kümbet-i devrine ait Ebu Mansur Bey Elsi yapılan Demavend Türbesi.
Kabut. bin Tekin Türbesi.
DoÄŸu sınırlarını garantiye alan Sultan MelikÅŸah,babasının vezîri ve kendisinden de hocası olan sapık ve bâtınî akımlara karşı sünnîliÄŸin müdafası için Nizammiye Medreselerini kuran Tuslu Nizâmülmülk Hasan’dan vezirliÄŸe devâm etmesini istedi.Bu sâyede Selçuklu Devletine ve İslâm dînine çok hizmet etmesine sebep oldu.
Sultan MelikÅŸah,çok halim-selîm,affedici,fakat devlet ve millet iÅŸlerinde ciddî, müstesnâ bir ÅŸahsiyetti.Devrinde bozkırlardaki Türk boylarını,bütün İran’ı,Arabistan’ı,Sũriye v Filistin’i idâresi altına aldı.Anadolu’nun fethi üzerinde hassâsiyetle durup,babasının vazifelendirdiÄŸi amca KutalmışoÄŸlu Süleymen Şâh ve Türkmen beylerinden Alp İlig,Artuk Bey,Mansur,Dolat gibi komutanlarla fütũhatı sürdürdü.Selçuklu kumandanları,Bizans’ın Türklere karşı kurduÄŸu Ölmezler adlı askerî birlikleri maÄŸlup ettiler.Artuk Bey,Bizans kuvvetleini 1074’te Sapanca çevresinde maÄŸlup ederek,100.000’den fazla Türk’ü,İzmit’ten Üsküdar’a kadar olan sahaya yerleÅŸtirdi.
KutalmışoÄŸlu Süleymân Åžah,güneydoÄŸu hatekâtıyla,Adana dolaylarını fethetmekle meÅŸguldü. Fırat’ı geçerek Çukurova,MaraÅŸ,Tarsus,Antep ve Urfa’ya dağılan Ermeni ve ücretli Frank askerlerini Antakya’da;Gümüştigin de Nizip,Âmid ve Urfa civârında Bizans kuvvetlerini maÄŸlup ettiler.
Artuk Bey,Sultan Melikşâh’ın emriyle DoÄŸu harekâtını idâre etti.1074-1077 seneleri arsında Sivas,Tokat,Çorum havâlisini,YeÅŸilırmak ve Keltik havzalarını ele geçirdi.Artuk Beyden sonra yerine DaniÅŸmend Gâzi geçerek,Amasya ve civârını Karadeniz’e kadar aldı. Mengücük Gâzi,Åžarkî Karahisar, Erzincan ve DivriÄŸi havâlisini;Ebü’l-Kâsım da,Erzurum ve Çoruh bölgesini fethetti.
Orta,Kuzey-batı ve Batı harekâtını İran’da
Süleymân Şâh idâre edip,Bizanslılrla Selçuklular
mücâdele ve onların âsî kumandanlarıyla ittifak döneminde
yaptı.Bizanslılar,Balkanlar’daki iktidâr 1215 sene-
mücâdelesi ve iç hâdiseler üzerine sinde sera-
Selçuklulardan yardım istediler.Yardım mikten
talepleri Selçukluların menfaatleri yapılmış
doÄŸrultusunda karşılandı.Süleymân Şâh,İznik’e olan bir
yerleşerek,bu şehri Türkiye Selçukluları ibrik.
Devletinin merkezi yaptı.Selçuklular,Anadolu’da
sâhil şehirleri dışında Toroslar ve
Çukurova’dan Üsküdar’a kadar bütün bölgeye
yerleştiler.Bu durum karşısında Avrupalılar
Çin’e elçilik heyeti göndererek,Selçukluların
doÄŸudan tazyik edilmesini istediler.Ancak
mürâcaatları netîcesiz kaldı.
Diyarbekir bölgesinin fethi için Selçuklu seferleri,Fahrüddevle Cüheyr’in İsfehân’a gelmesiyle baÅŸladı.Fahrüddevle,buradaki Åžiî îtikâdlı Karmatîlerin yola sokulması için hareket eden Artuk Bey ev baÄŸlı kuvvetlerle berâber Diyarbekir’e doru yola çıktı.
Fahrüddevle’nin kumandanlığındaki Büyük Selçuklu
birlikler,çevredeki Mardin,Hasankeyf,Cizre ve hükümdarı
daha oyuz kadar keleyi ele geçirdi.Diyarbakır, Alparslan
Fahrüddeve’nin oÄŸlu Zaimüddevle ve adına 1058
emrindeki kuvvetlerin 4 Mayıs 1085’te ÅŸehre senesinde
girmesiyle düştü ve Mervânîler Devleti ortadan Herat’ta
kalktı. bastırılan
Musul’un fethine memur edilen altın para.
Aksungur ve diğer Türkmen
emirlerişehre harpsiz girdiler.Fethi müteâkip
Musul’a gelen Melikşâh,büyük bir merâsimle
karşılandı.Musul emîrliÄŸine Åžerefüddevle’yi
tâyin etti.
Sultan Alparslan zamânından beri Sũriye ve daha güneye yürüyen meÅŸhur Selçuklu kumandanlarından Atsız,seferlerini Melikşâh zamânında da sürdürdü.Uzun süre muhâsara ettiÄŸi DımaÅŸk’ı 1076 Martında Selçuklu topraklarına kattı.DımaÅŸk’ın alınmasından sonra câmilerde okunan Şîi-Fâtımi ezânını yasaklayarak Cumâ hutbesini Halîfe Muktedî ve Sultan Melikşâh adına okuttu.Daha sonra Selçuklu Devletinin “Fâtımî Devlatinin ortadan kaldırılması” politikasına uygun olarak,Mısır’a doÄŸru sefere devâm etti.Fakat muvaffak olamadı ve baÅŸarısızlığı Sũriye emirliÄŸinden alınmasına sebep oldu. Yerine Melikşâh’ın kardeÅŸi Tâcüddevle TutuÅŸ getirildi.
