![]() |
Anadolu Beylikleri
3 Eklenti(ler)
|
Cevap : Anadolu Beylikleri
Selçukluların egemenliği döneminde Anadolu tam bir birlik ve bütünlük içindeydi. Ancak, 1243'te Moğolların saldın sına uğrayan Selçuklu Devleti yıkılınca daha önce tek bir devleti oluşturan toplumun küçük parçalara bölündüğü görüldü. Anadolu'nun yirmiyi aşkın yerinde küçük, yöresel devletçikler kuruldu. Bunlar beylikler diye anılıyordu ve böylece başlayan Anadolu beylikleri dönemi XVI. yüzyılın ortalarına kadar sürecekti. Dağılan Selçuklu imparatorluğunun topraklarını aralarında bölüşen beylikler, uygarlık, toplum düzeni ve devfet yönetimi bakımlarından, Anadolu * Selçuklu Devîeti'nin, daha küçük Ölçüler içinde sürdürülmesinden başka bir şey değildi. Askerlik hizmetleri bile Selçuklu örneğine göre, düzenlenmişti.' Anadolu beylikleri kendilerini ayrı ayrı Selçukluların mirasçısı ve .devamı saydıkları için onların başlattığı uygarlığı ve kalkınma çabalarını aynı yönde yürütmeğe Özen gösterdiler. Gene her tarafta yollar yapılıyor; kervansaraylar kuruluyor; her tarafta camiler; medreseler, sağlık tesisleri, tekkeler, imaretler yükseliyor; toplumun Örgüt yapısında eskiden ayrılmamağa dikkat ediliyordu, Dilbiriiği buyruğu Beylikler döneminin, geleceği de, etkileyen özelliklerinden biri dil ve kültür alanlarında oldu, Selçuklular dil ( olarak Farsça ve Arapçaya önem vermişlerdi. Buna karşîhk beyliklerde Türkçe ön plana geçti. Özellikle Konya ye çevresine yerleşmiş olan Kara-manoğullan Beyliği'nde yazışma ve konuşmanm Türkçe olması buyrukla istenmişti, 3u girişim Türkçenin gelişmesine ve halkın konuştuğu dilin, işlenerek zenginleştirilmesine büyük etki yaptı. Anadolu beyliklerinin varlığı kendi gelişmeleriyle tehdit altına girdi. Bunlardan Bursa'ya yerleşmiş olan Osmanoğulları Bizans'tan toprak kazanarak hızla buyuyor ve güçleniyordu. Çok geçmeden de beylil Çanakkale Üzerinden Avrupa'ya taşmıştı. Osmanlıoğulları Beyliği.Osmanoğullan yeterince güçlendikten sonra Anadolu'daki beyliklere yöneldiler ve bunlara teker teker son vererek topraklarım kendi ülkelerine katmağa başladılar. XV. yüzyıl başlarında beyliklerin Osmanlı mülkü içinde eritilmesi işlemi tamamlanmış gibiydi. Ancak, bir olay 1402'de bu gelişmeyi durdurdu. O yıl Yıldırım Bayezit ile Timur arasında Ankara'da yapilan savası Bayezit kaybetmiş, bu da devletin bütünlüğünü sarsmıştı. Nitekim savaş sonunda Bayezit'in <*Juliann-dan Çelebi Sultan Mehmet Amasya'ya çekilerek hükümdarlığım ilan e-dince ilk bölünme gerçekleşzaİs oldu. Ankara da yeni beyliğe eklenmişti. Bu XV. yy an ikinci yansında Fatih'in, Karaman Beyliği'ni sona erdirmesiy-le de Anadolu'da beylikler dönemi sona ermiş oldu. Aydınoğulları. XIV.yy.da Aydın ve İzmir yöresinde egemenlik kuran beylik.Germiyanoğullanndan Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından Menderes yöresinde kuruldu (1330). Oğlu Umur Bey zamanında beylik en canlı dönemini yaşadı. Yunanistan, Mora ve Ege adalarına seferler yapıldı, ganimetler elde edildi. Fakat papa tarafından gönderilen Haçlı ordusunun İzmir'i alması (1344) ve Umur Beyin öldürülmesiyle gerileme dönemi başladı Kardeşi Ayasuluk emîri Hızır Bey Haçlılarla anlaşmak zorunda kaldı, 1390*da da beylik tamamen Osmanlı egemenliğine girdi. Dulkadirogulları. XIV. yy .da Maraş ve Elbistan yöresinde kurulan beylik. Dulkadır emîri -Zeyneddin Karaca Şey tarafından 1339'da Elbistan'da kuruldu. Bir sure sonra Memlûklerin