![]() |
Misakımillî
Misakımillî
http://upload.wikimedia.org/wikipedi...ak-i_milli.png http://tr.wikipedia.org/skins-1.5/co...gnify-clip.png 1- Misak-ı Milli sınırları 2- Şu anki Türkiye sınırları Misak-ı Millî, Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasî manifestosu olan altı maddelik bildirinin adıdır. İstanbul'da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920'de oybirliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklanmıştır. Bildiri, I. Dünya Savaşı'nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında Türkiye'nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içerir. Bildiri mecliste "Ahd-ı Millî Beyannamesi" adıyla kabul edilmiş, ancak daha sonra "Misakımillî" olarak anılmıştır. Her iki deyim Ulusal Yemin anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları, bazı ayrıntılar hariç, Misakımillî ilkeleri doğrultusunda oluşmuştur. Genelgeler ve Görüşmeler Misakımillî'nin ana hatları Erzurum Kongresi (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919) ve Sivas Kongresi'nde (4-11 Eylül 1919) biçimlendi. Sivas Kongresi'nin talepleri doğrultusunda Osmanlı hükümeti 30 Eylül'de genel seçim kararı aldı. Kasım ayında yapılan seçimlerde, Anadolu'nun her ilinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin gösterdiği adaylar kazandı. Seçilen adaylar Aralık ayı ve 1920 Ocak ayının ilk günleri boyunca ikişer üçer kişilik gruplar halinde Ankara'ya gelerek Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i TemsiliyeHüsrev Sami Bey[kaynak belirtilmeli] (Gerede) aracılığıyla İstanbul’a gönderildi. [1] üyeleriyle görüştüler. Bildiri metni bu görüşmelerde son halini aldı. Heyet-i Temsiliye üyelerince imzalanan metin, Trabzon mebusu 12 Ocak 1920’de İstanbul’da çalışmalarına başlayan Meclis, yönetim organlarını seçtikten hemen sonra bildiri konusunu ele aldı. 28 Ocak'ta yapılan bir kapalı oturumda “Ahd-ı Millî Beyannamesi” kabul edildi. 12 Şubat'ta Edirne mebusu Şeref Bey’in önerisi üzerine, beyannamenin bütün dünya parlamentolarına ve basına açıklanmasını kararlaştırıldı. Beyannamenin kabulü ve yayımlanma biçimiyle ilgili henüz açıklığa kavuşturulmamış bazı noktalar mevcuttur. Her şeyden önce beyannameye ilişkin görüşmeler ve özgün metin Meclis-i Mebusan zabıtlarında yoktur. Bu durumda beyannamenin resmi bir oturumda değil, (Meclis üyelerinin tümüne yakınını kapsayan) Felah-ı Vatan grubunda kabul edilmiş olduğu ihtimali dile getirilmiştir. İngiliz büyükelçisi Sir Horace Rumbold, “yayınlanmış hiçbir imza listesi yoktur” diyerek, izlenen prosedürün “misakın geçerliliğini kuşkulu kıldığını” iddia eder.[2] Bunun yanısıra Ankara'da hazırlanan 8 maddelik metinle İstanbul'da kabul edilen 6 maddelik metin arasında da farklar vardır. Ankara metninde bulunan, savaş suçlularının cezalandırılmasına ilişkin madde son metinden çıkarılmıştır. Ankara metninde iki ayrı maddede yazılan “mütareke sınırı” ve “Müslüman halkın bölünmezliği” konuları İstanbul’da birleştirilmiştir. Son maddede Milletler Cemiyeti’ni savunan bir ibare İstanbul’da ilan edilen metinden çıkarılmıştır. En önemli belirsizlik birinci maddededir. Ankara’da düzenlenen metinde, Mondros Mütarekesi’yle belirlenen sınırların “içinde” yaşayan Osmanlı İslam çoğunluğunun “bölünmez bir bütün” olduğu vurgulanırken, İstanbul’da bu ifade -- bazı kaynaklara göre -- “mütareke çizgisinin içinde ve dışında” yaşayan Osmanlı İslam çoğunluğu olarak değiştirilmiştir. Yayımlanmış olan Misakımillî metinlerinin bir bölümünde "ve dışında" deyimi vardır, bir kısmında ise yoktur. Misakımillî'nin can damarını oluşturan sınırlar meselesindeki bu belirsizlik dikkat çekicidir. [3 |
Cevap : Misakımillî
Misak-ı Millî, 28 Ocak 1920’de, son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ınca kabul edilen, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde, ülkenin bütünlüğü ve ulusal bağımsızlığı konusunda alınan kararlar doğrultusunda hazırlanan savaşım programı; Ahd-ı Mil1î’nin (Ulusal Ant) belgesidir.