Sultan Melikşâh,kardeÅŸi TutuÅŸ ile KutalöışoÄŸlu Süleymân Åžahın mücâdelesi üzerine 1086’da İsfehan’dan hareket ederek Suriye’de asâyiÅŸi yeniden tesis etti.Halep vâliliÄŸini Aksungur’a,Urfa’yı Bozan’ı,Antakya’yı da Yağısıyan’a verdi.1087 senesinde Sultan Melikşâh,Süveydiye kıyılarından Akdeniz’e ulaÅŸtı.Böylece Uzak-doÄŸudan Orta-doÄŸuya kadar hâkimiyet kurdu.Dönüşte hilâfet merkezi Halife Müktedî tarafından iki kılıç kuÅŸatıldı ve 25 Nisan 1087’de “Dünya hükümdârı” îlân edildi.
Selçukluların İslâma ve insanlığa hizmeti sâyesinde kısa zamanda geniÅŸlemesi,düşmanlarını hızlı bir faaliyet içine soktu.Bizanslılar ce sapık fırkalara karşı mücâdele eden âlim ve kumandanlar sũikastla öldürülüyordu.1092 senesinde,önce Selçukluların meÅŸhur vezîri Nizâmülmülk,Hasan Sabbah’ın fedâilerinden bir bâtınî tarafından,arkasından Sultan Melikşâh BaÄŸdat’ta zehirlenerek ÅŸehit edildiler.
Melikşâh’ın ölümüyle baÅŸlayan saltanat mücâdelesinde Åžam Meliki TutuÅŸ,derhal sultanlığını îlân etti.Bu arada Melikşâh’ın hanımı Terken Hâtun da küçük oÄŸlu Mahmud’u sultan ve torunu Câfer’i halîfenin veliahtı yapmak için bütün kuvvetiyle uÄŸraÅŸtı ve 1092’de Mahmũd’un saltanatını îlân ederek,nâmına hutbe okutmaya muvaffak oldu.Yine bu arada taraftarlarıyla Rey’e çekilen Berkyaruk da sultanlığını îlân etti ve Terken Hâtunun üzerine gönderdiÄŸi orduyu Burucerd’de bozguna uÄŸrattı.Terken Hâtunun Gence meliki İslâil’i tarafına çekmesi de bir fayda saÄŸlamadı.
Terken Hâtunun bir sũikast netîcesinde öldürülmesiyle saltanat mücâdelesi TutuÅŸ’la Berkyaruk arasında kaldı.TutuÅŸ,Rey üzerine yürüdüyse de 1093 yılında vukũ bulan uzun mücâdeleler esnâsında birçok emir Berkyaruk karşısındaki orduyu bozguna uÄŸrattı.Ayrıca TutuÅŸ’un ölümüyle bütün râkiplerini bertaraf ederek adına BaÄŸdat’ta hutbe okuttu.
Sultan Berkyaruk zamânında Selçuklu Devleti; a)Irak ve Horosan, b)Sũriye, c)Kirman, d)Türkiye Selçukluları olmak üzere dörde bölündü.Ayrıca DoÄŸu Anadolu’nun çeÅŸitli yerlerinde Türkmen beylikleri ve Atabeglikler ortaya çıktı.Berkyaruk,parçalanan Selçuklu İmparatorluÄŸunu toplamaya baÅŸladığı bir sırada Haçlı orduları da Sũriye’ye geldiler.Berkyaruk,Haçlılara ve onların Antakya Muhâsarasına karşı KürboÄŸa’yı ve Artuklu beylerini sefere memur etti.Anadolu’dan geçen Haçlılar,Sũriye’ye vardıkları zaman sayıları oldukça azalmıştı.Ancak İslâm dâvâsına ihânet eden Åžiî-Fâtımîlerin,Sünnî Müslümanlara karşı Haçlılarla ittifak etmeleri,ayrıca Sũriye emirleri arasındaki emniyetsizlik ve rekabetler,TutuÅŸ’un oÄŸlu Dudak ile birlikte Sũriye kuvvetlerinin haber vermeden çekilmesi,Frenklerin taarruza geçerek,Türkleri bozguna uÄŸratmalarına sebep oldu.Netîcede ilerlemeye devam eden Haçlılar,Antakya’yı iÅŸgâlden bir sene sonra Kudüs’ü ele geçirip,ÅŸehirde meskũn olan yetmiÅŸ bin Müslüman ve Yahũdî’yi hunharca katlettiler.
Bu arada Gence meliki ve kardeÅŸi Muhammed Tapar,Berkyaruk’a saltanat iddiâsıyla isyan etti. Berkyaruk,1100 senesinde Sefîdrũd’da maÄŸlup olmasına raÄŸmen,Muhammed Tapar’ı arka arkaya dört defâ bozguna uÄŸrattı.Ahlat’a sığınan Muhammed Tapar,buranın hükümdârı Sülemen’i ve Ani emîri Menuçehr’i hizmetine alarak yeniden savaÅŸa hazırlandıysa da,Sultan Berkyaruk çok kan aktığını memleketin harap,emir ve askerlerin yorgun,hazînenin boÅŸ kaldığını,vergilerin tahsil edilemez bir hâle geldiÄŸini ve nihâyet İslâm düşmanlarına fırsat verildiÄŸini beyân ederek,gönderdiÄŸi bir elçiyle,kardeÅŸini barışa iknâ etti.Böylece 1104’te Âzerbaycan’dan Sũriye’ye kadar bütün viyâletlerde Muhammed Tapar sultan tanındı.BaÄŸdat,Rey,Cibâl,Taberistan,Fars,Huzis tan, Âzerbaycan,Mekke ve Medîne’nin idâresi de Berkyaruk’ta kaldı.