saldırısına uğrayarak Eretnaoğlu Mehmet Beye sığman Karara Bey, Memlûklere teslim edilerek asıldı. Daha sonra beylik babadan oğula geçerek 1521'e kadar devam etti ve bu tarihte' Osmanlı ülkesine katıldı. Karamanoğulları. Orta Anadolu'nun güneyinde yaşayan bir Türkmen boyunun kurduğu beylik. Moğol istilâsından kaçarak Anadolu'ya gelen bu Türkmen boyu, Keykubat I tarafından Ermenek bölgesine yerleştirilmişti (1228). Selçuklu. Devleti yıkılınca Karaman Bey bağımsız bir beylik kurdu. Karamano-ğulları Selçuklularla, Moğollarla ve Osmanlılarla uzun süre mücadele halinde kaldılar. 1397'de Yıldırım Baye-zit Konya'yı alarak Karamanoğlu Ali Beyi öldürterek beyliğe son verdi. Fakat, Ankara Savaşı'ndan sonra Karamanoğlu Mehmet Bey beyliği yeniden kurdu (1402). Mehmet Bey 1407'de TUrkçeyi resmî dil ilân ederek Farsr çayı resmiyetten kaldırdı. Murat II'-nin' Anadolu Seferi Kara man oğullarını da baş eğmek zorunda bıraktı. Osmanlılarla anlaşma yapılarak Koso-va Savaşı'na asker gönderdi. Fakat Murat II ölünce genç Fatih'in tahta geçmesinden yararlanmak isteyen Ka-ramanoğulian yeniden başkaldırdı-Ur. Fatih Sultan Mehmet buna saldırıyla karşılık verdi; bu saldırı sonunda Karaman halkı İstanbul'a sü rülerek şehirler yağmalandı. 1471'de yapılan ikinci saldırıda Aksaray, E-regli ve Çarşamba halkı da İstanbul'a sürüldü,. *Fatih 1473'te Otlukbeli'n-de. Uzun Hasan'ı yendikten sonra Karaman ülkesini temelli ele geçirdi. Sadece' İçel'de beylik süren Karamanoğlu Kasım Bey kaldı; o da Cem Sul-tan'ın tarafını tutunca Bayezit II tarafından öldürtüldü (1483). Mengüçoğulları . XIU. yy.da Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar'da hüküm süren beylik. Beyliğin kurulduğu bu şehirleri, Mengücük Gazi'ye, Malazgirt. Savaşı'nda gösterdiği yararlıktan dolayı Alparslan verdi (1072). Mengücük Gazi'-nin oğlu İshak'tan sonra Mengucük-ler, Kemah-Erzincan kolu ve Divriği kolu diye ikiye ayrıldı. Bir süre sonra da Moğol istilâsı ile ortadan kalktı. Mengücükler, bulundukları bölgedeki şehirleri geliştirmişler ve kültür hayatınıu gelişmedim sağlamışlardı.1 Menteşeoğulları. XIII. yy. sonlarında Muğla yöresinde egemenlik kuran beylik. Selçukluların uçbeylerinden Kara Beyin kurduğu (1282) beylik, Menteşe Bey zamanında oldukça genişledi) İzmir ve çevresi alındı. Ayrıca Ege Denizi'ndeki adalara seferler yapıldı. Menfeşeoğlu Mesut Bey adalara çok Önem verdi, Rodos yolunu elde tutarak Haçlı donanmasını dağıttı. XIV. yy on' başında Anadolu'nun en güçlü beyliği durumuna geldi. Sonra post kavgası yüzünden bölünerek zayıfladı. XV. yyon başlarında Osmanlılara bağlı bir sancak haline geldi (1424). Ramazanoğulları. XIV. yy .da Âdana bölgesinde kurulan beylik. Ramazanoğullari Beyliği Moğol istilâsından kaçarak Çukurova'ya yerleşen, Üçok Türkmenlerinin Yüregir boyu beylerinden Ramazan Bey tarafından kuruldu. Beylik uzun süre Memlûklere bağlı yaşadı. Osmanlıların Mısır ve Suriye'yi almasından sonra Osmanlı, ülkesine katıldı. |
Cevap : Anadolu Beylikleri
Paylaşım için Teşekkürler Sayın Şengül
|
Cevap : Anadolu Beylikleri
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1317378210
