![]() |
Beden Boyutunda İlk Çalışan Organ ; Kalp
1 Eklenti(ler)
Beden Boyutunda İlk Çalışan Organ ; Kalp !..
Ceninin 4.hafta da kalbi , bundan 12 hafta sonra da beyni çalışmaya başlar. İnsan kalbi 4 odacıklıdır. Yukarıda 2 oda; kulakçıklar (Atrium), altta 2 oda; karıncıklar (Ventrikül) olarak yer alır. Kulakçıkla karıncıklar arasında kapakçıklar bulunur. Sağ kulakçıkla sağ karıncık arasında üç parçadan meydana gelmiş Tricüspit, sol kulakçıkla sol karıncık arasında iki parçalı Bicüspit kapakçıkları bulunur. Bu odacıkların kasılmalar Systol, gevşemeleri Diastol olarak bilinir. Kalp kasının kendi impulsunu (uyartı ) üretmesi:Kalp kası yapısında kasılma özelliğine sahiptir. Eğer insan kalbini vücuttan ayırıp uygun ortama koyarsak yine kendi kendine kasılır. Sağ kulakçığın duvarındaki bir bölgede bulunan özelleşmiş kalp kası düğümlerinden yani SİNOATRİAL düğümden (kulakçık çeperi düğümü) başlatılan uyarılarla kasılma meydana gelir. Impulslar, kulakçığın her tarafına ve diğer Purkinje düğümlerine yayılır. İkinci bir düğüm, karıncıkların hemen önünde kulakçıklar arasında bulunan ATRİOVENTRİCULAR (kulakçık-karınçık bölgesi) düğümdür. Atrioentricular düğümden çıkan Purkinje fibrilleri tüm karıncığa yayılır. Kulakçıklarla karıncıklar arasında bir kas bağlantısı olmadığından impulsların geçişleri sadece özel Purkinje hücreleri ile olur.Sinoatrial düğüm, kalbin atışını başlatır ve kasılma ritimlerini denetler. Bu nedenle bu düğüme “Pacemaker” (örnek olan) denir. Sinoatrial düğümde, daha sonra anlatacağımız gibi, meydana gelen aksiyon potansiyeli saniyede 0,3 m hızla her iki kulakçığın kaslarına yayılır ve tüm kaslarda birden kasılma meydana gelir. Meydana gelen bu dalgalar özel iletim yolları ile, saniyede 0,3 m hızla, atrioventriküler düğüme ulaşır ve bu düğümü uyarır. Düğüm, impulsu 0,1 m hızla iletir. Karıncıktaki atrioventrikular düğümden çıkan dalgalar HİS Demetleri dediğimiz yollarla saniyede 1,5-2,5 m hızla her iki karıncığın yan duvarlarından tüm kaslarına yayılır ve hepsinin birden kasılmasını sağlar. His demetleri, miyokart (kalbin kas dokusu) içerisine purkinje ağıyla yayılmış ve dallanmıştır. Purkinje sistemi karıncıkların birden ve hızlı kasılmasını sağlar. Kalpteki bu özel impuls yaratma ve iletme sistemi, kalbin; kulakçık ve karınçıklarının ayrı ayrı fakat; sinkronize kasılmalarını sağlamak içindir. Atrioventrikular düğümde impulsların yavaş yayılmasının nedeni, kulakçığın kasılmasının tamamlanması ve kanın kulakçıklardan karıncıklara girmesi için yeterli zamanı bulması içindir. Sinoatrial düğümün ısıtılması (ateşli hastalıklarda) kalp atışının hızlanmasına, soğutulması ise kalp atışının düşmesine neden olur. Sinoatrial düğümün zedelenmesi halinde görevi atrioventrikular düğüm yüklenir. Sinotarial düğümün ritmikliği pozitif yüklü sodyum iyonlarının düğümü meydana getiren hücrelerin zarından sızmasıyla meydana gelir. Zarın durgun elektrik potansiyeli tersine döner ve hücreler aktif hale geçer. İmpuls oluşumu; sodyum, potasyum iyonlarının hücre zarından içeri dışarı hareketleriyle, elektriksel değişim meydana gelmesinin sonucudur. Elektriksel değişim olarak meydana gelen impuls, nöronun aksonu (uzun lifi) boyunca meydana gelir. Diğer nörona impulsın aktarımı nörotransmiter maddelerin kimyasal değişimi sonucu sinaps bölgelerinde gerçekleşir. Kalp kasının, doğumdan ölüme kadar yorulmadan çalışması; sodyum iyonları dışarıya pompalandıklarında zarın dinlenme potansiyeli tekrar kazanılmış olur. Fakat bunlardaki eşsiz durum şudur: Bir sinir ya da kas aracılığıyla yeniden uyarılmadan sodyum iyonları zardan içeriye sızar ve kendi kendine yeni bir uyarma meydana getirir. Bu sodyum iyonlarının içeriye ve dışarıya kendi kendine akması sinoatrial düğümün ritmik hareketlerini meydana getirir. Her ne kadar kalp doğal yapısı gereği ritmik ise de, onun kasılma frekansı ve pompaladığı kan miktarı bir takım dış etkenler aracılığıyla düzenlenir. Bunlar periferik sistemde gerek duyulan kan gereksinmesine, solunum durumuna, sıcaklık düzenlenmesine ve her şeydan önce ruhsal duruma bağlı olarak