Büyük Selçuklu Devleti,iki devlete ayrılmak sũretiyle Türkiye ile birlikte üç Selçuku sultânı ortaya çıktı.Lâkin bu durum çok sürmedi.Çünkü,Berkyaruk hastalıklı olduÄŸu için 1104 senesinde yirmi altı yaşındayken vefât etti.Sultan Berkyaruk,ülkesini düşünen ve milletinin refâhı için çalışan bir kimseydi.Ancak kardeÅŸ kavgalarının,memleketin birlik ve berâberliÄŸe en muhtaç olduÄŸu bir döneme rastlaması Berkyaruk’u çok üzdü.Buna raÄŸmen fırsat buldukça Haçlı kuvvetleri üzerine asker sevk etmekten ve darbeler vurmaktan geri kalmadı.
Berkyaruk’un vefâtıyla oÄŸlu Melikşâh ile Muhammed Tapar saltanat mücâdelesine baÅŸladılar.Muhammed Tapar,BaÄŸdat üzerine yürüyerek fazla zorluk çekmeden 1105’te tek başına sultan oldu.Önce amcasının oÄŸlu Mengübars’ın isyânını bastırdı.Daha sonra ülkede uzun zamandır karışıklık çıkaran,anarÅŸiyi tahrik eden Bâtınîlere karşı mücâdele etti.1107’de Bâtınîlerin merkezi olan Alamut Kalesi kuÅŸatıldı ve çok sayıda Bâtınî öldürüldü.Selçuklular arasındaki karışıklıklardan istifâde eden Haçlılar,Birinci Haçlı Seferi sonunda Sũriye’de Haçlı devletleri kurmaya baÅŸladılar.Sultan Muhammed Tapar,bunların üzerine ordular gönderdiyse de,kumandanlar arasında tam anlaÅŸma saÄŸlanamadığından kesin sonuca gidilemedi.Sefer kumandanı Emir Mevdud,Åžam Ümeyye Câmiinde bir bâtınî tarafından öldürüldü.Sultan,Haçlılara karşı Aksungur’u kumandanlığa getirdi.Bu arada kardeÅŸi Sencer’i Sũriye ve Korosan’daki Bâtınîlere karşı mücâdele etmekle vazifelendirildi.Alamut üzerine de bir ordu gönderdi.Sultan Muhammed Tapar’ın 1118’de vefâtı sebebiyle bu fesad ocağı ortadan kaldırılamadı.Sultan Muhammed Tapar,İsfehan’da yaptırdığı medresenin bahçesine defn edildi.
İleri gelen devlet adamları,Muhammed Tapar’ın henüz küçük yaÅŸtaki oÄŸlu Mahmũd’u tahta geçirdilerse de,Melikşâh’ın oÄŸlu ve Horosan meliki olan Sencer,yeÄŸeni Mahmũd’un sultanlığını kabul etmeyerek,saltanat iddiâsında bulundu.14 AÄŸustos 1119 târihinde yapılan Save Savaşını kazanarak sultanlığını îlân eden Sencer,yeÄŸenine evlâd muâmelesi yaptı ve kendi hâkimiyeti tanımak ÅŸartıyla Rey hâriç,batı ülkelerinin hâkimiyetini ona bıraktı.
Sultan Sencer,batı iÅŸlerinden çok doÄŸu ile uÄŸraÅŸtı.Gaznelilerle savaÅŸtı.Karahanlıları kendisine baÄŸladı.Zamânı,Selçukluların son parlak devriydi.Bu arada Büyük Selçuklu Devletini iki büyük tehlike tehdit ediyordu.Bunlardan birisi batıdan Anadolu ve Sũriye’ye saldırmakta olan Haçlılar,diÄŸeri doÄŸudan gelen ve devletin doÄŸu sınırlarını zorlayan Büyük
Karahitaylardı.Sultan yalnız bu ikinci Selçuklular
tehlikeyle uğraştı.Doğu Karahanlılar Devletini dönemine
yıkarak Seyhun boylarını zorlayan ait eserlerden
Karahitaylarla çarpışan Sencer,onlarla 10 Damgan’da
Eylül 1141 senesinde yaptığı Katvan İmamzade
Meydan Muhârebesini kaybetti.Bu Pir-i
muhârebeden sonra Seyhun Nehrine kadar Alemdar
olan topraklar Karahitayların eline geçti. Türbesi.
Katvan Meydan Muhârebesiyle Büyük
Selçuklu Devleti târihinde yeni bir devir
başladı ve Selçuklu ülkesi Müslüman olmayan
Türk ve Moğol birliklerinin isitilâsına uğradı.
Sultan Sencer’in bu mâğlubiyetinden
istifâde etmek isteyen Gũr hükümdârı
Alâeddîn Hüseyin, yıllık vergiyi vermemek,sultanlık peÅŸinde koÅŸmak gibi davranışlarla Sencer’e olan tâbiliÄŸinen kurtulmaya çalışıyordu.Zâten sınırlarını fazla geniÅŸletmesi,bölgenin kuvvet dengesini bozmakta ve bu durum Sultan Sencer’i endiÅŸeye düşürmekteydi.Büyük kuvvetlere sâhip olan Gũrlular üzerine yürüyen Sultan Sencer,Haziran 1152’de yaptığı muhârebede Gũr ordusunu maÄŸlup ederek Katvan’da kaybedilen îtibârını yeniden saÄŸladı.