Bugünkü İran ve Afganistan topraklarını kaplayan Horasan'da Büyük Selçuklu Devleti'nin kurulmasından sonra, Türkistan'daki Türkmen (Oğuz) boyları akın akın bu bölgeye göç etmeye başlamıştı. Bütün Türkmenler'i yerleştirecek kadar toprağı olmayan Selçuklu sultanları, Bizans İmparatorluğu'nun egemenliğindeki Anadolu'ya göz diktiler. Çağrı Bey'in yaptığı seferlerden sonra, oğlu Alp Arslan'ın 1071'de Bizans ordularını Malazgirt Ovası'nda bozguna uğratmasıyla Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı {bak. Alp Arslan; Büyük Selçuklu Devletî; Malazgirt Savaşi). Malazgirt Savaşı'ndan sonra kitleler halinde Anadolu'ya yerleşen Türkler bu topraklarda kimisi kısa, kimisi uzun ömürlü birçok devlet kurdular. O yıllarda, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kurulan devletlere "Birinci Dönem Anadolu Beylikleri" denir. Aynı dönemde kurulan ve çok güçlü bir devlet olarak 1318'e kadar varlığını sürdüren Anadolu Selçuklularının zayıflama ve yıkılma dönemlerinde Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kurulan devletler ise "İkinci Dönem Anadolu Beylikleri" olarak anılır (bak. ANADOLU Selçuklu Devleti). Birinci Dönem Anadolu Beylikleri Bu beyliklerden çoğunun kurucusu Alp Arslan'ın ordusunda görev almış Türkmen beyleriydi. Alp Arslan Anadolu'yu fethetmekle görevlendirdiği bu Türkmen beylerine, ele geçirdikleri yerleri yurt olarak verdi. Böylece kurulan ve doğudan gelen Türk boylanyla giderek güçlenen bu beylikler, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah adına hutbe okuttukları halde bağımsız yönetiliyordu. 13. yüzyılda Anadolu'nun büyük bölümüne egemen olan Anadolu Selçukluları bu beyliklerle zaman zaman iyi ilişkiler kurmuşsa da, sonunda birçoğunun topraklarına el koymaktan geri kalmamıştır. Birinci Dönem Anadolu Beylikleri'nin hangi yörede kurulduğu ve hangi tarihler arasında varlığını koruduğu maddenin birimindeki tabloda gösterilmiştir. Bu yedi beylikten üçü, Artuklular, Danişmendliler ve Saltuklular Anadolu tarihine yön vermeleri açısından öbür beyliklerden daha önemlidir. Artuklular Bu beyliğin kurucuları, Oğuzlar'ın Kayı boyundan ve Alp Arslan'ın komutanlarından olan Artuk Bey'in oğullarıdır. 1101'de Anadolu'nun güneydoğusundaki Hısn Keyfa (bugünkü Hasankeyf), Mardin ve Harput yöresinde üç ayrı devletçik halinde örgütlenen Artuklular 1409'a kadar varlığını sürdürmüştür. Hısn Keyfa Kolu(11011232). Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, hizmetlerine karşılık Artuk Bey'e Filistin topraklarını vermişti. Ama Artuklu ailesi Fatımiler'in ve Haçlılar'ın saldırıları karşısında bu topraklarda barınamayınca, Artuk Bey'in oğullarından Sökmen, Hısn Keyfa, Mardin, Harput, Palu ve Siirt yöresini ele geçirerek Artuklular'ın Hısn Keyfa kolunu kurdu. Selçuklular ve Eyyubiler ile birçok kez savaşan, dönem dönem Anadolu Selçuklularına ve Eyyubiler'e bağlanan bu beylik 1232'de Eyyubiler'ce ortadan kaldırıldı. Mardin Kolu(11081409). Artuk Bey'in oğlu İlGazi, kardeşi Sökmen'in oğlunu yenerek Mardin'i ele geçirdi ve bu yörede kendi beyliğini ilan etti. 1118'de, sonradan beyliğin başkenti olacak Diyarbakır'ı topraklarına kattı; ertesi yıl da Halep'e yaklaşan Haçlılar'ı bozguna uğrattı. Harezmşahlar'a ve Anadolu Selçuklularına bağlı olarak 200 yıl daha varlığını sürdüren bu beylik 1409'da Karakoyunlular tarafından yıkıldı. Harput Kolu(11851234). Harput ve çevresinde kurulan bu beyliğe 1234'te Anadolu Selçukluları son verdi. Birinci dönem beyliklerin en uzun ömürlülerinden biri olan Artuklular özellikle Mardin, Diyarbakır, Silvan ve Hasankeyf te günümüze kadar ulaşan değerli mimarlık yapıtları bırakmışlardır. Danişmendliler Danişmend Gazi olarak anılan Gümüş Tigin Ahmed Gazi, Malazgirt Savaşı'ndan hemen sonra Amasya, Tokat, Sivas, Niksar, Malatya ve Yozgat'ta Danişmendliler Beyliği'ni kurdu. I. Haçlı Seferi'ne karşı başarıyla savaşmaları ve Haçlı ordusunu bozguna uğratmaları Anadolu'daki güçlerini artırdı. Daha sonra tahta çıkan Emir Gazi de Kastamonu, Ankara ve Çankırı'yı alarak sınırlarını Bolu'dan Malatya'ya kadar genişletti. 