![]() |
Ortaçağ
Ortaçağ Milattan Sonra 5. yüzyıl ve 13. yüzyıllar arasını kapsayan dilimin adı. Bu kelime 17. yüzyıldan beri Avrupa tarihi sözkonusu olduğunda, kullanılmaya başlanmıştır. Bu kavram, genellikle insanların öznel bilincinde biçimlendiği için kesin başlangıç ve bitiş noktalarından söz edilemez. Ancak, bütün bu nedenlere rağmen, tarih kitaplarında Roma imparatorluğunun bölünme tarihi (M.S. 395) yada son Batı Roma İmparatorluğunun düşüş tarihi (476) gibi noktalar Ortaçağın başlangıcı olarak alı
Ortaçağ (Middleage) Milattan Sonra 5. yüzyıl ve 13. yüzyıllar arasını kapsayan dilimin adı. Bu kelime 17. yüzyıldan beri Avrupa tarihi sözkonusu olduğunda, kullanılmaya başlanmıştır. Bu kavram, genellikle insanların öznel bilincinde biçimlendiği için kesin başlangıç ve bitiş noktalarından söz edilemez. Ancak, bütün bu nedenlere rağmen, tarih kitaplarında Roma imparatorluğunun bölünme tarihi (M.S. 395) yada son Batı Roma İmparatorluğunun düşüş tarihi ( 476) gibi noktalar Ortaçağın başlangıcı olarak alınmaktadır. Bitiş noktaları ise, İstanbul'un fethi ( 1453); İtalyan kaşif Kristof Kolomb'un Yeni Dünya'yı ( Amerika) keşif (1492); Din savaşları olarak bilinen 30 Yıl Savaşlarını sona erdiren Westphalia Antlaşması ( 1648); Fransız Devrimi ( 1789) gibi siyasi tarihte önemli sonuçlar doğuran tarihler sayılmaktadır. Ortaçağ kavramı tarihte ilk defa Rönesans düşünürleri tarafından geliştirildi. Bunlar kendi dönemlerini, Roma İmparatorluğunda yaşanan parlaklık ve "yeniden doğuş" dönemleri arasında bir geçiş dönemi olarak görmektedirler. Roma'da yaşanan uygarlığın kendi dönemlerinde yeniden canlandığını görüyorlardı. Roma İmparatorluğu ile, kendi dönemlerine kadar geçen karanlık dönem için bu tabiri kullandılar. Bu olumsuz değerlendirmelere karşın, Ortaçağ büyük siyasal, ekonomik, kültürel, toplumsal ve sanatsal değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Batı tarihçiler bu dönemi üç başlık altında incelemektedirler: "Erken Ortaçağ", "Yüksek Ortaçağ" ve "Geç Ortaçağ". Ortaçağın ortaya çıkardığı en önemli özellikler, kamu otoritesinin bölünmesi, feodalizmden kaynaklanan ademi-merkeziyetçiliğin güçlenmesi, ideolojik üstyapılara dinin egemen olması, piyasa için üretim yapılmasının yaratılması, burjuvazinin kent ve ülke parlamentolarında temsil edilmesinin sağlanmasıdır. |
Ortaçağ Tarihi
2 Eklenti(ler)
Tarih, kesin dönemlere ayrılmayan uzun ve sürekli bir öykü gibidir. Ama tarihçiler çalışmalarını kolaylaştırmak için dönemlerin belirli özelliklerini dikkate alarak tarihi bölerler. Avrupa tarihi genel olarak ilkçağ ya da eskiçağ, ortaçağ, yeniçağ ve yakınçağ gibi dönemler içinde incelenir. İS 5. yüzyılda, Batı Roma İmparatorluğu' nun yıkılışı ortaçağın başlangıcı, 15. yüzyıl ise sonu olarak kabul edilir. Ortaçağın sonunu belirleyen kesin bir tarih yoktur. Bazı tarihçi ler Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfettiği 1492'yi, bazıları ise İstanbul'un Türkler'in eline geçtiği 1453'ü bu çağın sonu olarak kabul eder. 15. yüzyıl boyunca, ortaçağın sonunu hazırlayan birçok büyük değişim gerçekleşti. Ortaçağın sonunu hazırlayan değişimler arasında, coğrafi keşifler, matbaanın bulunuşu ve kitap basımının hızlanması, Rönesans'ın ve yeni düşüncelerin büyüyen etkisi (bak. Rönesans), merkezi krallıkların kurulması, kilisenin gücünün azalması, değişen ekonomik koşullar, gelişen kentlerde bireycilik ve kâr etme amacıyla iş kuran yeni tip insanın ortaya çıkması sayılabilir. Ortaçağın başlarında Avrupa'da karışık bir dönem yaşandı. Kavimler göçü sırasında Germen toplulukların Roma topraklarına yaptıkları akınlar imparatorluğu zayıflattı (bak. KAVİMLER GÖÇÜ). Ticaret yollarının güvenliği