![]() |
Trabzon
7 Eklenti(ler)
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1263333451
Trabzon, Karadeniz Bölgesi'nin Doğu Karadeniz bölümünde yer alan Trabzon ilinin merkezi olan bir şehirdir. Karadeniz sahili ile Zigana dağları arasında yer almakta olup yüzüölçümü açısından az bir alan kaplar.Batısında Giresun'a bağlı Eynesil ilçesi, güneyinde Gümüşhane'ye bağlı Torul ilçesi, doğusunda da Rize'ye bağlı İkizdere ve Kalkandere ilçeleri, kuzeyi Karadeniz ile çevrili antik çağ'dan beri varlığı bilinen il ve il merkezinin adıdır. Şehrin merkez nüfusu 2009 yılına göre 913.509'tur. 1935'te 30.000 olan nüfusu 1990'da 361.886'ya, 2000'de 663.949'a, 2007'de 740.569'e çıkmıştır. Coğrafya Dar bir sahil şeridinin ardında denize dikey uzanan dağlık bir araziye sahip olan ilin merkezi Boztepe (antik Minthrion tepesi) üzerine kurulmuştur. İl topraklarının 22,4 % yayla, 77,6 % si ise tepelerden oluşmaktadır. Dereler Değirmendere (Piksidis), Yanbolu, Fol,Ağasar,İskefiye,Kalenima, Karadere(Araklı), Küçükdere, Koha, Sürmene (Manahos), Solaklı, Baltacı deresi,Sera Deresi Nüfus Toplam nüfusu 740.569'dur.Bu nüfusun yaklaşık %54'ü şehir ve ilçe gibi merkezlerde,%46'sı ise kırsal kesimlerde yani köylerde yaşamaktadır.Trabzon bu nüfusuyla Karadeniz Bölgesi'nin en büyük 2. şehridir. Tarih Antik çağ Eusebius'a göre şehrin kuruluş tarihini MÖ 756 olmakla birlikte bu iddia Trabzon'u İstanbul, Roma hatta, genel kanıya göre Trabzon ve diğer Doğu Karadeniz kolonizasyonunu geçekleştiren Sinop'tan daha eski bir kent yapmaktadır. Bu durum gerçekse Sinoplular varolan bir kenti MÖ 630 tarihinden sonra yeniden kolonize etmiş olmalıdırlar.[1] Anabasis'te geçen "Pontos Euksenios kıyısındaki bu şehir Sinope’nin Kolhis ülkesindeki kolonisidir"ifadesi daha sonra Arrian ve Peripleus tarafından da onaylanmıştır.[2] Merkezinde Yunanlıların çevre köylerinde bugünkü LazlarınKolhislilerin ve Tsanlar'ın yaşadığı Trabzon, Antik çağ ve sonrasında Zigana geçidi üzerinden Ermenistan ve Euphrates civarında üretilen ticari malların takas edildiği ticaret merkezi ve dış ülkelere satıldığı bir ihraç limanı özelliğindeydi. Pontus İmparatoru Mithridates'in Roma İmparatorluğu ile giriştiği bir dizi savaşı kaybetmesinin ardından Anadolu ataları olan topraklarının yanısıra Trabzon'da Roma hakimiyetine girmiştir. Roma ve Bizans Pompey'e karşı mücadelesinde Mithridates'e destek vermeyen Trabzon Roma döneminde ödüllendirilmiş serbest şehir statüsü kazandırılmıştır. [3]Arrian, Trapezus’un Roma döneminde güney Karadenizdeki en önemli liman kenti olduğunu belirtmiştir. Roma İmparatoru Hadrian döneminde restore edilen kente, Trajan döneminde Pontus Kapadokyası eyaletinin başkenti olmuş ve yeni bir liman inşa edilmiştir.