1107'de I. Kılıç Arslan'ın ölümünden sonra Anadolu Selçukluları'nın iç çatışmalarından yararlanan Danişmendliler Anadolu'da üstünlüğü ele geçirdiler. Anadolu Selçuklu tahtına I. Mesud'un geçmesini sağlayarak uzun süre bu devleti etkileri altında tuttular. Ne var ki Melik Muhammed'in ölümünden sonra başlayan taht kavgaları Danişmendliler'i güçsüz düşürmüştü. Bu fırsattan yararlanan Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan 1175'te Danişmendliler'in varlığına son verdi. Tokat, Malatya, Sivas ve Kayseri'yi değerli yapılarla zenginleştiren Danişmendliler'in Anadolu'nun Türkleşmesinde ve bu topraklarda İslam dininin benimsenmesinde önemli katkıları olmuştur. Kurucuları Danişmend Gazi'nin yaşamı ve Anadolu'nun fethinde gösterdiği kahramanlıklar da destanlarla günümüze kadar yaşatılmıştır. Saltuklular Alp Arslan, komutanlarından Ebu'lKasım'ı fethettiği Erzurum ve çevresine bey olarak atadı. 1092'den sonra bağımsız bir devlet haline gelen bu beyliğin adı Ebu'lKasım'ın torunu İzzeddin Saltuk'tan gelir. Kuzeydoğu Anadolu'daki Kars, Bayburt, Oltu, Tortum, İspir ve Tercan yöresini de egemenlikleri altına alan Saltuklular Trabzon Rum İmparatorluğu'na ve Gürcüler'e karşı başanh savaşlar verdiler. Gürcüler'in Anadolu içlerine ilerlemesini engelleyen bu beylik Haçlı ordularına karşı Danişmendliler ile birlikte savaştı. Saltuklular zamanında komşu ülkelerden gelen tüccarların uğrak yeri olan Erzurum ekonomik yönden gelişti ve birbirinden güzel yapılarla donandı. Saltuklular'ın egemenliğine Anadolu Selçukluları son verdi. İkinci Dönem Anadolu Beylikleri Anadolu Selçukluları, Anadolu'ya gelen Türkmen beylerini aşiretleriyle birlikte Bizans ve Kilikya sınırlarına yerleştirmişti. Böylece bu uç bölgelerin yönetimini ve sınırların koruyuculuğunu uçbeylerine bırakmıştı. Anadolu Selçuklulan'nın 1243'teki Kösedağ Savaşı'nda Moğollar'a yenilmesi bu devletin Türkmenler üzerindeki gücünü sarstı. Ardından Selçuklular Moğol egemenliğine boyun, eğince Anadolu'da Moğollar'a karşı mücadeleyi Türkmenler üstlendi. Ayrıca bazı uçbeyleri Anadolu Selçuklulan'nın İznik Rum Krallığı'yla yapmış oldukları anlaşmaları bozarak batıya doğru ilerlediler ve ele geçirdikleri kentlerde küçük beylikler kurdular. Başlangıçta Batı Moğollan, İlhanlılar'ın saldırılarından korunmak için bu devletin egemenliğini tanımış ve her yıl belirli bir vergi ödemeyi kabul etmişti. 13. yüzyılın sonlarına doğru Anadolu'da Moğol baskısının azalması ve 14. yüzyılın başlarında İlhanlılar'ın Müslüman olması üzerine bazı beylikler bağımsızlıklarını kazandılar. 