ForumSinsi - 2006 Yılından Beri

ForumSinsi - 2006 Yılından Beri (http://forumsinsi.com/index.php)
-   Kitap Dünyası (http://forumsinsi.com/forumdisplay.php?f=100)
-   -   Mösyö İmam - Mehmet Oyan (http://forumsinsi.com/showthread.php?t=748775)

Prof. Dr. Sinsi 09-07-2012 07:19 PM

Mösyö İmam - Mehmet Oyan
 
Yazar Hakkında

Mehmet Oyan, 1954 İnegöl doğumlu. İlkokulu İnegöl'de, İmam-Hatip Okulu'nu Bursa ve Ankara'da okudu. Bursa'da imamlık yaparken Uludağ Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ne devam etti. 12 Eylül döneminde, alt sınıflardan dersleri olduğu için "üniversite terk" sıfatıyla askere alındı. 1988'de aynı üniversitenin ilahiyat fakültesine girdi ve bu kez mezun oldu. 1997'de din görevlisi olarak Fransa'ya gönderilen Oyan, 2003'teki emekliliğinden sonra Bursa'daki yerel bir gazetede köşe yazarlığı yaptı ve yazarlık uğraşına ağırlık verdi.

Mösyö İmam

Mehmet Oyan
· Doğan Kitap
· Basım Tarihi : 07 - 2010
· ISBN : 9786051117003
· Sayfa Sayısı : 236
· Etiket Fiyatı : 14.00 TL

Mehmet OYAN 10-27-2012 01:38 AM

Cevap : Mösyö İmam - Mehmet Oyan
 
Fransa’da bir Bursalı imam

İmam Mehmet Oyan’ın Fransa macerası 26 Eylül 1997 yılında başlar. Oyan, eşi ve dört çocuğundan ilk defa uzun süre ayrı kalacağı Fransa’ya gitmek üzere Bursa’dan ayrılır. İlk önce Ankara’ya gelir. Kocatepe’deki Diyanet İşleri Başkanlığı’na uğrar. Görev pasaportunu ve beş yüz frank harcırahını alır. Esenboğa Havaalanı’na gider ve oradan dilini pat-çat öğrendiği Fransa’ya uçar. Üç buçuk saatlik yolculuktan sonra İmam Mehmet Oyan Strasbourg Havaalanı’ndadır artık. Fransız edebiyatına ve Fransa’ya hayran olan Mehmet Oyan’ın yurtdışı görevi böylece resmen başlamış olur.

Mehmet Oyan’ın Fransa’nın Saint-Dizier kasabasındaki altı yıllık yurtdışı görevi başlamıştır. Kendince yazılmaya değer bulduğu hatıraları birbiri ardınca sıralar Bursalı İmam.

Nancy yolunda bir trafik kazası olmuştur. Paris’te ikamet eden Kahramanmaraşlı bir Türk hayatını kaybetmiştir. Mevtanın adı: Aleksandr. Yanlış duymadınız. Cenaze Saint-Dizier’e doğru yola çıkmıştır. Gurbetçi Türk’ün cenazesini imam Mehmet Oyan’ın yıkaması istenmektedir. Oyan, bu trajik olayı şöyle anlatır: “Başındaki köşeli Anadolu kasketini nasırlı ellerinin arasında hamur yoğurur gibi ezip büken amca (ölen kişinin amcası) perişan bir vaziyetteydi. İki gözü iki çeşme ağlıyor. ‘Yiğenim gâvur gettiii…’ diyor, başka bir şey demiyordu. Anlattığına göre Aleksandr, Türk ve müslümandı. Ancak Fransız vatandaşlığına geçerken Hüseyin olan ismini kolay iş bulmak umuduyla, amcasının tüm karşı çıkmalarına rağmen Aleksandr olan yazdırmıştı. Amcayı, sadece isim değiştirmekle din değiştirilmiş sayılamayacağına güçlükle ikna ederek biraz sakinleştirdim.”

İmam Mehmet Oyan, kitabın ilerleyen sayfalarında güler misin ağlar mısın cinsinden şöyle bir olay anlatır: “Anlatılanlara göre canı yumurta çeken bir vatandaşımız çat-pat Fransızcasıyla meramını anlatamayınca bakkalın önünde bir güzel gıdaklamış. Müşterisinin tavuk istediğini zanneden bakkal, ‘No Mösyö’ diyormuş.”

Bu olayın aynısını Almanya’ya giden ilk kuşak gurbetçilerimiz için de anlatırlar. Hatta başka bir olay daha anlatırlar ki akıllara durgunluk verir. Almanya’da bir gurbetçimiz Kurban Bayramı’nda kurban kesecek, dini vecibesini yerine getirecek, ama ortam yok. Güç bela bir koyun bulur, ama kesecek yer yok. Gurbetçimiz çaresiz bir halde koyunu evine getirir ve banyonun küvetinde kesmeye kalkar. Seslerden şüphelenen Alman komşuları polise haber verir. Polis, gutbetçimizin evine baskın yapar ve onu gözaltına alır. Bütün bu anlatılanlar gurbetçilerimizin yurtdışında çektiği sıkıntılardan sadece birkaç tanesi…

Jesus’u seviyor musunuz?