[4] Gallianus döneminde bir Germen kabilesi olan Gotlar tarafından yağmalanmış Justinian döneminde tekarar onarılarak eski konumunu kaznamıştır. İstanbul’un Latinler tarafından işgali üzerine Komnenos ailesi, Trabzon'a sığınarak 1461 tarihine Osmanlı fethine dek sürecek bağımsız bir krallık (Trabzon İmparatorluğu) kuracaklar, kendilerini Roma İmparatoru ilan edeceklerdi Trabzon İmparatorluğu http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1250496582 http://www.forumsinsi.com/skins-1.5/...gnify-clip.png Sümela manastırı, Trabzon 2007Komnenos hanedanından VII. Michael Latin işgali nedieniyle Trabzon'a gelerek teyzesi Gürcü kraliçesi Tamara'nın da desteğiyle kendini Roma İmparatoru ilan etmişse de Batı özellikle Vatikan Trabzon İmparatorunu küçümseyerek "Laz hükümdarı" olarak tanımlamıştır [7]. Trabzon imparatorları başlangıçta diğer Bizans (Doğu Roma) imparatorları gibi çift başlı kartal (aetos) figürünü sembol olarak kullanmışlarsa da Latin işgalinin sona ermesi ve Konstantinapolis'de yeniden yasal yönetimin iktidarı ele geçirmesiyle, bir çatışmaya sebebiyet vermemek için bugün Trabzon Ayasofya müzesinin giriş kapısının üzerinde rölyefi bulunan tek başlı kartal sembolü tercih etmişlerdir. Cenevizliler ile Venedikliler, Moğollar ile Osmanlılar hatta çeşitli Türkmen (Akkoyunlu kabile federasyonuna mensup) klanları ile denge politikası sürdürerek, varlığını sürdürebilen bu zengin liman kenti, İstanbul'un fethinden sekiz yıl sonra (1461) Fatih Sultan MehmetKırım'la birlikte ele geçirilerek İpek yolunun stratejik anahtarının Osmanlı hakimiyetine girmesi sağlanmıştır. tarafından Karadenizdeki çeşitli beylikler, İtalyan kolonileri ve http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1250496582 http://www.forumsinsi.com/skins-1.5/...gnify-clip.png Trabzon İmparatorluğu, 1265. William R. Shepherd, Historical Atlas, 1911Toplum ve Kültür Halk Dil Pontus Rumcası Lazca, Rusça, Ermenice ve Farsça'dan çok sayıda ödünç kelime içeren Trabzon Türkçesi kendi içinde birkaç dialekt içermekte ve Kafkas gırtlağının izlerini taşımaktadır.[8] Trabzon ağzı Özellikle alışılmadık ünsüz değişimleri ile Anadolu Türkçesi'nden derin farklılıklar içermektedir.
Trabzon'un yöresel dilinin, Giresun yöresel dilinden farkı daha sert ve ağza geldiği gibi okunmasıdır. Örneğin, Giresun dilinde gitmek fiilinin çekimi Gidim, gidin, gidiyuk, gidiyusunuz şeklinde yapılır. Trabzon yöresel dilinde ise gitmek fiilinin çekimi Kitiyrım, kitiysın, gitiyruk, kiteysuuz, kiteyler şeklindedir. Aynı zamanda Trabzon Yunanca'nın en az 2500 yıldır kesintisiz konuşulduğu en doğu Yunan kolonisi olup, Köprübaşı, Çaykara, Maçka, Tonya, Of, Dernekpazarı yerleşimlerinde Rumcanın arkaik ögeler taşıyan yerel bir dialekti günümüzde de Müslümanlar tarafından 50 civarında köyde 5,000 ile 80,000 kadar kişi tarafından konuşulmaya devam etmektedir. http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1250496582 http://www.forumsinsi.com/skins-1.5/...gnify-clip.png Giyim - kuşam Osmanlı döneminde Samsun ile Batum arasında geleneksel giyim (Laz kıyafeti olarak da bilinir) şöyledir[12]::