14. yüzyılın ortalarına doğru Anadolu'nun her yanında büyüklü küçüklü birçok bağımsız beylik kurulmuştu. Ne var ki, içlerinde en güçlüsü olan Osmanlı Beyliği zamanla bütün öbür beylikleri topraklarına kattı ve sınırları Anadolu'nun çok ötesine taşan Osmanlı İmparatorluğu'na dönüştü {bak. OSMANLI İMPARATORLUĞU). Osmanoğullan'nca tarih sahnesinden silinen İkinci Dönem Anadolu Beylikleri maddenin sonundaki tabloda topluca gösterilmiştir. Bunlardan altısı, Osmanlı Beyliği'nden sonra en güçlü devlet olarak Anadolu tarihinde önemli rol oynadıkları için aşağıda ayrıca anlatılmıştır. Aydınoğulları Germiyanoğulları'nın subaşısı (ordu komutanı) Aydınoğlu Mehmed Bey, Bizans'tan aldığı Selçuk ve Tire çevresinde 1308'de kendi adına bir beylik kurdu. Birgi'yi başkent yapan Mehmed Bey sonradan Ödemiş, Sultanhisar ve İzmir'i de topraklarına katarak beyliğini genişletti. Ayrıca Selçuk'ta bir donanma kurarak Sakız, Bozcaada, Eğriboz, Mora ve Rumeli kıyılarına akınlar düzenledi. 1334'te Mehmed Bey Ölünce beyliğin başına oğlu Umur Bey geçti. Denizciliğe önem veren Umur Bey Selçuk ve İzmir'deki tersaneleriyle donanmasını güçlendirdi. Aydınoğulları'nın donanması artık Ege için büyük bir tehlike olmaya başlamıştı. Alaşehir'i de topraklarına katan Umur Bey'in giderek güçlenmesi karşısında Haçlılar önlem alma gereğini duydu. Venedik, Ceneviz, Rodos Şövalyeleri ve Kıbrıs Krallığı'nın donanmalan birleşerek İzmir'e saldırdı. Haçlı kuvvetlerinin ilk saldırılarını püskürten Aydınoğullan ikinci saldında aynı başarıyı gösteremedi ve İzmir'i ele geçiren Haçlılar Türk donanmasını yaktılar. Umur Bey'in 1348'de ölmesinden sonra eski gücünü yitiren Aydınoğullan denizden Haçlılar'in, karadan da Osmanlılar'in baskısı altında kaldı. 1390'da başa geçen İsa Bey Yıldırım Bayezid ile anlaştı ve Tire'de oturmak koşuluyla topraklarını Osmanlılar'a bıraktı {bak. Yildirim Bayezid). Ama Ankara Savaşı'nda Yıldırım Bayezid'i yenen Timur Aydınoğullan'na topraklarını geri verdi. Yıldırım Bayezid'in oğulları arasındaki taht kavgalarından yararlanarak bir süre daha ayakta kalan Aydınoğullan Beyliği 1426'da II. Murad tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Candaroğulları Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud, tahta çıkmasına yardımcı olan Şemseddin Yaman Candar'a Kastamonu çevresindeki toprakları vermişti. 1292'de bu bölgede kurulan Candaroğulları Moğollar'ın Anadolu'dan çekilmesinden sonra bağımsız bir beylik haline geldi. Yaman Candar'dan sonra bey olan Süleyman Paşa zamanında Sinop, Çankırı ve Safranbolu alındı. Ama daha sonra çıkan taht kavgalan nedeniyle beyliğin toprakları ikiye bölündü. Önce Osmanlılar'in egemenliğini tanıyan, sonra Kadı Burhaneddin ile birleşerek Osmanlılar'a başkaldıran Kastamonu kolunu 1392'de Yıldırım Bayezid ortadan kaldırdı. Sinop kolunun başında bulunan Candaroğlu İsfendiyar Bey ise Yıldırım Bayezid'in egemenliğini tanıdığı için beyliğin başında kaldı. Ankara Savaşı'ndan sonra beyliğin eski topraklarını da ele geçirdi. Çelebi Sultan Mehmed'in yeniden Anadolu birliğini kurması üzerine Candaroğulları Osmanlı egemenliğini tanıyarak bu devletle dostça geçindi. 50 yılı aşkın bir süre tahtta kalan İsfendiyar Bey'in adıyla, İsfendiyaroğullan olarak da anılan bu beylik 1460'ta Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Candaroğullan'nın sınırlan içindeki Kastamonu, Sinop, Küre, Çankm gibi kentler değerli yapılarla donandı. Sinop ve Samsun limanlan önemli birer ticaret merkezi durumuna geldi. Aynca Sinop'ta büyük bir tersane kuruldu. Germiyanoğulları Bu beylik, Kütahya, Kula, Simav Gölü ve Denizli çevresinde yerleşmiş olan Germiyanlı Türkmen aşiretince 1300'de kuruldu. Başlangıçta İlhanlılar'ın egemenliğini tanıyan beylik Yakub Bey zamanında bağımsızlığını kazandı. Ardından Bizans'ı da vergiye bağlayan Germiyanoğulları Anadolu'nun en güçlü beyliklerinden biri oldu. Kayseri yöresindeki