Bursalı imam için Fransa’da çocuklara dini bilgileri öğretmek de oldukça zordur. Çünkü gurbetçi çocukları evde Türkçe, okulda Fransızca konuştukları için iki dile de tam hâkim değillerdir. Özellikle sekiz-on yaşındaki çocuklar konuşayım derken ağızlarında “tarzanca” bir şey gevelemektedirler. İmam Mehmet Oyan çocuklara ders verirken ilginç bir olay anlatır ki yerleşik din algısının yanlışlığı açısından önemlidir: “İlk dini bilgilerini ebeveynlerinden alan çocuklar birçok yanlışı da beraberlerinde getiriyorlardı. Bir gün dersimiz Peygamberler tarihiydi. Konuyu toparladıktan sonra ‘Hz. Muhammed’i seviyor musunuz?’ çocuklar diye sordum. Hepsi bir ağızdan ‘Eveeet!’ dediler. ‘Peki, Jesus’u (Hz. İsa) seviyor musunuz?’ diye sorduğumda, hepsi birden ‘Hayııır!’ diyerek ayağa fırladılar. Hayretle ‘Neden Jesus’u sevmediklerini’ sorduğumda, ‘Çünkü O Fransızların peygamberi hocam’ diye cevap verdiler.”

Mehmet Oyan’ın Fransa’daki görev yeri değişmiştir. Saint-Dizier’deki camide görev yapan Oyan, artık Fransa’nın Barr kasabasında görev yapmaktadır. İmam Oyan burada Robert Zimmerman isimli Müslüman olmak isteyen bir Fransız’dan bahseder. Altmış beş-yetmiş yaşlarında Robert Zimmerman Müslüman olmak istemektedir, ancak sünnet olmanın şart olup olmadığını sorar. Mehmet Oyan, Zimmerman’ın sünnet olmaktan çekindiğini hemen anlar. Zimmerman’a ne Kur’an’da ne de Hz. Peygamberin uygulamalarında sünnet olmayı İslam’ın şartı olarak gösteren bir kayıt bulunmadığını anlatır ve şöyle der: “Evet, sünnet güzel bir işlemdir. Fakat adı üzerinde sünnettir, Allah’ın emri değildir. Hiç kimse sünneti Allah’ın emri, Müslüman olmanın şartı gibi gösteremez.” İmam Oyan, bundan sonra sünnet olmayla ilgili ilginç bir rivayet anlatır. Robert Zimmerman, İmam Oyan’ın uzun açıklamalarından etkilenir, gözlerinden birkaç damla yaş süzülür, kelime-i şehadet getirir ve müslüman olur.

Hocam, ezanı yanlış okuyor

Bursalı İmam Mehmet Oyan, olayın devamını şöyle anlatır: “Mustafa, ihtida eden her yabancı gibi hemen İslamiyeti öğrenmeye koyuldu. Haftada iki gün çocuklarla beraber derslere geliyor, Kur’an-ı Kerim’i okumaya, namaz dualarını ezberlemeye çalışıyordu. Sempatik tavırlarıyla derse gelen çocukların sevgilisi olmuştu. Kısa zamanda namaz kılacak kadar dua ezberledi. Ona, ‘Mustafa, acele etme. Şimdilik Allah de yat, Allah de kalk!’ dediysem de ‘Ben sadece namaz için değil, müezzinlik yapmak için de öğreniyorum’ diyordu. Gerçekten de camimizde zaman zaman müezzinlik yapacak kimse bulunmuyor, ben hem imamlık hem de müezzinlik yapıyordum. Mustafa, kısa zamanda müezzinliği de öğrendi. Bir Cuma gününde ilk müezzinliği yaptı. Sonradan kulağıma geldiğine göre bazı softalar ‘Sünnetsiz adama müezzinlik yaptırıyor’ diyerek hakkımda epey dedikodu yapmışlarsa da Mustafa benim nezdimde değerliydi. Ezan okurken ‘Hayyalessalah’ı pek beceremez ‘Hayyalessole’ okurdu.

Bir gün cemaat içerisinden bazıları gelerek, ‘Hocam, ezanı yanlış okuyor. Yaptırma şuna müezzinlik’ diye serzenişte bulundular. ‘Bakın size Mevlânâ’nın Mesnevi’sinde naklettiği Hz. Peygamber zamanında yaşanmış bir olayı anlatayım’ dedim.

Müslümanların ilk müezzini Bilal, Habeşistanlı, azat edilmiş bir köleydi. Bilal ezan okurken Arapların Kureyş lehçesini beceremez, ‘Hayya’yı ‘Heyya’ okurdu. Sizin gibi bu konularda dikkatli bazı Müslümanlar Peygamber efendimize gelerek: ‘Ey Allah’ın resulü! Bilal ‘Hayya’yı ‘Heyya’ okuyor, bu da bizim kulaklarımızı rahatzı ediyor’ dediler. Hz. Peygamber gülerek, ‘Bana Bilal’in ‘Heyya’sı sizin ‘Hayya’nızdan daha hoş geliyor’ diyerek, önemli olanın insanın niyeti ve samimiyeti olduğunu kelimelere takılınmaması gerektiğini izah etmişti.”

Sonuç olarak; Mösyö İmam akıcı, sürekleyici, renkli, esprili bir kitap olduğundan dolayı bir çırpıda okunabilecek bir eser. Gezi-anı-hatıra türünden hoşlananlar için iyi bir çalışma denilebilir. Satır araları iyi okunduğunda çok önemli şeyler de veriyor insana. Her şeye rağmen, Mösyö İmam keyf alarak okunabilecek bir kitap.
Yaşar Yeşil
HaberKültür.Net


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.