Müzik ve Halk oyunları http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1263331938 Trabzon bölgesinin geleneksel çalgıları şimşir kaval, kemençe, davul -zurnazimpona, dankiyo adlarıyla da bilinen tulumdur. Sayısız çeşidi olup kadın ve erkekler tarafından toplu oynanılan geleneksel dansların adı ise horondur. Ayrıca saz eşliğinde oynanan kolbastı oyunu vardır. Kolbastı oyunu 1930 yılında Trabzon'un Faroz mahallesinde başlamıştır. Farozlu balıkçıların kendi aralarında oynadığı bir oyundur. ve yörede Mutfak Samsun Batum arasında yeralan bölge mutfağının ayırıcı temel besinleri karalahana, mısır ve hamsi olup, bu üçlünün çorbasından ekmeğine dek sayısız kombinasyonu bulunmaktadır. Bölgeye özgü yemeklerden en karakteristik olanları şunlardır:
Trabzon ilinde tiyatro etkinlikleri Trabzon Belediye Tiyatrosu ve Trabzon Devlet Tiyatrosu tarafından yürütülmektedir.Halk eğitim merkezlerinde amatörce tiyatro, müzik ve halk oyunları çalışmaları yapılmaktadır. Müzik alanında çalışmalar yapan Devlet Klasik Türk Müziği Topluluğu'nun yanısıra karikatür ve resim çalışmaları Belediye Sergi Salonu'nda sergilenmektedir. Tarihi-Turistik Yerler http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1263333451 Roma İmparatorluğu ve Osmanlı döneminde eyalet merkezi olmuş, Ortaçağ'da bir Rum imparatorluğuna başkentlik yapmış kent doğal güzelliklerinin yanısıra pek çok tarihi yapıyı barındırmaktadır. Bunların en önemlileri:
Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Trabzon'da eğitim kuruluşu olarak sekiz medrese, eğitim süresi dört yıl olan beş adet ilkokul, bir adet sanat yurdu, bir adet askeri rüştiye, bir adet idadi ve bir adet Darülmuallimin[13] Günümüde Trabzon ilinde 815 ilköğretim okulu, 86 lise ve dengi okul ve 2 Aralık 1963 tarihinde öğretime açılan Karadeniz Teknik Üniversitesi bulunmaktadır. bulunmaktaydı |
Cevap : Trabzon
8 Eklenti(ler)
Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi, mimari ve sanatsal yapıları ile tanınan Trabzon Anadolunun Kuzey-doğusunda yer alan önemli bir liman kentidir. Batısında Giresun, doğusunda Rize, güneyinde Gümüşhane, kuzeyinde de Karadeniz ile sınırlanan bu kentte yeşilin her tonu ile karşılaşılmaktadır. Kuzeyde bir biri ardınca yükselen dar vadilerle sık sık kesilen dağlar ve tepeler birbirini izlemektedir. Bunlar bazen yüksek tepeler halinde denize ulaşarak sarp burunlar meydana getirmektedir.Ayrıca dağların yamaçlarından inen sert akışlı derelerin ve zaman zaman şelalelerin oluşturduğu zengin bir akarsu düzenine sahiptir. İkizdere, Değirmendere, Kuzgundere, Fol Deresi ve Zağanos Deresi bu akarsuların belli başlılarıdır.