Gũr gâlibiyetinden sonra eriÅŸilen ihtiÅŸam fazla uzun sürmedi.Vergi tahsili sırasında yapılan haksızlık yüzünden kendi soyundan olan OÄŸuzlarla bâzı emirler arasındaki ihtilâflar gittikçe büyüdü.Sultan Sencer,bir kısım ümerânın ısrârı ile göçebe OÄŸuzların üzerine yürümek mecbũriyetinde kaldı.1153 senesi Mart ayında Belh civârında OÄŸuzlarla yapılan muhârebeyi Selçuklular kaybettiler.Bu ağır maÄŸlũbiyetin sonunda Sultan Sencer esir düştü.OÄŸuzlar,Sencer’e,esir de olsa sultan gözüyle baktılar.
Esir Sultanı kurtarmak için ilk harekete geçen,onu harbe sürükleyen Belh vâlisi Emir Kumac’ın torunu Müeyyed Ayaba oldu.Sencer,her ne kadar gündüz tahtta oturtuluyor ve zâhirî bir iltifât görüyorsa da geceleri demir bir kafeste uyuyordu.Onun adına çok usülsüz iÅŸler yapılıyor ve bâzı vaadlerde bulunuluyordu.Bu durum karşısında Sencer,1156 senesi Nisan ayında kaçmaya muvaffak oldu.Fakat ağır OÄŸuz darbesi altında çöken,iç huzũrsuzluk ve istikrarsızlığa mâruz kalan Büyük Selçuklu Devleti,kendini toplamaya muvaffak olamadı.Her ne kadar tâbi beyler,Sencer’e kurtuluÅŸundan dolayı memnũniyetlerini ve baÄŸlılıklarını bildirmiÅŸlerse de,Selçuklu kumandanları arasındaki mücâdele Sultana gerekli imkânı saÄŸlamadı.Sencer,9 Mayıs 1157 senesinde yetmiÅŸ üç yaşında vefât etti.Merv’de daha önce yaptırdığı Dârü’l-Apir’de defnedildi.Onun vefâtından sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin İran,Irak,Sũriye ve Anadolu’daki parçaları,Selçulu Hânedânına mensup kiÅŸilerce idâre edilip,on dördüncü asra kadar devâm edenler oldu.

Prof. Dr. Sinsi 09-10-2012 01:00 AM

Meraga’Da Büyük Selçuklular, Harrekan’Da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular Devri
 
Devlet teÅŸkilâtı :Selçukluları meydana getiren OÄŸuzlar,Orta Asya’dan Mâverâünnehr ve Horosan’a gelince bütünüyle İslâmiyeti kabul ettiler.Müslüman olmaları eski bozkır kültürünün İslâmiyete aykırı olmayan unsurlarını müesseselerinde sentezleÅŸtirdiler.Türk devlet geleneÄŸinin esâsını teÅŸkil ettiÄŸi Selçuklu devlet teÅŸkilâtı;Karahanlı,Sâmânlı,Gazneli ve Abbâsî devletleri teÅŸkilâtından geniÅŸ ölçüde faydalanmış ve bunları kendi bünyesine mükemmel bir sũrette uygulamıştır.
Hükümdar :Töre müesseselerin yanıdığı haklarla devletin tek hakimidir.Sultan ünvanlı hükümdârlara umũmiyetle Sultânülâzam denilirdi.Türklerdeki Hâkan veye KaÄŸan,batıdaki imparator kelimelerinin karşılığıdır.Sultan,Türkçe adının yanında İslâmî ad da taşırdı.Halîfe tarafından künye ve lakab da verilirdi.Sultan merkezde oturur,ülke toprakları hânedan mensuplarınca idâre edilirdi.Merkeze baÄŸlı beylik ve atabeglikler vardı.Sultanın hâkim olduÄŸu ülkelerde hutbe okunur ve para basılırıdı.Fermanlara ve dîvânın kararlarına büyük sultanın imzâsı yerine tuÄŸra çekilip,tevkiî (niÅŸan) yazılır ve emir ondan sonra yürürlüğe girerdi.Harplede ve devlet ileri gelenleriyle yaptığı seyahatlerde,hâkimiyet işâreti olarak başının üstünde atlastan veya altın sırmalı kadifeden yapılmış çetr (hükümdar ÅŸemsiyesi) tutulurdu.Çetre,sultanın ok ve yaydan meydana gelen armaları iÅŸlenirdi. Hükümdarlık sarayının kapısında veya saltanat çadırının önünde,namaz vakitlerinde,günde beÅŸ defâ nevbet (mehter) çalınırdı.Sultan,haftanın belirli günlerinde devlet ileri gelenleriyle yüksek mevkili memur ve kumandanları huzũruna kabul edip,memleket meselelerini görüşür ve ahâlinin hâlinden haberdâr olurdu.
Saray teÅŸkilâtı :Sarayda sultanın âilesi ve maiyeti otururdu.Saray teÅŸkilâtı ve teÅŸrifâtçılık önceleri OÄŸuz töresine göre yapılırken,sonraları İslâmî hüviyet kazandı.Sarayda,sultanla dîvânlar arasındaki irtibâtı Hâcibü’l-hâcib denilen Hâcib saÄŸlar;örfî meselelerin hallinde kadıya da yardımcı olurdu.Hâcibler,sultânın îtimâd ettiÄŸi ÅŸahıslar arasından seçilirdi.

MelikÅŸah’ın İsfehan’da yaptırdığı Mescid-i Cuma’da Selçuklu Sultanı Sencer’in Merv ÅŸehrindeki
Kubbe-i Melikşah adıyla anılan kubbe.Selçuklu türbesi.
Sultanı MelikÅŸah’ın kabri buradadır.

Emîr-i candâr :Saray muhâfızlarının başı olup,maiyetindeki hassa birlikleriyle sarayın ve sultanın emniyetini sağlamakla vazifeliydi.Silâhdâr;merâsimlerde sultânın silâhlarını taşıyıp, silâhhânedeki muhâfızların âmiriydi.
