ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=595)
-   -   Bilim Felsefesi Nedir - Bilimle Felsefenin Ilişkisi - Bilim Felsefesinin Soruları (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=77918)

[KAPLAN] 05-18-2009 11:06 PM

Bilim Felsefesi Nedir - Bilimle Felsefenin Ilişkisi - Bilim Felsefesinin Soruları
 
BİLİM FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI
  • Bilim nedir?
  • Bilimsel düşünce nedir?
  • Bilimsel yaklaşım nedir?
  • Bilimsel yöntem nedir?
  • Bilimsel sonuç nedir?
  • Bilimsel yöntem ve düşüncenin yapısı nedir?
  • Bilimsel yasa nedir?
  • Bilimin değeri nedir?
Bir sonuç olarak bilimin temel özellikleri

Bilim İlerleme özelliğine sahiptir. Her bilim adamı kendinden önceki bilimsel çalışmaları kaldığı yerden alarak daha ileri götürür. Bilimsel bilgi tarih boyunca birikmiş, artmış bir bilgidir. Bilimsel bilgi herkese açıktır. Bilimsel yöntemi kullanarak, herkes bilimsel sonuçlara ulaşabilir, onları test edebilir. Bilim olgulara dayalıdır. Bilimsel bilgi onu üreten insandan bağımsız olarak, nesnel bir alana aittir. Hiçbir bilimsel bilgi mutlak değildir. Her zaman bir bilimsel bilgi yerini daha doğru sonuçları olan bir bilgiye bırakabilir. Bilim birbiriyle çelişen iki önermenin aynı şekilde doğru olabileceğini kabul etmez. Bilimsel bilgi tutarlıdır. Bilim bize geleceğe ilişkin bilgi verme iddiasını da taşır. Başka deyişle bilim öndeyilerde bulunur.

DENEYSEL BİLİMLER VE TÜMEVARIM YÖNTEMİ

Tümevarım yöntemi, (tek tek olaylardan hareketle genel sonuçlara ulaşma) deneysel bilimlerin kullandığı temel yöntemlerden biridir.
Bu yöntem sayesinde bilim adamları ele aldıkları konuyla ilgili olarak elde ettikleri sonuçları genelleştirirler.

Tek tek gözlemlerden yola çıkarak genel sonuçlara ulaşmak deneysel bilimler için kaçınılmaz olmakla birlikte, elde edilen bu genel sonuçların kesinliği konusu kuşkuludur. Çünkü sınırlı sayıda gözlemden sonra sonuca bir sıçramayla ulaşılmaktadır.

Tümevarım yönteminin bu yetersizliğini aşabilmek için, bazı bilim felsefecileri (Reichenbach) elde edilen sonuçların istatiksel olarak yorumlanması gerektiğini savunmuşlardır. Yani on kez yapılan gözlemlerden elde edilen bir bilgi bir milyon kere yapılan gözlemlerle elde edilen sonuca göre daha az kesindir.
Bu yaklaşım ise K. Popper tarafından eleştirilir. Popper’a göre deney sayısının artması olasılğı yükseltmez. Olasılık hep aynı kalır. Tavla zarını ilk atışımızda dört gelme olasılığı neyse, milyonuncu atışımızda da aynıdır.(1/6)
Popper, bilimsel bilginin hiçbir zaman kesin sonuçlu olarak kanıtlanamayacağını söyler. Ona göre bilimsel bir bilgi yanlışlanabilir olmalıdır. Popper, her varsayımın aksi kanıtlanana kadar doğru sayılması, aksi kanıtlandığında da terkedilmesi gerektiğini savunur.

SONUCA GÖTÜREN ADIMLAR

GÖZLEM

Gözlem bir veri toplama etkinliğidir. Bir amaca yöneliktir. Bilimsel gözlemler sonucunda bir sorunun yanıtı bulunabildiği gibi, bir sorunun sorulması da olanaklı olabilir.
VARSAYIM

Varsayım henüz doğrulanmamış, doğruluğu test edilmemiş iddiadır. Bir sorunun yanıtı olarak ortaya konulmuş geçici açıklamadır da denilebilir.
DOĞRULAMA

Ortaya konulmuş olan geçici açıklamanın, çeşitli yollarla sınanması işlemidir.
YASA

Ortaya atılmış olan varsayımın, çeşitli yollarla sınandıktan sonra doğru olduğu anlaşılırsa ulaşılmış olunan noktaya denir. Yasa, geneldir, tek bir olgu veya nesneye değil, olgular veya nesneler grubuna aiittir. Yasa, olgusal bir içerik taşır. Yasa, doğruluğu kanıtlanmış varsayımdır.