Trabzon yöresindeki yerleşimin MÖ.10.000 yıllarında Paleolitik Çağda başladığı Prof.Dr.Kılıç Köktenin 1944 yılında yaptığı yüzey araştırmaları ile mağaralardaki buluntulardan anlaşılmıştır. Buralarda Erken Tunç tarihine tarihlenen keramikler bulunmuştur. Antik coğrafyacı Strabon ise, Tibarien veya Chundiaire isimli kavimlerin yörede yaşadığını söylemiş ardından da Carassus (Giresun), Trapesusus (Trabzon) yörenin belli başlı limanları olduğunu belirtmiştir. Bunun yanı sıra Thermisoyre (Terme) civarında amazonların da yaşadığını dile getirmiştir. MÖ.2000 yıllarında Kafkasyadan gelen bir grup buraya yerleşmiş, MÖ.1200 yıllarında Troiaya giden yöre sakinleri de olduğu bilinmektedir. Hititler burasını Azzi, Hayasa gibi isimlerle tanımlamışlardır. Asurluların egemenliği sırasında bölge ticari alanda ileri bir düzeye ulaşmıştır. MÖ.800den sonra Asurluların güçlerini yitirmeye başlamasından sonra, Yunanlı sömürgeciler Karadenizde görülmeye başlamış, ancak Kimmerler, Amazonlar ve İskitler karşısında başarılı olamamışlardır. MÖ.885�te Sinop dolaylarına yerleşen Miletoslular 756da Trabzon yöresine gelmişlerdir. Besari isimli bir Rum tarihçi Trabzonun kurucusu olarak Arkadın halkını ve Miletosluları göstermek isterse de o yıllarda burada Turanî ırkından yerli bir kavim yaşamaktaydı. Bu da şehrin ilk kurucularının Orta Asya�lı kavimler olduğu ve daha sonra gelen Miletosluların egemen olduklarını göstermektedir. Miletosluların egemenlikleri 700 yıl sürmüştür. MÖ.427-335 yıllarında yaşayan Yunanlı yazar Knesophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde Pers Prensi Kyros�un kardeşi Antakserkese karşı savaşmak üzere Anadolu�ya gelen ücretli 10.000 Yunan askerinin Kyrosun ölümünden sonra orada kaldıklarını yazmıştır. Böylece Trapesus ismi on binlerden arta kalanların buraya yerleşmesiyle ilk kez tarihte ismini duyurmuştur. M.Ö. I. Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu�yu da işgal etmeye başlamışlardır. Roma kralı Pompeius�un Pontus Kralı V. Mithridates�i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır. Böylece Trabzon , M.Ö. 66 yılında Roma yönetimine girmiştir. Romada Augustusla birlikte M.Ö. 27 yılındani tibaren imparatorluk dönemi başlamıştır. Avgustusun idari düzenlemesi sonucu Trabzon, Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış, İmparator Tiberius zamanında (M.S. 14-37), diğer bir idare bölümü olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştır.Roma İmparatoru Neron döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur. Trabzon bu dönemde "ünlü" ve "zengin" kent olarak tanımlanmıştır. Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasianus zamanında (69-79) Trabzon, Kapadokya -Galatya Eyaleti içerisinde yer almıştır. Roma İmparatoru Hadrianus döneminde (117-138) tüm Roma imparatorluğunda olduğu gibi Trabzon da yeniden imar edilmiş;dini ve askeri binalar, yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kalıntıları görülebilen liman inşa edilmiştir. İmparator Hadrianus�dan sonra Trabzon�un parlak dönemi sona ermiş, 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır. Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerinde Roma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır. Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotlar 276 yılında Trabzona da saldırmış ve kent tümüyle yakılıp yıkılmıştır. Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde IV. Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius�tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzonda yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğu Trabzon Müzesinde bulunan Latince kitabeden anlaşılmaktadır. Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma / Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Bizans İmparatoru Iustinianus (527-564) Trabzonda kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır. Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmış ve Trabzon kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur. VIII.Yüzyılın başlarında Anadoluya yönelik Arap akınları Doğu Karadeniz ve Trabzona kadar da ulaşmıştır. Bizans İmparatorluğunun 1204 de IV. Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator I. Andronikos Komnenos�un İstanbul�dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamaranın da yardımıyla Trabzonda 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır. Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, I. Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır. Gümüşhane�deki gümüş madenlerinin etkisiyle XI.Yüzyılda Trabzon ticari öneminin yanı sıra askeri üs de büyük önem kazanmıştır. Anadolu Selçukluları Trabzonu baskı altında tutmuş Sultan Melikşah zamanında (1107-1116) şehir Selçukluların eline geçmişse de kısa bir süre sonra Vali Thodoras Gabras tarafından geri alınmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar Trabzona saldırmışlar (14 Nisan 1916), ve ele geçirmişlerdir. Rus İhtilâlinin 1917de olmasından sonra Ruslar Trabzondan çekilmişlerdir. Bu sırada Karadağda toplanan Türk Milis Güçleri Akçaabata inerek Yüzbaşı Kahraman Beyin komutasında Trabzona doğru yürümüşler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzona girmişlerdir. Trabzon Cumhuriyet döneminde de vilayet konumunu sürdürmüştür. |
Tarbzon'un Tarihi
1 Eklenti(ler)
Tarbzon'un Tarihi
http://frmsinsi.net/attachment.php?a...1&d=1263333451 Doğu Karadeniz Bölgesinin tarih ve sosyo-kültürel açıdan en önemli merkezi olan Trabzon, kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Bölgenin iklim ve arazi dolayısıyla arkeolojik araştırmalara uygun olmayışı, kesin kuruluş tarihini belirlemede bazı güçlükleri beraberinde getirmektedir. Fakat yapılan bazı yüzey araştırmaları ve mağara sondajları bölgenin binlerce yıldır iskana açık olduğunu ispat etmektedir. M.Ö. 7. yüzyılda ticaret amacıyla Karadeniz kıyılarına gelen Miletli koloniciler Sinop'tan başlayarak doğuya doğru bir takım yerlerde yeni koloniler kurdular. Bu kolonilerden birini de ele geçirdikleri Trabzon'da kurdular. Kentin stratejik öneminden dolayı Trabzon, bölgedeki bütün kolonilerin merkezi konumuna getirildi. MÖ. 400 yıllarında Perslerle sürdürülen savaşlar sonucunda, geri dönen ordusunu Trabzon üzerinden aktarmak isteyen Ksenophon, anılarını anlattığı "Anabasis" isimli eserinde, yörede Tibaren, Khalybi, Drill, Tzanni, Makron ve Kolkh isimli bir takım savaşçı ve ilkel olmayan kavimlerin yaşadığım belirtmektedir. Bazı Avrupalı tarihçiler eserlerinde sözü edilen bu kavimlerin Turani asıllı olduklarını vurgulamaktadırlar. Kısa süren ve geniş bir coğrafyaya yayılan Büyük İskender İmparatorluğunun yıkılmasından sonra Trabzon, bir İranlı asilzade tarafından Kuzey Anadolu'da kurulan Pontus Krallığının (MÖ. 280-66) sınırları içerisinde kalmıştır. Bu krallığın Romalılarca ele geçirilmesiyle Trabzon'da Roma Dönemi başlamıştır. Bu tarihten sonra Trabzon, Roma İmparatorluğu'nun