Emîr-i alem :Sultânın “Râyet’i Devlet” denilen bayrağını,saltanat sancaklarını taşımak ve muhâfaza etmekle vazifeliydi.Emîr-i alemin maiyetinde aemdârlar vardı.Yasacı;bayrak ve nevbet takımını muhâfaza ve idâre ederdi.
Câmedâr :Sultânın elbiselerinin muhâfızıydı.Emîr-i meclis;sultânın ziyâfetlerini hazırlatıp,teşrifâtçılık yapardı.Emîr-i çeşnigîr;sultânın yemeklerini hazırlayan ve sofra hizmetlerini yapan çeşnigirlerin âmiriydi.Şerabdâr-ı has;sultânın şerbetlerini hazırlamak,haftanın belirli günlerinde toplanan mecliste ve yemeklerde hizmetle vazifeliydi.Serhenk (Çavuş) ;merâsimlerde ve sultanın seyâhatlerinde yol açardı.Ayrıca,Abdâr,Emîr-i Âhur,Üstâdüdâr,Vekîl-i Has,Emîr-i Şikâr,Bazdâr ve Nedimler de sarayda vazifeli kimseler arasındaydı.
Hükũmet :Devleti idâre etmek için iÅŸler dîvânlarda yürütülürdü.Büyük dîvân denilen dîvân-ı saltanatta devletin umũmî iÅŸleri görüşülüp,yürütülürdü.Selçuklularda büyük dîvândan baÅŸka devletin mâlî,askerî,adlî ve diÄŸer iÅŸlerine bakan dîvânlar da vardı.Dîvân baÅŸkanı,sultanın mutlak vekili olan Sâhib,Sâhib-i dîvân ve Hâce-i büzürg de denilen vezirdi.Vezir bir tâne olup,alâmet olarak destâr (sarık) ve altın divit verilirdi.Vezîrin diviti,Devâtdar’da olup,aynı zamanda sır kâtipliÄŸi de yapardı.
Selçuklularda ,İstifâ dîvânı; mâlî iÅŸlerle alâkadar olup,en önemli âzâsına Müstevfî denirdi.TuÄŸrâ dîvânı;ferman,berat,menÅŸũr,nâme,mektup dâhil,yazışmalara tuÄŸra çekerdi.İşraf dîvânı;Müşrif-i memâlik de denilen müşrifin âmirliÄŸinde umũmî teftiÅŸ yapardı.Dîvân-ı arz’a,Arzü’l-ceyÅŸ baÅŸkanlık ederdi. Emîr-i ariz denilen bu zâtın reisliÄŸindeki teÅŸkilât,millî savunma hizmetleri ve ordunun ihtiyaçlarını karşılamakla vazifeliydi.Åžehzâdelerin yetiÅŸmesiyle alâkadar olan atabegler eyâlet merkezlerinde güvenlik hizmetleriyle ilgilenen ve şıhne (veya ÅŸahne) denilen askerî vâliler,mülkî idâreden mesul olan âmiller ve zâbıta hizmetleriyle emr-i bi’l-ma’rũf nehy-i ani’l-münker görevini üstlenmiÅŸ olan muhtesipler de hükũmet teÅŸkilâtı içinde yer alırıd.
Adlî teÅŸkilât :Adliye,ÅŸer-î ve örfî kazâ olmak üzere ikiye ayrılırdı.Åžer-î dâvâlara kadılar (kâdılar) bakardı.Kâdı’l-kudât denilen baÅŸ kâdı,BaÄŸdat’ta bulunur,merkezde mahkeme baÅŸkanlığı yapardı.BaÅŸ kâdı,diÄŸer kâdıları da teftiÅŸ ederdi.Kâdılar,ÅŸer-î dâvâlar,tereke (mîrâs) ,hayrât ve vakıf iÅŸlerine bakarlardı.Selçuklu Türkleri,Hanefî olduklarından,dâvâlar ve meseleler bu mezhebin hükümlerine göre hâlledilirdi.Yanlış bir karar verilmiÅŸse,öteki kâdılar durumu sultâna bildirerek,düzeltme yapılır,hatânın önüne geçilirdi.Kâdıların yetiÅŸmesine çok dikkat edilirdi.
Örfî mahkemelerin başında Emîr-i dâd denilen adâlet emîri bulunurdu.Bunlar;devlete,kânunlara ve emirlere karşı gelenlerin dâvâlarına,siyâsî suçlara bakarlardı.Bir nevî olaÄŸanüstü mahkemeler demek olan Dîvân-ı mezâlim’e baÅŸkanlık ederlerdi.Kazaskerler (Kâdıaskerler) ,ordu mensuplarının dâvâlarına bakardı.Dîne aykırı görülen her harekete muhtesip,ânında müdâhele ederdi.Adliye mensupları,bağımsız olup,büyük ve eyâlet dîvânlarına baÄŸlı deÄŸildiler.