TARİHSEL SÜREÇTE BİLİM VE FELSEFE

Felsefe ortaya çıktığında bize evren hakkında bir bilgi verme iddiasını taşımaktaydı.
İlk Çağ Doğa Filozofları da bu amaçla, felsefe yaparak evrenin doğanın bilgisine ulaşmaya çalıştılar.
Evrenin anamaddesinin ne olduğu sorunu üstünde durdular.
Derin ve bilinçli düşünme yöntemini kullanarak etkili kuramlar ortaya koydular.

Demokritos 2500 yıl önce bugünkü atom anlayışının ilk halini ortaya koydu.

Aristoteles’e göre matematik, fizik, astronomi vb. Felsefenin dallarıydılar.

Newton’un fizik, mekanizm ve astronomiye ilişkin ünlü kitabının adı: “Doğa Felsefesinin matematik İlkeleri” dir.
19. yy a gelinceye kadar fizik dersleri “doğa felsefesi” adıyla verilirdi.

Felsefe ile bilim arasında 19 yy. da ciddi bir ayrılma yaşanır. Bilim alt dallarına ayrılarak felsefeden kopar. Sosoyoloji, psikoloji, tarih gibi kültür bilimlerinin kopuşu ise ayrılmayı tamamlar.
Bilimler yöntemleriyle de felsefeden ayrıldılar: “Bilimsel yöntem”
Pozitivist düşünce bu noktada devreye girer. A.Comte’a göre felsefe sonuçsuz metafizik soruları bırakıp pozitif olmalıdır.
Analitik Felsefecilere göre ise, felsefe, bilimlerin sağladığı önermeler üzerinde durmalı yani felsefenin konusu bilim olmalıdır.
Felsefe böylece bilim ya da hiç dayatmasıyla karşı karşıya kalır.
Ancak insan “bilen insan” a indirgenemez. Felsefe, bilimin güçlü rekabeti karşısında toparlanıp, eski değerini koruyarak varlığını sürdürmüştür.

http://www.lisefelsefe.org/images/salak.gif

Klonlama konusunda düşünmek için 1930’lardan yorumsuz olarak…


“İşçilerin tulumları beyazdı; ellerinde soğuk, kadavra rengi kauçuk eldivenler vardı. Işık donuktu, ölüydü: Bir hayalet sanki!.. Yalnız mikroskopların sarı borularından zengin ve canlı bir öz akıyor, bir baştan bir başa uzanan çalışma masalarının üzerinde tatlı çizgiler yaratarak, parlatılmış tüpler boyunca tereyağ gibi yayılıyordu. “Bu da” dedi Müdür kapıyı açarak, “döllenme odası işte…” Doğal olarak, ilkin döllenmenin cerrahlığa dayanan başlangıcından söz etti, derken “Toplum uğruna seve seve katlanılan bir ameliyattır bu” dedi, “altı maaşlık ikramiyesi de caba… Bir yumurta bir oğulcuk, bir ergin; bu normal… Oysa, Bokanovskilenmiş bir yumurta tomurcuk açar, ürer bölünür. Eş ikizler yalnız insanların doğurduğu o eski zamanlardaki gibi yumurtanın bazen rastlantıyla bölünmesinden oluşan ikiz, üçüz parçaları değil, düzinelerle yirmişer, yirmişer.” Müdür “yirmişer” diyerek sanki büyük bir bağışta bulunuyormuş gibi kollarını iki yana açtı; “yirmisi birden!..” Ama öğrencilerden biri bunun yararının ne olduğunu sormak gibi bir sersemlikte bulundu. “İlahi yavrucuğum!” Müdür olduğu yerde ona dönüvermişti. “Görmüyor musun? Görmüyor musun, kuzum?” Bir elini kaldırdı; heybetli bir duruşa geçmişti. “Bokanovski süreci toplumsal dengenin en başta gelen araçlarından biridir! Milyonlarca eş ikiz; toptan üretim ilkesinin sonunda biyolojiye uygulanmış olması…”
ALDOUS HUXLEY / CESUR YENİ DÜNYA / 1930
kaynak:lisefelsefe.com


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.