Perslere karşı giriştiği seferler için Önemli bir üs konumuna ulaşmıştır. Roma İmparatorluğu'nun M.S. 395 yıllarında doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmasından sonra bölge, Doğu Roma olarak nitelenen Bizans İmparatorluğunun payına düştü. Bir sınır Themasi (vilayet) olan Trabzon'daki Bizans hakimiyeti 1204 yılında Haçlıların İstanbul'u işgal etmelerine kadar sürdü. Bu tarihten sonra Trabzon, 1461 yılına kadar, yine Bizans İmparatorluğu'nun uzantısı olarak Konmenos Sülalesinin kurmuş olduğu Trabzon Rum Devleti'nin egemenliğinde kaldı. Bizans hakimiyetinde kaldığı süre içerisinde Trabzon ve yöresi, Kafkasya ve İran üzerinden giren çeşitli Türk boylarının (Huğ, Sabir, Kuman, Peçenek ve Oğuz) saldırılarına maruz kalmıştır. Bunların bir bölümü peyderpey olarak Trabzon'u çevreleyen dağlık arazilere yerleşmişlerdir. Fakat asıl büyük yığılma 1071 'de kazanılan Malazgirt Zaferiyle birlikte gerçekleşmiştir. Anadolu'ya hakim olan Selçuklular, stratejik öneme sahip Trabzon'u birkaç kez ele geçirmeye çalışmışlarsa da başarılı olamamışlardır. Fakat bu saldırılar Trabzon Rum Devleti'nin topraklarının büyük bir kısmının giderek Selçuklu egemenliğine girmesine ve ele geçirilen topraklara Oğuzların Çepni boyunun yerleşmesine neden oldu. Bu dönemlerde Trabzon, tarihi ipek yolunun üzerinde olmasından dolayı ticari açıdan büyük kazançlar sağlamıştır. Bu durum giderek kentin zenginleşmesine, Ceneviz ve Venedikli tüccarları kendine çekmesine önemli ölçüde etki etmiştir. 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu ve Balkanlarda büyümesini sürdüren Osmanlı Devleti, Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethiyle bir imparatorluk seviyesine ulaşmıştır. Fatih'in güttüğü Anadolu'nun bütünlüğünü sağlamaya yönelik girişimlerinden biri de Bizans'ın devamı sayılan Trabzon Rum Devleti'ni sınırlarına katmak, böylece doğuya (İran'a) ve kuzeye (Kafkasya-Kırım) açılan kapıya sahip olmaktı. Bu amaçla düzenlemiş olduğu sefer 26 Ekim 1461'de Trabzon'u fethederek Osmanlı sınırlarına katmıştır. Fethin ardından Trabzon ve yöresi "Trabzon Sancağı" adı altında bir idari birim olarak Osmanlı idari sistemi içerisinde yerini almıştır. 0 devirdeki Trabzon Sancağı, bugünkü Trabzon, Rize, Giresun ve Gümüşhane illerini kapsamaktaydı. Sancak merkezi olan Trabzon, Osmanlı fethiyle birlikte yeni bir döneme girdi. Kentte Türk nüfusu artmaya ve çehresi Türk eserleriyle donanmaya başladı. Bu dönemde ünlü Osmanlı sultanlarından Yavuz Sultan Selim burada valilik yaparken, oğlu Kanuni Sultan Süleyman dünyaya gelmiştir. Bu nedenle Trabzon, tıpkı Amasya ve Kütahya gibi şehzade sancağı olarak anılmıştır Trabzon, 19. yüzyılın başlarında bölge ayanlarının neden olduğu çatışmaların odak noktası oldu. Bir ara ayanların kontrolüne giren şehir, daha sonra devlet güçlerinin denetimi altına alınarak, bölge ayanlanının isyanı bastırıldı. Bütün bu ayaklanmalar şehirde ve yörede büyük bir huzursuzluğa ve tahribata yol açmıştır. 1839'da yayınlanan Tanzimat Fermanının uygulanmasında şehir bazı öncelikli vilayetler gibi pilot bölge seçilerek idari, adli ve askeri anlamdaki yenilikler denenerek başarıya ulaşıldı. Aynı dönemde Trabzon'da bir takım imar hareketleri, eğitim ve kültür faaliyetleri dikkati çekecek biçimde yoğunluk kazandı. Matbaa kurularak canlı bir... basın hayatı oluşturuldu. Yeni sivil ve askeri okullar kurularak eğitime ağırlık verildi. 