kalmadı, ticaretin ve para kaynaklarının azalmasıyla kentlerden tarım alanlarına göç başladı. Kentler önemini yitirdi. İmparatorlar büyük toprak sahiplerine, asker beslemeleri karşılığında vergi toplama hakkını devrettiler. Vergi toplamayı kolaylaştırmak için de özgür köylülerin dolaşım özgürlüklerini kısıtlayarak toprağa bağladılar. Kolon denen bu çiftçiler toprak sahibine kirayı para, ürün ya da hizmet olarak öderlerdi. Kırsal kesime göç edenler ve burada yaşayan köylüler güçlenen toprak sahiplerinin koruması altına girdiler. Germen akınları sonucu Batı Roma İmparatorluğu yıkıldığında da durum değişmedi. Germenler'in soyluköylü ilişkileri de var olan yapıya uygundu. Zamanla kolonlar, köleler ve Germen köylüler serflere, büyük toprak sahipleri de feodal beylere dönüştü ve ortaçağ boyunca toplumsal yapının temelini oluşturan feodalizm gelişti (bak. FEODALİZM). Eski Roma kültürü, Germen gelenekleri ve Hıristiyan kilisesinin artan gücü birlikte yeni bir uygarlık oluşturdu. Batı Roma İmparatorluğu'nun dağılmasıyla kurulan küçük krallıklar güçlenemediler. Buna karşılık Batı Avrupa'nın benimsediği tek din olan Hıristiyanlık m ve kilisenin etkisi gitgide arttı. Batı Roma İmparatorluğu'nun mirasına sahip çıkmak isteyen bazı krallar güçlendi ve fetihlerle topraklarını büyüttü. Bunlardan biri de Frank Kralı Şarlman'dı. Kutsal RomaGermen imparatoru olarak papanın elinden taç giyen Şarlman büyük bir Hıristiyan imparatorluğu kurmak için savaştı. Ama sonuçta kurduğu imparatorluk fazla yaşamadı; krallar yönetim gücünü ve yetkisini feodal beylerle paylaşmak zorunda kaldılar (bak. Kutsal RomaGermen İmparatorluğu; Şarlman). Ortaçağda kilise ve din yaşamın her alanına ağırlığını koydu. Dinsel konularda çok yetkili olan papalar, imparatorlardan daha yetkili olduklarını ileri sürdüler. Hatta kendilerine karşı çıkan kral ve imparatorlara aforoz tehdidiyle boyun eğdirmeye çalıştılar. Katolik Kilisesi, ordusu ve yönettiği kentlerle güçlü bir devlet konumuna geldi. Ortaçağdaki önemli çarpışmaların çoğu imparatorlar ile papalar arasında geçti. Bu çatışma önce imparatorları daha sonra da papaları zayıflattı. Zamanla Fransa ve İngiltere gibi güçlü devletlerin kurulmasıyla kiliselerin gücü azaldı. Avrupa'da ortaçağda halkın onda dokuzunu çiftçilik yapan serfler oluştururdu. Bunlar kendilerini koruması karşılığında soylu toprak sahiplerine hizmet ederlerdi. 10. yüzyıldan sonra istilalar durulmuş ve tarımsal üretim artmıştı. Artan tarımsal üretim ortaçağın başlarında önemini yitiren kentlerin ve tüccarların zenginleşmesine yol açtı. Kentlerde üretilen mallarla tarım ürünlerinin ticaretini yapan ve uzak yerlerden değerli ürünler getiren tüccarlar gittikçe güçlendi. Loncalar kurarak feodal yönetimin kısıtlamalarına karşı birlikte hareket ettiler ve bazı ayrıcalıklar kazandılar (bak. Lonca). Feodal sistemden göreli bağımsızlık kazanan kentler ve zenginleşen tüccarlar, merkezi devletlerini kurmaya çalışan ve feodal beylerle mücadele eden kralların yanında yer aldılar. Merkezi krallıkların güçlenmesi ve ticareti desteklemesi sermaye birikimini hızlandırdı; yeni toplum biçimi olarak kapitalizmin gelişmesine yardımcı oldu (bak. Kapitalizm). Ortaçağda uygarlığın Roma'dan geri olduğunu düşünmek yanlıştır. Ortaçağın gelişmesi farklı biçimler aldı. Romalılar düzgün yollar ve yetkin bir hükümet sistemi kurmuşlardı. Ortaçağ ise insanlığa görkemli katedraller, edebiyat, şiir ve çağdaş üniversitelerin ilk biçimlerini bıraktı. Yüzlerce yıl boyunca tarım ve ticaret Eski Roma dönemine göre daha geri bir düzeydeydi. Ama Ortaçağın sonlarında artık kentler büyümüş, ticaret ve sanayi gelişmişti. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.