Ordu :Devletin temeli olan ordu,Hassa ordusu ve Tımarlı sipâhilerden meydana geliyordu.Sarayda husũsi olarak yetiÅŸtirilip,doÄŸrudan sultâna baÄŸlı olan Gulamân-ı saray askerleri çeÅŸitli milletlerden seçilirdi.Bunlar senede dört defâ maaÅŸ alırlardı.Hassa ordusu;melik,vâli,vezir ve diÄŸer yüksek rütbeli devlet memurlarının emri altında,her an harekete hazır askerler olup maaÅŸlıydılar.Sipâhiler,süvârî kuvvetleriydi.Sipâhi ordusu mensuplarından her biri,devletin çeÅŸitli bölgelerinde kendilerine tahsis edilen toprakların (iktâ=dirlik) gelirlerinden geçimlerini saÄŸlıyordu.Selçuklular,askeri iktalar sayesinde,maaÅŸ ödemeden bir orduyu beslemiÅŸ,mühim bir Türkmen nüfusunu topraÄŸa ve devlete baÄŸlıyarak iskan etmiÅŸti.Bu sayede istihsalin artmasını,halk ile hükümet arasında yeni askeri ve idari bir kadronun kurulmasını temin etmiÅŸti.Bin süvariden fazla asker besleyen ikta sahipleri vardı.Büyük Selçuklularda ordu mevcudu 400.000’e kadar çıktı.Bunun 46.000’i merkezde,geri kalanı devletin diÄŸer bölgelerine dağılmıştı. İkta sistemiyle,memleket menfaatlerini ahenkleÅŸtirip,kudretli bir askeri ve idari teÅŸkilata sahip oldular.Aynı sistem,Osmanlılara da tesir etti.Halk arasından HaÅŸer denilen ücretli askerlerde alınırdı.Ayrıca gönüllü Gaziyan ve çeÅŸitli askeri sınıflar da vardı.
Selçuklu ordusunun gezici hastaneleri ve Çerge denilen hamamları vardı.Orduda hafif silah olarak yay,ok,kılıç,kalkan,mızrak,harbe,sökü,bozdoÄ Ÿan da denilen topuz,gürz,balta,nacak,çekre,zemberek, pala, cevÅŸen ve çokal kullanılırdı.Muharasa silahların da külünk,miskap da denilen nakkap,mancınık kullanılırdı.Ordunun silahları ülke içinde en iyi malzeme kullanılarak,sanatında pek mahir ustalar tarafından imal edilirdi.Büyük Selçuklularda deniz kuvvetleri olmamasına raÄŸmen,baÄŸlı devletler de vardı.Ordunun ihtiyacının karşılanması ve meselelerin halline Dicanü’l-ceyÅŸ bakardı.
Sosyal hayat :Selçuklularda sınırsız bir cemiyet hayatı vardı.Sosyal yapı,ortaçaÄŸ Avrupa’sından tamamen ayrılır.Cemiyet;Selçuklu hanedanı ve mensupları baÅŸta olmak üzere askeri ve mülki rical ile devlet teÅŸkilatı dışında kalan ahaliden meydana geliyorsa da,Avrupa’daki gibi sınıf,Hind’deki gibi kast sistemi mevcut deÄŸildi.Hanedan ve devlet ileri gelenlerinin büyük yetkileri olmasına raÄŸmen ,ÅŸehirde ve köyde yaÅŸayan ahalinin,kanun karşısında hak ve vazifeleri vardı.Åžer’i hükümler karşısında herkes eÅŸitti.Köylü hür olup,toprağın has ve ikta oluÅŸuna göre hükümetin himayesi altında çalışırıdı.Vergisini verirdi.Mülk,topraklar,veraset yoluyla çocuklara geçerdi.
İktisadi ve ticari hayat :Selçukluların hakim olduğu Horasan,İran,Irak,Anadolu ve diğer Ortadoğu ülkeleri bu devirde iktisadi bakımdan en yüksek seviyeye çıkarak,milletler ve kıtalararası ticarette köprü vazifesi görüyordu.Selçuklu ülkesinin her türlü zirai mahsulün yetişmesine müsait iklim,coğrafi ve tabii zenginliklere sahip olması sayesinde bol mahsul yetişiyordu.Tahıl sıkıntısı çekilmeyip,o günkü şartlarda fiyatı da ucuzdu.Ülke içinde ve dışında,kıtalar ve milletlerarası ticareti emniyetle sağlayan yol ve kervansaraylar yapılmıştı.
Yabancı ülkelerle ticari anlaşmalar yapılıp,çok düşük gümrük tarifesiyle ihracat ve ithalat teşvik edildi.Karada eşkıyanın ve açık denizlerde korsanların tecavüzüne uğrayan tüccarların zararının, hazineden temin edilerek garanti altına alınması ticaretin gelişmesinde çok tesirli oldu.Devletin tüccara garantisi,her türlü emniyet,huzur ve imkanının yanında ayrı bir teşvikti.
Ticaretin gelişmesi,gümrüklerin azlığı,istihsalin bolluğu,otlak ve hayvanların çokluğu sebebiyle, Selçuklu ülkesinde zenginlik ve refah vardı.Bol buğday,pirinç ve pamuk ziraatı yapılıyordu.Hayvan çok yetiştirilip,diğer ülkelere satılıyordu.Bakır,demir,gümüş ve dokuma sanayii için şap madeni çıkarılıyordu.Halı,pamuk ve yünlü dokuma denizci örtüleri,ipek kumaşlar,ipek tül ve mendil dokunup ihraç ediliyordu.Kaşihanelerde zarif çiniler imal edilip,Selçuklu eserlerini süslüyordu.Yapılan ve satılan mallar sıkı kontrolden geçerdi.Her zanaat kolu bir lonca teşkilatına bağlıydı.Lonca reisine Ahi,ahilerin reisine de Ahi Baba denirdi.Bu teşkilat daha sonra Osmanlılara geçti.Esnaf ve tüccar mallarının alınıp, satıldığı,tanıtıldığı mahalli,milli ve milletlerarası pazarlar kurulurdu.Selçuklular,şeker ve nadide eşya alıp,at,halı,ipek ve maden satarlardı.Devletin gelir kaynakları,arazi vergisi olan haraç,ziraat vergisi olan öşür,iltizam,ganimet,bağlı ve komşu devletlerin hediye ve yıllıkları idi.Hayat pahalılığı yok denecek kadar az olup,1056 ve 1131 seneleri arasındaki yetmiş beş senelik fiyat yükselmesinin oranının toplamı yüzde onu geçmemiştir.