Karamanoğullan'nın güçlenmesi üzerine Osmanlılar ile dostluk ilişkilerini güçlendirme yollannı arayan Germiyanoğulları'ndan Süleyman Şah kızını Yıldınm Bayezid ile evlendirdi. Simav, Emet ve Tavşanlı çevresindeki topraklannı da çeyiz olarak Osmanlılar'a verdi. Ama Süleyman Şah'tan sonra tahta çıkan II. Yakub Bey bu topraklan geri almak isteyince, 1390'da Germiyanoğullan üzerine yürüyen Yıldırım Bayezid bu beyliği ele geçirdi. Timur, 1402'deki Ankara Savaşı'ndan sonra Germiyanoğullan'nın topraklarını kendilerine geri verince beylik yeniden toparlanmaya başladı. Yıldırım Bayezid'in oğullan arasındaki taht kavgasında Çelebi Mehmed'i tutan II. Yakub Bey Osmanlılar ile dostça geçindi ve ölümünden sonra ülkesinin Osmanlı topraklarına katılmasını vasiyet etti. Böylece, 1429'da bu sultanın ölümü üzerine Germiyanoğullan Beyliği tarihten silinmiş oldu. Hamidoğulları 13. yüzyılın başlannda İsparta, Eğridir, Yalvaç ve Uluborlu yöresini fetheden Selçuklular, Hamid Bey'in önderliğindeki Türkmen boylannı buraya yerleştirerek bir uçbeyliği kurmuşlardı. Yaklaşık 100 yıl sonra Hamid Bey'in torunu Dündar Bey Selçuklular'ın zayıflamasından yararlanarak 1301'de bağımsızlığını ilan etti. Önce Uluborlu'yu, sonra Eğridir'i başkent yapan Dündar Bey Gölhisar, Korkuteli ve Antalya'yı alarak sınırlannı genişletti; Antalya yöresini de kardeşi Yunus'a bıraktı. Başlangıçla İlhanlılar'ın egemenliğini tanıyarak bu güçlü devletle iyi ilişkiler kurmuştu. Ama sonradan İlhanlılar ile anlaşmazlığa düşen Dündar Bey'in 1324'te yenilerek öldürülmesi üzerine Hamidoğulları Beyliği ikiye ayrıldı ve bir kolu Eğridir'de, Öbürü Antalya'da varlığını sürdürdü. Hamidoğulları'nın Eğridir kolu Eşrefoğulları'nın topraklarından bir bölümünü alarak sınırlarını genişletti. Osmanlılar ile Karamanoğullan'nın baskısı altında kalan beylik Seydişehir ve Akşehir gibi birtakım kentleri Osmanlılar'a satmak zorunda kaldı. 1391'de de bütün toprakları Osmanlılar ve Karamanoğulları arasında paylaşıldı. Hamidoğulları'nın Antalya kolu Teke yöresinde kurulduğu için Tekeoğulları adıyla da bilinir. Bu beylik de sürekli olarak Osmanlıların ve Karamanoğullan'nın baskısı altındaydı. Bir süre Kıbrıs Krallığı'nca işgal edilen Antalya'yı 1392'de Yıldırım Bayezid Tekeoğullan'ndan alarak beyliğe son verdi. Ankara Savaşı'ndan sonra yeniden kurulan bu küçük devlet egemenliğini ancak 1423'e kadar sürdürebildi ve o tarihten sonra topraklarının tümü Osmanlılar'a geçti. Hamidoğulları'nın uzun süre ayakta kalabilmesinde en önemli etken, Antalya gibi işlek bir limana sahip olarak Anadolu'nun ticaret yaşamında üstünlük sağlayabilmeleridir. Kadı Burhaneddin Devleti Orta Anadolu, 134381 yıllan arasında Eretna Devleti'nin egemenliğindeydi. Bu devletin vezirlerinden Kadı Burhaneddin, Eretna Hükümdan II. Mehmed'in ölümü üzerine tahta çıkarak 1381'de kendi adına bir devlet kurdu. Kısa sürede güçlenerek Kayseri ve Sivas'ın yanı sıra kuzeyde Samsun, doğuda Erzincan kentlerini topraklanna kattı. Batıda Ankara yakınlarına kadar uzanarak Osmanlılar ile üstünlük mücadelesine giren Kadı Burhaneddin'in gücünden kaygılanan Yıldınm Bayezid bu devletin üzerine bir ordu gönderdi, ama kuvvetleri bozguna uğratıldı. Başarılı bir komutan ve iyi bir devlet adamı olan Kadı Burhaneddin aynı zamanda şair ve bilgindi. 