![]() |
Diyabetik Retinopati
Diabetes mellitus, ya da halk dilindeki adıyla şeker hastalığı, kan şekerinin yüksek olmasıyla kendini gösterir. İnsülin hormonunun eksikliği ya da etkisizliği sonucu ortaya çıkar. Diyabetin, gözün görme tabakası olan retinada yaptığı bozukluklara ise diyabetik retinopati denir. Diyabetin başlıca iki tipi vardır:
Şeker hastalığı bütün vücutta olduğu gibi gözdeki damarların da duvarlarında hasara ve zayıflamaya neden olur. Zayıflamış olan damarlarda muayene sırasında görülebilen ilk belirti mikroanevrizma olarak isimlendirilen küçük damar baloncuklarıdır. Daha ileri aşamalarda damar geçirgenliği bozulduğundan damar içinde bulunan su, yağ ve kan, damar dışın çıkmaya başlar. Bu maddelerin görme merkezinde toplanması durumunda ciddi görme azalması meydana gelir. Diğer taraftan, kılcal damarlar zamanla tamamen tıkanabilir ve kan ulaşmayan bölgeler canlılığını yitirebilirler. Vücut kendi iç dinamikleri ile kan dolaşımı bozulan bölgelerde yeni ama anormal kan damarları üretmeye başlar. Zamanla büyüyen ve göz içi boşluğuna uzanan bu damarlar, göz içi kanamalarına yol açarlar. Ki bu kanamalar şeker hastalığındaki ani görme kaybının en önemli sebebidir. http://www.bsm.gov.tr/uzman/images/dia_retinopati1.jpg http://www.bsm.gov.tr/uzman/images/dia_retinopati2.jpg http://www.bsm.gov.tr/uzman/images/dia_retinopati3.jpg Şeker hastaları ne sıklıkla kontrol edilmelidir? Şeker hastalığı ilk tespit edildiğinde kişinin göz kontrolünden de geçmesi uygun olur. Çünkü gizli seyreden bazı şeker hastalarında hastalığın tespiti esnasında bile retinopati olabilmektedir. Hatta şeker hastası olduğunun farkında olmadan göz içi kanaması ile gelen hastalarda olabilmektedir. İlk tespitten sonra en geç yılda bir olmak üzere retinopatinin varlığına ve düzeyine göre kontrol aralıkları göz doktoru tarafından ayarlanır. Unutulmamalıdır ki kontrollerin, tetkiklerin ve tedavilerin zamanında yapılması her zaman en iyi, en kolay ve en ucuz yoldur. Yine unutulmamalıdır ki diyabetik retinopatilerin hemen her aşamasında uygulanabilecek bir tedavi şekli vardır. Ancak gecikmiş ve fazla ilerlemiş hastalıkta daha pahalı ve daha az yüz güldürücüdür. Tetkik ve tedavide neler yapılmaktadır? Öncelikle iyi bir göz muayenesinde retinopatinin durumu büyük ölçüde gözlemlenebilir. Hastalığın takibinde, ismini FFA olarak kısalttığımız göz anjiografisi mutlaka gereklidir. Muayenede fark edilmeyen bazı sorunlar anjiografide kolayca fark edilebilir. Retinopatinin tedavisinde halen en temel yöntem lazer fotokoagülasyon tedavisidir. Hem damarların sızdırmalarını engellemede hem de göz içi kanamalarını önlemede iyi yapılmış lazer tedavisi oldukça etkilidir. Lazer tedavisinin yeterince yapılamadığı bazı durumlarda göz içine uygulanan ilaç tedavileri başarı sağlayabilmektedir. Bütün bu tedavilere rağmen ilerlemiş, kanamalı vakalarda en son tercih olarak vitrektomi ameliyatı gerekebilir. Bu ameliyatta esas olarak gözün arka iç boşluğu temizlenir, kanamalar giderilir. Son olarak şu uyarıyı eklemekte fayda görüyorum. Şeker hastalığı dünyadaki körlüklerin en önde gelen sebebidir. Lazer tedavisi uygun şekilde ve zamanında yapıldığında bu hastalığın temel tedavi yöntemidir. Şeker hastalarında oluşan görme azalması ya da kayıplarının sebebi lazer tedavileri değil, hastalığın kendisidir. Unutulmamalıdır ki şeker hastalığı ömür boyu devam edecektir ve buna bağlı göz sorunları da zamanla daha da ilerleyecektir. Bu kaçınılmaz ilerlemenin temel tedavisi olan lazeri, görme azalmasının sebebi olarak görüp tedavi olmamak sonuçta hastanın kendisine zarar verecektir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.