1900'lere gelindiğinde şehirde birçok devletin konsolosluk düzeyinde temsilcilikleri vardı. Avusturya-Macaristan, İran, İngiltere, Rusya, Fransa ve Yunanistan konsoloslukları bunlar arasında en etkin olanlardı. Böylece uluslararası değer kazanan Trabzon, yeni kurulan okulları, renkli basın hayatı ve zengin ticaret imkanları ile Osmanlı'nın son yıllarında belli başlı kentler arasında yer aldı. Bu yıllarda kent merkezinin nüfusu yaklaşık 42.000 civarında bulunmaktaydı. Trabzon, tarihindeki en karanlık günlerini I. Dünya Savaşının çıkmasıyla birlikte yaşadı. Osmanlı Devleti'nin Almanya yanında savaşa sürüklenmesi, karşı tarafta yer alan Rusya, İngiltere ve Fransa'nın büyük tepkilerine ve saldırgan tutumlarına yol açtı. Bu durumdan nasibini alan Trabzon, Nisan 1916'da Ruslar tarafından işgal edildi, Şehir ve çevresini hakimiyet altına alan Ruslar, yayınladıkları emirlerle Türklerin haklarını kısıtlayan, bunun yanında azınlıkta bulunan Rumları şımartan tavırlar sergilediler. Trabzon halkının büyük bir kısmı bu durum karşısında muhacir olup batıya doğru göçe başladılar. Rumlar ise kurdukları çetelerle geride kalan Türklere karşı saldırılarını artırarak hayali Rum-Pontus Devleti'ni kurmak için çalışmalarını hızlandırdılar. Nihayet 1917'de Rusya'da gerçekleşen Bolşevik İhtilali ile Rus Ordusu dağınık biçimde işgal ettiği Türk topraklarını terk etmeye başladı. Bu geri çekilme sonucunda Trabzon 24 Şubat 1918'de işgalden kurtarıldı. Yeniden Türk hakimiyetine geçen Trabzon, bu kez, oldukça harap bir şekilde bulundu. Evler, camiler ve mezarlıklar tahrip edilmiş, bağ ve bahçeler bakımsız halde bırakılmış, halk ise gerek sağlık şartları ve gerekse saldırılar sonucu bitkin durumda kalmıştır. Osmanlı Döneminde Trabzon şehri stratejik konumu dolayısıyla, idari, askeri ve ticari açıdan önemini günden güne artırdı. Özellikle İran ve Kafkasya yönlerine düzenlenen seferlerde bir askeri üs ve ikmal merkezi işlevi görmesi ve tarihi ipek yolunun buradan geçmesi bu konumunu güçlendirmiştir. yüzyılda Trabzon'a gelen Evliya Çelebi kaleme aldığı seyahatnamesinde şehri Osmanlı'nın en mamur ve en renkli şehirlerinden biri olarak tarif etmiştir. Ayrıca halkının sevecenliği ve zenginliği, şehrin güzelliği ve temizliğinden övgüyle söz etmiştir. Mondros Mütarekesiyle I. Dünya Savaşından yenik ayrılan Osmanlı Devleti İtilaf Devletlerinin bir çok yaptırımı ile karşı karşıya kaldı. 19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla başlayan bağımsızlık sürecinde Trabzon ve Trabzonlular başarıyla mücadele ettiler. Kurulan "Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" Rum-Pontus ve Ermeni isteklerine yoğun tepki göstererek set çekmeyi başardı. Nihayet, İstiklal Harbinin kazanılması ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin İlanıyla Trabzon, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde bir vilayet merkezi olarak yerini aldı. Yunanistan ile karşılıklı yapılan nüfus mübadelesi antlaşması ile kent merkezinde ve kırsal kesimde yaşayan Rum azınlık Yunanistan'a gönderildi. Yeniden yapılanan Trabzon'u 1924, 1930 ve 1937'de yaptığı ziyaretten ile onurlandıran ulu önder Atatürk bu şehre ve halkına verdiği değeri önemle vurgulamıştır. Cumhuriyet dönemiyle yeni bir çehreye bürünen Trabzon, zengin tarihi mirası, eğitim kurumları, ulaşım hizmetleri, sağlık kuruluşları ve ticari faaliyetleri ile gittikçe büyüyen modern bir şehir olma özelliğini sürdürmektedir. |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.