1391'de Akkoyunlu Sultanı Kara Yülük Osman Bey tarafından bir çatışmada öldürülünce devleti de parçalanarak tarihten silindi. Karamanoğulları Moğollar'dan kaçarak Anadolu'ya gelen Oğuzlar'ın Avşar boyundan olan Karaman oymağını Selçuklular Mut, Gülnar ve Ermenek yöresine yerleştirmişlerdi. Karamanoğullan Beyliği sonradan İçil (İçel) adını alan bu bölgede Karaman oymağınca kuruldu. 1256'da bu oymağın başına geçen Kerimuddin Karaman Anadolu Selçuklulan'nın zayıflamasından yararlanarak topraklarını genişletti. Bu arada Selçukluların başkenti Konya'yı almaya çalıştıysa da yenilerek öldürüldü. Onun yerine geçen Mehmed Bey Moğollar'a karşı başanlı savaşlar verdi ve Konya'yı kısa bir süre için ele geçirdi. Konya'da bulunduğu sırada ilk kez Türkçe'yi resmi dil olarak ilan etti. Moğol ve Selçuklu ordusuna yenilerek yaşamını yitiren Mehmed Bey'in ardından başa geçen beyler Moğollar ile sürekli savaştılar. Birkaç kez Konya'yı işgal ettilerse de bu kentte tutunamadılar. Ancak İlhanlılar'ın Anadolu'dan çekilmesinden sonra Konya'yı alarak başkent yapan Karamanoğulları giderek çok güçlü bir beylik haline geldi. Sınırları genişledikçe, Germiyanoğullan'nın ve Hamidoğullan'nın topraklarını alan Osmanlılar ile komşu oldular. Osmanlılar'ın güçlenmesi Karamanoğulları'nı tedirgin ediyordu. Böylece iki devlet arasında uzun bir mücadele başladı. Karamanoğulları Osmanlılar'a karşı Akkoyunlular'ın ve Timurlular'ın yanı sıra Avrupa devletleriyle de işbirliği yaptılar. Yıldırım Bayezid Rumeli'de Haçlılar ile savaşırken, öbür Anadolu beyliklerini de kışkırtarak Osmanlılar'a saldırdılar. Bunun üzerine Yıldırım Bayezid 1390'da Karamanoğulları'nın üzerine yürüdü ve Konya'yı alarak bu güçlü beyliğin egemenliğine son verdi. Ankara Savaşı'ndan sonra topraklarını geri alarak beyliklerini yeniden kuran Karamanoğulları Osmanlılar ile savaşmayı sürdürdüyse de, Fatih Sultan Mehmed 1466'da kesin olarak bu beyliği ortadan kaldırdı. Beyliklerin Devlet Yapısı ve Ordu Düzeni Anadolu beyliklerinin ilk örgütlenmesi aşiret yapısındaydı. Anadolu Selçuklu sultanları bu aşiretleri özellikle Bizans sınırına yerleştirmişler ve bu toprakları aşiret beylerine ikta (tımar) olarak vermişlerdi. İkta sisteminde, Türkmen beyleri kendilerine verilen toprağa yerleşiyor, buna karşılık Selçuklu sultanı için 50'den az olmamak koşuluyla asker besliyorlardı. Toprak gene Selçuklu sultanının mülküydü, ama kaldırılan ürün beylerin oluyordu. İkta yoluyla sınır bölgelerine yerleştirilmiş olan beyler sonradan bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde Selçuklu devlet yapısını kendilerine örnek aldılar. Bu beyliklerde devlet yönetici ailenin malı sayılır, bu ailenin en yaşlı ya da etkili kişisine Ulu Bey denirdi. Ulu Bey devlet merkezinde oturur, vilayetlerin yönetimini ise çocuklarına ya da kardeşlerine bırakırdı. Devlet yönetiminden sorumlu olan kurul, vezirin başkanlığında toplanan Divan'di (bak. DİVAN). Vilayetlerin yönetiminden ise valiler, hukuk işlerine bakan kadılar ve askerlik ile güvenlik işlerini yürüten subaşılar sorumluydu. Devletin parası (sikke) Ulu Bey adına basılırdı. Anadolu beyliklerinin ordusu, Ulu Bey'in atlı ve yaya hassa birlikleri, ikta verilmiş beylerin yetiştirdiği askerler ve çeri denen aşiret atlılarından oluşurdu. Savaş sırasında ordu üç kola ayrılır, merkez kuvvetlere Ulu Bey, sağ ve sol kollara da oğulları ya da kardeşleri komuta ederdi. Ayrıca ordunun önünde öncü, ardında yedek kuvvetler bulunurdu. Kullanılan başlıca silahlar ok, yay, kılıç, kargı, hançer, balta, gürz ve