İlim :Selçuklular İslamiyet’e tam baÄŸlı,itikatta ve amelde Ehl-i sünnet mezhebine mensuptular.Türkler ekseriyetle itikatta Matüridi,amelde Hanefi mezhebindendiler.Ülkede kısmen de itikatta EÅŸ’ari ve amelde Åžafii ve diÄŸer hak mezhep mensupları da vardı.Batıniler gibi sapık fırkalar varsa da,bunlarla alimler ve devlet mücadele halindeydi.Devlet,ilim ve alimlerin yanında olup,geliÅŸmesi için bütün imkanlarını seferber etmiÅŸti.Dini tahsil ve terbiyenin yapıldığı medrese,tekke ve zaviyeler ülkenin her tarafında yaygındı.
Selçuklu medreselerinde dini fenni bütün ilimler,konunun mütehassısları tarafından okutulurdu. Selçuklular zamanında kıymetli alimler yetiÅŸip,hala deÄŸerini muhafaza eden orijinal eserler yazıldı. Sofiyye-i aliyyeden,Åžafii fıkıh alimi olup,Risale-i KuÅŸeyriyye sahibi Ebu’l-Kasım Abdülkerim KuÅŸeyri (986-1074) ;Et-Teysir Tefsiri müellifi Ebu Nasr Abdülrahim;Åžafii fıkıh alimlerinden ve BaÄŸdat’taki Nizamiye Medresesi müderrislerinden Ebu İshak Åžirazi (?-1083) ;pek çok eser sahibi Ebu Meali Cüveyni (?-1085) ;İslam alimlerinin en büyüklerinden,pek çok sahada eser sahibi Nizamiye Medresesi İmam-ı Gazali (1059-1111) ;Nizamiye müderrisi ve Åžafii alimlerinden Fahr-ül-İslam Abdülvahid (?-1108) ; Hanefi alimlerinden Kadılkudat el-Hatıbı (?-1079) ;Te’arruf kitabı ÅŸarihi ve Menazil-üs Sayirin sahibi Åžeyhülislam Abdullah-ı Ensari (1005-1088) ;meÅŸhur Besit,Vesit ve Veciz tefsirlerinin sahibi Vahidi (?-1075) ;Hanefi fıkıh ve tefsir alimi Fahru’lislam Pezdevi (1009-1089); Hanefi alimlerinden Cami-u Kebir, Cami-u Sagir,Siyer-i Kebir,Muhtasar-ı Tahavi ÅŸerhleri ve Mebsut,Kafi Åžerhi,Muhit kitaplarının sahibi Serahsi (?-1090) ;Hanefi alimlerinden ve evliyanın büyüklerinden Zinet-ül-Hayat,Menazilü’s-Sayirin ve Menazilü’s-Salikin sahibi Yusuf-i Hemedani (1048-1141) ;büyük fıkıh ve kelam alimlerinden ve meÅŸhur Milel Nihal kitabı sahibi Åžehristani (1076-1153) ;Åžafii fıkıh,hadis ve tefsir alimlerinden ve Me’alimü’t-Tanzil Tefsiri ile Mesabih hadis kitaplarının yazarı Begavi (?-1122 ) ;Åžafii alimlerinden ve tefsir ilminin üstatlarından Envarü’t-Tenzil,Tavaliü’l-Envar kitaplarının sahibi Kadı Beydavi;Kadiri yolunun önderi, fıkıh ve hadis ilimlerinde müctehid Aldülkadir-i Geylani (1077-1166) ;Nizamülmülk (1018-1092) dahil daha pak çok alim Büyük Selçuklu ve onlara baÄŸlı devletlerde çok hürmet ve himaye görüp,kıymetli eserler vererek insanlığa hizmet etmiÅŸlerdir.
Bunları Türkiye Selçukluları devrinde;evliyanın büyüklerinden ve gönül sultanı Mevlana Celaleddin-i Muhammed Rumi (1207-1273) ve oğlu Sultan Veled (1227-1307); evliyadan Şemsi Tebrizi (?-1247) takip etmiştir.
.

Prof. Dr. Sinsi 09-10-2012 01:00 AM

Meraga’Da Büyük Selçuklular, Harrekan’Da Büyük Selçuklular, Büyük Selçuklular Devri
 
Selçuklular,İslami ilimlerin öğretim ve eÄŸitiminin yapıldığı ve zamanın fenni ilimlerinin öğretildiÄŸi çeÅŸitli fakültelere sahip,üniversite mahiyetinde büyük medreseler yaptırdılar.En büyüğü, BaÄŸdat’taki Nizamiye Medresesi olup,İsfahan,NiÅŸabur,Belh,Herat,Basra ve Amul’da numuneleri vardı. Buralarda akli ve nakli bütün İslami ilimler okutulurdu.Medreselerde,mütehassıslarınca okutulan İslami ilimlerin yardımcısı riyaziye (matematik) ,hey’et (astronomi) ,hendese (geometri) ,cebir,fizik,kimya sahalarında derin alimler yetiÅŸti.Rasathaneler kurularak,gök cisimlerinin hareketleri takip edildi ve esaslı takvimler yapıldı.Bu sahalarda,ebedi cephesiyle de tanınan Ömer Hayyam,Muhammed Beyheki,Ebu’l-Muzaffer İsferayini,Vasıtı,Aca’ibü’l-Mahlukat sahibi Ahmed Tusi ve daha pek çok alim yetiÅŸip,kıymetli eserler verdiyse de,on üçüncü asırda İslam ülkelerindeki MoÄŸol tahribatı sebebiyle,bunlardan faydalanma imkanı kaybolmuÅŸtur.Yazılan pek kıymetli eserler,MoÄŸolların kanlı çizmeleri altında heba olmuÅŸtur.