gelişen sinirsel, otonom ve hormonal düzenlemelerdir. Otonom sinir sistemi elemanı olan omurilik soğanından çıkan bir çift sinirle sinoatrial düğüm (kulakçık çeperi düğümü) bağlantılıdır. Bu sinirler hızlandırıcı ve yavaşlatıcı olarak etki yapar. Hızlandırıcı olan sempatik sinir, saldığı nörotransmiter (impuls transfer eden kimyasal madde) adrenalin ile, yavaşlatıcı olan parasempatik sinir ise asetil kolin ile impulsı sinapsdan sinoatrial düğümdeki nöronlara iletir. Buraya kadar olan bilimsel veriden kendimce yaptığım sentezler Öncelikle dikey olarak yeni bir boyut oluşturma olarak olaya baktığımızda, hücre boyutundan; kalbin sağ kulakçığında dokusu içinde gizlenen sinoatrial düğüm dediğimiz nöronlarda, çekirdekleri içindeki DNA dan ( Bilgi Kaynağının madde boyutu) Hay ismi altında tüm bedenin bilgisi impuls(uyartı) şeklinde kalbe akmaya başlar. Gerçekte bu bilgi akışı, DNA moleküler boyut olması nedeniyle bunun üstündeki atom boyutunun üstündeki boyutta (Kuvantsal boyut=melekut alemi=elektromanyetik dalgalar evreni) HAY ismi altında bilgi akışının, hücre boyutunda algılanmasıdır. Sonuç olarak anladığım, Kalbin kendi sinir sistemiyle kendi kendine çalışmaya başlaması; madde ötesi boyuttan Datanın Hay ismini açığa çıkarmasıyla anlamlıdır. İmpuls (Uyartı) oluşumu sırasında hücre de mitokondri ( enerji üretim santrallerinde) glikozun oksijenle karbondioksit ve suya kadar parçalanması sürecinde, glikozun molekülünün bağlarında bulunan kimyasal bağ enerjisi, enzim taşıma sisteminde; Bilgi –canların doğrultusunda, çok yüksek olan bu enerji, hücreyi koruma nedenine dayalı olarak basamak, basamak ATP moleküllerinde tutulmaktadır. kimyasal bağ enerjisi canlının kullanabildiği enerji türüdür. Boyut içinde yatay olarak olaya bakarsak. Biyoelektrik enerji de dediğimiz bu kimyasal bağ enerjisi, güneş enerjisinin Fotosentez olayıyla bitkiler tarafından dönüştürüldüğü formdur. Dolayısıyla yeryüzünde hayatı başlatan güneş enerjisi (HAY) , nebattan insana kadar besin zincirindeki aktarımı glikoz molekülü ile olmaktadır. İşte impuls oluşumunda glikozun yıkımıyla üretilen ATP’deki biyoelektrik enerji, Hay isminin bu boyuttaki algılanmasıdır bence… İmpuls dediğimizde nöronun aksonu boyunca Sodyum ve Potasyum iyonlarının aksonun içine ve dışına çıkması suretiyle meydana gelen potansiyel fark, elektriksel değişimdir. Sodyum ve Potasyum iyonları akson zarından geçebilmek için ATP’deki fosfatların koparılmasıyla açığa çıkan biyoelektrik enerjiyi kullanmaktadır. İmpuls akson ucuna (purkinje liflerinin ucu) geldiğinde kimyasal değişimle kalp kasına iletilecek ve kalp kasılmaya başlayacaktır. Burada Hay biyoelektrik enerji olarak algılanırken impuls onun açığa çıkması anlamında olabilir diye düşündüm. Datada henüz anlam içermeyen stringlerin anlam kazanmasıyla dalga evrenini= melekut alemini=kuantsal boyutu açığa çıkarması gibi… Sinoatrial düğümdeki nöronlarda ilk impuls oluşumu için kullanılan biyoelektrik enerji (Hayın madde boyutundaki algılanışı) üretimi, annenin yumurta hücresindeki (Rahim ağırlıklı) mitokondrinin (enerji santralı) DNA’sındaki bilgi akışı doğrultusunda olduğu için Hayat veren annedir. Hava ana hipotezine göre mitokondrial DNA, ilk kadından bu yana hiç değişmemiştir. Buradan da Hay rahim ismine dayalı olduğunu anlıyorum. Çünkü yumurta ve spermin döllenmesi sırasında sperm içeri girerken spermden sadece DNA’lar katılmakta. Biyoelektrik enerji(Hay) üretimi Havva anadan beri hiçbir değişime uğramayan mitokondrideki DNA’nın bilgi akışı doğrultusunda gerçekleşmektedir. Bu da bana Resülümüz’ün ümmetinin, kızı Fatma’dan devam etmesinin nedeni olduğunu düşündürdü. “Cennet annelerin ayağı altındadır.” hadisinin, Hayyın anneden açılması ve Rahime dayalı olması anlamı olabilir. Kalbin kanı pompalamasıyla taşınan biyoelektrik enerji (Hay) kaynağı glikoz molekülü, tüm doku ve organların gelişimi için hücrelerinde kullanılırken, beyin hücrelerinin gelişip, olgunlaşması sonunda işlevlerine başlaması kalpten gelen uyarıyla 120. günde başlayacaktır. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.