mancınıktı. Ekonomik ve Toplumsal Yaş Anadolu beyliklerinin toprakları Selçuklular'daki gibi ikta, vakıf ve mülk olarak üçe ayrılmıştı. Devlet bazı toprakların vergi gelirini hizmetlerine karşılık belirli bir kişiye ya da bir vakfa bırakırdı. Köylüler işleyecekleri toprağın geçici tapusunu bu kişiden ya da vakıftan alır, vergisini de devlet hazinesine değil o kişiye ya da vakfa öderlerdi. Hiçbir köylü ekip biçmekle yükümlü olduğu toprağı bırakıp bir başkasının toprağına gidemezdi. Kent ve kasabalarda mülk sahibi olanlar köylülere oranla daha özgürdüler. Her zanaat dalı ayrı bir Ahi birliğine bağlanarak kendi içinde örgütlenmişti (bak. AHİLİK). Ekonominin temeli tarıma dayalıydı. İklim koşullarına bağlı olarak çeşitli bölgelerde tahıl, meyve ve pamuk yetiştiriliyor, hayvancılık yapılıyordu. Anadolu Selçukluları gibi Anadolu beylikleri de ticaretin canlandırılmasına ve güvenlik içinde sürdürülmesine özen göstermişlerdir. Örneğin Kadı Burhaneddin, paraya çok gereksinim duyduğu bir dönemde zengin bir tüccarın mallarına el koyma önerisini hiç düşünmeden geri çevirmişti. O dönemde Karadeniz kıyısındaki Sinop, Trabzon ve Samsun, Ege'deki Foça, İzmir, Selçuk ve Balat ile Akdeniz'deki Antalya ve Yumurtalık limanlan iç ve dış ticaretin en önemli merkezleriydi. Ayrıca Kayseri ve Konya, özellikle de bütün kervan yollarının kavşak noktasında bulunan Sivas önemli pazarlar olarak gelişmişti. Dışarıya satılan malların başında her çeşit kumaş, halı, kilim, ipek ve pamuk geliyordu. Anadolu'da dokunan kilim ve halılara Avrupa'da çok değer veriliyordu. Kütahya, Amasya ve Bayburt çevresinden çıkarılan gümüşün büyük bölümü de dışarıya satılıyordu. Bilim ve Sanat Ekonomideki canlılık bilim ve kültüre de yansımıştı. Bu dönemde özellikle Konya, Kayseri ve Kastamonu birer bilim merkezi olarak ün kazanmıştı. Bütün bilimler arasında en çok tıbba önem veriliyordu. 14. yüzyıl İslam dünyasının en büyük hekimlerinden biri sayılan Hacı Paşa gibi tıp bilginleri bu alanda yapıtlar verdiler. Başta Yunus Emre olmak üzere Gülşehirli Şeyh Ahmed, Âşık Paşa, oğlu Ulu Arif Çelebi, Bahaeddin Sultan Veled, Ahmed Eflaki gibi şair ve yazarlar da Anadolu beylikleri döneminde yetişmiştir. Bunlardan Yunus Emre'nin çağları aşan derinliği ve yüceliği o dönemdeki kültür düzeyinin ne kadar yüksek olduğunu gösterir (bak. Yunus Emre). Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra kurulan küçük beyliklerin her biri zamanla mimarlıkta ayrı bir üslup geliştirdi. Selçuklular döneminde gezici olan mimar ve ustalar beylikler döneminde beylerin yanına yerleştiler. Osmanlılar zamanında doruğuna ulaşan büyük mekânlı yapıların temeli de bu dönemde atıldı. Karaman'da Melek (Nefise) Sultan'm yaptırdığı Hatuniye Medresesi ile Niğde'deki Ak Medrese Karamanoğulları'ndan, Afyonkarahisar'daki Kubbeli Cami ve Kütahya'daki Vacidiye (Demirkapı) Medresesi Germiyanoğulları'ndan, Beyşehir'deki Eşrefoğlu Süleyman Bey Camisi ve Medresesi Eşrefoğulları'ndan, Eğridir'deki Dündar Bey Medresesi Hamidoğulları'ndan, Safranbolu' daki Gazi Süleyman Paşa Camisi Candaroğullan'ndan, Birgi'deki Aydınoğlu Mehmed Bey Camisi ve Medresesi ile Selçuk'ta salt mermerden yapılmış İsa Bey Camisi ve İmareti Aydınoğulları'ndan, Manisa'daki Ulucami Saruhanoğulları'ndan ve Kayseri'deki Hatuniye Medresesi Dulkadıroğulları'ndan günümüze ulaşmış en önemli mimarlık örnekleridir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.