Selçuklu sultan ve devlet adamlarının destek ve himayesiyle kıymetli edip ÅŸairler yetiÅŸerek çok güzel eserler meydana getirildi.Selçuklu sarayında,devlet teÅŸkilatıyla edebiyat çevresinde umumiyetle Farsça,medrese çevresi Arapça,Selçuklu Hanedanı ve Türkmenler arasında ve orduda da Türkçe konuÅŸulup yazılıyordu.Nazım ve nesir sahasında kıymetli kitaplarıyla tanınan meÅŸhur Boston ve Gülistan sahibi Sa’di-i Åžirazi,Ömer Hayyam,Enveri,Lami-i Cürcani,Ebu’l-Me’ali Nahhas,Ebu Tahir Hatuni, Ebyurdi,Habbariyye,Ezraki gibi edip ve ÅŸairler,nesir ve nazım eserler verdiler.Gaza ve fetih ruhunu canlı tutan destani eserler yazdılar.İbn-i Hassul’un Risale-i Melik-ÅŸahiyye,Ebu Tahir-i Hatuni’nin Tarih-i Al-i Selçuk,Muizzi’nin Siyer-i Fütuh-i Sultan Sencer,Hemedani’nin Unvalü’s-Siyer,İbn-i Funduk Beyheki’nin MeÅŸarib-üt-Tecarib,Zinetü’l-Küttab li Ka’ini’nin Kitab-ı Metahirü’l-Etrak,İmadeddin-i İsfehani’nin Zübdetü’n-Nüsra,İbn-i Cevzi’nin Muntazam,Sıbt İbn-i Cevzi’nin Mir’atü’z-Zaman,İbn-i Bibi’nin El-Eyamirü’l-Alaiyye, İbn-i Esir’in Kamil ve Üsüdü’l-Gabe tarih alanında yazılmış eserlerdir. İlmi eserlerde olduÄŸu gibi,edebi ve tarihi eserlerin bazıları,MoÄŸol tahribatı sebebiyle ele geçmemiÅŸtir.
Mimarlık ve sanat :Selçuklu mimari ve sanat eserlerinin çoğu birer şaheserdir.Batıniler, Moğollar ve asırların tahribatına rağmen mevcutları dahi mütehassıslarınca hala hayranlıkla incelenmektedir.Selçuklu sarayı, köşk, medrese, cami, mescit, türbe, künbet, kervansaray, ribat, han, çarşı,tıp fakültesimahiyetinde her biri şifa yurdu olan hastahane, kaplıca, hamam, çeşme, ev, yol, kale, sur,kule,tersaneler ve diğer sosyal,sivil ve askeri eserler belli başlı Selçuklu mimari eserlerini meydana getirir.Kitabe,hat,tezhib,süsleme,minyatür,çini ,ha lı,kilim ve seccadeler ise Selçuklu eserlerine ayrı bir zenginlik kazandırır.Çadır şeklinde yapılan kubbeler de Selçuklu mimari eserlerinin bir başka zerafet ve ihtişam örneğidir.Çadır şeklinde kubbe,türbelerde çok kullanılmıştır.Sultan,evliya,alim,devlet adamları ve hürmete layık şahıslar adına yapılan muhteşem
türbeler ülkenin her tarafında mevcuttu.
İlk Büyük Selçuklu Hükümdarı Tuğrul
Beyin Rey’de Künbed-i TuÄŸrul,İsfehan,Hemedan
ve Merv’de diÄŸer sultanların muhteÅŸem türbeleri
çok süslü,kıymetli eşya ve mefruşatla doluydu.
BaÄŸdat’ta İmam-ı A’zam Ebu Hanife’ye ve
Necef’te hazret-i Ali’nin makamına muhteÅŸem
türbe ve külliyelerin Sultan Melikşah tarafından
yapılması,Selçukluların Sahabe-i kiram,Ehl-i
beyt, alim ve muhterem zartlara
hürmetlerindendir. Selçuklular,Merv,Rey,İsfehan,
Hemedan,BaÄŸdat ve NiÅŸabur’da muhteÅŸem
saraylar ve camiler inÅŸa ettiler.
İsfehan ve BaÄŸdat’ta rasathaneler
kurularak,miladi Gregorien sisteminden daha
saÄŸlam ve hassas olan Celali Takvimi,Sultan
MelikÅŸah’ın Celaleddin lakabına nispetle hazırlandı.İsfehan ve BaÄŸdat’ta, büyük ÅŸehirler de dahil ülkenin her tarafında ÅŸaheser vasıfta büyük ve muhteÅŸem camiler yapıldı. Selçuklular zamanında iki bin kiÅŸinin namaz kılabileceÄŸi yirmi bin kiÅŸinin vaz dinleyebileceÄŸi kadar büyük camiler yapıldıysa da,bu muhteÅŸem eserler Batıniler ve MoÄŸollar tarafından tahrip edilmiÅŸtir. MelikÅŸah’ın İsfehan’da yaptırdığı Ulu Cami (Mescid-i Cuma) Batıniler tarafından kundaklandı.Yanan beÅŸ yüz yazma paha biçilmez Kur’an-ı kerim dışında cami bir milyon altın sarfla tamir edildiyse de eski halini alamamıştır.Han,kervansaray,çeÅŸme, yol,köprü,ribat,hankah,hamam, camive medreseler ülkenin her tarafında yaygındı.Selçuklularda hükümetin imar ve inÅŸaat iÅŸlerini Emir-i mimar idaresinde bir heyet kontrol ve nezaret ederdi.Ayrıca büyük abidevi eserlerin ihtiyaçları vakıf gelirinden karşılanan,daimi bir mimarları bulunurdu


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.