I.Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu, dayatılan Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzaladıktan sonra, emperyalist devletler ülkeyi işgal etmeye başladı. Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde ulus çapında dile getirilen kısıtsız ulusal bağımsızlık istemi, yabancı bir devletin koruyuculuğunu ya da manda statüsünü dışlayan ve yabancılara tanınan ayrıcalıkları kaldırmayı hedefleyen bir istemdi. Bu istem, Osmanlılık, İslâm Birliği, Turancılık siyasetleriyle birlikte önemli ölçüde Wilson öğretisini de reddediyordu. Sivas Kongresi’nde seçilen Mustafa Kemal başkanlığındaki Heyeti Temsiliye’nin Osmanlı hükümeti temsilcileriyle yaptığı görüşmelerde, Meclis-i Mebusan’ın yeniden toplanması kabul ettirildi. Seçimler sonucu oluşan meclisteki 175 milletvekilinden 116’sı ulusal kurtuluş hareketi yanlısıydı ve meclis çalışmaları için İstanbul’a gelmeden önce Ankara’ya yerleşmiş olan Heyeti Temsiliye adına Mustafa Kemal ile görüştüler. Mustafa Kemal bu görüşmede milletvekillerine Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde benimsenen ilkeleri anlattı ve Misak-ı Millî’yi oluşturacak olan taslakları verdi. Meclisin en önemli çalışması 28 Ocak 1920’de Misak-ı Millî’yi kabul etmesi oldu. Atatürk Misak-ı Millî’yi, «Ulusun tam bağımsızlığını sağlayıp ülkenin bütünlüğünü kapsayan ve bunları bozabilecek tüm engelleri ortadan kaldıran bir and» olarak tanımlar. Misak-ı Millî’nin kabulü, Müttefikler’in hoşnutsuzluğunu arttırdı. Bu gelişmeye Anadolu’da çetecilerin artan direnişi de eklenince, İstanbul’a giren işgal kuvvetleri Meclis-i Mebusan’ı dağıttı. İstanbul’dan kaçabilen Meclis üyeleri ile Anadolu’da yeniden seçilen üyeler Ankara’da T.B.M.M.’ni oluşturdular. T.B.M.M. Misak-ı Millî’ye bağlılık andı içti ve Türkiye’nin bağımsız ve Misak-ı Millî ile belirlenen sınırlar içinde bir bütün olduğunu açıkladı. MİSAK-I MİLLÎ (ULUSAL AND) Aşağıda imzası bulunan Meclis-i Mebusan üyeleri, devlet ve ulusun geleceğinin haklı ve sürekli bir barışa ulaşması için katlanabileceği özverinin en üst sınırını içeren aşağıdaki esasların bütün olarak sağlanmasının olanaklı olduğunu ve adı geçen esaslar dışında kalıcı bir Osmanlı saltanat ve topluluğunun varlığının olanaksız olduğunu kabul edip onaylamışlardır. Madde 1 – Osmanlı Devleti’nin, özellikle Arap çoğunluğun oturduğu ve 30 Ekim 1918 tarihli ateşkesin imzalandığı sırada düşman ordularının işgali altında bulunan topraklarının geleceği, halkın özgürce açıklayacağı oylarına uygun olarak belirlenmelidir. Adı geçen ateşkes kapsamında din, ırk ve soyca bir olan, birbirine karşı karşılıklı saygı ve özveri duyguları ile dolu, geleneksel ve toplumsal hukukla, çevre koşullarına tümüyle saygılı olan Osmanlı İslâm çoğunluğunun bulunduğu toprakların tümü, gerçek ya da varsayım olarak hiçbir nedenle ayırım kabul etmez bir bütündür. Madde 2 – Genel oylamayla ana vatana katılmış olan Elviye-i Selâse’de (Üç liva – Kars, Ardahan ve Artvin) halkın ilk özgür kaldığı zaman yeniden özgür oya başvurmasını kabul ederiz. Madde 3 – Türkiye barışına bağlılığın Batı Trakya’nın hukuksal durumunun saptanması da burada oturan halkın tam bir özgürlükle açıklayacakları oylarla belirlenmelidir. Madde 4 – İslâm halifeliğinin merkezi, yüce saltanatın başkenti ve Osmanlı hükümetinin merkezi olan İstanbul kentiyle Marmara Denizi’nin güvenliği her türlü güvenlik bozucu tehlikeden uzak bulunmalıdır. Bu kural saklı tutulmak koşuluyla, Akdeniz ve Karadeniz Boğazları’nın ticaret ve ulaşıma açık tutulması hakkında ilgili devletlerin bizimle birlikte verecekleri karar geçerlidir. Madde 5 – İtilaf Devletleri ile hasımları arasında ve kimi devletlerin katılımı ile kabul edilen azınlıklar hukuku ilkeleri, komşu ülkelerdeki Müslüman halkın da aynı hukuktan yararlanmaları koşuluyla tarafımızdan desteklenecek ve uygulanacaktır. Madde 6 – Ulusal ve ekonomik gelişmenin gerçekleşebilmesi ve daha çağdaş düzenli bir yönetimin kurulmasında başarılı olabilmek için har devlet gibi bizim de gelişmenin gereklerini yerine getirmede özgürlük ve tam bağımsızlığa ulaşmamız yaşam ve varolma temelimizdir. Bu nedenle, siyasal, adlî, malî gelişmemize engel olan kayıtlara karşıyız. Ortaya çıkacak borçlarımızın ödenme koşulları da bu ilkelere aykırı olmayacaktır. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.